Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı stratejik ortalık“ çerçevesinde tanımlarken, kurumsallaşan ilişkiler detaylı olarak incelendiğinde ise Çin’in kazanımlarının, Afrika’nın kazanımlarına oranla çok daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir.
Kıta ülkeleriyle kurduğu kapsamlı ilişkiler sayesinde üretim için ihtiyaç duyduğu kritik ham maddelere erişim sağlayan Çin, ayrıca kendisine yeni bir ihracat pazarı oluşturmuştur. Afrika ise altyapı yatırımları için Çin’in kredilerine ve daha fazla ürün satın almasına ihtiyaç duymaktadır.
FOCAC’ın başlangıcı olan 2000 yılından bu yana kaydedilen veriler, ticaretin boyutu ve tarafların kazanımları hakkında genel bir fikir vermektedir. 2000 yılında 10.6 milyar dolar olan ikili ticaret hacmi, 2023 yılında 282.1 milyar dolara ulaşmıştır.
Çin’in 2009 yılında ABD’yi geride bırakarak Afrika’nın en büyük ikili ticari ortağı olmasında ve sonraki süreçte bu konumunu muhafaza etmesinde FOCAC, belirleyici bir rol oynamıştır. Pekin, 2030 yılına kadar Avrupa Birliği’ni de geride bırakarak Afrika’nın bir numaralı ticaret ortağı olmayı hedeflemektedir.
Ticaret hacmine ilişkin detaylara bakıldığında ise Çin’in kıta ülkelerine karşı önemli bir dış ticaret fazlası verdiği görülmektedir. 2000 yılında oldukça dengeli bir görünüme sahip olan Çin ile Afrika arasındaki ticaret hacmi, son yıllarda Çin lehine seyir izlemektedir. 2022 yılında 47 milyar dolar olan Çin’in dış ticaret fazlası, geçtiğimiz yıl 63.5 milyar dolara ulaşmıştır.
Afrika’da Çin’e karşı dış ticaret fazlası veren Angola, Zambiya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi kaynak zengini ülkelerin, Çin’e olan yüksek dış borçları ise kıta ülkeleri açısından sorunun bir başka boyutudur. Çok sayıda eleştirmen, Pekin’in geri ödeme yapamayacaklarını bildiği halde bazı ülkelere kasıtlı olarak borç verdiğini ve bu sayede siyasi ve ekonomik nüfuzunu güçlendirdiğini ifade etmektedir.
Pekin yönetimi ise hemen her FOCAC sırasında borç yükü ağır olan En Az Gelişmiş Ülkelere yönelik vadesi dolan faizsiz devlet kredilerini iptal etmektedir. Bununla birlikte söz konusu kredilerin, henüz vadesi dolmamış olan ve ödenmesi gereken kısmı ise borçlu ülkeler açısından sorun olmaya devam etmektedir.
Öte yandan, yardım yapan Çin ile yardım alan Afrika ülkelerinin aynı seviyede olmadıkları da bir başka gerçektir. Bununla beraber yardımların, yoksulluğun azaltılmasında çözüm olmadığı gerçeği de Sahra altı Afrika’da açıkça görülmektedir. Çin’in yakın geçmişte yüz milyonlarca vatandaşını yoksulluktan kurtarması ise Afrika’nın referans alması gereken somut bir örnektir.
“Beyaz Kitap“ olarak da adlandırılan 2006, 2015 ve 2021 yıllarında Çin Devlet Konseyi Enformasyon Ofisi tarafından yayımlanan “Afrika Politikası Belgeleri“, Pekin’in Afrika’ya yönelik hedeflerini ve söz konusu hedeflere ulaşılması için alınacak önlemleri içermektedir.
Çin'in Afrika stratejisine karşın, kıta ülkelerinin, Bölgesel Ekonomik Toplulukların ve Afrika Birliği'nin benzer bir strateji geliştirememeleri, Afrika’nın kazanımlarını sınırlandırmaktadır. Kötü yönetim, iç savaşlar, askeri darbeler ve ülkeler arasındaki çeşitli anlaşmazlıklar, Afrika’nın dış ilişkilerinde birlikte hareket edememesinin ve uygulanabilir ortak bir strateji geliştirememesinin önündeki temel engellerdir.
Mevcut tablo, önceki forumlarda olduğu gibi Çin’in 9. Forum’dan yeni kazanımlar elde edeceğine, Afrika’nın kazanımlarının ise sınırlı kalacağına dair genel bir fikir vermektedir.
Dünyanın ham madde deposu olarak nitelendirilen, dünyadaki işlenmeyen ekilebilir arazilerin %60’ından fazlasına ve dış ilişkilerinde daha önce olmadığı kadar fazla sayıda aktörle kapsamlı ilişkilere sahip olan Afrika’nın söz konusu ilişkilerden gerçek anlamda kazanımlar elde edebilmesi için iyi yönetimlere ve uygulanabilir stratejilere ihtiyaç duyduğu bir gerçektir. Bu nedenle kıta ülkelerindeki liderlerin, “strateji, güçten daha iyidir“ şeklindeki Afrika atasözünü referans almaları ve dış ilişkilerinde karşılıklı kazanımlara yönelik ortak bir strateji geliştirmeleri gerekmektedir.