Türk insanının, Osmanlı zamanında olsun, Cumhuriyet döneminde olsun, stratejik düşünceler üretebildiği ve bunları karar organları üzerinden uygulamaya geçirebildiği tarihi bir gerçektir.Bu özellik tarihte her ülke ve her toplum için geçerli olmamıştır.
a) Cumhuriyet Öncesi
Türk insanının, Osmanlı zamanında olsun, Cumhuriyet döneminde olsun, stratejik düşünceler üretebildiği ve bunları karar organları üzerinden uygulamaya geçirebildiği tarihi bir gerçektir.Bu özellik tarihte her ülke ve her toplum için geçerli olmamıştır. Köklü devlet yönetimi geleneği olan, jeopolitik bir savunma konsepti oluşturma ve geliştirme ihtiyacı duyan, çok boyutlu dış politika izleyen ve sınırlarının ötesinde etkinlik yaratan milletler için geçerli olmuştur. Ancak Dünya'nın bugün geldiği aşamada, bir bakıma geçtiğimiz bir buçuk yüzyılda irili ufaklı ulus-devletlerin kurulmasıyla başlayıp bugün küreselleşmeye varan dünyamızda karşılıklı etkileşimin önlenemez duruma geldiği uluslararası ilişkilere egemen olan hava, büyük-küçük her devleti bu tür düşünce üreten kuruluşlara yöneltmiştir. Dolayısıyla dünyadaki en küçük siyasi ünitelerin bile strateji merkezleri kurulmuştur. Bu kuruluşlar temel amaç olarak stratejik düşünce üretmeye yönelmekle birlikte, hizmet sundukları ülke yönetimlerine güncel sorunlarında taktik bazı seçenekler de sunabilmektedir. Ancak günümüzde Türkiye'de ve diğer ülkelerde mantar gibi çoğalan stratejik araştırma kuruluşlarının sunduğu hizmetlerin ne ölçüde rağbet gördüğü, kendilerine ve araştırmalarına ne ölçüde güven duyulduğu cayii sualdir.