Türk - Rus ilişkileri tarih boyunca iniş ve çıkışlar göstermiş, ama ortak coğrafyanın gerektirdiği gerçekler -değişemeyeceği için- sonunda ilişkilere egemen olmuştur.
Çok boyutlu jeopolitiğinin gerektirdiği dış politika bütününün içinde Türkiye’nin Ortadoğu politikası nasıl bir yer tutmuş ve tutmaktadır? Dış politik kararlarda bu bölgeye hak ettiği değer verilmiş midir?
8 Mart “Dünya Kadınlar günü” vesilesiyle, kadınlarımızın bu önemli gününü coşkuyla ve en içten duygularımla kutlarken, aşağıdaki görüşlerimi paylaşmak isterim;
ABD’nin kendi çıkarları bakımından Ortadoğu’da kendisine bir alan çizmek istemesidir. Bu önce neo-con’lar tarafından Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak başlatıldı.
NATO’nun füze kalkanı sisteminin Türkiye’ye konuşlandırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
NATO dayanışması ve NATO’nun Savunma stratejisi açısından Türkiye’nin esasen farklı davranması beklenemezdi.
Çin Devlet Başkan Yardımcısı’nın ziyareti Türkiye için hangi önemdedir? Neden?
(Kanal A Televizyonu Röportaj Özeti)
Newsweek dergisinin 19 Haziran 2011 tarihli son sayısında çıkan “Ortadoğu’nun yeni ikilemi” başlıklı yazıda özetle “ Türkiye’nin adalelerini kastığı ve yakında yeniden canlanmış bir Osmanlı İmparatorluğu ile karşılaşabileceğimiz” şeklinde bir alt başlık görülmektedir.
Saygıdeğer İranlı Dostlar,
Geleneksel İran misafirperverliğinden dolayı sizlere teşekkürlerimi sunar, 1970’li yılların başında görev yaptığım bu dost memleketin Başkentine yeniden gelmekten mutlu olduğumu belirtmek isterim.
Hafızası çok zayıf, unutma eğilimi güçlü ve en ufak olumlu sinyal üzerine barışıp kucaklaşmaya hazır olan bir toplum yapısına sahip olan yüce milletimizin bu özelliğini kullanan yabancı güçler, Türkiye’ye hiç haketmediği zararlar vermişlerdir. Aslında bir Türk özdeyişi olan “su uyur düşman uymaz” sözleri sanki tam Ermeni Sorunu için söylenmiş gibi, bir asırlık Türk tutumunu yansıtmaktadır.
TASAM Başkan Yardımcısı (E) Büyükelçi Murat Bilhan’ın Bulgaristan Devlet Televizyon ve Radyosu’na 16 Haziran Pazartesi Günü Yaptığı Canlı Yayın Röportajı
Sizce, Türkiye AB üyeliğine hazır mı?
Ülkenin ekonomik dokusu, büyük potansiyeli, küreselleşmeye açık hale gelmiş pazar ekonomisi, birçok sektörde rekabete hazır olması gibi göstergeleriyle hazır.
Son zamanlarda Anayasa’dan bile çıkarılmaya çalışılan Kemalist veya Atatürkçü düşünceye karşı, ülkemizde ve yurtdışında değişik odaklardan değişik gerekçelerle âdeta bir kampanya açılmış görünmektedir. Bu odakların düşünce yapıları, amaçları ve sosyal zeminleri itibariyle, farklı gerekçelerle, ama aynı hedefe yöneldikleri görülmektedir.
Bugün muhakkak herkes gibi “halkın yönetildiği” bir ülkeyiz, ama “halk tarafından ve halk için yönetildiği bir ülke” miyiz? Yani, gerçek bir demokrasi olduğumuz söylenebilir mi? Dört veya beş yılda bir kere seçim sandığına yönelen halkımız, kendi kendisini gerçekten yönettiğini mi zannetmektedir?
24-28 Ağustos 2007 tarihleri arasında Slovenya’da katıldığım iki toplantıda edindiğim izlenimleri ve Türkiye’nin Avrupa yöneliminde, onların gözüyle hangi noktada durduğumuzu özetlemek istiyorum.