24-25 Haziran 2025 tarihlerinde Lahey'de yapılan NATO zirvesinden daha ölümcül bir ittifak olma hedefi ile "savunma harcamalarını arttırma" kararı çıktı. Üye ülkeler, savunma harcamaları kapsamında 2035 yılına kadar GSYİH'ın %5'ine karşılık gelen bir yatırım yapma taahhüdünde bulundu. (5) maddelik Lahey Deklarasyonu'na yakından bakıp konu ile ilgili bazı şerhler düşelim.
NATO Liderleri Lahey'de iki gün süren bir zirveyi tamamlayarak şu önemli kararları aldılar:
· Savunma yatırımlarını arttırmak.
· Savunma üretimini arttırmak.
· Ukrayna'yı desteklemeye devam etmek.
Biraz geriye gidelim.
2023 yılında Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş ikinci yılına girerken, NATO liderleri harcamaları 2024 yılına kadar GSYH'nin en az yüzde 2'sine çıkarmayı kabul etmişti. Ancak tüm üyeler bunu yapamadı ve sadece (22) üye ülke hedefi tutturabildi. Belçika, Kanada, Hırvatistan, İtalya, Lüksemburg, Karadağ, Portekiz, Slovenya ve İspanya 2024 yılında bu hedefi karşılayamamıştı. Zirveden hemen sonra yayınlanan deklarasyon metninde; Üye ülkeler 2035 yılına kadar temel savunma gereksinimlerinin yanı sıra savunma ve güvenlikle ilgili harcamalara yıllık GSYİH'nin %5'i oranında yatırım yapmayı taahhüt etti. Buna göre NATO müttefikleri, 2035 yılına kadar GSYİH oranının en az %3,5’ini temel savunma ihtiyaçları için ayırmayı taahhüt ediyor. Ayrıca GSYİH'ın %1,5’ine kadar bir kısmını kritik altyapının korunması, siber savunma, sivil hazırlık ve savunma sanayi tabanının güçlendirilmesi gibi alanlara harcayacaklar.
Harcama planları 2029’da yeniden gözden geçirilecek. Genel Sekreter Rutte, kapanış toplantısında şu dikkat çeken sözleri söyledi: "Müttefikler hep birlikte daha güçlü, daha adil ve daha ölümcül bir NATO'nun temellerini attılar. İster Rusya'dan, ister terörizmden, ister siber saldırılardan, ister sabotajlardan, isterse stratejik rekabetten kaynaklansın bu ittifak, müttefik topraklarının her karışını savunmaya hazır, istekli ve muktedirdir ve öyle kalacaktır."
Lahey Deklarasyonu, NATO tarihin en kısa metinlerinden birisi oldu. (5) maddelik belge netameli konular üzerinden tartışma çıkmasın diye kısa ve özet bir şekilde sunuldu.
ABD yönetimi Birinci Trump döneminden beri NATO ile ilgili olumsuz eleştirilerde bulunuyordu. Özellikle ABD'nin NATO'ya yaptığı harcamalar üzerinden büyük bir tartışma koptu. Hatta o dönem Macron, NATO'nun beyin ölümünden bahsederken "Avrupa Ordusu" ve "Avrupa'nın Stratejik Özerkliği" tartışmaları yeniden alevlenmişti.
Peki ABD, NATO'ya ne kadar harcama yapıyor?
ABD'nin 2024 yılında NATO için 935 milyar dolar harcadığı görülüyor ki bu rakam GSYİH'sının %3.2'sine ve NATO'nun geri kalanının toplam savunma harcamalarının neredeyse iki katına tekabül ediyor. Lahey'deki toplantı öncesinde ise İngiliz hükümeti 2027 yılına kadar çekirdek savunmaya %2.6 daha geniş güvenlik önlemlerine ise %1.5 oranında harcama yapacağını açıkladı.
Bu arada NATO Genel Sekreteri Rutte'nin yaptığı açıklamalar dikkat çekti. Rutte; Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin, Çin'in askeri genişlemesi ve Tayvan'a yönelik tehdidi konusundaki önemli endişeleri nedeniyle NATO ile yakın işbirliği içinde olduklarını kaydetti. Rutte, Çin'in hızla genişleyen savunma sanayisine dikkat çekerek birçok Çinli şirketin şu anda en iyi küresel savunma firmaları arasında yer aldığını ve bunun jeopolitik güç projeksiyonuna hazırlık anlamına geldiğini belirtti.
Öte yandan Rutte'nin Trump'a yolladığı özel bir mesajın bizzat Trump tarafından yayınlanması ortalığı kısa süreli karıştırdı. Bahse konu mesajda Rutte:
"On yıllardır hiçbir Amerikan başkanının başaramadığı bir şeyi başaracaksınız. Avrupa ödemesi gerektiği gibi BÜYÜK bir şekilde ödeyecek ve bu sizin zaferiniz olacak."
Avrupa'da hala ABD'nin NATO'dan çekileceğine ve 5. Maddeye uymayacağına dair pek çok endişe var. Birçok NATO ülkesi, Trump yönetiminin Avrupa'daki asker seviyelerini azaltmayı ve daha yüksek bir öncelik olduğunu belirttiği Hint-Pasifik bölgesine kaydırmasından endişe duyuyor. Trump'ın öngörülemezliği, özellikle de ittifakın merkezinde yer alan karşılıklı savunma vaadini (5.madde) sorgulaması Avrupa'da büyük endişeye neden oluyor.
Rutte, Trump'ın bir gün önce İsrail ve İran'ı uyarmak için küfürlü bir dil kullanmasını savunurken "Babam bazen sert bir dil kullanmak zorunda kalıyor" diye şaka yapması NATO'nun önceliğinin Trump'ı yatıştırmak olduğunu gösteriyor.
Diğer yandan Trump'ın yüzde 5'lik harcama ile ilgili aşağıdaki açıklaması gündemi bir anda sarstı:
"Bizim yapmamız gerektiğini düşünmüyorum ama onların yapması gerektiğini düşünüyorum. NATO'yu o kadar uzun zamandır destekliyoruz ki... Bu yüzden bizim yapmamız gerektiğini düşünmüyorum ama bence NATO ülkeleri kesinlikle yapmalı."
Bu açıklama da gösteriyor ki Trump'ın öngörülemezliği son hız devam ediyor. Trump daha sonra da 5. madde konusunda NATO'nun yanında olduklarını söyledi. Öte yandan Trump zirveye gelirken karşılıklı güvenlik garantisinin "çok sayıda tanımı" olduğunu söylemiş ve geçen yıl seçim kampanyası sırasında ise bir ülkenin bedelini ödememesi halinde "sizi korumayacağım, hatta [Moskova'yı] ne isterlerse yapmaya teşvik edeceğim" şeklinde yorumlar yapmıştı. Hülasa-i kelam Trump açısından işler baya karışık.
Öte taraftan ABD'nin Ukrayna gibi kriz bölgeleri için yeni bir fon sağlaması pek olası görülmüyor. Büyük olasılıkla Doğu Avrupa'daki 20,000 ekstra asker kıtadan çekilecek ilk ABD kuvvetleri olacak.
ABD'nin İtalya, Belçika, Almanya ve Hollanda'da depolanmış nükleer silahları var. Ukrayna savaşının ardından Biden tarafından gönderilen 20.000'i Doğu Avrupa NATO ülkelerinde olmak üzere Avrupa genelinde konuşlanmış 100.000 savaşa hazır askeri bulunuyor.
NATO üyeleri arasında harcamaların arttırılması konusunda herkes hemfikir değil. Mesela İspanya %3.5'lik taahhüdü yerine getirmeyeceğini ancak kabul edilmesini de engellemeyeceğini açıkladı. Madrid, NATO taahhütlerini %2.1 ile karşılayabileceğini söyledi. İtalya Savunma Bakanı ise NATO'nun 'bu haliyle' var olmak için bir nedeni olmadığını söyledi. Yine de İtalya'nın NATO'nun GSYİH'ın yüzde 2'sini savunmaya harcama hedefini tutturacağını söyledi.
Şimdi bütün bu bilgiler ne anlama geliyor?
NATO’nun savunma harcamalarını arttırmasının gerekçeleri şunlar:
· NATO müttefikleri, savaşın bitmemesi nedeniyle Ukrayna’ya askeri yardımı sürdürmek zorunda.
· Bu yardımlar nedeniyle azalan kendi askeri stoklarını yeniden doldurmaları gerekiyor.
· 2023 Vilnius Zirvesi'nde belirlenen NATO harekât planları kapsamında gereken kapasite ve kabiliyetlerin sağlanması şart.
· ABD’nin Avrupa’daki konvansiyonel savunma rolünü azaltma ihtimali nedeniyle Avrupalı müttefiklerin bu boşluğu kapatacak ek katkılar yapması bekleniyor.
· Rutte'nin geçen hafta Chatham House'da yaptığı konuşmada Rusya'nın (5) yıl içinde bir NATO üyesine saldırabileceği düşüncesi temel tehdit olarak görülüyor.
· İngiltere ve Almanya son dönemde yayınladıkları strateji belgelerinde Rusya'yı temel tehdit olarak sunarken olası bir saldırıdan bahsetmeyi sürdürdüler.
Savunma harcamalarının artmasının bir diğer önemli nedeni de Çin ve Rusya'nın askeri harcamalarının her geçen sene artması gibi gözüküyor. Uzmanlar Rusya'nın 2024 yılında GSYİH'sinin yüzde 6,7'sini savunma ve ilgili harcamalara yönlendirdiğini ve bunun bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 40'lık bir artışı temsil ettiğini tahmin ediyor. Bu arada Çin'in de silahlı kuvvetlerini modernize etmeye ve yeni kabiliyetlere yatırım yapmaya devam ederken savunma bütçesini bu yıl GSYİH'nın yüzde 7.2'sine eşdeğer bir düzeye çıkardığı biliniyor. Ancak şunun altını çizmek lazım ki NATO'nun yüzde 5'te uzlaşmalarının en mantıklı nedeni ABD Başkanı Trump'ın bunu ısrarla talep etmesi.
Dolayısı ile Lahey Zirvesi ABD ve Trump'ı yatıştırmaya ve ABD'nin Avrupa'dan kopmasını engellemeye dönük bir yaklaşımı takip ediyor. Zirvede konuşulan %5’lik savunma harcaması, realist bir güvenlik stratejisinin değil daha çok Trump’a yaranma telaşının net bir ürünü.
Milyarlarca dolarlık bir silahlanma yarışı olacak ve bunun Trump’ın keyfini yerine getireceği kesin fakat uzun vadede Avrupa’nın stratejik özerkliği ciddi anlamda aşınacaktır.
Müttefikler, Rutte’nin deyimiyle bir "kuantum sıçramasının" peşinde koşuyor ama ortak üretim ve entegrasyon hâlâ büyük soru işareti.
NATO’nun Hint-Pasifik’e açılma arzusu, Japonya, Güney Kore gibi ortakları sahaya çekme hevesi de benzer bir tutarsızlık sergiliyor. Çin tehdidi bahanesiyle NATO’yu küresel bir güvenlik gücüne çevirmeyi amaçlayan bu genişleme eğilimi zaten kırılgan olan Avrupalı ittifak kimliğini daha da karmaşık hale getirecek. Bu nedenle Lahey Zirvesi, NATO’nun geniş çaplı bir halkla ilişkiler girişimi olarak kayıtlara geçti.
Trump’ı yatıştırmak, kamuoyuna güçlü bir duruş sergilemek ve Ukrayna’yı yarı yolda bırakmamış gibi görünmek için devasa rakamlar ilan edildi. Ama bu harcamaların siyasi koordinasyonla desteklenip desteklenmeyeceği, Avrupa’nın parçalı yapısının üstesinden gelinip gelinemeyeceği hâlâ büyük bir muamma.
Zirvenin en önemli cümlesi belki de şu:
“Müttefikler birlikte daha ölümcül bir NATO’nun temellerini attılar.“
Daha ölümcül olmak daha güvenli olmak anlamına gelir mi bilemiyorum. Ölümcüllük; asimetrik savaşların, otonom araçların, yapay zekânın ve hibrit saldırıların çağında pekala bir yanılsama da olabilir.
NATO, bu dev savunma bütçesini eski 20. yüzyıl refleksleriyle harcarsa sonunda ne Trump’ı ne de Avrupalı seçmenleri tatmin edebilir.
Lahey’de atılan imzalar bir dönüm noktası gibi duruyor ama hangi yöne dönüldüğünü kimsenin tam olarak bildiğini düşünmüyorum.
X > @drhkorkmaz
NATO Liderleri Lahey'de iki gün süren bir zirveyi tamamlayarak şu önemli kararları aldılar:
· Savunma yatırımlarını arttırmak.
· Savunma üretimini arttırmak.
· Ukrayna'yı desteklemeye devam etmek.
Biraz geriye gidelim.
2023 yılında Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş ikinci yılına girerken, NATO liderleri harcamaları 2024 yılına kadar GSYH'nin en az yüzde 2'sine çıkarmayı kabul etmişti. Ancak tüm üyeler bunu yapamadı ve sadece (22) üye ülke hedefi tutturabildi. Belçika, Kanada, Hırvatistan, İtalya, Lüksemburg, Karadağ, Portekiz, Slovenya ve İspanya 2024 yılında bu hedefi karşılayamamıştı. Zirveden hemen sonra yayınlanan deklarasyon metninde; Üye ülkeler 2035 yılına kadar temel savunma gereksinimlerinin yanı sıra savunma ve güvenlikle ilgili harcamalara yıllık GSYİH'nin %5'i oranında yatırım yapmayı taahhüt etti. Buna göre NATO müttefikleri, 2035 yılına kadar GSYİH oranının en az %3,5’ini temel savunma ihtiyaçları için ayırmayı taahhüt ediyor. Ayrıca GSYİH'ın %1,5’ine kadar bir kısmını kritik altyapının korunması, siber savunma, sivil hazırlık ve savunma sanayi tabanının güçlendirilmesi gibi alanlara harcayacaklar.
Harcama planları 2029’da yeniden gözden geçirilecek. Genel Sekreter Rutte, kapanış toplantısında şu dikkat çeken sözleri söyledi: "Müttefikler hep birlikte daha güçlü, daha adil ve daha ölümcül bir NATO'nun temellerini attılar. İster Rusya'dan, ister terörizmden, ister siber saldırılardan, ister sabotajlardan, isterse stratejik rekabetten kaynaklansın bu ittifak, müttefik topraklarının her karışını savunmaya hazır, istekli ve muktedirdir ve öyle kalacaktır."
Lahey Deklarasyonu, NATO tarihin en kısa metinlerinden birisi oldu. (5) maddelik belge netameli konular üzerinden tartışma çıkmasın diye kısa ve özet bir şekilde sunuldu.
ABD yönetimi Birinci Trump döneminden beri NATO ile ilgili olumsuz eleştirilerde bulunuyordu. Özellikle ABD'nin NATO'ya yaptığı harcamalar üzerinden büyük bir tartışma koptu. Hatta o dönem Macron, NATO'nun beyin ölümünden bahsederken "Avrupa Ordusu" ve "Avrupa'nın Stratejik Özerkliği" tartışmaları yeniden alevlenmişti.
Peki ABD, NATO'ya ne kadar harcama yapıyor?
ABD'nin 2024 yılında NATO için 935 milyar dolar harcadığı görülüyor ki bu rakam GSYİH'sının %3.2'sine ve NATO'nun geri kalanının toplam savunma harcamalarının neredeyse iki katına tekabül ediyor. Lahey'deki toplantı öncesinde ise İngiliz hükümeti 2027 yılına kadar çekirdek savunmaya %2.6 daha geniş güvenlik önlemlerine ise %1.5 oranında harcama yapacağını açıkladı.
Bu arada NATO Genel Sekreteri Rutte'nin yaptığı açıklamalar dikkat çekti. Rutte; Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin, Çin'in askeri genişlemesi ve Tayvan'a yönelik tehdidi konusundaki önemli endişeleri nedeniyle NATO ile yakın işbirliği içinde olduklarını kaydetti. Rutte, Çin'in hızla genişleyen savunma sanayisine dikkat çekerek birçok Çinli şirketin şu anda en iyi küresel savunma firmaları arasında yer aldığını ve bunun jeopolitik güç projeksiyonuna hazırlık anlamına geldiğini belirtti.
Öte yandan Rutte'nin Trump'a yolladığı özel bir mesajın bizzat Trump tarafından yayınlanması ortalığı kısa süreli karıştırdı. Bahse konu mesajda Rutte:
"On yıllardır hiçbir Amerikan başkanının başaramadığı bir şeyi başaracaksınız. Avrupa ödemesi gerektiği gibi BÜYÜK bir şekilde ödeyecek ve bu sizin zaferiniz olacak."
Avrupa'da hala ABD'nin NATO'dan çekileceğine ve 5. Maddeye uymayacağına dair pek çok endişe var. Birçok NATO ülkesi, Trump yönetiminin Avrupa'daki asker seviyelerini azaltmayı ve daha yüksek bir öncelik olduğunu belirttiği Hint-Pasifik bölgesine kaydırmasından endişe duyuyor. Trump'ın öngörülemezliği, özellikle de ittifakın merkezinde yer alan karşılıklı savunma vaadini (5.madde) sorgulaması Avrupa'da büyük endişeye neden oluyor.
Rutte, Trump'ın bir gün önce İsrail ve İran'ı uyarmak için küfürlü bir dil kullanmasını savunurken "Babam bazen sert bir dil kullanmak zorunda kalıyor" diye şaka yapması NATO'nun önceliğinin Trump'ı yatıştırmak olduğunu gösteriyor.
Diğer yandan Trump'ın yüzde 5'lik harcama ile ilgili aşağıdaki açıklaması gündemi bir anda sarstı:
"Bizim yapmamız gerektiğini düşünmüyorum ama onların yapması gerektiğini düşünüyorum. NATO'yu o kadar uzun zamandır destekliyoruz ki... Bu yüzden bizim yapmamız gerektiğini düşünmüyorum ama bence NATO ülkeleri kesinlikle yapmalı."
Bu açıklama da gösteriyor ki Trump'ın öngörülemezliği son hız devam ediyor. Trump daha sonra da 5. madde konusunda NATO'nun yanında olduklarını söyledi. Öte yandan Trump zirveye gelirken karşılıklı güvenlik garantisinin "çok sayıda tanımı" olduğunu söylemiş ve geçen yıl seçim kampanyası sırasında ise bir ülkenin bedelini ödememesi halinde "sizi korumayacağım, hatta [Moskova'yı] ne isterlerse yapmaya teşvik edeceğim" şeklinde yorumlar yapmıştı. Hülasa-i kelam Trump açısından işler baya karışık.
Öte taraftan ABD'nin Ukrayna gibi kriz bölgeleri için yeni bir fon sağlaması pek olası görülmüyor. Büyük olasılıkla Doğu Avrupa'daki 20,000 ekstra asker kıtadan çekilecek ilk ABD kuvvetleri olacak.
ABD'nin İtalya, Belçika, Almanya ve Hollanda'da depolanmış nükleer silahları var. Ukrayna savaşının ardından Biden tarafından gönderilen 20.000'i Doğu Avrupa NATO ülkelerinde olmak üzere Avrupa genelinde konuşlanmış 100.000 savaşa hazır askeri bulunuyor.
NATO üyeleri arasında harcamaların arttırılması konusunda herkes hemfikir değil. Mesela İspanya %3.5'lik taahhüdü yerine getirmeyeceğini ancak kabul edilmesini de engellemeyeceğini açıkladı. Madrid, NATO taahhütlerini %2.1 ile karşılayabileceğini söyledi. İtalya Savunma Bakanı ise NATO'nun 'bu haliyle' var olmak için bir nedeni olmadığını söyledi. Yine de İtalya'nın NATO'nun GSYİH'ın yüzde 2'sini savunmaya harcama hedefini tutturacağını söyledi.
Şimdi bütün bu bilgiler ne anlama geliyor?
NATO’nun savunma harcamalarını arttırmasının gerekçeleri şunlar:
· NATO müttefikleri, savaşın bitmemesi nedeniyle Ukrayna’ya askeri yardımı sürdürmek zorunda.
· Bu yardımlar nedeniyle azalan kendi askeri stoklarını yeniden doldurmaları gerekiyor.
· 2023 Vilnius Zirvesi'nde belirlenen NATO harekât planları kapsamında gereken kapasite ve kabiliyetlerin sağlanması şart.
· ABD’nin Avrupa’daki konvansiyonel savunma rolünü azaltma ihtimali nedeniyle Avrupalı müttefiklerin bu boşluğu kapatacak ek katkılar yapması bekleniyor.
· Rutte'nin geçen hafta Chatham House'da yaptığı konuşmada Rusya'nın (5) yıl içinde bir NATO üyesine saldırabileceği düşüncesi temel tehdit olarak görülüyor.
· İngiltere ve Almanya son dönemde yayınladıkları strateji belgelerinde Rusya'yı temel tehdit olarak sunarken olası bir saldırıdan bahsetmeyi sürdürdüler.
Savunma harcamalarının artmasının bir diğer önemli nedeni de Çin ve Rusya'nın askeri harcamalarının her geçen sene artması gibi gözüküyor. Uzmanlar Rusya'nın 2024 yılında GSYİH'sinin yüzde 6,7'sini savunma ve ilgili harcamalara yönlendirdiğini ve bunun bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 40'lık bir artışı temsil ettiğini tahmin ediyor. Bu arada Çin'in de silahlı kuvvetlerini modernize etmeye ve yeni kabiliyetlere yatırım yapmaya devam ederken savunma bütçesini bu yıl GSYİH'nın yüzde 7.2'sine eşdeğer bir düzeye çıkardığı biliniyor. Ancak şunun altını çizmek lazım ki NATO'nun yüzde 5'te uzlaşmalarının en mantıklı nedeni ABD Başkanı Trump'ın bunu ısrarla talep etmesi.
Dolayısı ile Lahey Zirvesi ABD ve Trump'ı yatıştırmaya ve ABD'nin Avrupa'dan kopmasını engellemeye dönük bir yaklaşımı takip ediyor. Zirvede konuşulan %5’lik savunma harcaması, realist bir güvenlik stratejisinin değil daha çok Trump’a yaranma telaşının net bir ürünü.
Milyarlarca dolarlık bir silahlanma yarışı olacak ve bunun Trump’ın keyfini yerine getireceği kesin fakat uzun vadede Avrupa’nın stratejik özerkliği ciddi anlamda aşınacaktır.
Müttefikler, Rutte’nin deyimiyle bir "kuantum sıçramasının" peşinde koşuyor ama ortak üretim ve entegrasyon hâlâ büyük soru işareti.
NATO’nun Hint-Pasifik’e açılma arzusu, Japonya, Güney Kore gibi ortakları sahaya çekme hevesi de benzer bir tutarsızlık sergiliyor. Çin tehdidi bahanesiyle NATO’yu küresel bir güvenlik gücüne çevirmeyi amaçlayan bu genişleme eğilimi zaten kırılgan olan Avrupalı ittifak kimliğini daha da karmaşık hale getirecek. Bu nedenle Lahey Zirvesi, NATO’nun geniş çaplı bir halkla ilişkiler girişimi olarak kayıtlara geçti.
Trump’ı yatıştırmak, kamuoyuna güçlü bir duruş sergilemek ve Ukrayna’yı yarı yolda bırakmamış gibi görünmek için devasa rakamlar ilan edildi. Ama bu harcamaların siyasi koordinasyonla desteklenip desteklenmeyeceği, Avrupa’nın parçalı yapısının üstesinden gelinip gelinemeyeceği hâlâ büyük bir muamma.
Zirvenin en önemli cümlesi belki de şu:
“Müttefikler birlikte daha ölümcül bir NATO’nun temellerini attılar.“
Daha ölümcül olmak daha güvenli olmak anlamına gelir mi bilemiyorum. Ölümcüllük; asimetrik savaşların, otonom araçların, yapay zekânın ve hibrit saldırıların çağında pekala bir yanılsama da olabilir.
NATO, bu dev savunma bütçesini eski 20. yüzyıl refleksleriyle harcarsa sonunda ne Trump’ı ne de Avrupalı seçmenleri tatmin edebilir.
Lahey’de atılan imzalar bir dönüm noktası gibi duruyor ama hangi yöne dönüldüğünü kimsenin tam olarak bildiğini düşünmüyorum.
X > @drhkorkmaz