Yapay zekâ (YZ), üretim maliyetlerinin düşmesi, algoritmaların güçlenmesi ve veri hacminin artması, YZ’nin yeni bir çağı başlattığını gösteriyor. Ancak bu dönüşüm beraberinde büyük soruları da getiriyor. “YZ nasıl yönetilmeli?“, “Bu teknolojiden kaynaklanabilecek riskler nelerdir?“ ve “Fırsatlar eşit olarak nasıl paylaştırılabilir?“ gibi sorular, hem araştırmacıları hem de politika yapıcıları meşgul ediyor. Geniş bir şekilde tanımlarsak, YZ yönetişimi (AI governance), YZ’nin geliştirilme ve kullanılma süreçlerini şekillendiren normları, kurumları, politikaları ve yasaları kapsayan geniş bir çerçevedir diyebiliriz.
Bu yazıda, yönetişim ekosistemi içindeki farklı aktörlerden (devletler, şirketler, bireyler, uluslararası kuruluşlar) tutun da YZ’nin ekonomik büyüme ve dağılım üzerinde yaratacağı etkilere; oradan “YZ Yarışı“ gibi rekabetçi dinamiklere ve nihai olarak “ütopya“ sayılabilecek büyük hedeflere kadar çeşitli konuları tartışacağız. Ayrıca YZ’nin üç ana boyutu (Genel Amaçlı Teknoloji olarak YZ, Bilgi Teknolojisi olarak YZ, Zekâ Teknolojisi olarak YZ) ve YZ yönetişimine dair politika araçları üzerinde duracağız. Tüm bunları, bazen kendimize sorular yönelterek ve yer yer “kutup yıldızı“ niteliğinde kısa alıntılar yaparak aktaracağım.
YZ Yönetişimi: Neden Bu Kadar Önemli?
YZ teknolojisi, tarihsel olarak elektrik, buhar gücü, internet gibi genel amaçlı teknolojilerle kıyaslanabilir. Bu tür teknolojiler, toplumu ve ekonomiyi kökten dönüştürebilecek güce sahiptir. Kevin Kelly’nin 2014’teki meşhur sözüyle hatırlayalım:
“Everything that we formerly electrified we will now cognitize.“
Yani, elektriğin geçmişte yaptığı devrime benzer şekilde, YZ de bugün “bilişsel“ bir dönüşüme yol açacaktır. Uygulamaların çeşitliliği nedeniyle, YZ’nin yalnızca bugünkü toplumumuzu değil, gelecekteki medeniyetleri de şekillendirme potansiyeli vardır.
Dört Temel Risk Kümesi
Birçok uzman, YZ’nin getireceği risk ve fırsatları farklı kategorilerde sınıflandırıyor. Bunlardan biri, “Dört Risk Kümesi“ diye bahsedebileceğimiz çerçevedir:
Eşitsizlik, Toplumsal Çalkantı ve Otoriterlik:
YZ’nin otomasyon yoluyla iş gücünü ikame etmesi, işsizlik ve gelir eşitsizliği yaratabilir.
Otoriter rejimler veya şirketlerce kullanılan gelişmiş gözetim araçları, toplumsal özgürlükleri tehdit edebilir.
2. Büyük Güçler Arasında Savaş:
Özellikle YZ destekli savunma ve silah sistemleri (otonom silahlar, siber saldırılar, biyoterorizm) büyük güçler arasındaki rekabeti tehlikeli boyutlara taşıyabilir.
“YZ Yarışı“ hız kazandıkça, “flash war“ (ani savaş) gibi senaryolar sıkça tartışılır hâle geliyor.
3. Kontrol, Hizalama (Alignment) ve Siyasi Düzen Sorunları:
YZ sistemlerinin amaçlarımızla hizalanamaması, beklenmedik ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
Örneğin, “kâr maksimizasyonu“ odaklı tasarlanan bir YZ’nin toplumsal yararı göz ardı etmesi.
4. Yarış Dinamikleri ve Değer Aşınması:
Büyük bir rekabet içinde geliştirilen YZ sistemlerinde güvenlik veya etik standartlardan taviz verilebilir.
Zamanla, sadece “en rekabetçi“ olan yapılar ayakta kalıyorsa, toplumsal değerler aşınabilir.
Yukarıdaki her risk kümesi, devletlerden şirketlere, bireylerden sivil toplum kuruluşlarına kadar geniş bir etki alanına sahip. Dolayısıyla, YZ yönetişimi sadece “teknik“ bir düzenleme meselesi değildir; aynı zamanda politik, etik ve toplumsal boyutları vardır.
YZ Üçlüsü: Algoritmalar, Veri ve İşlem Gücü
Bir diğer bakış açısı da YZ Üçlüsü olarak bilinen çerçeveyle ilgilidir. Bu çerçeveye göre bir YZ sistemi, üç temel bileşenin etkileşimiyle çalışır:
Algoritmalar (Örneğin derin öğrenme modelleri)
Veri (Eğitim için kullanılan veri kümeleri)
İşlem gücü (Yüksek kapasiteli donanım ve bulut altyapıları)
Bu üçlünün her bir bileşeni, ulusal güvenlik stratejilerinden şirket politikalarına kadar pek çok alanda farklı öncelikler ve müdahale araçları doğurur. Örneğin:
Algoritmaların kritik olduğu senaryoda, en önemli sorun araştırma yeteneği (insan sermayesi) ve yenilikçi yaklaşımları çekmek olur.
Verinin kritik olduğu senaryoda, veri mahremiyeti, veri yanlılığı veya önyargısı (bias) ve fikrî mülkiyet hakları gibi konular öne çıkar.
İşlem gücünün kritik olduğu senaryoda, yüksek kapasiteli çiplerin ihracat kontrolleri, yarı iletken üretimi ve büyük ölçekli veri merkezlerine erişim, stratejik öncelik hâline gelir.
Bu Üçlü arasında hangisinin daha “öncelikli“ olduğu, uluslararası politikadaki güç dengelerine ve teknolojik eğilimlere bağlıdır. Bazı uzmanlar, yakın gelecekte özellikle “işlem gücü“ konusunun hafife alındığını, ancak bunun giderek daha önemli bir gündem maddesi olacağını öngörüyor.
YZ Yönetişimi Ekosistemi: Kimler Var, Kim Ne Yapıyor?
YZ yönetişimini ele alırken, ekosistemdeki farklı aktörleri ve bu aktörlerin kullandıkları yönetişim araçlarını göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Aktörler
Şirketler: YZ’yi kâr amacıyla geliştiren veya kullanan, piyasada rekabet eden, risk sermayesiyle beslenen büyük veya küçük ölçekli yapılar.
Sivil Toplum Kuruluşları ve Akademik Kurumlar: Bazıları güvenli YZ geliştirmeyi hedefler; bazıları savunuculuk, farkındalık ve düzenlemeler için çalışır.
Devletler: Yasama gücüyle standartlar, düzenlemeler ve teşvik mekanizmaları oluşturur.
Uluslararası Kuruluşlar: Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, OECD gibi yapılar, ülkeler arası iş birliği, norm belirleme, fikir alışverişi ve sınırlı da olsa düzenleme yaparlar.
Bireyler: YZ sistemlerinin son kullanıcıları veya etkilenen taraflar olarak, tüketici davranışları, oy verme ve demokratik katılım yoluyla etkide bulunabilirler.
Yönetişim Araçları
Bilgi Yayılımı: Eğitim, veri paylaşımı, araştırma sonuçlarının açıklanması vb.
Finansal Teşvikler: Vergi düzenlemeleri, kamu fonları, hibe programları vb.
Standartlar ve Düzenlemeler: Esnek rehber ilkelerden katı yasalara kadar uzanan geniş yelpaze.
Haklar ve Özgürlükler: Mülkiyet hakları, fikrî mülkiyet yasaları, insan hakları ve mahremiyet.
YZ ve Ekonomik Büyüme: Fırsatlar ve Riskler
YZ teknolojisi, verimliliği artırabilir; yeni ürünler, hizmetler ve sektörler doğurabilir. Ekonomistler, yeterli dağıtım mekanizmalarının kurulması hâlinde herkesin fayda sağlayabileceğini belirtse de bu durum biraz şüpheli. Bununla birlikte, hızlı teknolojik dönüşümün eşitsizlik, iş gücü piyasalarının çöküşü ve “kazanan-her-şeyi-alır“ türünden rekabet yapıları yaratabileceği de sıkça vurgulanıyor.
Bu noktada bir paradoks ortaya çıkıyor: YZ, teorik olarak daha fazla üretkenlik ve refah yaratabilir ama aynı zamanda bu refahın eşit dağılacağını garanti etmez. Bu nedenle adilane dağıtım politikaları ve güvenlik ağları (örneğin evrensel temel gelir, yeniden eğitim programları) öne çıkabilir.
Dağılım, Paylaşım ve Değer Aşınması
YZ’nin getirdiği faydalar ve riskler, toplumun farklı kesimlerini farklı şekillerde etkiler. Bu etkilerin adil bir şekilde yönetilmesi, YZ yönetişiminin temel uğraşlarından biridir.
Eşitlik ve Adalet Sorunu
Veri Eşitsizliği: Geniş veri kümelerine sahip büyük şirketler, küçük şirketlere göre büyük avantaj elde eder.
İnsan Kaynağı Eşitsizliği: Nitelikli YZ araştırmacılarına sahip ülkeler öne çıkarken, geri kalanlar dışlanabilir.
Kültürel ve Dilsel Eşitsizlik: Büyük diller için eğitilmiş modellerle küçük diller arasında uçurum derinleşebilir.
Değer Aşınması (Value Erosion)
Rekabetçi bir ortamda etik, güvenlik veya mahremiyet standartlarının göz ardı edilmesi söz konusu olabilir. “Kazananın her şeyi aldığı“ bir ortam, uzun vadede toplumun değer yargılarını zayıflatabilir. Bu durumu önlemek için küresel ölçekte normlar (örn. insan hakları), teknik standartlar ve şeffaflık mekanizmaları oluşturulması gerekebilir.
YZ Yarışı: Jeopolitik ve Güvenlik Boyutu
Tarihin birçok döneminde teknolojik üstünlük, devletler arasında büyük rekabete sahne olmuştur. Buhar makinesi, nükleer silahlar, uzay yarışı gibi örneklerden sonra şimdi de YZ Yarışı gündemde. Burada iki ana senaryo göze çarpıyor:
Ticari Yarış: Şirketlerin birbirleriyle rekabet ederek yenilik yapmaya çalıştığı, ancak güvenlik testlerini veya toplumsal etkileri ihmal edebildiği bir alan.
Askerî Yarış: Büyük güçlerin YZ destekli silah ve savunma sistemlerini geliştirme rekabeti. Bu yarışta otonom silahlar, siber saldırılar ve hızla tırmanabilecek krizler endişe kaynağı oluyor.
Bu noktada “Yarış Dinamiklerinden Kaçış“ önemli bir gündem maddesi. Eğer aktörler, güvenlikten ödün vererek hızla silahlanırsa, “ani savaş“ veya nükleer benzeri felaket riskleri artıyor. Çözüm, karşılıklı şeffaflık, uluslararası anlaşmalar, standartlar ve belki de YZ alanında “manhattan projeleri“ni anımsatan büyük kontrol mekanizmaları olabilir. Ancak tüm bunların ne kadar uygulanabilir olduğu, ülkelerin iş birliğine ve güvensizlik döngülerini kırabilmelerine bağlı.
YZ’nin Ütopyası: Büyük Hedefler ve Bir “Altın Çağ“ Mümkün mü?
Buraya kadar risklerden ve yönetişim mekanizmalarından bahsettim. Peki ya ideal bir senaryo nasıl görünürdü?
Bu konuda iddialı, belki de ütopik sayılabilecek hedefler öne sürebiliriz. Mesela, “2050’ye kadar yapay zekâ, tüm dünyada aşırı yoksulluğu ortadan kaldırmalı, önlenebilir hastalıkları yok etmeli ve iklim istikrarını sağlamalıdır“ gibi bir hedef, ilk duyulduğunda ütopik gelebilir.
Fakat tarih, büyük hedeflerin motivasyon gücünü gösteriyor. ABD Başkanı Kennedy’nin 1960’larda “On yıl bitmeden Ay’a insan indireceğiz“ demesi gibi, Dünya Sağlık Örgütü’nün “çiçek hastalığını yok etme“ hedefi gibi devasa projeler, ciddi politik kararlılık ve kaynakla gerçeğe dönüşebilir.
“YZ, insanlık tarihinin en büyük teknolojik sıçraması olabilir ve medeniyetimizi kökten dönüştürebilir.“
Yeterli iş birliği, etik çerçeve ve uzun vadeli vizyonla; yoksulluk, hastalık ve iklim krizi gibi sorunların YZ ile çözülmesi bir hayal olmaktan çıkabilir. Elbette, bu süreçte “otoriter kontroller“ veya “devasa veri kullanımı“ gibi risklerin nasıl yönetileceği sorusu yanıtlanmalıdır.
YZ Yönetişiminde Politika Araçları
Şirket İçi Yönetişim ve Mülkiyet Modelleri
Hissedarların kâr baskısı, YZ güvenliğiyle çelişebilir.
Kamuya açık şirketler, düzenleyici şeffaflıkla daha fazla yükümlülüğe sahiptir.
Kooperatif veya kamu-özel ortaklığı gibi alternatif mülkiyet modelleri, toplumsal faydayı öne çıkarabilir.
Ulusal Düzenlemeler
Lisanslama Sistemi: Belirli büyüklükteki YZ modellerinin ancak düzenleyici kurum onayıyla geliştirilmesi.
Sorumluluk Çerçeveleri (Liability): Yanlış kararlar alan YZ sistemlerinin yasal sorumluluğu kimdedir?
Rekabet ve Anti-tekel Yasaları: Büyük teknoloji şirketlerinin tekelleşmesini önlemek için özel denetimler.
Uluslararası Anlaşmalar ve Standartlar
Sertifikasyon ve Standartlar: Sivil alanda kullanılan YZ modelleri için güvenlik sertifikaları.
Silahların Yayılmasını Önleme: Otonom silahlar ve YZ destekli kitle imha teknolojileri üzerine uluslararası antlaşmalar.
Çip ve Hesaplama Donanımı İhracat Kontrolleri: Hassas donanımın, güvenlik tehdidi oluşturabilecek aktörlere ulaşmasını engelleme çabaları.
YZ Girdilerinin Yönetimi
Gelişmiş YZ sistemlerinin geliştirilmesinde işlem gücü, geniş ölçekli veri ve ileri algoritmalar kritik giriş noktalarıdır. Bu noktaların kontrolü, potansiyel bir yönetişim mekanizması sunar. Örneğin, yüksek işlem gücü gerektiren çiplerin ihracatında yapılan kısıtlamalar, istenmeyen aktörlere ilerlemiş YZ geliştirme imkânı sunulmamasına hizmet edebilir. Ancak bu tür kontroller, uzun vadede hedef ülkelerin kendi çip endüstrilerini güçlendirmesiyle sonuçlanabilir ve ters etkiye yol açabilir.
Kendimize Sorabileceğimiz Düşündürücü Sorular
1. YZ Yarışı engellenmeli mi yoksa yönetilebilir mi?
Uluslararası anlaşmalar ve şeffaflık mekanizmalarıyla yarışın olumsuz sonuçlarını hafifletmek mümkün müdür?
2. Teknolojinin Evrensel Yararları Nasıl Sağlanır?
Büyük teknoloji şirketlerinin tekelci yapılarıyla savaşırken, inovasyonu nasıl canlı tutabiliriz?
3. Bireyler Olarak Biz Ne Yapabiliriz?
Tüketici tercihleri ve demokratik katılım, YZ yönetişiminde etkili midir?
4. Gerçekçi Bir Ütopya Mümkün mü?
2050 yılında aşırı yoksulluğu yok eden, iklimi stabilize eden ve sağlık hizmetlerini kişiselleştiren YZ düzeni ne kadar yakın veya uzak?
Bu sorular, hepimizi YZ yönetişimi hakkında daha derin düşünmeye davet ediyor.
Sonuç: Zor, Uzak ve Belki de Ütopik Bir Hedef
Yazıyı kapatırken, şunu söylemek isterim: YZ yönetişimi, yeni bir mevzuat yazmaktan veya birkaç düzenleme getirmekten çok daha fazlasıdır. Burada söz konusu olan, insanlık tarihinin belki de en büyük teknolojik sıçramasını “nasıl yöneteceğimizdir.“ Hem riskleri göze almalı hem de potansiyeli heba etmemeliyiz.
Öte yandan, “büyük güç rekabeti“ ve “sorumsuz silahlanma yarışı“ gibi tehlikeler, bu idealist senaryonun önünde ciddi engeller olarak duruyor. Yine de, toplumun, şirketlerin ve devletlerin ortak aklı ve güçlü yönetişim mekanizmaları sayesinde bu riskleri azaltmak mümkün. Gerekli olan, uzun vadeli düşünme, şeffaflık ve kapsayıcı karar alma mekanizmaları.
Geleceğe dair soru işaretleri çok olsa da, YZ’nin sunduğu muazzam fırsatlar da bir o kadar ilgi çekiyor. Belki de en büyük görevimiz, YZ’yi insanlığın ortak çıkarına hizmet edecek şekilde yönlendirmek; böylece gerçekten “altın bir çağ“ yaşama potansiyelimizi gerçekleştirebiliriz. (Medium)