Çanakkale ile Var Olmak

Sene-i devriyesine ulaştığımız Çanakkale zaferini hatırlarken bu topraklardaki biz kadar eski, 950 yıl kadar kadim zihnimiz ve güne kadar sürüp gelen varlığımızla bu toprakları Türkiye yapan Müslüman Türkün mevcudiyetini yeniden düşünürüz. Hayat örgümüz içindeki mebde, meaş ve mead döngümüzü düşünürken kökenlerimizin bizi var ettiği uzun zamanların içindeki gayemizi düşünürüz.
Son Suriyeli sığınmacılar konusu meselenin geçmiş ve gelecek vizyonu göz ardı edilerek mahut ve makûs tartışmaların mezesi oluyor. Üzerine konuştuklarımızın insan fakat geleceğinden endişe edilenin de vatan olduğunu müdrik bir zihinle meseleye bakmanın maslahat doğuracak bir netice hâsıl olması bakımından faydası olduğunu düşünüyoruz.
Afrin’de yüzyıllık bir hesabın görüldüğü bir ortamda bölgesel ve küresel aktörler Türkiye’ye çelme takma yarışına girmiş görünüyorlar. 100 yıl önceyi görmeden bugünü anlamak ve geleceği açıklamak zor görünüyor:
Seçimlerin sonucunda sandıktan yazılı hukukun üstünlüğü çıkmayan her süreç Tunus’ta bugün yaşanan demokrasinin geçmişe dair kadrolarla araçsallaştırılarak yeniden bir otoriterlik oluşması endişesine yol açabileceği gibi Mısır’da olduğu üzere askeri darbenin kendisini meşrulaştıracağı bir örtü haline de gelebilir.