Sembolizm, insanoğlunun siyasette, dinde, kültürde, ticarette kendini ifade etmek, düşünce ve hissiyatlarını somutlaştırabilmek için kullandığı en önemli yöntemlerden biridir. Tarihin ilk çağlarında mağara duvarlarına çizilen resimlerden modern dünyadaki büyük şirketlerin kullandığı marka ve amblemlere kadar tüm semboller, kendini ve diğerlerinden farklılıklarını (belki de ayrıcalıklarını) gösterme kaygısıyla birlikte güven, birliktelik ve kitleselleşme hislerini içinde barındırabiliyor. Semboller, bir toplumda etnik veya dini kimliklerin sınırlarının belirlenmesini sağlayan kültürel unsurların da başında gelir. Bu yüzden genellikle var olma ve varlığını sürdürme konusunda korku ve endişe taşıyanlar sembolizme daha kolay yönelebilmektedir. Tarih boyunca, içinde yaşadıkları toplumdaki baskın dini-etnik grupların veya iktidarı elinde tutan merkezi otoritenin baskı ve tehditlerini üzerinde hisseden dinsel ve etnik azınlıkların köklü ve karmaşık bir sembolizm geleneğine sahip olduğu görülmektedir.
En yaygın anlamda sembolizmin Doğu’da, Batı’da olduğundan daha sürekli bir kullanımı vardır. Bu durumun temel sebebi sembollerin gündelik dilden daha geniş ifade imkânı sağlamalarıdır. Sembollerin ifade ettiklerine ilave olarak ima ettikleri, çağrıştırdıkları da olduğundan sözcüklerin ifade etmekte yetersiz kaldıkları kavrayışları ifade etmeye yarar. Özellikle birçok dinin doğduğu topraklar olan Orta Doğu’da toplumsal alanda sembolizm tarih boyunca kendini gösterdi. Bölgedeki dinsel sembolizmin anlam ve kökenleri, antik çağların mitolojik hikâyelerine ve kadim inanç sistemlerine kadar uzanır. Sayılar, renkler, geometrik şekiller, fotoğraflar, heykeller, kıyafetler, mimari eserler, bunların hepsi ve bunların taşıdıkları gizli ve soyut manalar, Orta Doğu’da siyasetin, dinin, kültürün ve toplumun çok önemli birer parçasını teşkil ediyor. Tarihi içinde üzerlerine yüklenen manaları ve değerleri uzun süre toplumsal hafızada muhafaza edebilen semboller, toplumdaki siyasi ve dinsel dengelerin, barışın ve çatışmaların neden veya sonucu olabiliyor. Her sembol bir kavrayışı ifade eder ve etmek zorundadır. Sadece zahiri biçimiyle görülen semboller varlık nedenini ve etkinliğini kaybetmiş demektir. Oysaki sembollerin bâtıni yönünü kavramak ve anlamlarını bilmek için okuma yazma bilmeye bile gerek yoktur. Semboller akıldan çok sezgilerle kavrandıkları için insanı veya kitleyi kolayca eyleme geçirebiliyor. Orta Doğu’da siyaseti ve toplumsal yapıyı analiz edebilmek, öncelikle bölgedeki siyasi ve dinsel sembolleri anlamaktan geçiyor.
Orta Doğu’da siyasi ve dinsel sembolizmi günlük yaşam içerisinde en açık bir biçimde görebileceğimiz ülkelerin başında Suriye geliyor. Suriye’deki siyasi ve dinsel sembolizmi ülkenin kendine özgü siyasi ve toplumsal şartları içerisinde değerlendirmeye çalışacağız. Öncelikle Suriye’deki siyasi sembolleri ele alalım.
Esad’ların Fotoğrafları ve Siyaset
Suriye’de Esad Ailesi üyelerinin fotoğrafları ülkenin her yerinde yaygın olarak kullanılıyor. Hafız Esad’dan miras kalan otoriter rejimin doğası gereği, tek kişiye dayalı merkezi iktidar, lideri çok fazla toplum önüne çıkmasa da, siyasi semboller yoluyla Suriye toplumunun gündelik yaşamına nüfuz etmeye devam ediyor. Karizmatik lider ve ideolojik söylem, bu semboller yoluyla mesajını topluma ulaştırıyor ve toplum üzerinde egemenlik gücünü gösteriyor. Böylece ülkenin lideri kamusal bir kişilik haline gelirken devlet ile kitleler arasında bir bağ kuruluyor ve popülist bir otoriterlik anlayışını ortaya koyuyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın sivil ve askeri kıyafetler içinde portreleri, Suriye’deki hemen her caddede ve her dükkân asılı. Arabaların arka camlarında Esad’ın fotoğraflarını veya cama boya ile yapılmış portrelerine sık rastlanıyor. Beşşar Esad’dan sonra babası Hafız Esad’ın, 1994’te bir trafik kazası sonucu ölen ağabeyi Basil Esad’ın ve az da olsa küçük kardeşi Mahir Esad’ın portrelerini görmek mümkün. 90’ların ikinci yarısından sonra Suriye’de yaygınlaşmaya başlayan Beşşar Esad, Hafız Esad ve Basil Esad’ın aynı kare içerisinde gösteren fotoğrafların günümüzde sayısı oldukça azalmış durumda. “Esad“ soyadının Arapça’da, gücü, kudreti ve iktidarı sembolize eden aslan manasına gelmesi ise Esad Ailesi üyelerinin fotoğraflarıyla siyasal iktidar arasındaki ilişkiyi daha da anlamlı hale getiriyor.
Peki, Suriye’deki Beşşar Esad fotoğraflarının bu kadar yaygın kullanılması ona duyulan saygıdan mı, yoksa devletin otoriter yapısından mı kaynaklanıyor. Bunun cevabını söylemek oldukça zor. Belki de her ikisinin bir karışımı. Suriye’de devletin toplumsal alan üzerindeki kontrolünü -eskisi kadar olmasa da- hissetmek mümkün. Bundan dolayı Suriyeli sıradan bir vatandaş için dükkânına ve arabasına Esad’ların fotoğraflarından birini asmasının güvenlik duygusu uyandırdığı aşikâr. Ama bu güvenlik duygusu, farklı şekillerde açıklanabilir. Baba Esad döneminden kalan rejimin insanların bilinçaltında bıraktığı psikolojik baskı veya kendini rejim karşısında güvenceye alma kaygısıyla birlikte ciddi siyasi ve askeri krizler, insanlık faciaları yaşanan bir bölgenin tam ortasında güvenlik içerisinde yaşamanın verdiği bir rahatlığın ifadesi olarak da değerlendirilebilir.
Suriye’de, ekonomik sorunlar, sosyal eşitsizlikler, siyasi açılım politikalarının oldukça yavaş ilerlemesi gibi olumsuz şartlara rağmen ülke içinde merkezi devletin insanlarının can, mal ve inanç güvenliğini sağlayabilmesi insanların mevcut rejime olan kitle desteğini arttırıyor. Örneğin Es-Süveyda’da ziyaret ettiğimiz Ortodoks Kilisesi’nin idari binasının duvarında Meryem Ana, Azizler ve Ortodoks Piskoposların fotoğraflarının arasında gördüğümüz Beşşar Esad portresi hiç kimse için şaşırtıcı değil. Sadece bu Ortodoks Kilisesi değil ülkedeki hemen her kilisede durum aynı. Ortodoks Kilisesi’nin rahibi Isaac’la (Arapça’da İshak) yaptığımız sohbet sırasında, bu ülkede tüm dini grupların kardeşlik içinde özgürce kendi yaşam tarzlarını ve inançlarını sürdürebilmelerinin temel nedeninin devletin sağladığı güvenlik olduğunu söylemesi oldukça anlamlı. Suriyeli Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıklar için Beşşar Esad yönetimi önemli bir güvence gibi görülüyor. Hatta Suriye’de konuştuğumuz bir Dürzî genç, Beşşar Esad yönetimi olmasa radikal İslamcı bir iktidarın Dürzîlerin ülkedeki varlığını sürdürmelerine izin vermeyeceğini söylüyor. Dürzî gencin iddiası, tarihsel deneyimler ve bilinçaltındaki ön yargılardan yola çıkarak yapılan bir genelleme olsa da Sünni çoğunluğa dayalı radikal dinci bir yönetimi altında Suriyeli etnik ve dinsel azınlıkların şu an olduğu kadar özgür hareket edemeyecekleri aşikâr. Bu bağlamda Beşşar Esad yönetiminin vatandaş-devlet ilişkisinde güvenlik ve eşit yaklaşma misyonunu başarıyla yerine getirdiği söylenebilir.
<<>>
Beşşar Esad ulusal Bir Sembol mü?
Modern dünyada insan fotoğrafları asma alışkanlığı, hayran olunana, saygı veya minnettarlık duyulana, örnek alınana, ulaşılamayana özlemin ve onu her zaman hatırlamanın bir ifadesi olarak açıklanabilir. Suriye’de Beşşar Esad fotoğrafları asma alışkanlığında halkın devlet başkanına karşı beslediği bu tarz duyguların da katkısı var. Beşşar Esad, fotoğraflarında halka saygılı, sempatik ve ılımlı bir lider görüntüsü veriyor. Bu görüntü, Beşşar Esad’ın 2000 yılında iktidara gelmesinden bugüne kadar ki yönetim performansıyla da büyük ölçüde örtüşüyor. Özellikle bu dönemde Suriye iç ve dış politikasındaki gelişmelerin Esad’a olan kitlesel desteğin artmasına yol açtığı aşikâr. Bu kitle desteğinin ilk nedeni, Esad’ın, özellikle iktidarının ilk dönemi başlattığı siyasi değişim çabaları ve yavaş bile ilerlese Suriyelilerin günlük yaşamını oldukça değiştiren ekonomik ve sosyal değişim politikalarıdır. Suriyeliler, çanak antenler, internet, cep telefonu gibi dünya ile bağlantı kurabilecekleri yeniliklere Beşşar Esad döneminde kavuştular. Tabi ki bu tarz yenilikler insanların bakış açılarını, dünyayı algılama biçimlerini, sosyal ve ekonomik ihtiyaç ve taleplerini hızla değiştirmektedir. Bu gelişmeler açısından Beşşar Esad bir devlet başkanı olmanın ötesinde ülkedeki değişimin bir sembolüdür. İkinci nedene gelince. Beşşar Esad, istikrarsız ve çatışmaların yayıldığı bir uluslararası sistem içinde iktidarını sürdürüyor. Bu şartlar altında dengeli ve devletinin gücüyle orantılı başarılı politik stratejiler uygulaması ve büyük güçlerle yaşadığı siyasi çatışmalarda başarılı kriz yönetimleri göstermesi, bir yandan ona siyasi deneyim kazandırırken diğer yandan Suriye’deki kitleleri de etkilemesine yol açıyor.
2005 yılının son aylarındaki Hariri Suikastı soruşturması krizi ve 2006 yazındaki Lübnan Savaşı sırasında gösterdiği dirençli ve kendinden emin siyasi duruşuyla Beşşar Esad Suriye halkının gözünde ulusal bir önder haline gelmeye başladı bile. Bu yüzden 2006 Savaşı sonrası Suriye sokaklarında Beşşar Esad ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın fotoğraflarının yan yana görülmesi bir rastlantı değil. Diğer yandan Suriyelilerin her zaman dış tehdit İsrail karşısında etraflarında kenetlenecekleri ulusal bir sembole, ulusal bir öndere ihtiyaçları var. Bu durum, Suriye için bir realitedir. Suriye’de iktidar sahipleri, çoğu zaman dış tehdit İsrail mitini, halktan gelecek siyasi ve ekonomik talepleri kontrol etmek ve iktidarlarının devamı için kullansa da başkent Şam’ın yaklaşık 60 km. ötesinde İsrail askeri varlığının bulunması ve Suriye toprağı olan Golan’ın 42 yıldan fazla bir süredir işgal altında olması Suriyelilerin güvenlik endişeleriyle birlikte bir ulusal önder etrafında kenetlenme duygusunu üst seviyeye çıkarmaktadır. Beşşar Esad’ın askeri üniforma ile olan fotoğrafları ise Suriye’nin İsrail’e karşı askeri karşı duruşunun bir simgesi adeta. Şu an Suriyeliler için kendini İsrail ile mücadeleye adamış olarak görülen liderin Beşşar Esad olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Suriye geleneksel toplumdan modern topluma geçiş sürecini hala tamamlayamamış bir ülke. Beşşar Esad’ın siyasi ve ekonomik dışa açılım çabaları –eğer istikrarlı bir şekilde devam ederse- demokrasi, sivil toplum, serbest piyasa ekonomisi gibi değerlerin ülkeye girmesine yol açacak. Bu değişim sürecinin devletin ve toplumun yapısı üzerinde pek çok olumlu ve olumsuz tesirlere yol açması muhtemel. Ülkedeki siyasi semboller de bu değişimden payını alacak. Suriye’deki siyasi sembolizm, ülkede devletin güvencesiyle sağlanan dinsel özgürlüğe rağmen siyasi çeşitliliğin ve demokratik gelişmenin önünde önemli bir engel olarak varlığını korumaktadır. Öyle ki Suriye’de şaşırtıcı olan devlet başkanının fotoğraflarının asılması değil, sorun olan bunların sayıca fazlalığı, günlük yaşamın çok fazla içine müdahil olması ve ister istemez insanların bilinçaltında rejimin meşruluğunu sağlayan objeler olarak görünmesidir.