Grönland’da Çin Ayak İzleri
Bilindiği gibi Grönland, Atlantik Okyanusu'nun kuzeyinde, kuzey kutbundaki en büyük buz örtüsüyle kaplı ada olup, 56 bin kişilik nüfusuyla halen Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge. 2008'de yapılan halkoylamasıyla Grönlandlılar özerklik koşullarının genişletilmesi lehine oy vermiş ve böylece bu tarihten itibaren yasama organı, güvenlik teşkilatı ve sahil güvenlik birimlerini oluşturmuşlar. 21 Haziran 2009 Grönland Ulusal Bayramı'nda Grönland'ın resmi dili Danca’nın bir lehçesi olan Grönland’ca ile değiştirilmiş. Ada bir koloni statüsünden çıkarak dış temsilcilik açma yetkisi de kazanmış Kopenhag, Brüksel, Reykjavik, Washington’da temsilcilikler açmış. Daha önce adanın Danimarka egemenliği altına girişinin 300. yılı olan 2021 de bağımsızlık ilan edilebileceği açıklanmış olsa bile tam bağımsızlık halinde büyük bir refah kaybına uğranacağı bilinciyle hala böyle bir girişimde bulunulmamış olması, belki şimdi en güçlü elleri. Hala Danimarka ile AB ye göbekten bağlılar. Bu nedenle şimdi Trump’ın gözünde satılık bir toprak parçası olsa bile, Beyaz-Yeşilada’nın ulusal gururu ABD ye kolay kolay satılmayacağının güvencesi. Elon Musk ile birlikte tek tek Grönland halkını satın alsalar bile halkı vatandaş yapan toprakların ulusal bağı için Trump’ın belki bir savaşı göze alması gerekir. Velev ki Trump böyle bir girişimi Danimarka’ya ve AB karşı olmak için değil de Çin’in Arktik Okyanus’taki emellerinin engellenmesi için bir işbirliği eli olduğunu muhataplarına anlatabilsin. Grönland’ın kıta sahanlığı açısından Kanada ile olan ortaklığı Beyaz-Yeşil Ada ile şimdi yine Trump’ın kuru-sıkı tehditlerinin muhatabı olan Kanada’nın belli anlaşmalar imzalamalarını sonuçlandırmış. Bu anlaşmaların çoğu balıkçılık hakları ile ilgili olsa bile Arktik Okyanusta bulunan enerji kaynakları ve nadir maden kaynaklarının çıkarılması ile imzalanmış anlaşmalar da var. Ayrıca bölgeye Rusya deniz sınırlarının da yakınlığı ve Rusya’nın Çin yanı sıra Suudi Arabistan’la bile doğal gaz arama anlaşmaları yapmış olması, bunların ayrıntısını bilmese bile kulaktan dolma bilgiyle Trump’ın böyle bir çıkış yapmasının caydırıcı bir yönü olduğu da düşündürebilir.
Bir İtirafın İçyüzü ve Grönland’daki Amerikan Askeri Gücü
Danimarka’dan yapılan yeni bir açıklama adeta bir pişmanlığın itirafı. Uzun yıllar Grönland’ın güvenlik konularını ihmal ettiklerini şimdi açıklıyorlar. İkinci dünya savaşının, 1990 lara kadar etkisini sürdüren soğuk savaşın ve NATO güvencesinin verdiği rahatlıkla, günün birinde teknolojinin verdiği imkânlarla, Çin’in Arktik okyanusu kıra kıra kutup noktasının hemen güneyinde bulunan Beyaz-Yeşil adaya ulaşacağına ihtimal vermemişler. Danimarka Savunma Bakanı Poulsen’in gazetecilere Krallığın Beyaz-Yeşil ada savunmasını yakından denetlemek için gerekli olan savaş gemi ve uçakları yatırımını yıllardır yapmadıklarını açıklaması Danimarka halkına, “bundan sonra daha az tere yağ yiyeceksiniz. Çünkü tanka, topa ve füzeye artık daha fazla yatırım yapacağız“ mesajı. Tabii Trump gibi birinin ABD ye tekrar başkan olacağı da Danimarka gibi demokratik bir kraliyette akıllara gelmemiş. Dünyanın en huzurlu ülkelerinden biri olan Danimarka şimdi artık çok huzursuz. Trump’ın “Grönland üzerinde Amerikan denetimin artmasının hayati önem taşıdığı“, açıklamasından öte Danimarka’ya Grönland için herhangi bir ilave Amerikan askeri yardımının verilmeyeceği uyarısı, Danimarka Başbakanının da eteklerini tutuşturmuşa benziyor. Şimdi 20 Ocak’tan sonra Trump’ı ziyaret planları yapıyormuş. Aman mı dileyecek acaba? Ama herhalde Beyaz-Yeşil Adanın Kuzey Batısında bulunan daimi Amerikan hava üssü Pituffik ile ilgili soruları olacaktır. Adanın zaten NATO bağlantısıyla ABD güvenlik garantisi kapsamında bulunması, ABD nin ada üzerinde düşmanca bir kuşatma başlatmasına engel hatırlatması yapacağından da emin olmak gerekir. Ancak bu Trump’a bir şey ifade etmeyecektir. Danimarka 2019 yılında Trump’ın Grönland’ı satın alma teklifine sadece dudak bükmekle yetindiğine şimdi pişman. Hala daha sert çıkışları AB ortaklarından beklerken “kararı elbette yine Grönland halkı verecektir“ demokratik tavrını ise yadırgamamak elde değil. Fransa ve Almanya’dan gelen tepkilerse şimdilik yeterince sert olmaktan uzak. Hoş zaten ulusal ve uluslararası kural, kanun veya anlaşma tanımayan bir adama anlatabilecekleri pek fazla bir şey yok. Üstelik onlar da kendi ülkelerinde faşizmi kışkırtan Elon Musk’ın derdinde.
Sağduyulu Yaklaşıma İhtiyaç Var
BK Dışişleri Bakanı David Lammy, Trump’ın Beyaz-Yeşil adanın Danimarka’nın bir parçası olduğunu bildiğine emin olduğunu açıklarken, aynı zamanda hem ada, hem de Danimarka’yı çevreleyen Rusya ve Çin faaliyetlerinin arz ettiği tehlikeyi de Başkan’ın takdir ettiğine emin olduğunu söyledi. Arktik bölgesinin Rusya’nın stratejik ulusal çıkarlarının bir parçası olması keyfiyeti Moskova’nın da ada etrafında dönen dramatik gelişmelere dikkat kesilmesini sağlarken, Trump rüzgârı, daha başkanlık koltuğuna oturmadan Kuzey kutup bölgesinde kasırga, Panama’da kasırga dönüşmeye başladı bile. 56 bin nüfuslu adada şimdilik hava, giden ağam, eğlen paşam dinginliğinde. Ama Danimarka’daki beklenti destekli sertlik. En hava yumuşatan tepkinin ise Danimarka TV dizisi Borgen’in senaryo yazarı Adam Price’dan geldiğini söylemek gerek. Gerçek ötesi gelişmeler karşısında Price, Instagram hesabında gerçek siyaset aşırılıkların kurgusu haline gelince artık siyasi kurgu senaryosu yazmanın fevkalade güçleştiğini belirtmiş. Doğru bir tespit. Dünyanın her yerde şimdi daha fazla sağduyuya, itidal ve barışa ihtiyacı var.