"Multipolarization" (Çok Kutupluluğa Geçiş)

Yorum

Münih Güvenlik Konferansı'nın 2025 raporu, küresel güç dengesindeki değişimleri ve bu dönüşümün uluslararası düzen üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde analiz ediyor. Rapora göre artık "çok kutupluluğun" şekillendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Ancak bu durum oldukça karmaşık: "Günümüzün uluslararası sistemi tek kutupluluk, iki kutupluluk, çok kutupluluk ve kutupsuzluk öğelerini barındırıyor.” ...

Münih Güvenlik Konferansı'nın 2025 raporu, küresel güç dengesindeki değişimleri ve bu dönüşümün uluslararası düzen üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde analiz ediyor. Rapora göre artık "çok kutupluluğun" şekillendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Ancak bu durum oldukça karmaşık: "Günümüzün uluslararası sistemi tek kutupluluk, iki kutupluluk, çok kutupluluk ve kutupsuzluk öğelerini barındırıyor.“ Bu kapsamlı bilgiselde raporun temel argümanlarına ve dikkat çeken ifadelerine yakından bakalım.

Rapor (9) ana bölümden oluşuyor.
Temel bölümler ve odaklandıkları konular şu şekilde:
ABD: Trump ile yaşanan dış politika değişimi.
Çin: Küresel düzeni şekillendirme çabaları.
AB: Artan iç bölünmeler ve küresel rolü.
Rusya: Çok kutupluluk arayışında revizyonist hamleler.
Hindistan, Japonya, Brezilya, Güney Afrika: Yükselen aktörler.

Temel argüman:

Çok Kutupluluğa Geçiş ABD'nin küresel liderliği azalırken, dünya düzeni daha fazla aktörün etki sahibi olduğu bir yapıya dönüşüyor. Bu durum küresel yönetişimde fırsatlar sunduğu gibi çatışma riskini de arttırıyor.

Şu ifade dikkat çekici: Birçok liberal demokraside milliyetçi popülizmin yükselişinin de gösterdiği gibi liberalizme içeriden giderek daha fazla itiraz edilmektedir.“

ABD Trump’ın yeniden seçilmesi, ABDnin liberal uluslararası düzenin lideri rolünden uzaklaşmasını hızlandırabilir. ABD'nin Avrupa güvenliği konusundaki rolü azalabilir. Bu da NATO ve AB için yeni zorluklar yaratabilir.

Raporun en çarpıcı bölümü Çin analizi

Burayı biraz uzun tutacağım. Rapor, Çin'in çok kutuplu dünya düzeninin en güçlü savunucusu olduğunu ancak bunun arkasında Batı karşıtı bir ajanda olduğunu belirtiyor. ABDnin Çine karşı baskısı artarken, Çin küresel gücünü sağlamlaştırmak için yeni ittifaklar kuruyor. Raporda yer alan "China: Pole Positioning" başlığı, Çin'in küresel güç rekabetindeki konumlanışını anlatan bir metafor olarak kullanılmış. Çinin küresel rekabette kendisini avantajlı bir konuma yerleştirme stratejisi detaylı bir şekilde ele alınmış. Rapora göre Çin'in askeri gücü hızla artıyor. Rapor, “Çinin dünyanın en büyük deniz savaş gücüne" sahip olduğunu ve gemi inşa kapasitesinin ABD'nin (230) katı olduğunu belirtiyor. Tek başına Jiangnan Tersanesi, ABD'deki tüm tersanelerin toplamından daha fazlasını üretebiliyor. 2030'a kadar operasyonel nükleer cephaneliğini 1000'den fazla savaş başlığına çıkarması öngörülüyor (s.65). Çin'in ekonomik gücü etkileyici görünüyor. Önümüzdeki 5 yılda küresel ekonomik büyümenin %21'ini oluşturması bekleniyor. 44 kritik teknolojinin 37'sinde dünya lideri konumunda. Nadir toprak elementleri konusunda tekel sayılabilecek bir konumda: Küresel madenciliğin %60'ını ve işlemenin %90'ını gerçekleştiriyor (s.66).

Çin'in Küresel Stratejisi: Statüko mu, Revizyonizm mi?

Çin, resmî söyleminde Batı’nın liderliğindeki uluslararası düzeni değiştirmek istemediğini vurgulasa da, pratikte alternatif bir düzen inşa etmeye çalışıyor. Küresel ticaret, askeri modernizasyon ve teknoloji yatırımlarıyla, ABDnin küresel liderliğine meydan okuyor.

Trump ve Çin Rekabeti

Trump’ın ikinci dönemi, Çin üzerindeki baskıyı artıracak gibi görünüyor. Trump, Çine yönelik ticari yaptırımları artırarak ekonomik baskıyı derinleştirmeyi planlıyor. Çin ise buna karşılık olarak ABDli şirketlere yönelik antitröst soruşturmaları, ihracat kontrolleri ve alternatif ticaret yolları geliştirme stratejileriyle yanıt veriyor/vermeye devam edecek gibi görünüyor.

Teknoloji Savaşları: Yapay zekâ, Çipler ve Dijital Rekabet

Yapay zeka ve yarı iletkenler, ABD-Çin rekabetinin en sıcak noktalarından biri. ABD, Çinin gelişmiş çiplere erişimini engellemek için sıkı ihracat kontrolleri uyguluyor. Çin ise Huawei ve SMIC gibi şirketlerle bağımsız çip üretme kapasitesini artırmaya çalışıyor.

Çin ve BRICS: Küresel Güneyin Yeni Lideri mi?

Çin, ABD liderliğindeki uluslararası finansal kurumlara alternatif oluşturmak için BRICS ve Küresel Güney ülkeleriyle iş birliğini artırıyor. Çinin Kuşak ve Yol Girişimi, özellikle Afrika ve Latin Amerikada önemli bir etki yarattı.

Tayvan Gerilimi Tayvan, ABD-Çin ilişkilerinde en büyük kriz noktalarından biri olmaya devam ediyor. Çin, Tayvan’ın bağımsızlık yönünde adımlar atmasını engellemek için askeri baskıyı artırırken, ABD de Tayvana silah satışlarını hızlandırıyor. 2025 yılı, Tayvan konusunda yeni gerilimlere sahne olabilir.

Çin ve Rusya: Stratejik Ortaklık mı, Geçici İş Birliği mi?

Çin, Ukrayna savaşı sonrası Rusyaya ekonomik ve diplomatik destek sağladı. Ancak, Pekin Moskova ile tam anlamıyla bir ittifak kurmaktan kaçınıyor ve kendi çıkarlarını önceliklendiriyor.

ABD-Çin İlişkilerinin Geleceği 2025 ve sonrası için ABD-Çin ilişkilerinde üç ana senaryo öngörülüyor:
Artan çatışma: Tayvan, Güney Çin Denizi ve teknoloji savaşları nedeniyle gerilim tırmanabilir.
Soğuk barış: Rekabet devam ederken diplomasi yoluyla krizler yönetilebilir.
Yeni bir uzlaşma: Küresel ekonomik istikrar için kısıtlı bir iş birliği dönemi başlayabilir.
Raporun diğer bölümlerini kısaca özetlersek şunlar dikkat çekiyor:

Avrupa

AB, artan milliyetçilik ve iç bölünmelerle mücadele ederken, küresel düzende bağımsız bir aktör olmaya çalışıyor. Trump’ın ikinci dönemi, Avrupanın güvenlikte daha fazla sorumluluk almasını zorunlu kılabilir. AB'nin durumu "Mükemmel Polar Fırtına" olarak tanımlanıyor. Raporda AB'nin liberal uluslararası düzenin vücut bulmuş hali olduğu ve çok kutuplu dünyada zorlanacağı belirtiliyor (s.71).

Rusya Moskova, "medeniyet devletleri" modeliyle çok kutuplu bir düzen istiyor. Ancak ekonomik yaptırımlar ve Ukrayna savaşı, Rusyanın uzun vadeli gücünü zayıflatıyor.

Hindistan Hindistan, Çinden bağımsız bir küresel güç olma yolunda ilerliyor. Çok taraflı diplomasi stratejisiyle ABD, Rusya ve Çin ile dengeli ilişkiler kurmaya çalışıyor. Hindistan bölümünde, ülkenin çok kutuplu dünya düzeninde "köprü" rolü oynamaya çalıştığı ancak Çin'in bölgesel etkisinden endişe duyduğu vurgulanıyor (s.87-93).

Rapor Hindistan için "Modi-fied Status" başlığını kullanmış. Modi'nin Hindistan'ın uluslararası statüsünü "modify" etme (değiştirme) çabalarına ilişki yaratıcı bir başlık.

Sonuç: Dünya nereye gidiyor?

Münih Güvenlik Raporunun en dikkat çekici tespiti, küresel düzendeki dönüşümün kaçınılmaz olduğu ancak bu geçişin barışçıl bir şekilde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belirsizliği.

Çok kutuplu dünyaya geçiş süreci hem fırsatlar hem de ciddi tehditler barındırıyor, fakat mevcut konjonktürde risk ve tehditlerin ağır bastığı görülüyor. Özellikle Çin'in çok kutupluluk söyleminin arkasında kendi hegemonyasını kurma çabası dikkat çekiyor.
Rapor, çok kutupluluğun küresel düzeni daha adil hale getirme potansiyeli taşıdığını, ancak yeni çatışmaları da tetikleyebileceğini vurguluyor.

Raporda BM Genel Sekreteri António Guterres'in 24 Eylül 2024'te BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmadaki şu sözlerine yer verilmiş. Biz de bilgiseli onunla bitirelim:

“Çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerliyoruz ama henüz oraya ulaşmadık. Şu anda kutupların belirsiz olduğu bir geçiş dönemindeyiz. Ve bu geçiş döneminde, giderek daha fazla ülke jeopolitik ayrışmaların yarattığı boşlukları dolduruyor ve hiçbir hesap vermeden istediklerini yapıyor."

X: @drhkorkmaz
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2842 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 662
TASAM Asya 100 1149
TASAM Avrupa 23 661
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 303
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1415 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 630
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1308 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 522
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2071 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2071

Önümüzdeki günlerde “Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi“ teması ile düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtlarında artık sona yaklaşılıyor. Küresel bir “okul“ ve uluslararası “pazar“ imkanları ile katılımcılara sertifika ve konferans kitabı verilecek. Yurt içi ve dışından çok sayıda...;

Güvenlik temalı 5 eş-etkinlikle birlikte bu ay “Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi“ teması ile düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtları hızla devam ediyor. Küresel bir “okul“ ve uluslararası “pazar“ imkanları ile Konferans katılımcılarına sertifika ve konferans kitabı verilirken ...;

2026 “hesap verebilir hızlanmadan” ölçekli performansa geçiş yılı olacak. Bütçeler ölçülebilir verimlilik/kârlılık hedeflerine bağlanıp, süreçler ajan/otonom iş akışları ışığında yeniden kurgulanacak. Bu not; Wharton Human-AI Research 2025 bulgularını temel alarak 2026’ya dönük öngörüleri “Yatırım g...;

Önümüzdeki ay “Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi“ teması ile düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtları hızla devam ediyor. Küresel bir “okul“ ve uluslararası “pazar“ imkanları ile Konferans katılımcılarına sertifika ve konferans kitabı verilirken yurt içi ve dışından çok sayıda d...;

Çin’in “cihan hâkimiyetine“ yönelik tahayyülü 21. yüzyıl dünya jeopolitiğinin yeni çekirdeğini oluşturuyor. Bu tahayyüle ortak olarak Rusya’yı da ekleyebiliriz. İki ülke de çok kutuplu adil bir küresel düzenin inşa edilebileceğini düşünüyor.;

ABD’nin geri çekilişi Çin’e “düzeni savunan güç” rolünü üstlenme fırsatı verdi. Prescott ve Gewirtz’in Foreign Affairs makalesine yakından bakalım. Makaleye göre Trump, BM’yi ve ittifakları hedef alırken ABD küresel düzenin seyircisine dönüştü. Çin ise ŞİÖ ve BRICS gibi platformları kullanarak ke...;

“Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi” teması ile düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtları genel istek üzerine devam ediyor. Küresel bir “okul” ve uluslararası “pazar” imkanları ile Konferans katılımcılarına sertifika ve konferans kitabı verilirken yurt içi ve dışından çok sayıda d...;

“Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi“ teması ile düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtları genel istek üzerine devam ediyor. Küresel bir “okul“ ve uluslararası “pazar“ imkanları ile Konferans katılımcılarına sertifika ve konferans kitabı verilirken yurt içi ve dışından çok sayıda d...;

9. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

7. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

4. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

8. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

2. Yeniden Asya Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

11. İstanbul Güvenlik Konferansı (2025)

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2025 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 31 May 2025 - 28 Haz 2025
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Soğuk savaşın ardından, “yeni dünya düzeni“ olarak adlandırılan dönem, hegomonik bir güç olarak beliren ABD’nin “büyük vaadi“ ile başladı: “Demokrasiyi dünyada yaygınlaştırmak“. Bu “büyük“ vaad, yoksulluk, adaletsizlik ve şiddet dolu bir dünyayı kurmak biçiminde gerçekleşti ve iki “siyasi/askeri“ ar...