MALİ’DE TÜRK ASKERİ VARLIĞININ STRATEJİK ÖNEMİ

Makale

Türkiye ile Mali arasındaki ilişkiler, özellikle son yıllarda artan bir ivmeyle gelişmektedir. Bu bağlamda üst düzey temaslar ve imzalanan anlaşmalar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Afrika açılımıyla eşgüdümlü şekilde ilerlemektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin, Mali’de BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA) çerçevesinde görev yapması, jeopolitik ve jeostratejik dengeler açısından oldukça önemlidir. ...

Türkiye ile Mali arasındaki ilişkiler, özellikle son yıllarda artan bir ivmeyle gelişmektedir. Bu bağlamda üst düzey temaslar ve imzalanan anlaşmalar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Afrika açılımıyla eşgüdümlü şekilde ilerlemektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin, Mali’de BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA) çerçevesinde görev yapması, jeopolitik ve jeostratejik dengeler açısından oldukça önemlidir. Esasen hem Mali özelinde hem de Afrika genelinde kıtanın istikrarı ve demokrasi geleceği açısından tehdit oluşturan sosyal ve politik krizlerin giderilmesine yönelik askeri bir katkı verilmesi, hiç kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Afrika’da konfigüre ettiği dış politika anlayışının da yansıması olarak değerlendirilmektedir. Nihayetinde Mali’de Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin varlığı jeopolitik düzlemde yeni ufukların doğuşuna da zemin hazırlayabilecek niteliktedir.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Mali, Afrika, jeopolitik


GİRİŞ
Batı Afrika’nın kalbi olarak nitelendirilen Mali, 1.240.000 kilometrekarelik yüzölçümüyle Afrika kıtasının sekizinci büyük ülkesi konumundadır. Afrika’daki en üçüncü altın üreticisi olması da Mali’nin jeostratejik önemini arttırmaktadır. Tarihsel süreçte Gana, Mali ve Songhay imparatorluklarının mirasçısı olan Mali Cumhuriyeti son yıllarda politik açıdan oldukça sancılı ve kritik bir evreden geçmiştir.

Mali Cumhuriyeti, Batı Afrika’da denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Nüfusu 19,1 milyon civarındadır ve bu nüfusun %65’ini 25 yaş altındakiler oluşturmaktadır. Ülkenin başkenti Bamako’dur. Mali sekiz bölgeye ayrılmıştır, kuzey sınırları Sahra’nın derinliklerine uzanmaktadır. Mali ekonomisi tarım ve madencilik ağırlıklıdır.

Mali, oldukça zengin altın, demir, bakır, nikel, fosfat, manganez, uranyum, lityum ve tuz rezervlerinin yanı sıra genç nüfus oranıyla öne çıkan bir ülkedir. Tüm bunlara ilaveten ülkede gittikçe ivme kazanan politik ve sosyal gerilimler de önemli bir toplumsal sorun olarak görülmektedir.

Afrika’nın Sömürgeleştirilmesi, esasen 15. yüzyılda Britanya tarafından köle ticareti ile başlatılmış ve uzun yıllar sürmüştür. Bunu en iyi anlatan ifade İngilizce bir terim olan ‘attack on Africa’[1] deyimidir. Afrika’daki Fransa’nın sömürge dönemi ise 17. Yüzyılda başlamış ve 1960’lara kadar resmen devam etmiştir. Kuşkusuz, 19. ve 20 yüzyıllarda Fransız sömürge imparatorluğu İngiliz İmparatorluğu’nun ardından gelen ikinci büyük sömürge imparatorluğuydu ve en geniş sınırlarına 1919 ve 1939 arasında ulaşmış ve alan olarak 13.000.000 km²’yi aşmıştı. Bu rakam dünyadaki karasal alanın yüzde dokuzuna tekabül etmektedir. Fransa’nın geçmişteki sömürge politikalarında Mali oldukça kilit bir öneme sahip olmuştur.
  1. Afrika Jeopolitiği ve Mali
Tarihin normal zamanlarında bile, en azından birkaç düşünür ve stratejist, ülkelerin ve toplumların kaderi üzerine veya gerçekleşmesi muhtemel krizler üzerine kafa yormak durumundadır. Ciddi bunalım anlarında ise, tüm senaryolar ve sorunlar teorik olduğu kadar pratik ve düşünürler için olduğu kadar toplumsal bir özne olan halklar için de olağanüstü bir önem kazanmaktadır. Böyle anlarda, krizi yaşayan halk kitlesi, bunalımın kendilerini köklerinden söktüğünü, yıktığını, yaraladığını tecrübe etmektedir. Yaşanılan bu tecrübe nihayetinde insanların olağan yaşayış çizgisi bütünüyle altüst olurken ve alıştıkları yerleşik düzen sona ermiştir. Geniş kitleler yerlerinden, yurtlarından edilmiş şekilde suyun üstünde yüzen insan yığını haline gelmiştir. İşte bu durumun en somut örnekleri yüzyıllardır Afrika kıtasının ve mazlum Afrika halklarının başına gelmektedir.
Afrika kıtasına modernleştirme ve kalkındırma iddialarıyla giden Batı uygarlığı, Afrika halklarına taahhüt ettiğini vermediği gibi, Afrika halklarını kan ve gözyaşı ile tanıştırmıştır. Neticede yeryüzünün bu kadim coğrafyası hiçbir zaman refah ve istikrara kavuşamamıştır. Afrika’nın 2021 yılında kanıtlanmış petrol rezervi dünyadaki diğer tüm ülkelere oranla %7,3. 2021 yılında Afrika’nın kanıtlanmış doğal gaz rezervi ise dünyaya oranla %7,4 olarak tespit edilmiştir. Afrika’lı devletler özellikle 21. yüzyılda artan istikrarla birlikte birbirleri arasında daha sağlam ve önemli politik bağlar kurmaktadırlar. Bu bağlar çeşitli uluslararası örgütler yoluyla, ülkelerin hem bölgesel hem de uluslararası bağlantılarını güçlendirmektedir.
Günümüzde, Afrika’daki Fransa’nın sözde eski sömürgesi olan ülkeler, halen kamu alımları ve kamu ihalelerinde Fransız menfaatlerini korumak ve Fransız şirketlerine öncelik vermek zorundadırlar. Dolayısıyla hükümet ihalelerinin alımında Fransız şirketleri ayrıcalıklıdır. Ancak son yıllarda Mali’nin tamamen Fransız siyasi ve ekonomik nüfuzunu kırması olağanüstü bir jeopolitik kırılmaya neden olmuştur. Esasen Fransa, eski nüfuzunu korumak için son olarak Ocak 2012’de Mali’nin kuzeyinde başlayan çatışmaları gerekçe göstererek, bir yıl sonra Ocak 2013’te Serval Harekatını[2] başlatmıştır. Sonrasında Ağustos 2020’de ekonomik sıkıntılar ve milli güvenlik sorunları sebebiyle gerçekleşen protestolar sonucu başbakan ve cumhurbaşkanı ordu tarafından istifa ettirilmiştir.

1.1. Mali-Türkiye İlişkileri

Kurulduğu günden beri çok boyutlu bir dış politika stratejisi izleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Afrika kıtası ile olan ilişkilerinde de bu stratejiyi korumuştur. Son yıllarda kıta genelinde atılan siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel adımların Afrika kıtası genelinde önemli bir etkisi bulunmaktadır Nitekim 2002’de Afrika’da sadece 12 büyükelçiliğimiz bulunurken bugün 50’den fazla devletin bulunduğu kıtada bu rakam 42’ye yükseldi. Siyasi ilişkilerin artmasında Sayın Cumhurbaşkanımızın Afrika ülkelerine yaptığı ziyaretlerin önemli bir payı bulunmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Mali Cumhuriyeti ile olan diplomatik ilişkileri, Bamako Büyükelçiliğimizin 1 Şubat 2010 tarihinde açılmasıyla başlamıştır. Mali’nin ilk Ankara Büyükelçisi 9 Haziran 2014 tarihinde Ankara’ya gelmiş ve 27 Haziran günü Sayın Cumhurbaşkanımıza güven mektubunu sunmuştur. Cumhurbaşkanımızın 2 Mart 2018’de Mali’ye gerçekleştirdiği resmi ziyaret bu bağlamda Türkiye’den Mali’ye gerçekleştirilen ilk ziyarettir. Bu ziyaret esnasında Mali ve Türkiye arasında toplam 8 anlaşma imzalanmıştır.

2022 yılı Mali-Türkiye karşılıklı ticaret hacmi, 109 milyonu ihracat, 56 milyonu ithalat olmak üzere 165 milyon dolardır. İhraç edilen ürünlerin sektörel alanları: Demir-çelik, askeri malzemeler, elektrik malzemeleri, makine aksamı, gıda müstahzarları, tekstil ürünlerine dayanmaktadır. Özellikle askeri ürünler son dönemde özel bir önem arz etmektedir.
TİKA ve muhtelif sivil toplum kuruluşlarımız yoluyla Mali’de çok sayıda proje uygulanmaktadır. Ayrıca Türk Hava Yolları tarafından başkent Bamako’ya haftalık 5-7 arası bir sefer aralığına ulaşılması ekonomik hinterlandın ivme kazanmasını sağlamıştır. Bilahare, 1992 yılından beri Mali’li öğrenciler Türkiye burslarından faydalanmaktadır.
Tüm bu sosyo-ekonomik gelişmeler Mali’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne olan güvenini pekiştirmektedir. İlaveten iki ülke arasındaki ilişkilerin savunma alanındaki yansımaları da ciddi bir potansiyel barındırmaktadır.

1.2. Mali’de BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonunun Sona Ermesi ve Yeni Dönemde Türkiye’nin Savunma Diplomasisi

BM Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz Haziran ayında Mali’de 2013’ten beri görev yapan Birleşmiş Milletler Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonunun(MINUSMA) bitirilmesi kararını vermiştir. Bu karar, mevcut Mali hükümetinin BM Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonunun sonlandırılması talebinden sonra oy birliğiyle alınmıştır. Söz konusu talep, 16 Haziran 2023 tarihli BM Güvenlik Konseyi oturumunda, Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop tarafından dile getirilmiştir. Mali’de 25 Nisan 2013 tarihi itibariyle oluşturulan Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’nda 13 bin asker ve 2 bin polis görev yapmaktadır. Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop’un, ülkede görev yapan BM barış gücünü, “toplumlar arası gerilimleri körükleyerek, sorununun bir parçası haline gelmekle“ suçlaması söz konusu güce Mali tarafından güven duyulmadığının da somut bir göstergesidir.

BM Güvenlik Konseyi’nin bu kararına göre misyonun operasyonlarını durdurması, görevlerin devri ve personelin güvenli şekilde geri çekilmesi sureci 31 Aralık 2023’te tamamlanacaktır. Mevcut Mali hükümetinin BM Misyonuna olan güvensiz ve olumsuz tutumuna rağmen, esasen 50 kişilik bir personel gücüyle misyonun bir parçası olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne olan yaklaşımı son derece olumlu ve güvene dayalıdır. Ayrıca hiç kuşkusuz, bölgesel istikrar ve barış açısından tehdit oluşturan sosyal ve siyasal krizlerin çözümüne Türkiye tarafından askeri katkı sağlanması, hem Mali’de hem de Afrika kıtasında izlenilen dış politika stratejisine ciddi avantajlar sunacaktır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, Mali’de BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonunun koordinasyon ve konfigürasyonunda üst düzey profesyonellik ve görev bilinciyle hareket etmiştir. Elbette bu durum mevcut Mali hükümetinin de dikkatini çekmiş ve takdirlerini de kazanmıştır. Dolayısıyla misyonun geri çekilme sürecini takiben, Mali hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki güvenlik ve savunma alanlarındaki teknik destek, işbirliği ve müşterek çalışmaların artan bir ivmeyle devam edeceği öngörülmektedir. Zira, Mali’nin Ankara Büyükelçisi Issa Ousmane Coulibaly’in geçtiğimiz yıl yapmış olduğu, “Bir an önce iş birliği alanlarını genişletmek istiyoruz. Savunma ve güvenlik alanında çalışabilmemiz için iki ülke arasında Teknik İşbirliği Anlaşması imzalayacağız.“ ifadelerini kullandığı açıklaması da bu durumun göstergesidir.

Elbette Mali, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin savunma alanındaki gücünün ve tecrübesinin farkındadır. Özellikle hava savunma sistemleri, muharebe ve muhabere komuta kontrol ve destek sistemleri, sinyal istihbaratı, zırhlı sistemler vb. konularda ciddi bir farkındalık söz konusudur. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadele konusundaki deneyim ve başarısı da, Mali açısından sitayişle değerlendirilecek bir husustur. Mali Cumhuriyeti, güvenlik ve savunma alanlarında ihtiyaç duyduğu donanımsal ve teknik desteğin ve eğitim öğretim desteğinin somut olarak Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından güvenle konfigüre edilebileceğinin bilincinde olduğundan, Mali Ankara Büyükelçisi kamuoyuna söz konusu açıklamayı yapmıştır.

Sonuç

Mali, Afrika kıtası açısından jeostratejik önemi büyük ve daima istikrarlı bir politik ortama sahip olması gereken bir ülkedir. Hem Afrika kıtası genelinde hem de Mali genelinde, bölgeye ve ülkeye yönelik post-kolonyalist denilebilecek yaklaşımlar sergileyen büyük güçlere karşın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Mali’nin güvenliğinin Afrika kıtasındaki istikrarın sağlanması ve korunmasıyla bağlantılı olduğu bilinciyle bir stratejik yaklaşım göstermektedir.

Elbette Mali, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin savunma alanındaki gücünün ve tecrübesinin farkındadır. Özellikle hava savunma sistemleri, muharebe ve muhabere komuta kontrol ve destek sistemleri, sinyal istihbaratı, zırhlı sistemler vb. konularda ciddi bir farkındalık söz konusudur. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadele konusundaki deneyim ve başarısı da, Mali açısından sitayişle değerlendirilecek bir husustur. Tüm bu tecrübe aktarımı ve teknik desteğin en rasyonel şekilde konfigüre edilebilmesi amacıyla Mali’de bir askeri üs kurulmasının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Afrika jeostratejisi açısından oldukça süratli ve olumlu sonuçlar verebilecek bir adım olacağı değerlendirilmektedir.

Bilahare, tıpkı Somali’de olduğu gibi bir görev kuvvetinin tesis edilmesi de söz konusu olabilecektir. Bu muhtemel organizasyon sonrası jeopolitik açıdan uzun vadeli bir savunma diplomasisi ve stratejik işbirliği ortamı konfigüre edilmiş olunacaktır.

KAYNAKÇA

Bayram, Mürsel (2021), Türkiye Afrika İş Birliği: Üçüncü Bir Yol Mümkün mü?, İstanbul: SETA Analiz.
Hazar, N. (2016), Türkiye-Afrika İlişkileri: Türkiye’nin Dost Kıtaya Açılım Stratejisi, Ankara: Akçağ Yayınları.
Hazar, N. (2016), Türk Dış Politikasında Afrika, Ankara: Dış Politika Enstitüsü Yayınları.
Hançer, Hakan (2020), Gelecekle Savaş: Yüzyılın Bilimi ve Geleceğin Savaşları, Ankara: Atayurt Yayınevi.
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı (2020), Hibrit Tehdit Terörizm, Ankara.
İlhan, Suat (2019), Jeopolitik Güç Odağı Kuramı, İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi.
Kara Harp Okulu (1995), Birinci Sistem Mühendisliği ve Savunma Uygulamaları Sempozyumu, Ankara.
MGK Genel Sekreterliği (2012), Küresel Eğilimler, Ankara.






[1] Afrika’ya hücum
[2] Serval Harekatı ya da bir diğer adıyla 2013-2014 yılları arasında Mali’de Fransız ordusunun gerçekleştirdiği askeri operasyondur.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Geçtiğimiz yıl boyunca, COVID-19 pandemisi dünyaya kırılganlığını hatırlatmış ve yüksek düzeydeki karşılıklı bağımlılığın içerdiği riskleri gözler önüne sermiştir. Önümüzdeki yıllar ve on yıllarda, dünya hastalıktan iklim değişikliğine, yeni teknolojilerden ve finansal krizlerden kaynaklanan kesinti...;

Artık ahkâm kesmekten öte çapı kalmayan Birleşmiş Milletlerin(BM), Afet Riski Azaltma Günü yaklaşırken uygun gördüğü tema bu yıl oldukça ilginç. Adeta eski kuşaklardan ümidi kesmişçesine 2024, Uluslararası Afet Riski Azaltma Günü olan 13 Ekim için açıklanan tema “ Bir Sonraki Kuşağın, dirençli bir G...;

Biz, dünya halklarını temsil eden Devlet ve Hükümet Başkanları olarak, Gelecek İçin Pakt'ta yer alan eylemler aracılığıyla mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve çıkarlarını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde toplandık.;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Yakında dünyanın en büyük işgücüne sahip olacak olan Afrikalılar, modern güce erişebildikleri takdirde bölgelerini küresel bir ekonomik güç merkezine dönüştürme fırsatına sahipler. Şu anda, Sahra Altı Afrika'da yaklaşık 600 milyon insan elektriğe erişemiyor. Bu durum onları yemek pişirmek, ısınmak v...;

Çin’i Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın kararlı bir destekçisi olmakla itham eden NATO, Avrupa-Atlantik güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünüyor. NATO, çok kutuplu bir yapıya evrilen uluslararası sistem içerisinde kendisine tatmin edici tarihsel bir rol arıyor.;

Türkiye, Somali ile yaptığı anlaşmalar, bölgesel anlaşmazlıklara dahil olması ve savunma sanayii genişlemesiyle Hint Okyanusu Bölgesi'ndeki stratejik varlığını genişletiyor. Bu büyüyen etki, Çin'in varlığıyla birleştiğinde, Hindistan için karmaşık zorluklar yaratıyor ve Hindistan'ın bölgesel politik...;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.

Rusya'nın hem Avrasya bölgesine hâkim olmak hem de dünya politikalarında lider aktörlerden biri olmak amacıyla geliştirdiği Avrasyacılık tartışmaları, analitik olarak klasik ve modern olarak değerlendirilebilir.

Soğuk savaşın ardından, “yeni dünya düzeni“ olarak adlandırılan dönem, hegomonik bir güç olarak beliren ABD’nin “büyük vaadi“ ile başladı: “Demokrasiyi dünyada yaygınlaştırmak“. Bu “büyük“ vaad, yoksulluk, adaletsizlik ve şiddet dolu bir dünyayı kurmak biçiminde gerçekleşti ve iki “siyasi/askeri“ ar...