TÜRKIYE’NİN STRATEJIK KONUMU, YETKINLIKLERI VE ZORLUKLARI
1. Stratejik Konum ve Normatif Uyum
Türkiye’nin jeopolitik ve normatif konumu, YZ yönetişimini şekillendirme hedeflerini destekleyen bir temel oluşturur. Coğrafi köprü konumunun ötesinde, Türkiye ekonomik ve jeopolitik orta büyüklükte güç kimliğiyle küresel YZ tartışmalarında eşsiz bir konuma sahip olabilir. G20, OECD ve NATO üyelikleri sayesinde ekonomik ve güvenlik odaklı platformlarda zaten söz sahibidir; insansız hava sistemleri (İHS) gibi niş teknolojilerdeki liderliği bu avantajlı zemini güçlendirir. 2019’da OECD YZ İlkeleri’ni onaylaması ve 2023’te Bletchley Park YZ Güvenlik Zirvesi Bildirgesi’ni imzalaması, Türkiye’nin risk temelli ve insan odaklı bir yaklaşımı resmen benimsediğini göstermektedir. 2024 sonunda Küresel YZ Ortaklığı’na (GPAI) tam üye olan Türkiye, Doğu ile Batı arasındaki farklı yönetişim geleneklerini birleştiren bir norm yorumlayıcısı olarak hareket etmeye iyi bir şekilde konumlanmıştır. Ancak bu rolü güvenilir bir şekilde yerine getirebilmek için Türkiye öncelikle iç YZ yönetişimini güçlendirmelidir. Türkiye’nin Ulusal YZ Stratejisi (2021-2025) ve ilgili resmi belgeler insan odaklı bir vizyonu vurgulasa da,kamu sektöründe YZ uygulamalarının toplumsal faydasını değerlendirmek için şu anda bütüncül bir ölçüt bulunmamaktadır.
2. Kurumsal Peyzaj ve İç Yönetişim Yapısı
Türkiye’nin gelişen kurumları, hem stratejik hedeflerini hem de altta yatan yönetişim eksikliklerini ortaya koymaktadır. Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), veri koruması için sağlam bir temel sağlarken, yetki alanı algoritmik denetimi kapsamamaktadır. Bağımsız bir Algoritma Denetim Kurulu önerisi tartışılmaktadır. Model kartları ve etki beyanları gibi şeffaflık mekanizmalarının, yüksek riskli sistemler için gönüllü ancak devlet destekli bir sertifikasyon olan Güvenilir YZ Mührü altında hayata geçirilmesi beklenmektedir. Ancak bu mührün güvenilirliği, Türkiye’de şu anda mevcut olmayan bağımsız bir değerlendirme otoritesine bağlıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 2024’te kurulan YZ Araştırma Komisyonu’nun bu boşluğu dolduracak öneriler hazırlaması muhtemeldir ve 2025 ortasında bir vizyon raporu yayımlanması beklenmektedir. Stratejinin yazımı sırasında çok paydaşlı çalıştaylar düzenlenmiş ve çalışma grupları oluşturulmuş olsa da, kalıcı ve homojen bir danışma mekanizması kurumsallaştırılmamıştır.
Veri egemenliği cephesinde geliştirilen Kamu Sektörü Veri Alanı (PSDS), kamu verilerini anonimleştirerek yeniden kullanım için erişilebilir hale getirmeyi amaçlamaktadır; bu girişim, egemenlik ile inovasyon arasındaki dengeyi güçlendirebilir. 2018’de kurulan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi (DTO), bu çok katmanlı rolü içerde yürüten öncü kurumdur. 2025 başında bu sorumluluk, DTO’nun temel operasyonel yetkilerini devralan yeni kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı’na kısmen merkezi hale getirilmiştir; bu, daha risk temelli bir gözetim yönünde bir kaymayı işaret etmektedir.
Ancak bu geçiş, Türkiye’nin YZ yönetişim ekosistemindeki süregelen parçalanmayı da ortaya koymuştur. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, Savunma Sanayii Başkanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve KVKK’nın kesişen ancak tam olarak senkronize olmayan düzenlemeleri, bazen yinelenen projelere ve düzenleyici boşluklara yol açmaktadır. Ulusal YZ Stratejisi’nde tanımlanan Yönlendirme Komitesi, kalıcı ve bütçeli bir Veri ve YZ Otoritesi’ne dönüştürülmediği sürece, strateji uygulamasında süreklilik sağlanamayabilir.
Ulusal YZ Stratejisi (2021-2025), YZ’nin ulusal gelire katkısını %5’e çıkarma, 50 bin uzman yetiştirme ve uluslararası endekslerde ilk 20’ye girme gibi hedefler belirlemiş; altı öncelik ve 119 eylem planlamıştır. 2024-2025 güncellemesiyle, PSDS, Güvenilir YZ Mührü ve ulusal büyük dil modeli (LLM) projelerinin uygulanması hızlandırılmıştır. AB YZ Yasası uyum süreci ve KVKK’nın GDPR benzeri yapısıyla birlikte, bu adımlar Türkiye’yi bölgesel bir “veri kavşağı“na dönüştürmeyi amaçlamaktadır.