Küreselleşme uluslararası kuruluşların üzerinde ençok tartıştığı, rapor yazdığı ve analiz yaptığı konuların başında geliyor. En son Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de geçtiğimiz günlerde küreselleşmenin sosyal boyutunu ele alan önemli bir rapor yayınladı.
İsrail’in genişleyen Ortadoğu’ya ilgisi hemen soğuk savaşın bitimi ile başladı. Orta Asya ve Kafkasya’da yeni cumhuriyetlerin ortaya çıkışı Ortadoğu siyaseti, ekonomisi ve güvenliği üzerinde yeniden düşünmeyi bir zorunluluk haline getirdi. İsrail için soğuk savaş yıllarında sıkışıp kaldığı dar coğrafyadan kurtulmak, geniş bir ekonomik hinterlanda sahip olmak ve Arap olmayan müslüman ülkelerle ilişkilerini geliştirmek gibi imkanlar ortaya çıktı.
Suriye’yi bir dizi taleple beraber gözetim altında tutan bir karar (Syria Accountability Act) Aralık 2002’de Amerikan Başkanı George W.Bush tarafından imzalanmış ve Kongre tarafından da kabul edilmiştir.
Prof. Dr. Joseph Stiglitz geçtiğimiz günlerde İstanbul’da önemli bir konferans verdi. “Küreselleşme: Beklentiler ve Hayal kırıklıkları” başlığını taşıyan konferansa ilgi çok büyüktü ve dinleyicilerin çoğunluğunu da “karar vericiler” oluşturuyordu.
Türkiye ve Sahraaltı Afrika arasındaki ekonomik işbirliği kalkınma yardımları ve yatırım olanakları konulu ’’II. Uluslararası Türk-Afrika Kongresi’’ 12-13 Aralık 2006 tarihlerindeTürkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM)’ın bünyesinde faaliyet gösteren Afrika Enstitüsü tarafından icra edildi.
Sürekli nitelikte bir uluslararası ceza mahkemesi kurulması fikri çok eskilere dayansa da bu fikir ancak 2000’li yıllarda gerçekleşebildi. Bu gecikme için birçok şey söylenebilir. Fakat görünen en temel neden, böyle bir mahkemenin fonksiyonel olması ve başarı göstermesi için küresel bir temele ve desteğe sahip olması gerektiği, ve bu desteğin uzunca bir süre sağlanamaması idi.
Kırgızistan’daki olaylar herşeyden önce beklenmedik bir gelişme değildi. Muhalefetin eylemlere başvuracağı, bazı Batı ülkelerinin muhalefeti destekleyerek bir rejim değişikliğine gitmek istedikleri, devrik devlet başkanı Askar Akayev tarafından defaetle ifade edilmişti.
Kerry ve Demokratların son seçimlerdeki ciddi düşüşlerinin altında ne sebepler yatıyor?
Bush’un son seçimleri büyük bir farkla kazanmasının ardında biraz da Demokratların hataları ve dezavantajları yatıyor.
İşte, Şangay İşbirliği Örgütü de hızlı bir şekilde kurumsallaşan, petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynakları, önemli geçiş güzergâhları ve kavşak noktaları, büyük bir pazar ve üretim yeri olma gibi özelliklere sahip bir coğrafya üzerinde kurulu olan tarihî derinliğe ve birikime sahip ülkelerin üyesi bulunduğu, yeni doğmuş ama hızlı bir şekilde büyüyüp ergenlik dönemine girmiş bir uluslararası entegrasyondur.
Cooley’in verdiği İsrail örneği bugün, İran bağlamında, uluslararası kamuoyunda tartışılmakta olan Kitle İmha Silahlarının (KİS) yayılmasına neden olan faktörlerin tahlil edilmesi için önemli bir argüman oluşturmakta.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve UNDP’nin birlikte düzenledikleri 11 Mayıs 2006 günü Ankara Dedeman Otel’de gerçekleşen "İklim Değişikliği Sözleşmesi Çerçevesinde Enerji Sektörü" konulu konferansta yapılan sunumlar:
Irak'ın yeniden yapılandırılması sürecinde 15 Ekim 2005 tarihinde gerçekleştirilen anayasa referandumunun ardından, kabul edilen anayasa metninin Irak'ın geleceğine olası etkileri konusunda tartışmalar başlamıştır.
Gelişmekte olan yeni süreç içerisinde bölgenin değişik ülkelerinde yaşayan ve Türkiye ile kültürel, dilsel, dinsel ve benzeri bağları bulunan toplumlarla bir işbirliği platformunun oluşturulması gelecekte karşılıklı çıkarların korunması açısından önem taşımaktadır. Bu maksatla, böyle bir platforma zemin hazırlayacak ve bölge ülkelerinden gelecek katılımcılarla birlikte gerçekleştirilecek “Kısa Süreli Eğitim ve Etkileşim Projesi” hazırlanmıştır.
Nijer; Batı Afrika’da, Cezayir’in kuzeydoğusunda yer almaktadır ve Benin, Burkina Faso, Çad, Libya, Mali ve Nijerya ile komşudur. Batı Afrika’da en geniş topraklara sahip olmasına rağmen en az nüfusa sahip olan ülke konumundadır. Nijer, 3 Ağustos 1958’de Fransa’dan bağımsızlığını kazanmış ve Cumhuriyet ile idare edilen bir ülkedir ancak, Fransa’nın siyasi ve ekonomik baskısı altında bulunmaktadır.
Bugün üzerinde durmaksızın hâkimiyet mücadelesi verilen bu topraklar, bin yıllar önce de aynı mekânda beraber yaşayan iki halk tarafından bir türlü paylaşılamamıştır. Geçmişe uzandığımızda, karanlık çağlardan itibaren Yahudilerin bu alanda yaşadıklarını, medeniyetler kurmuş olduklarını görürüz. Filistin bölgesinde bu dönemlerden günümüze kadar kalmış olan insan fosilleri incelendiğinde, içlerinde Yahudilere de ait olan kalıntılar bulunmuştur.
Nitekim ABD’nin Irak’a askeri müdahalesi sonrasında bölgede ortaya çıkan belirsiz ortam ve İran’ın nükleer programı ile gerginleşen ABD-İran ilişkilerinin gündemde olduğu döneme rastlayan İran 9. dönem Cumhurbaşkanlığı seçimleri İran halkının önceliklerini ve tam olarak ne istediklerini yansıtması açısından büyük bir önem arz etmiştir.
Bu nedenle bu saldırıları sadece 11 Eylül sonrası dönemin koşulları çerçevesinde ve bu dönemde dünya genelinde ciddi bir tehdit olarak algılanan terörizm sorunu kapsamında değerlendirmek yetersiz kalacaktır. Sağlıklı bir analiz yapabilmek için daha öncesine gitmek,
İnsan haklarının geçmişini aslında ilk insandan başlatmak mümkündür. Çünkü, insan hakları, insanla birlikte varolmuştur. Yaşam hakkı, beslenme hakkı, yerleşme hakkı, ifade ve ibadet özgürlüğü, ilk sahip olunan haklardan bazılarıdır. Daha sonra insanlar topluluk halinde yaşamaya, şehirler kurmaya başladığında yeni haklar ortaya çıkmıştır.
Dünyadaki üretimin üçte birini gerçekleştiren Çin’de ekonomik liberalleşme 21.yy’ a damgasını vuran en önemli gelişmelerden birisidir. 1970’li yılların sonuna kadar dünya ticaretindeki payı %1’in altında seyrederken bu oran 2004 yılında %6’ya ulaşmıştır.
Irak’ta hala ABD askeri gücünün bulunmasının yanlış olmadığını, aksine bu gücün Iraklılara bağımsızlık ve demokrasi için yardım ettiğini belirten Bush, bu ülkeden çıkmak için kesin bir tarih söylemedi. Bu da aynı, AB’nin Türkiye için müzakerelerin ucunu açık bırakması gibi bir durum olarak görünüyor. Ama dünya kamuoyunun tepkisini çekmemek ve halkın desteğini arttırmak için bu, üstü kapalı olarak geçiştirildi.
Türkiye ise, gerek 1955’teki Bağdat Paktı tecrübesi, gerekse böyle bir paktın Araplar arasında daha düşünce aşamasında iken bölünmeye yol açması nedeniyle “İslam Birliği” fikrine temkinli yaklaşmıştır.
Diğer bir ifade ile 3’üncü maddede sayılan kuvvet kullanma örneklerinin BM Şartı’nın 51’inci maddesi anlamında silahlı bir saldırı niteliğindedir. Bir devletin meşru savunma hakkını kullanabilmesi için silahlı saldırının gerçekleşmesi 51’inci maddeye göre zorunludur.
İkinci Rus- Çeçen savaşı başladığında Gürcistan hava sahasında uçan Rus uçakları Gürcistan’da var olan endişeleri daha da artırdı. Bu uçaklar Gürcistan topraklarında yaklaşık olarak 20 km kadar içerilere girmeye başlamışlardı.
Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesi hem savaş alanını genişletmiş, hem de Ortadoğu’nun tarihini büyük ölçüde değiştirmiştir. Ortadoğu’nun geleceği, savaşa katılan güçler arasında bir pazarlık konusu haline gelmiştir. İngiltere, petrol kuyularının güvenliği için Mezopotamya’yı işgal etmiş ve Arap ayaklanmasını desteklemiştir.