Çağımızın stratejik hammaddeleri olan Nadir Toprak Elementleri (NTE-Rare-Earths) günümüz teknolojisinin vazgeçilemez temel girdilerindendir. Bu ham maddeler olmadan ileri teknoloji ürünü olan araç ve vasıtaları üretmek mümkün değildir.
Güneydoğu Asya’dan Avustralya hattına uzanan kara coğrafyasına yakınlığı ve Pasifik Okyanusu’nun ortalarında yer alan coğrafi konumu ülkeye jeopolitik değer katıyor. Ülkeyi kontrolü altında tutmayı başaran küresel aktör, Pasifik coğrafyasını kontrol etme noktasında rakiplerine karşı avantaj kazanıyor.
Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılması sonrasında Soğuk Savaş bitti diye düşünülse de son 25 yıldır Arktiklerde ve Asya-Pasifik coğrafyasında yaşanan güç politikalarının seyri, durumun hiç de böyle olmadığını gösterdi.
Rusya Federasyonu (RF)’nun Ukrayna’yı işgal girişiminin küresel gündemi belirlediği bir dönemde Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin küresel güç mücadelesinin asıl hesaplaşma alanı olan Asya-Pasifik gelişmelerinin gözden kaçırılmasına neden olduğunu yazmıştım. (25 Mart 2022, TASAM; Gündemden Geleceğe Bir Değerlendirme)
Rusya Federasyonu (RF)’nun Ukrayna’da düzenlediği saldırıların trajik görüntülerinin gündemi belirlediği bu günlerde dünya kamuoyu mevcut gelişmeleri anlamak için çaba harcarken Asya-Pasifik gelişmelerini gözden kaçırıyor.
Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonucunda yazmaya başladığı, “MYANMAR; GÜNEYDOĞU ASYA’DAKİ MAYIN TARLASI“ adıyla Mart 2022’de yayımlanarak uluslararası ilişkiler literatüründeki yerini alacak yeni kitap çalışmasının “Tatmadav Hegemonyası“ bölümünün bir kısmını yayımlıyoruz.
Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonucunda yazmaya başladığı, “MYANMAR; GÜNEYDOĞU ASYA’DAKİ MAYIN TARLASI“ adıyla Mart 2022’de yayımlanarak uluslararası ilişkiler literatüründeki yerini alacak yeni kitap çalışmasının “Militan Budizm“ bölümünün bir kısmını yayımlıyoruz.
Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonucunda yazmaya başladığı “MYANMAR; GÜNEYDOĞU ASYA’DAKİ MAYIN TARLASI” adıyla Mart 2022’de raflardaki yerini alacak yeni kitap çalışmasının “Arakan-Rohingya Sorunu” bölümünü yayımlıyoruz.
İki ülkenin kuruluşu II. Dünya Savaşı sonrasına ve küresel kartların yeniden dağıtılmaya başladığı bir döneme denk gelmiştir.
Dünyanın en uzun (ülke çapında yaygın olmayan) iç savaşına sahne olan kapalı kutu Myanmar dünyada olduğu gibi ülkemizde de genellikle pek fazla bilinmeyen bir ülke.
16. asrın ortalarında doğu istikametinde genişleyerek kadim Türk coğrafyasını işgal etmeye başlayan Rus Çarlığı 17. asırda Kuzey ve Doğu Asya’da yayılmaya devam etmiştir.
Yüzyılımızın Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ve Hindistan askerleri arasında, 15 Haziran 2020 gecesi Ladak Bölgesi’ndeki Galwan Vadisi’nde yaşanan ve 20 Hint askerinin ölümü ile sonuçlanan çatışma, iki ülke arasındaki 45 yıllık çatışmasızlık sürecini altüst etti.
Hindistan ve Pakistan, yaklaşık iki asır boyunca Güney Asya coğrafyasına hükmeden İngiltere’nin 1947 yılında Hint Yarımadası’ndan çekilmek zorunda kalması üzerine, din temelli ayrışma esasında kurulan devletlerdir.
Hindistan ve Pakistan’ın kuruluş aşamasında taraflar arasındaki çatışma bölgesel ölçekte ve dış müdahele olmadan gerçekleşmiştir. Sorunu BM’ye taşıyan Hindistan, Pakistan’ın saldırgan ilan edilmesini ve uluslararası camianın kendi tezlerini desteklemesini hedeflemiş ancak beklediği karşılığı alamayınca sorunun bölgesel çapta kalmasının çıkarlarına daha uygun olacağını değerlendirmiştir.
Pandemi gelişmeleri dünya gündeminde önceliğini korurken ABD'nin Asya-Pasifik’te Çin'e karşı başlattığı soğuk savaşın gözlerden kaçmasına yol açıyor. Soğuk savaşın ilk sıcak cephesi olan Himalayalar’daki Çin-Hindistan sınır krizi de bu ortamda geri planda kalıyor.
Dünya koronavirüs depreminin artçı şokları ile sarsılmaya devam ederken Asya-Pasifik gelişmeleri de pandemi süreci sonrasında yaşanacak hesaplaşmaların emarelerini veriyor.
Çin ve Hindistan sınırındaki egemenlik tartışmaları askeri gerilime dönüştü. Onlarca Hint ve Çin askerinin ölmesi ile sonuçlanan kriz sonrası, her iki ülkenin Himalaya Dağları'nın batısındaki Ladakh bölgesine çok sayıda mühimmat ve birlik sevk etmesi kaygıları da arttırdı.
Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır. İki kadim kültürün temsilcilerinin 20. asrın son çeyreğinden itibaren küresel arenada yükselişe geçmesiyle birlikte milliyetçilik rüzgârının bu ülkelerin yelkenlerini doldurduğu dikkat çekmiştir.
Dünyanın korona virüs ile mücadele ettiği 2020 yılının başlarında küresel sorunların ikinci planda kaldığı düşünülürken Çin Halk Cumhuriyeti - Hindistan sınır rekabetinin hız kesmediği Mayıs 2020 ayında yaşanan gelişmeler ile ortaya çıkmıştır.
İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek durumunda kalmıştır. I. İNGİLİZ MİRASI SORUNLAR A. Keşmir Sorunu