ABD Ordusu Tesisler, Enerji ve Çevreden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Jeff Waksman, geçen hafta ABD Ordusu Birliği'nin (AUSA) ana yıllık konferansında TWZ'nin de katıldığı bir medya toplantısı sırasında, "Dayanıklılık bizim için, ne olursa olsun, 7/24 güce sahip olmamız anlamına geliyor" dedi.
Waksman’ın sözleri, aynı gün içinde Ordu Sekreteri Daniel P. Driscoll ile Enerji Bakanı Christopher Wright’ın Janus Programı’nın başlatıldığını duyurduğu oturumun ardından geldi.
Driscoll; “ABD Ordusu yenilikçi ve yıkıcı teknolojileri sahaya sürmede öncülük ediyor. Bürokrasiyi azaltıyor ve nükleer enerji dahil birçok kritik sektörde yeni nesil yetenekleri geliştiriyoruz.“ dedi.
Janus, Başkan Donald Trump’ın 14299 sayılı (Ulusal Güvenlik İçin Gelişmiş Nükleer Reaktör Teknolojilerinin Yaygınlaştırılması) Başkanlık Kararnamesini uygulamaya koymak için Ordunun planıdır. Bu karar, 30 Eylül 2028 tarihine kadar yurtiçindeki bir askeri tesiste Ordu denetiminde bir nükleer reaktörün faaliyete geçirilmesini emretmektedir.
Waksman’a göre, önümüzdeki haftalarda hükümetin kapanmasının uzamaması durumunda, Ordu “İlgi Alanı (AOI)“ çağrısı ve bir taslak teklif talebi (RFP) yayımlayacak. Ardından düzenlenecek “Sanayi Günü“ etkinliği, orduya mikro reaktör yaklaşımları hakkında sektör geri bildirimi sağlayacak.
Bunu bir rekabet süreci izleyecek. Ordu, belirlenmemiş sayıda (muhtemelen 9) üs/tesis için birden fazla firmayı mikro reaktör prototipleri geliştirmekle görevlendirmeyi planlıyor. Her şirkete bir üs tahsis edilecek ve iki reaktör inşa etmeleri gerekecek.
Waksman; “İlkini inşa edip ardından kademeli olarak ikincisini yapacaklar. Amacımız, şirketlerin ilk prototipten ticari ürüne giden yolu görebilmeleri.“ dedi.
Program, başlangıçların ve geçişlerin Roma tanrısı Janus’tan adını alıyor. Yani amaç, tekil prototiplerden ticari ölçekli sistemlere geçiştir.
Bu girişim, Savunma İnovasyon Birimi’nin (DIU) geçen nisan ayında başlattığı Gelişmiş Nükleer Güç (ANPI) girişimiyle de bağlantılı. DIU, Janus’a fon sağlayacak, sözleşme makamı olarak görev yapacak; program yönetimini ise Ordu üstlenecek.
Arka planda ise Savunma Bakanlığı’nın 2022’de başlattığı Pele Projesi var. Bu proje, “beş yıl içinde taşınabilir bir nükleer reaktörün tasarlanması, inşa edilmesi ve gösterilmesini“ hedefliyor. Pele’nin amacı, taşınabilir operasyonel nükleer enerji üretimiydi ve halen BWXT firması tarafından üretiliyor. Bu reaktörler, dört adet 20 fitlik konteyner içine sığacak şekilde tasarlandı.
Ancak Waksman; “Şu anda nükleer enerjiyi taktik bir uygulama olarak görmüyoruz.“ dedi. Sebebi, taktik reaktörlerin çok pahalı olması ve cephe hattında megavat gücünde enerjiye ihtiyaç duyulmaması.
Dolayısıyla Janus mikro reaktörleri, yurtiçindeki askeri tesislerde enerji arzını güçlendirmek için kullanılacak. Örneğin Alaska’daki Eielson Hava Üssü, 70 yıllık kömür santraline bağımlı. Hava Kuvvetleri, 2021’den bu yana bu üs için küçük bir nükleer reaktör denemesi üzerinde çalışıyor.
Programın bir sonraki aşaması, Hint-Pasifik bölgesindeki stratejik alanlara küçük reaktörler konuşlandırmak olabilir. Ancak Waksman, önce ilk aşamanın başarıyla tamamlanması gerektiğini vurguluyor.
Programın özü enerji dayanıklılığı. Şu anda askeri tesislerde enerji dayanıklılığı tamamen fosil yakıtlara bağlı. Yenilenebilir enerji üretimi bazı üslerde bulunsa da, bunlar yüksek dayanıklılık sağlamıyor. Waksman; “Dünyadaki tüm şebekeler bir baz yük kaynağına - fosil yakıt, jeotermal, hidro veya nükleer - dayanır. “Jeotermalin mümkün olmadığı veya barajın bulunmadığı yerlerde tek seçenek nükleer ya da fosil yakıt. Güneş ve rüzgârla çalışan bir şebeke henüz mümkün değil.“ diyor.
Waksman; “Askeri üslerdeki büyük güneş panelleri, şebeke kesildiğinde devre dışı kalır. Yani asıl dayanıklılığı fosil yakıtlar sağlar. Ancak bu da büyük bir zafiyettir.“ diye ekledi.
Janus’un hedeflediği mikro reaktörler, ticari endüstride “4. Nesil Pasif Reaktörler“ olarak bilinen, erime ihtimali olmayan tasarımlardır. Yaklaşık %5 oranında düşük zenginleştirilmiş uranyum (LEU) kullanacaklar ve 20 megavattan büyük olmayacaklar. Artan enerji, çevredeki sivil topluluklara da destek verebilir.
Waksman; “Üs dışındaki alan karanlığa gömüldüğünde, askerlerin ve ailelerinin yaşadığı yer de orasıdır. Fazla enerjiyi dışarı satma fikriyle ilgileniyoruz.“ dedi.
Bu, hukuki olarak gri bir alan olsa da 1980’lerde benzer bir örnek yaşanmış. Ordu, şu anda bu konuyu Kongre ile görüşüyor ve iki partiden de destek görüyor.
LEU’nun yaygınlığı, küçük reaktörlerin entegrasyonunu daha ekonomik kılıyor. Waksman; “Nükleer enerjinin fosil yakıt kadar ucuz olması gerekmiyor, ama makul yakınlıkta olmalı.“ dedi. ABD’de ortalama 10-12 sent/kWh olan elektrik fiyatına karşılık, Hawaii ve Alaska’da 40 sent/kWh ödeniyor. Ordu, bu seviyede ticari pazarın da oluşacağını düşünüyor.
Hawaii ve Alaska örnekleri, özellikle enerji kıtlığı çeken Hint-Pasifik bölgelerini temsil ediyor. Bu tür yerlerde füze savunma sistemleri, radarlar veya yapay zekâ merkezleri gibi enerji yoğun tesisler kurmak çok zor. Mikro reaktörler, bu alanları enerji bolluğuna kavuşturabilir.
Waksman, bazı bölgelerde siyasi itirazlar olabileceğini kabul ediyor. Ancak “çoğu insan nükleer enerjiye değil, danışılmadan karar verilmesine karşı.“ diyor. Yerel topluluklarla önceden görüşülecek, itiraz olursa Ordu oraya gitmeyecek.
Waksman; “Biz yerel topluluklara nükleer enerji dayatmak için burada değiliz. Donanma Pasifik genelinde benzer anlaşmaları başarıyla yaptı; bu da yapılabilir.“ dedi.
Pearl Harbor gibi kritik enerji noktaları mikro reaktörlere uygun görülüyor.
Waksman’a göre, Janus ayrıca ABD nükleer mühendisliği alanını canlandırabilir. Tıpkı NASA’nın COTS programının SpaceX’i doğurması gibi, bu program da yeni nükleer girişimlerin doğmasını sağlayabilir.
Waksman; “Nükleer sektörün bir SpaceX’e ihtiyacı var. Amacımız nükleeri yeniden ilgi çekici hale getirmek ve genç mühendisleri bu alana yönlendirmek.“ dedi.
Trump’ın kararnamesi, Ordu’ya sıkı bir zaman çizelgesi dayatıyor. Waksman; “Bu emri başarıyla yerine getirmek için elimizden geleni yapacağız.“ dedi.
Eyaletlerin ve belediyelerin üslerine mikro reaktör kazandırmak için şimdiden rekabet halinde olduklarını belirten Ordu Enerji ve Sürdürülebilirlik Müsteşar Yardımcısı Brandon Cockrell; “Bazı eyaletler vergi teşvikleri ve kaynaklarla öne çıkıyor… Bu, ülkenin nükleer endüstrisini bir sonraki aşamaya taşımaya yönelik ortak bir çabadır.“ dedi.
(twz.com)