Deniz ve Enerji Güvenliği Arasındaki İlişki
Dünya ticaretinin yaklaşık %90’ı denizyoluyla gerçekleştirilmektedir. Denizyolu taşımacılığı ticari yüklerin nakledilmesinde açık ara en maliyet etkin seçenektir.1 Deniz ulaştırma hatlarının, ticaret filolarının ve limanların güvenliğinin sağlanamadığı bir ortamda dünya ekonomisinin “can damarı“ olan ticaretten bahsetmek mümkün değildir.2
Denizyoluyla gerçekleştirilen ticarette petrol ve doğalgazın önemli payı vardır. 2013 yılında uluslararası ticarete konu olan petrolün yaklaşık %63’ü denizyoluyla taşınmıştır. Tonaj bazında bu denizyoluyla taşınan toplam yükün %30’unu oluşturmaktadır.3 Doğalgazın naklinde ise boru hatları ön plandadır. 2013 yılında uluslararası ticarete konu olan doğalgazın %31,4’ü sıvılaştırılmış doğalgaz (Liquefied Natural Gas/LNG) formunda denizyoluyla taşınmıştır.4 Ancak LNG’nin toplamdaki payı artmaktadır. Yapılan projeksiyonlar 2035 yılına gelindiğinde doğalgaz ticaretinde ağırlığın LNG’de olacağını göstermektedir.5
Bugünün dünyasında ticaret için denizlere, üretim için enerjiye ihtiyaç vardır. Deniz güvenliği, ticaret ve enerji güvenliğini sağlarken; enerji güvenliği, üretim ve ticareti sağlamaktadır.
Deniz ortamında enerji güvenliği, kritik enerji altyapı bileşenlerine odaklanmaktadır. Denizde kritik enerji altyapı bileşenleri; tankerler, dolum-boşaltım terminalleri, deniz geçişli boru hatları, açık deniz platformları, kıyıdaki rafineriler, LNG tesisleri ve depolama tesisleridir. Günümüzde söz konusu bileşenlere yönelik risk ve tehditler savaş(lar), deniz terörizmi ve deniz haydutluğudur. 6 Basra Körfezi’nde 359 tankerin hedef alındığı İran-Irak Savaşı (Tanker Savaşı evresi) birinciye;7 Yemen açıklarında patlayıcı yüklü bir tekneyle gerçekleştirilen intihar saldırısına maruz kalan Limburg tankeri ikinciye8 ve Kenya’nın güneydoğusunda fidye amacıyla kaçırılan MV Sirius Star tankeri üçüncüye9 örnek olarak verilebilir.
Deniz ortamında kritik enerji altyapı bileşenlerinin güvenlik ihtiyacını karşılamada öne çıkan görevler, denizde durumsallığın sağlanması ve deniz güvenlik harekâtları icra edilmesidir. Denizde durumsal farkındalığı; deniz trafiğinin kesintisiz ve gerçek zamanlı olarak takip edilmesi, bu kapsamda toplanan
bilgilerin -özellikle olağandışı hareketliliğin tespiti maksadıyla- kıymetlendirilmesi ve deniz ortamına ilişkin derlenmiş bilgilerin gerektiğinde deniz güvenlik harekâtı icra eden unsurlara aktarılması süreci olarak tanımlamak mümkündür. Deniz güvenlik harekâtı ise deniz ortamındaki tehditleri ortadan kaldırmak, riskleri minimize etmek ve yasadışı girişimleri önlemek üzere sivil ya da askeri makam ile çok uluslu kuruluşlar tarafından icra edilen faaliyet olarak tanımlanabilir. Bu noktada deniz güvenlik harekâtlarının başarısının denizde durumsallığın sağlanabilmesine bağlı olduğunun altını çizmek gerekir.10 Öte yandan barış döneminde olduğu gibi savaş döneminde de enerji akışının kesintisiz devam etmesi önem taşımaktadır. Savaş döneminde kritik enerji altyapı bileşenlerinin güvenliği kapsamında deniz ulaştırma hatlarının korunması görevi öne çıkmaktadır.
Doğu Akdeniz: Coğrafi Yapı ve Önem
Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında yer alan Akdeniz, Batı Akdeniz ve Doğu Akdeniz olmak üzere iki bölgeden oluşmaktadır. Doğu Akdeniz, Tunus’un kuzeydoğu ucundaki Bon Burnu’ndan İtalya’nın Sicilya Adası’nın batı ucunda yer alan Lilibeo Burnu’na doğru çizilen hattın doğusunda kalan bölgedir.11 Adriyatik Denizi, Libya Denizi, İyon Denizi ve Adalar Denizi Doğu Akdeniz’de yer alan alt denizlerdir. Doğu Akdeniz, Sicilya ve Messina Boğazları ile Batı Akdeniz’e, Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz’e ve Türk Boğazları ile Karadeniz’e bağlanmaktadır.
Doğu Akdeniz’e kıyısı olan devletler; Arnavutluk, Bosna Hersek, Filistin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Hırvatistan, İsrail, İtalya, Karadağ, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Libya, Lübnan, Malta, Mısır, Slovenya, Suriye, Tunus, Türkiye ve Yunanistan’dır. Kıbrıs’taki üslerinin egemen toprak
statüsünde olmasından ötürü Birleşik Krallık’ı da Doğu Akdeniz’e kıyısı olan devletler arasında saymak gerekir.12 Öte yandan sunumda Doğu Akdeniz başlığı altında daha sınırlı bir bölge, merkezinde Kıbrıs’ın yer aldığı deniz alanı incelenmektedir. Coğrafya yazınında Levant Denizi olarak da adlandırılan bölgede yer alan sahildar devletler; Birleşik Krallık, Filistin, GKRY, İsrail, KKTC, Libya, Lübnan, Mısır, Suriye, Türkiye ve Yunanistan’dır.