Bu kapsamda, önümüzdeki günlerde başlayacak müzakerelerde Addis Ababa ile Mogadişu arasında mutabakatın sağlanması, bölgedeki tansiyonu düşürecek ve her iki tarafa, iç sorunlara daha fazla odaklanma fırsatı sunacaktır.
Tigray, Ogaden, Amhara ve Oromia, Etiyopya’daki sorunlu bölgeleridir. Bu bölgelerde yaşanan çatışmalar; ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemiş, sivillere yönelik şiddet artmış, insanlar yerlerinden edilmiş, fidye amaçlı insan kaçırma vakalarında artış gözlemlenmiş, gıda krizinin yanı sıra sıtma başta olmak üzere bulaşıcı hastalıkları tetiklemiştir.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan rapora göre, Etiyopya'da çatışma, şiddet ve doğal afetler nedeniyle 4.5 milyon insan yerlerinden edilmiş, 9 milyondan fazla çocuk okul dışında kalmıştır. 12 milyon çocuk ise insani yardımlara ihtiyaç duymaktadır.
Komşu ülke Eritre ile sınır çatışmasını çözme konusundaki girişimlerinden ötürü 2019 yılında Nobel Barış Ödülü’nün sahibi olan Başbakan Abiy Ahmed; Tigray, Ogaden, Amhara ve Oromia’da izlediği politikalar nedeniyle başarısız bir sınav vermiştir.
Somali’de ise Mogadişu hükûmeti ile özerk Somaliland ve yarı özerk Puntland arasındaki sorunlar öne çıkmaktadır. Somaliland, stratejik konumunu da kullanarak uluslararası alanda tanınmayı hedeflerken, Puntland hükûmeti ise güvenliğinin ve istikrarının Mogadişu hükûmeti tarafından sabote edildiğini iddia etmektedir. Yakın dönemde her iki taraf da birbirlerinin devlet başkanları hakkında tutuklama kararı almıştır.
İki ülkeyi de tehdit eden ortak sorun ise bölge genelinde etki alanını genişletmeye çalışan, ülkeler arasında iş birliğine karşı çıkan ve Ankara Bildirisi’ni reddeden terör örgütü El Şebab’dır.
Etiyopya askerinin Afrika Birliği Somali Destek ve İstikrar Misyonu’na (AUSSOM) katılımının onaylanması, terörle mücadele açısından yapıcı bir adım olmuştur.
Her iki ülkede yatırımcı konumundaki Türkiye, arabuluculuk sayesinde iki ortağını çatışmadan uzak tutmayı, yatırımlarını korumayı, yeni kazanımlar elde etmeyi ve bölgedeki etkisini arttırmayı amaçlamaktadır.
Somali'deki Mogadişu Aden Abdulle Uluslararası Havalimanı Favori İşletmecilik, Mogadişu Deniz Limanı ise Albayrak Grubu tarafından işletilmektedir. 8 Şubat 2024'te Somali'nin açık deniz ekonomik bölgesindeki gelirin %30'u karşılığında, Somali donanmasını yeniden inşa etmek üzere Mogadişu hükûmeti ile deniz ve savunma anlaşması imzalayan Türkiye, 7 Mart 2024'te ise Somali'nin açık deniz sularında petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerinde bulunulmasına olanak tanıyan bir iş birliği anlaşmasına da imza atmıştır.
15 Aralık 2024 tarihli konuşmasında, yılın ilk iki ayında Etiyopya’yı ve Somali’yi ziyaret edeceğini ve atılan adımın dünyaya duyurulacağını açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “işi bitirdik“ ifadesini kullanmıştır. Ankara Bildirisi, kritik bir adım olmakla birlikte nihai amaca ulaşıldığını söylemek için henüz erkendir.
Zira, stratejik konumu nedeniyle önemli bir rekabet alanı olan Afrika Boynuzu’ndaki hassas dengeler ve kamplaşmalar, iki ülke arasında nihai anlaşmanın ve uygulanmasının kolay olmayacağını göstermektedir.
Nil Nehri üzerindeki tartışmalı “Büyük Etiyopya Rönesans Barajı – GERD“ projesi nedeniyle Etiyopya ile sorunları bulunan Mısır, geçtiğimiz ağustos ayında Somali ile imzaladığı askerî anlaşmanın ardından ilk silah sevkiyatını yaparken, eylül ayında ağır silahların da aralarında bulunduğu ikinci silah sevkiyatını yapmıştır. 10 Ekim’de ise Mısır, Eritre ve Somali arasındaki üçlü zirvede Etiyopya karşıtı ittifak derinleşmiştir. Kasım’da üçüncü silah sevkiyatı gerçekleşirken, bu ayın başında ise Mısır askerleri Somali’ye gönderilmiş ve AUSSOM’a dâhil olmuşlardır. Mısırlı ve Somalili yetkililer, iş birliğini genişletmek amacıyla önümüzdeki hafta Kahire’de bir kez daha bir araya geleceklerdir.
Mısır, Somali ve Eritre arasındaki ittifakın karşısında ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Etiyopya ve Somaliland ittifakı bulunmaktadır. Kamplaşmada dikkat çeken detay ise Mısır, Etiyopya ve BAE’nin geçtiğimiz yılın başında BRICS’e dâhil olmalardır.
Son yıllarda Afrika’daki konumunu güçlendiren ve Etiyopya ile yakın ilişkilere sahip olan BAE, Somaliland’daki Berbera ve Puntland’daki Bosaso limanlarını da yönetmektedir. BAE, Etiyopya ile Somaliland arasında imzalanan mutabakat zaptının da destekçisi olmuştur.
BAE’nin eleştirildiği konulardan biri, yasa dışı yollardan çıkarılan Afrika altınını işlemesi ve uluslararası piyasalara pazarlamasıdır. Dubai, bilhassa Etiyopya’nın sorunlu Tigray bölgesinden ve iç savaş sürecindeki Sudan’dan çıkarılan altınların varış noktasıdır. Somaliland’daki Berbera başta olmak üzere Afrika Boynuzu’nda ve Doğu Afrika’da BAE tarafından işletilen limanlar, yasa dışı altın ticaretine dair genel bir fikir vermektedir.
Türkiye, Mısır ve BAE, Afrika Boynuzu’ndaki etkinliklerini arttırmayı amaçlayan rakipler konumundadırlar. BAE, Ankara Bildirisi’nin ardından Türkiye’nin oynadığı arabuluculuk rolünü takdir eden açıklamalar yaparken, Mısır ise sürecin yakından takip edildiğini duyurmuştur. Bununla beraber her iki ülkenin de Türkiye’nin etkin arabuluculuk rolünden memnun olmadıkları bir gerçektir.
Bölgedeki rekabetin daha kapsamlı boyutu ise ABD ile Çin arasındadır. Afrika Boynuzu, Çin’in “Kuşak ve Yol İnisiyatifi“ kapsamında önem atfettiği ve özel elçi atadığı bölgedir. Çin’in Etiyopya, Somali, Cibuti, Sudan, Güney Sudan, Kenya ve Uganda’nın da katılımlarıyla 20 – 21 Haziran 2022 tarihlerinde Addis Ababa’da gerçekleştirilen “Çin – Afrika Boynuzu Barış, İyi Yönetişim ve Kalkınma Konferansı“na öncülük etmesini de bu çerçevede yorumlamak mümkündür.
Pekin’in bölgedeki etkinliğini kısıtlamaya yönelik politikalar geliştirmeye çalışan Washington, Somali’deki yeni misyon olan AUSSOM’a ilişkin BM Güvenlik Konseyi’ndeki oylamada çekimser kalmıştır.
Öte yandan, Beyaz Saray’da yakın zamanda görevi devralacak olan Donald Trump’ın danışmanlarının ve Temsilciler Meclisi’ndeki cumhuriyetçilerin, Somaliland'ın bağımsızlığının tanınmasına yönelik girişimleri ise Afrika Boynuzu’ndaki yeni sorunların habercisidir.
ABD ile Çin’in yanı sıra Japonya, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, Suudi Arabistan, BAE ve Türkiye gibi dış güçlerin askerî üslerine ev sahipliği yapan Afrika Boynuzu, rekabetin boyutunu da gözler önüne sermektedir.
Bölgedeki askerî üsler, Aden Körfezi’ndeki korsanlıkla mücadele gerekçe gösterilerek kurulmuştur. Ancak söz konusu üsler, askerî faaliyetler hakkında istihbarat toplanması, siyasi ve ekonomik çıkarların korunması, bölge ülkelerine askerî eğitim verilmesi, ortak askerî tatbikatlar, terörle mücadele ve silah ihracatı gibi çeşitli amaçları da kapsamaktadır.
Özetle, bölge ülkeleri arasında süregelen sorunlar, iç çatışmalar, korsanlık, terör, gıda güvensizliği ve mülteci sorunları, dış güçlerin de devreye girmesine zemin hazırlamakta ve söz konusu güçler arasındaki çıkar çatışmaları, bölgede barışın ve istikrarın kolay olmayacağına dair genel bir fikir vermektedir.