Sabretmeli, Bu Fırtına Geçer

Röportaj

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu Üyesi ve TDT Türk Devletleri Teşkilatı Kurucu Genel Sekreteri Halil Akıncı, Türk devletlerinin Güney Kıbrıs’a büyükelçi atamasının “ihanet“ değil, stratejik bir tercih olduğunu söyledi. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Kurucu Genel Sekreteri, emekli büyükelçi Halil Akıncı Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. ...

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu Üyesi ve TDT Türk Devletleri Teşkilatı Kurucu Genel Sekreteri Halil Akıncı, Türk devletlerinin Güney Kıbrısa büyükelçi atamasının ihanet“ değil, stratejik bir tercih olduğunu söyledi.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Kurucu Genel Sekreteri, emekli büyükelçi Halil Akıncı Cumhuriyetin sorularını yanıtladı.

· TDT üyesi Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan son dönemde sırayla Güney Kıbrıs Rum Kesimini Kıbrıs Cumhuriyeti“ olarak tanıdı ve büyükelçi atadı, bunun anlamı nedir?
Kıbrıs Rum kesimi konusu yeni bir konu değil. TDTnin ilk zirvesini 1992'de Ankarada yaptık. Arkasından 94'te İstanbul'da. Bildiriler yazılırken Kıbrıs hep pürüzlü bir konu oldu.

· Neden?
Bir; ben size Kıbrıs politikamız nedir“ diye sorsam cevap veremezsiniz. Annan Planı’nı kabul ettik, Kıbrıs'ı terk ettik. Türklerin kişisel hakları dışında hiçbir haklarının olmamasını istiyorlardı. Onun da ileride ne olacağı belli değil. Çünkü kişisel haklarının çiğnenmesi yüzünden Kıbrıs'a çıktık. Özetle Kıbrıs politikamızda bir istikrar yok. İkincisi, Türk Cumhuriyetleri Sovyet etkisinden kurtulamadı.

· Hangi açıdan kurtulamadı?
Zihniyet bakımından kurtulamadılar. Sovyetler Birliği sürekli bir şekilde Rum tarafını tuttu ve bu beyinlerine kazındı, Kıbrıs Cumhuriyetini bölen tarafın biz olduğumuzun propagandasını yaptı. Bunu Birleşmiş Milletler (BM) kabul etti. Halbuki biz cumhuriyet işlemez hale geldiği, kendi vatandaşı olan Türklere saldırdığı için ayrı idaremizi kurduk. Bunu göremediler veya da işlerine gelmedi. Onun için Kıbrıs Rum kesimini meşru olarak tanımaya devam ettiler. Kendi içlerinde de ayrılıkçı hareketler olmasından çekindiler. Gelecekte olası bir toprak kaybı için örnek olabileceğini düşündüler.

· Nedir örnekler?
Mesela Kazakistan... Kuzey Kazakistan için Ruslar Neden burası Kazakistana verildi“ der. Örneğin Özbekistan'da Karakalpak Cumhuriyeti var. Karakalpak Cumhuriyeti bağımsız olmaya kalkarsa Kıbrıs'ı örnek alabilir diye düşünürler.
HATTA AZERBAYCAN'DA BİLE KARABAĞ MESELESİ... Eğer Kıbrıs Türk Devleti tanınırsa, bu Karabağ için örnek olur mu“ derler. Bir başka önemli nokta da bu devletler bağımsız olduklarında Türkiye'ye büyük hayranlıkla baktılar ve Türkiyenin gücünü biraz da mübalağa ettiler. Türkiyeyi kalkınmalarını tamamlayacak bir devlet olarak gördüler.

· Onların beklentilerini gerçekleştiremedik mi?
Gerçekleştiremedik. İmkanımız yoktu. Sermaye yoksa yatırım yapılamaz. Türkiye bugün yatırım çekmeye çalışan bir ülke. Türkiye'nin kapasitesi AB ile mukayese kabul etmez. Bu ülkelerde Çin ve Rusya nüfuzu var. Bunları dengelemek mecburiyetindeler.

· AB ile mi dengeliyorlar?
ABD ile, AB ile. Başka alternatif yok.

· Rusya ve Çin çekincesi etkili mi?
Tabii. Türkler devamlı birbiriyle kavga eden bir millettir. Şah İsmail ile Sultan Selimi, Timur ile Beyaziti düşünün, örnekleri çok. TDT ile Türkler ilk kez gönüllü olarak bir araya geldi. Ama bir araya gelen Türkler arasında bin yıllık bir kültür mesafesi var. Bizim Batı Türkistan'dan ayrılmamızdan beri bin yıl geçti. Bu bin yılda herkesin tuttuğu yol değişik oldu. Bütün bunları kapatmak gerekirdi. Ama kapatmak için 20-30 sene çok az bir zaman.

· TDTnin kurulmasında geç mi kalındı?
Geç kalmadık. Kimse hazır değildi. Çünkü biz sıfırdan değil eksiden başladık. Bin yıldır ayrıydık. Yeni bağımsız oluyorlardı. Bu nedenle şu an hiçbir ülke egemenliğinden fedakarlıkta bulunmak istemiyor ve bulunmuş değil. Teşkilat kurulurken iki ilke kondu. Bir: egemen eşitlik“, iki, mevcut taahhütlere saygı“. Ortak inanç var ama bir de ayrı devlet çıkarı var.

· İdeolojik olarak ortaklaşıyor muyuz?
İdeolojik olarak ortak geçmişe inanıyorlar. TDT de ortak geleceğe inanmalarını sağlamak üzere kurulmuş bir teşkilat. Bu yolda genişletilmiş ve yoğunlaştırılmış iş birliğini geliştirmek için çalışıyoruz. Bu geliştikçe, aramızdaki işbirliği meyvesini verdikçe ortak geleceğe inanmamızı, beraber yürümemizi sağlayacak. Hatta slogan şöyle: “Önce yan yana arkasından uygun adım yürüyeceğiz“.

· Nasıl yürüyüşler gerçekleştirdik bugüne kadar?
Birçok konuda uygun adım yürüdük. BM'de ortaklaştık, çoğu uluslararası meselede paralel hareket ettik. Ekonomi, eğitim, doğal afetler konularında iş birliği mekanizmaları kurduk.

· Kıbrıs meselesi bu iş birliğini zedeledi mi?
İdeoloji, ortak Türklük inancı var. Ama bu devletler çıkarlarını teraziye koyduklarında AB ile ilişki kurmak ağır basıyor. Bu stratejik bir yaklaşım. Eğer AB, ilişki kurmanızı Rum kesiminin tanınmasına bağlarsa boyun eğersiniz. Nitekim Türkiye uluslararası kuruluşlarda Rum kesimi ile aynı toplantılara katılarak oydaşma ile karar alınması gerektiğinde ister istemez Rum kesimi ile iş birliği yapmak zorunda kalıyor.

· Türkiye ekonomik olarak daha güçlü bir devlet olsaydı ve Türk devletlerine yatırım yapabilseydi Kıbrıs Cumhuriyeti tanınmaz mıydı?
Biz AB ile aynı güçte olsaydık gene de bizim nüfuzumuzu dengelemek için başka ülke ve örgütlerle iş birliği yapmaya çalışırlardı. Çünkü bunlar yeni bağımsız olmuş ülkeler ve bağımsızlıkları konusunda hassaslar. Bu devletlerin aşağı yukarı iki, üç yüz yıllık bir kölelik devri var. Onun için egemenliklerinden fedakarlık etmezler.

· Bu süreçte TDTye yönelik eleştirilere ne dersiniz?
Basınımız bilgi olmadan fikir üretme alışkanlığında. Biz zorluklarla bir fidan diktik. Özel koşulları yüzünden yavaş büyüyen bu fidanı meyve vermedi diye eleştiriyorlar. O fidanı sabırla, ihtimam göstererek büyütmek ve meyve vermesini sağlamak daha akla yakın değil mi. Hayal ettikleri hızla büyümedi diye dibine kezzap dökmeye kalkmak hangi akla hizmettir

· Hükümetin sessiz kaldığı yönündeki tepkilere yorumunuz nedir?
Her şey olup bitmiş. Zaten devlet Kıbrıs konusundaki tutumlarının böyle olduğunu yıllardır biliyor. Bunu değiştirmek için KKTCyi gözlemci devlet olarak TDTye kabul ettirdi. Ama KKTC gözlemci kabul edildikten sonra bile Özbekistan Dışişleri Bakanı Nurof KKTCyi gözlemci kabul etmenin tanımak anlamına gelmediğini açıkladı. Şimdi hükümet bu karara karşı olduğunu açıklasa, Rum kesimini tanıyan devletlerden de bir cevap gelecek. Mevcut yara büyüyecek. Bunun tedavisini ileri bırakmak daha makul bir yol. Çünkü KKTC yerinde duruyor, Türkiye yerinde duruyor. Bu durumun ilerideki gelişmelere göre değişmesi de mümkün.

· Peki şu an gelinen noktada Türkiye ne yapmalı?
Anlamak, sabretmek lazım. Kıbrıs Cumhuriyetini tanıyarak devlet çıkarlarını öne aldılar. Böylece Çin ve Rusya'yı da bir ölçüde dengelemiş olacaklar. Hiç kimse Ben Türk Devletleri Teşkilatı’ndan çıkarım“ demedi. Şimdi duygusal bir sarsıntı geçirdik. Böyle ihanet olur mu“ diye beni arayanlar var. Ben de soruyorum, Türkiye'de benzer durumda olsa sermaye çekmek için ne yapacaktı“.

· Türkiyeyi diplomatik olarak nasıl etkileyecek?
Nasıl idare edeceğimize bağlı. Türkiye aşırı tepki göstermemeli. Mahvolduk, öldük, bittik“ diyenler var. Türkiye bunu trajik ve stratejik bir yenilgi gibi görülüyor.

· Değil mi?
Hayır değil, çünkü fiili durumda değişen bir şey yok. Ayrıca hassasiyeti de pek anlamıyorum. Tüm devletler Kıbrıs Rum kesimini tanıyor. Ama biz kızgınlığımızı sadece Türk devletlerine yöneltiyoruz. Bunun mantığını biri anlatsın.

· Artık bu devletlere göre de TSK Kıbrısta işgalci mi?
BM kararlarına uyuyorum“ diyorlar. Bu devletler Rum kesimini bağımsızlıklarından beri zaten tanıyor. Şimdiki değişiklik, büyükelçi göndermeleri ve akredite etmeleri. Bu fırtına geçer. Türkiye ileride TDTye daha bilgili, ciddi bakar ve sabrederse bu işbirliğinin bir geleceği var.

· Nasıl bir gelecek?
Biz bu teşkilatı sırf Türklerle beraber olalım diye istemedik. Avrasya'ya baktığınız zaman kuzeyde Rusya gücünü koruyacak. Güneyde ise Hindistan ve Çin. Bir de ortada Kore, Japonya, Moğolistan ve Türk devletleri var. TDT stratejik bir girişim. Bir yanda kendi içindeki iş birliğini güçlendirirken, Japonya ve Kore ile de yakın işbirliğini amaçlıyor. Bunun hukuki hazırlığı yapıldı.

· KKTC için bundan sonra ne yapacağız?
KKTCnin bağımsızlığı konusunda ısrar edeceğiz. Çünkü ada, hem Kıbrıs Türk halkının korunması hem de savunma açısından kritik derecede önemli. 1570te niçin kan dökerek Kıbrıs’ı aldıysak, 1974te niçin müdahaleye mecbur kaldıysak bugün de aynı sebepler geçerli. AB ile ilişkilerimiz vazgeçilmez ama bunun için de yapacağımız fedakarlık sınırlıdır.
· Cumhurbaşkanı Erdoğan ABnin Türkiyeye ihtiyaç duyduğundan söz etti...
İhtiyaçları varsa onlar söylesin. Siz “İhtiyaçları var“ diye ortaya çıkarsanız onlar Türkiye'nin bize hizmet etmeye ihtiyacı var“ derler. Taktik hatadır.

· AB, Rusyadan çekinmekte haklı mı?
Haklı. Ama Rusya'nın yorulduğunu anlamamakta haksız.

· Trump savaşı bitirme sözü“ verdi. Ama Rusya Sumiye saldırdı, Rusya savaşı sona erdirmek istemiyor mu?
Savaşı bitireceğiz“ yerine Savaşı devam ettireceğiz“ deseydi Rusya bu kadar rahat hareket edemezdi. Ben bu savaşı durduracağım“ deyince Ukrayna'nın elinden pazarlık gücünü aldı.

· Trump kendi kendisini köşeye sıkıştırarak Putin'in de bundan faydalanmasını mı sağladı?
Evet. İstemeyerek. Muhakkak demiyorum ama Rusya hedefi büyütmüş olabilir. Ukrayna'nın tamamını almak değil ama ilerisi için Ukrayna silahsızlansın“ gibi bir takım taahhütler istiyor.

· ABD şimdi de barış masasından kalkmaktan söz ediyor, pazarlık taktiği mi yoksa gerçekten çekilirler mi?
İş Trumpa kalırsa bir gün masadan kalkar arkasından yine gelir. Çünkü ABDyi şirket sanıyor. Ama yöntemi iyi bir şirket yöneticisinden daha aşağı düzeyde. Rusya pozisyonunu değiştirmez. Trump masadan kalkarsa hiç aldırmaz, sabırla bekler; kendisine uygulanan yaptırımları ortadan kaldırmaya, bunu beceremezse hafifletmeye çalışır. Bunu hangi ölçüde başarırsa başarsın Trump’ın karşında eli bugünkünden daha güçlü olur.

PORTRE 1945te Muğlada doğdu. Lisansını 1967de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dış Münasebetler Bölümü’nde tamamladı. Diplomatik alanda başkatip, konsolos, şube müdürü, daire başkanı, bakanlık müşaviri olarak çalıştı. NATO sekreteryasında ve Orta Asya, Kafkasya, Slav Ülkeleri Genel Müdürlüğü’nde görevlerde bulundu. Eski Sovyet Coğrafyasından Sorumlu İkili Siyasi İşler Genel Müdürü, Ljubljana ve Yeni Delhi büyükelçisi olarak görev yaptı. Bölge ülkeleri ile ilgili önemli bilimsel toplantı ve çalışmalarda yer aldı. 2008de Moskova Büyükelçisi olarak atandı. 2010 – 2014 tarihleri arasında TDTnin Genel Sekreterliğini üstlendi.

(İklim Öngel Cumhuriyet)

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2842 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 662
TASAM Asya 100 1149
TASAM Avrupa 23 661
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 303
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1415 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 630
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1308 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 522
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2070 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2070

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu Üyesi ve TDT Türk Devletleri Teşkilatı Kurucu Genel Sekreteri Halil Akıncı, Türk devletlerinin Güney Kıbrıs’a büyükelçi atamasının “ihanet“ değil, stratejik bir tercih olduğunu söyledi. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Kurucu Genel Sekreteri, emekli büyükelçi Ha...;

Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında yaşanan soğuk savaş dönemi uluslararası arenada çift kutuplu bir siyasi ortamın oluşumuna neden olmuştur. Soğuk Savaş yıllarının ardından yaşanan ekonomik ve siyasi çıkmazlar Sovyetler Birliği’ni dağılmaya götürmüştür. ;

Tarih devletlerin doğuşları, yıkılışları ve ittifakları üzerine kuruludur. Her devlete biçilen ömür bir diğerinden farklıdır. İşte Sovyetler Birliği de bu şekilde kuruluşuyla Türkistan Coğrafyasına egemen konumdaydı. Dağılışa geçmesini hazırlayan birçok faktör vardı fakat en temel sebep Batı Bloğu i...;

Rekabet ortamının gerçekleştirilen askeri tatbikatlar yanında, Ulusal Güvenlik Strateji Belgelerine ve Güvenlik Zirvelerine yansıdığı da açıkça görülmüştür. ABD doğrudan Rusya ve Çin’i hedef almış ve müttefikleri ile yeni bir mücadele stratejisini yürürlüğe sokmuştur.;

Temmuz 2020 başında, ABD uzun yıllardır Kıbrıs’taki iki taraf olan KKTC ve GKRY’ye uyguladığı silah ambargosu politikasını tek taraflı değiştirerek GKRY’ne silah satışına izin vermiş ve GKRY Rum Milli Muhafız Ordusunu Doğu Akdeniz’de “İstikrarı” sağlama gerekçesiyle askeri eğitim ve talim programına...;

Yarım yüzyıla yaklaşan tarihi boyunca ekonomik açıdan dünyanın en önemli aktörlerinden biri haline gelen Avrupa Birliği’nin (AB), günümüzde Uluslararası İlişkilerin siyasal boyutunda da söz sahibi olmaya yönelmesi, son derece dikkat çekici bir gelişmedir.;

Önemli strateji anlama sahip geniş Merkezi Asya bölgesinde güç ve denge sağlama, işbirliği için güçlü temeller oluşturma süreçlerinde Özbekistan belirgin rol üstlenmektedir. Söz konusu bölge real, potansiyel doğal ve hammadde kaynağı bakımından hem siyasi hem de ekonomik açıdan dünya haritasında gün...;

Yerküre üzerinde çeşitli uluslararası dil bölgeleri/toplulukları mevcuttur. Bunlardan en önemlileri hepimizin bildiği üzere Fransızca, İngilizce, Portekizce, İspanyolca ve Arapça konuşan ülkeler topluluklarıdır. Bu çalışmada Türkçenin de bu önemli dil bölgeleri arasında girmesi için ne yapması gerek...;

DTF Akil Kişiler Kurulu Toplantısı 4

DTF Akil Kişiler Kurulu’nun dördüncü toplantısı 01 Haziran 2016 tarihinde İstanbul’da 5. Dünya Türk Forumu marjında gerçekleştirilecektir.

  • 01 Haz 2016 - 01 Haz 2016
  • İstanbul - Türkiye

Türk Dünyası Kızıl Elma Ödülleri Takdim Töreni - 3

Türk Dünyası “Kızıl Elma Ödülleri” üçüncü kez sahiplerine takdim edildi.

  • 02 Haz 2016 - 02 Haz 2016
  • İstanbul - Türkiye

DTF Akil Kişiler Kurulu Toplantısı 3

DTF Akil Kişiler Kurulu’nun üçüncü toplantısı 23 Nisan 2015 tarihinde İstanbul’da 4. Dünya Türk Forumu marjında aşağıda isimleri belirtilen Kurul tarafından gerçekleştirilecektir.

  • 23 Nis 2015 - 23 Nis 2015
  • İstanbul - Türkiye

Türk Dünyası Kızıl Elma Ödülleri Takdim Töreni - 2

Dünya Türk Forumu; TASAM öncülüğünde Türk Devletleri’nin temsilcileri ile Dünya’nın dört bir yanında yaşayan Türk Diasporaları’nın düşünce ve kanaat önderlerini, düşünce kuruluşlarını ve STK’ları çok boyutlu konular çerçevesinde bir araya getirerek ortak gündem ve sosyoekonomik entegrasyonun derinleşmesine stratejik katkı sağlayan küresel bir organizasyondur.

  • 24 Nis 2015 - 24 Nis 2015
  • İstanbul -

DTF Akil Kişiler Kurulu Toplantısı 2

DTF Akil Kişiler Kurulu’nun ikinci toplantısı 28 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul’da 3. Dünya Türk Forumu marjında aşağıda isimleri belirtilen Kurul tarafından ve yine aşağıda verilen gündemle gerçekleştirilecektir.

  • 28 May 2014 - 28 May 2014
  • Eskişehir -

DTF Akil Kişiler Kurulu Toplantısı 1

“Dünya Türk Forumu” (DTF), Türk Dünyasında bir sivil toplum girişimi olarak TASAM tarafından projelendirilmiş, geçen yıl İstanbul’da düzenlenen uluslararası niteliği yükse

  • 03 Nis 2013 - 03 Nis 2013
  • İstanbul - Türkiye

TASAM Ankara Avrupa Toplantısı - 1

  • 25 Şub 2010 - 25 Şub 2010
  • Istanbul - Türkiye

Rusya'nın hem Avrasya bölgesine hâkim olmak hem de dünya politikalarında lider aktörlerden biri olmak amacıyla geliştirdiği Avrasyacılık tartışmaları, analitik olarak klasik ve modern olarak değerlendirilebilir.