ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin üzerinden dört yıl geçti. Kabil Havalimanı’ndaki kaos hâlâ hafızalarda taze: Askeri uçağın ardından koşan kalabalıklar, iniş takımlarına tutunan bedenler, her havalanan uçakta bir umudu yitiren insanlar… O günleri izleyen dünya ise çoktan başka gündemlere yöneldi. Ama Afganistan, hâlâ aynı coğrafyada, aynı kaderin içinde dönüp duruyor.
Planlı ekonomi, Marksist düşüncenin en temel yapı taşlarından biri olarak tarih boyunca tartışılagelmiştir. Üretim araçlarının kolektif mülkiyeti, bireysel kâr amacının yerine toplumsal ihtiyaçların geçirilmesi ve kaynakların merkezi bir sistem tarafından yönetilmesi gibi ilkeler, kapitalist sistemin doğurduğu eşitsizliklere karşı güçlü bir çözüm alternatifi olarak sunulmuştur.
Çin Halk Cumhuriyeti, 20. yüzyılın son çeyreğinde uygulamaya koyduğu reformlarla yalnızca iç ekonomisini dönüştürmekle kalmamış, küresel kapitalist sistemin en etkin aktörlerinden biri hâline gelmiştir. Mao döneminin katı merkeziyetçi planlama anlayışı, Deng Xiaoping’in 1978’de başlattığı “reform ve dışa açılma“ politikalarıyla yerini pragmatik bir ekonomik yaklaşıma bırakmıştır.
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Orta Doğu’da ortaya çıkan çok katmanlı güvenlik ikilemleri, etnik ve dini kimliklerle birlikte coğrafi kaynaklara dayalı mücadeleleri de ön plana çıkarmıştır. Bu çerçevede İsrail’in güvenlik politikalarının merkezinde yer alan Golan Tepeleri, sadece askerî açıdan değil; aynı zamanda su kaynakları ve egemenlik stratejileri bakımından da belirleyici bir konumda yer almaktadır.
21. yüzyılın ilk çeyreği sona yaklaşırken, Ortadoğu ve Türkiye’de toplumsal yapılar yalnızca iktisadi krizlerle değil, aynı zamanda sınıfsal çözülme, siyasal kutuplaşma ve örgütsüzleşme dinamikleriyle yeniden şekillenmektedir. Son yıllarda, özellikle de Türkiye’de son günlerde yaşanan siyasi hareketlilikler, klasik sınıf tanımlarının ötesine geçen kitlelerin siyasal işlevine dair soruları daha da yakıcı hale getirmiştir.
Ortadoğu’da savaşların sebebi çoğu zaman toprak gibi görünse de, gerçekte en büyük mücadelelerden biri su kaynakları üzerinde verilmektedir. İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Batı Şeria, sadece dini ve politik nedenlerle değil, hayati su kaynaklarıyla da stratejik bir bölge olmuştur. Bu bölge, suyun sadece bir doğal kaynak değil, aynı zamanda bir güç aracı olarak nasıl kullanıldığını gözler önüne sermektedir.
2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılında küresel enflasyon oranlarının yüksek seyretmesi, altın fiyatlarının yükselmesinin temel nedenlerinden birisi.
İsrail'in 2023 Gazze operasyonun bir geçmişi var. ''İkinci İntifa'' olarak da adlandırılan (2000-2005) İsrail ve Filistinliler arasında artan şiddet olaylarının yaşandığı Gazze'de, sık sık tekrarlanan İsrail saldırıları ve operasyonları ile başlamıştır. Çatışmalar 2008 başlayıp 2009 biten Gazze Savaşı ile devam etmiş, 27 Aralık 2008'de İsrail, "Dökme Kurşun Operasyonu"nu başlatmış, 22 gün süren çatışmalarda binlerce insan hayatını kaybetmiş veya yaralanmıştır.
Altın rezervleri, bir ülkenin ekonomik ve finansal direncinin kritik bir göstergesidir. Genellikle merkez bankaları tarafından döviz rezervlerinin önemli bir parçası olarak tutulan altın, özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde güvenilir bir sığınak olarak görülür. Son yıllarda, artan jeopolitik ve finansal karmaşıklık altında, altın rezervi yönetimi stratejik önem kazanmaktadır.
Altın; fiziksel özellikleri, kültürel önemi, ekonomik rolleri ve tarihsel faktörlerin bir kombinasyonu nedeniyle yüzyıllardır talep görmekte. Altının tarih boyunca çok değerli olmasının başlıca nedenlerinden biri fiziksel özelliği. Altın her şeyden önce oldukça dayanıklı bir maden. Kararmaz, aşınmaz veya paslanmaz, bu da onu sonsuza kadar dayanabilen bir metal yapmakta. Bu dayanıklılık onu madeni paralar, mücevherler ve zaman içinde dayanması gereken eserler için uygun hale getirmekte.
Bilindiği gibi İran dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ve tarihsel olarak küresel petrol piyasasında önemli bir oyuncu. İran, 155 milyar varil civarında olduğu tahmin edilen dünyanın dördüncü en büyük kanıtlanmış petrol rezervlerine sahip. Bu rezervler dünyanın toplam kanıtlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık %10'unu oluşturmakta. İran'ın petrol rezervlerinin çoğunluğu ülkenin güneybatısında, özellikle Huzistan eyaletinde yer almakta.
İsrail'in devletinin kurulduğu 1948 yılından günümüze uzanan Siyonist ideolojinin militarist bir devlete dönüşmesi, orta doğu coğrafyasında katliama varan insan hakları ihlallerinin sona ermeyeceğinin göstergesidir. İsrail devletinin 7 aydır süren bombardımanlarının Gazze'de yarattığı yıkım ve sonucunda ortaya çıkan 35 bine yakın ölüm ve 80 bine yakın yaralı bunun aynı zamanda en açık delilidir.
İsrail'in, Hamas'ın 7 Ekim baskınına ''misilleme'' diye Gazze Şeridi'ne yönelik hava, kara ve denizden başlattığı saldırılarda üçüncü ay geride kaldı. Uzmanlar "yakın tarihin en tahrip edici, en kanlı ve en ölümcül saldırıları" olarak tanımladığı süreç, geride on binlerce ölü ve yaralı ve BM verilerine göre, 1,9 milyon yerinden edilmiş insan ile hayalet kendi andıran, harabeye dönmüş bir Filistin şehri bıraktı.
Filistin’de Gazze Şeridi’ni kontrol eden resmî adıyla İslâmî Direniş Hareketi (Hareket’ül Mukavemeti’l İslâmiyye) Hamas’ın İsrail’e karşı başlattığı saldırının, stratejik bir hedefinin olmaması, arkasında kimlerin olduğu ve hangi ülkelerin hesaplarına hizmet edeceği soruları çokça tartışılacak olsa da; saldırının Hamas ve diğer Filistinli örgütlere moral verdiği kesin. İsrail’in başlattığı karşı operasyonlar ise İsrail-Filistin meselesinde yeni bir dönüm noktası olma potansiyeli taşımakta.