Son yıllarda Çin, ekonomik ve askeri gücüyle dünya sahnesinde giderek daha iddialı hale geldi. Çin, kendisini küresel meseleleri şekillendirmede daha büyük bir rolü hak eden yükselen bir güç olarak görüyor. Aynı zamanda Çin, ABD ve diğer Batılı güçlerin etkisine karşı temkinli davranıyor ve uluslararası forumlarda kendi değerlerini ve çıkarlarını öne sürmeye çalışıyor.
Göç, bireylerin toplu veya bireysel olarak siyasi ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle bulundukları ülkeden zorunlu veya gönüllü bir şekilde ayrılmaları durumudur. Göçmenler iltica ettikleri ülkelerde ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel değişiklikler yaratmaktadır. Bu değişiklikler göçmenlerin bir tehdit unsuru oluşturup oluşturmadığını düşündürmektedir.
Çin başkanı Xi Jinping’in 22 Mart’ta Moskova’ya yaptığı 3 günlük ziyaret, Batıya karşı bir başkaldırı ve Putin’e büyük bir destek olarak algılandı. Çin uluslararası siyaset sahnesinden dışlanan Rusya’dan ne bekliyor? Beklediğini alınca ne yapar?
Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir.
İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır. Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar. Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İran coğrafyası, Paleotik Çağ’dan itibaren yerleşim yeri olmakta ve göç almaktadır.
Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya'nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi. Cevabın birçok bileşeni var.
İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan kara parçalarına, bilahare denizlere dikkat etmiş ve nüfuz alanlarını oralara doğru genişletmeye başlamışlardır.
Ukrayna’da Rusya’nın yakın zamanda büyük bir saldırı gerçekleştireceği haberlerinden ABD’nin Ukrayna’yı son ana kadar destekleyeceğini deklare etmesine kadar karmaşık ve belirsiz bir durum söz konusu. Rusya ile “sınırsız dostluğu“ bulunan Çin ise bu karmaşık durum karşısında pozisyon belirlemeye çalışıyor.
Geçen hafta Cuma günü (10 Mart 2023) Suudi Arabistan ve İran arasında yeni bir anlaşma imzalandı. Buna yeni bir “Kutsal Cuma“ anlaşması denebilir mi? İki ülke arasındaki en büyük fayın mezhep farkının siyasileştirilmesinden kaynaklandığı düşünülür ve mezhep anlaşmazlığının arkasına gizlenen bölgesel güç rekabetinin 2016 yılından bu yana yarattığı yüksek gerilim, Çin’in yardımı ile kotarılan bu anlaşma sonrası gevşeyecekse, elbette.
Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı doğmuştur.
TASAM Staj Programı; katılımcıların akademik çalışma yetkinliği kazanmasına destek olarak kaynaklara ulaşma, bilgi toplama ve iletişim gibi konularda mevcut yetenek ve özelliklerini geliştirmelerini amaçlamaktadır. TASAM’ın mevcut çalışma alanları kapsamında değerlendirilecek stajyerlerin, bu alanlar üzerine iyi birer araştırmacı olmaları müşterek hedeftir.
Türk siyaset hayatında kamplaşmaya yol açan yaşam tarzı çatışmasının psikolojik, sosyopsikolojik yönü başta olmak üzere tarihin derinliklerinden gelen faktörlerle çeşitli açılardan sorgulanmasına hasredilen kitap 160 sayfadan oluşuyor.
Dünyadaki en güçlü ve etkili istihbarat servisleri açısından merak edilen en önemli konuların başında, Çin’in Afrika’daki askeri ve siyasi stratejik planları gelmektedir. Afrika madenleri ve enerji yatakları Çin’in bu kıtaya yönelmesinde temel etkendir.
İçinde bulunduğumuz çağda, teknolojinin gelişmesi neredeyse her alanda daha önce görülmemiş değişikliklere ve gelişmelere yol açmıştır. Denizcilik faaliyetleri de teknolojik gelişmelerden etkilenmektedir. Otonom gemilerin geliştirilmesiyle birlikte kullanımına yönelik test aşamaları hızlanmaktadır.
Göç, ulus-devletlerin düzenlemesi ve kontrol altında alması gereken bir 21. yüzyıl gerçekliği midir? Bu sorunun yanıtına farklı Uluslararası İlişkiler (Uİ) teorilerinden görece farklı yanıtlar verilebileceği düşünülse de ortak bir kabule varılabilir: Uluslararası göçün düzenlenmesi. Göç ve güvenlik dengesi ise, özellikle son on yılda artan zorunlu göç ve yerinden edilmişlik fenomenleri çerçevesinde yeniden düşünülmesi mutlak hale gelen bir olgudur.
Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) sisteme geçmesini dikte ediyor.
ABD’nin Afrika Boynuzu’ndaki güvenlik faaliyetleri Orta Doğu ve Afrika açısından ihtiyaç duyulan güvenlik yapısını ortaya çıkarmakta mıdır? Bu soru ABD’nin bölgesel güvenlik faaliyetlerini yürütürken, ilgili bölgedeki devlet ve farklı seviyelerdeki birimlerle olan ittifak ilişkilerini, destek faaliyetlerini ve bunların sonucunda ortaya çıkan stratejik seviyedeki eyleme biçimlerini de anlamak için önemlidir.
Suudi Arabistan devleti 2010’lu yıllardan itibaren önemli tehditlerle yüz yüze gelmeye başlamıştır. Küresel enerji piyasalarının yaşadığı köklü dönüşümlerin ülke ulusal refahı açısından ortaya çıkardığı tehditler, azalan ABD güvenlik garantileri ve varoluşsal düşmanı olan İran’ın Orta Doğu bölgesinde genişleyen ideolojik ve politik nüfuzu bu tehditlerden bazılarıdır.
Arap yarımadası tektonik hareketlerle Afrika’ya doğru kayarken hiç olmazsa siyasi faylardaki gerilimi azaltacak girişimler önem kazanıyor. Necef Zirveleri işte bunlardan biri.
18-19 Şubat tarihlerinde Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da “Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Kongresinin 36. Olağan Toplantısı gerçekleştirildi. Bu zirveye, açılış töreninde İsrail’in Etiyopya Büyükelçisi Sharon Bar-Li'nin akredite şartlarını yerine getirmediği gerekçesiyle güvenlik personeli tarafından dışarı çıkarılması damgasını vurdu.
Bu çalışmada Siber Güvenliğe Stratejik ve ontolojik açıdan yaklaşarak Yapay Zeka ile ilişkisi ela alınmaya çalışılmıştır. Tehditlerin nasıl üstesinden gelineceği konusunda etkili bir strateji oluşturmak için tehdit ortamına ilişkin geniş bir bakış açısına sahip olmanın önemi vurgulanarak bir siber ordu ve buna yönelik önerilere yer verilmiştir.
Göçler veya nüfus hareketleri insanlığın doğuşuyla birlikte ortaya çıkan bir olgudur. Nüfusun yer değiştirmesi yaşama hakkı, özgürlüklere erişim, yüksek servet beklentileri, macera, kök yerleşkeden uzaklaşma ve duygusal nedenler şeklinde farklı motivasyonları kapsamaktadır.
Rekabet ortamının gerçekleştirilen askeri tatbikatlar yanında, Ulusal Güvenlik Strateji Belgelerine ve Güvenlik Zirvelerine yansıdığı da açıkça görülmüştür. ABD doğrudan Rusya ve Çin’i hedef almış ve müttefikleri ile yeni bir mücadele stratejisini yürürlüğe sokmuştur.
Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel güçlerin oluşturduğu bir Dünya Düzeni vardır. Bu düzen ufak değişimler gösterse de kolay kolay değişmez. Büyük güçler siyasi, ekonomik güçlerini koruyabilmek ve hatta geliştirmek amacıyla zaman zaman bazı girişimlerde bulunurlar.
Ülkelerin geçmişten günümüze sınır güvenliğini esas alan ve askeri güç kullanarak bu tür bir güvenliği sağlama girişimleri hep olagelmiştir. Ancak bu yöndeki çabalar, aynı zamanda toplumsal refahı arttırma veya uluslararası güvensizliği giderme girişimlerini başarısız kılmıştır.