Ortadoğu, Değişim ve Türkiye

Yorum

Ortadoğu, Osmanlı hakimiyeti altında dört yüzyıl boyunca barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından bu düzen sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin güç mücadelelerinin etkisiyle zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir yapıya bürünmüştür. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte bölgede yeni bir hareketlilik yaşanmış, bu hareketlilik Arap Baharı sürecindeki isyanlarla daha da derinleşerek Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesini kaçınılmaz hale getirmiştir....

ÖZET:
Ortadoğu, Osmanlı hakimiyeti altında dört yüzyıl boyunca barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından bu düzen sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin güç mücadelelerinin etkisiyle zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir yapıya bürünmüştür. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte bölgede yeni bir hareketlilik yaşanmış, bu hareketlilik Arap Baharı sürecindeki isyanlarla daha da derinleşerek Ortadoğunun yeniden şekillenmesini kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu dönüşüm sürecine katkı sunmak, Türkiye için hem tarihi bir sorumluluk hem de küresel güç dengesinde pozisyonunu güçlendirme fırsatıdır. Türkiyenin dış politikası, bölgesel barış, istikrar, kalkınma ve refahı artıracak; aynı zamanda küresel dengeleri daha adil ve insani değerler üzerine inşa edecek uzun vadeli stratejilere dayanmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Ortadoğu, Türk Dış Politikası, Arap Baharı, Küresel Güç Dengeleri

GİRİŞ:
Ortadoğu, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de uluslararası politikanın önemli bir mücadele alanı olmayı sürdürmektedir. Osmanlı yönetimi altında istikrar yaşayan bölge, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra dış müdahaleler ve Soğuk Savaş sonrası güç dengelerinin yeniden şekillenmesiyle çatışmaların odağı haline gelmiştir. ABDnin 11 Eylül sonrası agresif politikaları, bölgedeki gücünü zayıflatarak bir boşluk yaratmış, bu boşluk Ortadoğunun gelecekteki yapısını belirlemede kritik hale gelmiştir. Bölge ülkeleri arasında iş birliği ve küresel entegrasyon çabaları artarken, Türkiye bölgedeki önemli bir aktör olarak ön plana çıkmıştır. Türkiyenin Ortadoğudaki artan etkisi ve liderlik rolü hem fırsatlar hem de maliyetler barındırmaktadır. Bu nedenle Türk dış politikasının, bölgesel dinamikleri dikkatlice analiz ederek fırsatları değerlendiren ve riskleri yöneten stratejik bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir. Ortadoğudaki siyasi değişimler, Türkiyenin dış politika stratejilerini şekillendiren temel unsurlardan biri olmayı sürdürmektedir.

Ortadoğunun Stratejik Önemi ve Dünya Siyasetindeki yeri:

Ortadoğu, stratejik konumu, zengin petrol rezervleri ve kültürel mirasıyla tarihten günümüze dünya siyasetinin merkezinde yer almıştır. Osmanlı İmparatorluğunun uzun yıllar süren hakimiyetinin ardından, Birinci Dünya Savaşı ile bölge Batılı güçlerin müdahaleleri sonucu istikrarsızlaşmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise ABDnin bölgedeki etkisini pekiştirme çabaları ve başarısızlıkları, halk isyanlarını tetiklemiş ve bölgenin iç dinamiklerini yeniden şekillendirmiştir.
Ortadoğunun enerji kaynakları, küresel güçlerin yoğun rekabetine sahne olmakta ve bu durum bölgenin güvenliğini ekonomik güvenlikle doğrudan ilişkilendirmektedir. ABD, Çin, Rusya ve AB ülkelerinin bu kaynaklar üzerindeki rekabeti, Ortadoğunun dünya siyasetindeki rolünü yeniden tanımlamaktadır. Bu süreçte, Türkiyenin bölgedeki etkinliği ve liderlik misyonu öne çıkmaktadır. Ancak Türkiye, bu rolüyle hem fırsatları hem de riskleri yönetme zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Türkiyenin dış politikası, bu dinamiklerin etkin bir şekilde yönetilmesine odaklanmalıdır.

Ortadoğuda Sorunların Tarihsel Arka Planı ve Günümüze Yansımaları:

Ortadoğu, Osmanlı İmparatorluğu döneminde uzun bir istikrar dönemi yaşasa da 19. yüzyıldan itibaren büyük güçlerin rekabet alanı haline gelmiştir. Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte İngilterenin bölgedeki etkisi artmış, ancak bu durum bölge halkları için acılarla dolu bir dönemin başlangıcı olmuştur. Arapların bağımsızlık arayışında Batı ile iş birliği yapması, Türk-Arap ilişkilerinde güvensizliğe neden olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye, Batı ile yakınlaşırken Ortadoğu ile bağlarını zayıflatmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde, bölgedeki petrol kaynaklarının kontrolü ve silah ticareti büyük güçler arasında rekabete yol açmış, İran-Irak savaşı ve Kuveytin işgali gibi olaylar istikrarsızlığı derinleştirmiştir. Bölge ülkelerinin içsel güvensizlikleri ve otoriter rejimleri, güçlü bir Ortadoğunun oluşmasını engellemiştir. Ekonomik kaynakların eşit dağıtılmaması, gelir eşitsizlikleri ve otoriter yönetimler, halkın refah düzeyini artırmamakla birlikte sosyal ve ekonomik sorunları büyütmüştür.
Sonuç olarak, tarihsel süreçler ve yapısal sorunlar, Ortadoğunun kalkınmasını ve demokratikleşmesini engellemiştir. Halkın beklentileri karşılanmadıkça bölgedeki istikrarsızlık ve gerilimlerin süreceği öngörülmektedir.

resel Güç Dengelerinde Değişim ve Ortadoğuya Etkileri:

Bu makalede değinmemiz gereken önemli noktalardan biri de küresel güç dengelerinde değişim ve Ortadoğuya etkilerini kısmını incelediğimizde Ortadoğudaki küresel güç dengelerinin değişimini, özellikle 20. Yüzyılın sonlarına doğru ABDnin bölgedeki rolünü ve etkilerini incelmektedir. II. Dünya Savaşı sonrasında ABD ve SSCBnin bölgedeki etkisiyle şekillenen Ortadoğu, Soğuk Savaş sonrası dönemde ABDnin tek süper güç olarak ortaya çıkmasıyla yeniden şekillenmiştir. 11 Eylül saldırıları, Ortadoğuda ciddi değişimlere yol açmış ve ABDnin bölgedeki politikalarını sertleştirmiştir. ABDnin Afganistan ve Iraka müdahalesi, bölgedeki otoriter rejimlere karşı büyük askeri güç kullanımını, ancak bu müdahalelerin meşruiyetini sorgulatmıştır. ABDnin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), bölgedeki demokrasiyi ve ekonomik kalkınmayı artırmayı amaçlasa da ABDnin itibar kaybı nedeniyle etkin olamamıştır. Bunun sonucunda, ABDnin müdahaleci politikaları, bölgedeki güven kaybına ve çok kutuplu bir dünyaya geçişe neden olmuştur. Bu gelişmeler, Türkiyeye Ortadoğuda daha fazla etkili olma fırsatı tanınmış ve bölge halklarının mevcut düzene karşı tepkilerini artırmıştır.

Ortadoğuda Değişim ve Arap Baharı:

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve SSCBnin çöküşü, Ortadoğudaki otoriter rejimlerin ideolojik meşruiyetini zayıflatmış ve demokratikleşme taleplerini artırmıştır. Halkların özgürlük arayışı, iletişim teknolojilerinin de etkisiyle büyüyerek Arap Baharı olarak adlandırılan halk ayaklanmalarını başlatmıştır. Tunusta başlayıp Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve Suriye gibi ülkelere yayılan bu hareketler, bazı ülkelerde yönetim değişikliklerine yol açsa da istikrarlı sonuçlar getirememiştir. Batılı ülkeler, bölgedeki ayaklanmalar karşısında tutarsız politikalar izleyerek bazı yerlerde demokratikleşme sürecini desteklerken, diğerlerinde otoriter rejimlere desteğini sürdürmüştür. Arap Baharı, bölgede önemli bir dönüşüm süreci başlatsa da genel olarak istikrarsızlık ve güvensizliğe neden olmuştur. Özellikle Suriyedeki iç savaş, Rusya ve İran gibi aktörlerin müdahalesiyle derinleşmiş, Mısır ve Tunustaki hızlı yönetim değişiklikleri ise halk hareketlerinin kalıcı başarıya ulaşmasını sağlayamamıştır.
Sonuç olarak, Ortadoğudaki toplumsal, siyasal ve ekonomik farklılıklar, demokratikleşme süreçlerini zayıflatmış ve çoğu ülkede otoriter rejimlerin yeniden güç kazanmasına yol açmıştır.

Türkiyenin Bölge için Artan Önemi ve Ortadoğunun Geleceği:

Osmanlı dönemindeki 400 yıllık barış ve adalet, modern dönemde Ortadoğu halkları tarafından daha iyi anlaşılmaktadır. Batılı güçlerin müdahaleleri, bölgenin istikrarsızlaşmasına ve halkların bağımsızlık hayallerinin suya düşmesine nedenle olmuştur. 11 Eylül sonrası terörle mücadele politikaları ve İslam Karşıtlığı, bölgenin siyasi dengelerini etkilerken halklar arasında bir bilinçlenme sürecini başlatmıştır. Türkiye, bu dönemde cesur dış politikası ve liderlik eksikliği yaşayan bölge halkları nezdinde güven kazanarak öne çıkmıştır. Demokratikleşme, ekonomik gelişim ve Filistin sorunundaki tutumu, Türkiyeyi bölgede bir model haline getirmiştir. Etkin diplomasi ve arabuluculuk girişimleriyle Türkiye, Ortadoğuda istikrar ve entegrasyon çabalarının öncüsü olmuş, Batı ile bölge arasında bir köprü görevi görmüştür. Ortadoğunun yeni bir güç merkezi olma potansiyeli taşıdığı bu dönemde, Türkiye liderlik için uygun bir konumda bulunmaktadır. Mevcut avantajlarını etkin bir şekilde kullanması durumunda, Türkiye hem bölgesel istikrarı sağlayan bir aktör hem de küresel düzeyde güçlü bir lider olabilir.

Türk Dış Politikasında Yeni Açılımlar ve Ortadoğunun Türkiye İçin Artan Önemi:

Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Türkiyenin dış politikasında Batı odaklı çizgiden uzaklaşarak Türk Cumhuriyetiler, Balkanlar, Ortadoğu, Afrika ve Asya gibi bölgelere yönelik çeşitli ve bağımsız bir yönelim geliştirmesine olanak tanımıştır. 2000li yıllarda Türkiye, Ortadoğuda ekonomik ve politik olarak etkin bir aktör oluş; İsrail, Suriye ve Körfez ülkeleriyle ilişkileri güçlendirmiş, Iraktaki yeniden yapılandırma sürecine katılmıştır. AB ile müzakere sürecindeki zorluklar da bu yönelimi desteklemiştir. Türkiyenin dış ticaretinde Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerinin on kat artması ve ekonomik bağların güçlenmesi, dış politikada önemli bir unsur haline gelmiştir. Mikro diplomasi kapsamında hükümetler dışındaki siyasi ve dini gruplarla da temaslar yürütülmüş, Ahmet Davutoğlunun ’’komşularla sıfır sorun’’ ve ’’yumuşak güç’’ politikaları Türkiyenin etkinliğini artırmıştır. Çok yönlü dış politikasıyla Türkiye, Uluslararası sistemdeki değişimlere uyum sağlamıştır.

Türkiyenin İhtiyaç Duyduğu Stratejiler:
Ortadoğu, Dünya Siyasetinde kritik bir konuma sahiptir ve Türkiye, tarihsel bağları ve jeopolitik avantajlarıyla bölgenin liderliğinde önemli bir rol oynayabilir. Türkiyenin uzun vadeli stratejilere dayalı politikalar geliştirmesi, bölgedeki barış, istikrar ve ekonomik refahı destekleyecektir. Yer altı zenginlikleri ve finansal sermaye doğru politikalara bölgesel ve küresel güç unsurlarına dönüştürülebilir. Türkiye, girişimcilik ve liderlik potansiyeliyle bu dinamikler yönlendirebilecek bir konumdadır. Ancak stratejiler, bölgesel hassasiyetlere dikkat etmeli ve ’’yeni Osmanlıcılık’’ algısını önlemek için dengeli bir diplomasiye dayanmalıdır. Batı ile Ortadoğu politikalarının uyum içinde olması, Türkiyenin küresel aktörlük hedefini desteklerken bölgesel sorunların çözümünde etkin bir rol üstlenmesine katkı sağlayacaktır. Bölgenin liderlikten ziyade rehberlik ve güvenilir müttefiklere ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır.

Sonuç:

Ortadoğu, Osmanlı’nın dağılmasından bu yana istikrarsızlık içinde olup, Soğuk Savaş sonrası ve 11 Eylülden sonra dönüşüm sürecine girmiştir. Arap Baharı, halkların demokrasi ve özgürlük taleplerini ön plana çıkararak, yapay düzenlerin sarsılmasına neden olmuştur. Bu dönüşüm zor ve maliyetli olsa da geri dönüşsüzdür; yönetimler, halkların taleplerini dikkate almak zorundadır. Türkiye, 1990lardan itibaren Ortadoğuda aktif bir rol üstlenmiş ve bölgesel değişim süreci ile hem yeni fırsatlarla hem de önemli sorumluluklarla karşı kalmıştır. Türkiye, bu dönüşümde istikrarın sağlanması ve bölge halklarının kendi kaderlerine sahip çıkabileceği bir düzenin oluşturulmasında kritik bir rol üstlenmektedir. Bunun için çok boyutlu ve kapsayıcı bir diplomasi yaklaşımı benimsemesi gereklidir. Türkiyenin küresel güç ola yolunda ilerlemesi, bölgesel ve ulusal sorunlarını çözme kapasitesine bağlıdır. Demokrasi, ekonomik kalkınma ve sosyal dönüşüm konularında adımlar atması, bölgesel ülkeleri ile entegrasyonu artıracak politikalar geliştirmesi gereklidir. Türkiyenin bölgedeki başarıları hem Ortadoğuyu güçlendirecek hem de Türkiyenin uluslararası arenada daha güçlü ve saygın bir aktör haline gelmesini sağlayacaktır.
 
 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2781 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1117
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

Ortadoğu, Osmanlı hakimiyeti altında dört yüzyıl boyunca barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından bu düzen sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin güç mücadelelerinin etkisiyle zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir yapıya bürünmüştür. Soğuk Savaş’ın son...;

Dünya sanki “delilik yürüyüşü“ne çıktı. “Topal ördek“ Biden ve ABD’nin dümen suyundaki İngiltere ile Fransa, Ukrayna’ya, Rusya’yı uzun menzilli ABD ve İngiliz-Fransız füzeleriyle vurma izni verdiler. Putin de Nükleer Doktrin’i, Rusya’nın nükleer veya konvansiyonel füzelerle vurulması halinde, sadece...;

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası” olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği” ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

Bu navigasyon planı iki stratejik sonla bitiyor: 2027’de Çin Halk Cumhuriyet’i ile olası savaşa karşı hazır olmak ve donanmanın uzun dönem avantajlarını iyileştirmek. Biz bu olası sonlarla karşılıklı iki zorlayıcı yollarla çalışacağız: Proje 33’ü uygulamak ve donanmasının ortak savaş ekosistemine k...;

Bu çalışmada İran’ın Nükleer enerji çalışmaları üzerine uluslararası düzeyde nasıl karşılandığı ve etkileri analiz edilmiştir. ‘’İran'ın Nükleer Enerji Politikası ve Yansımaları ‘’ ve ‘’İran’ın Nükleer Programı ve Türkiye’’ makaleleri değerlendirilmiş nükleer enerji tarihi, dış politikaya vurumu ve ...;

Dünya, 21. yüzyıla “pusulasız“ bir halde girdi. Soğuk savaşın yıkıntıları arasında kalan kurallara dayalı küresel düzen, çoğunluğun taleplerine yanıt veremezken Batı cenahı dışında kalan ülkelerin BRICS ile bir karşı-hegemonya alanı yaratmaya başladığı görülüyor.;

Güvenlik ortamı Ukrayna savaşı ile değişime uğradı. Ukrayna’daki savaş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimî üyelerinden biri olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile başladı. Bu Birleşmiş Milletlerin müşterek güvenlik rejiminin limitleri içerisinde gerçekleşti. ;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

5. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 04 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

3. Türkiye - ABD Forumu

Türkiye - ABD Forumu bu amaçla oluşturulmuştur. Karşılıklı gerçekleştirilecek Forum’un; aktif ve proaktif müzakerelerle Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkı yapması, ikili ve çok taraflı menfaatleri karşılıklı yükseltecek fırsatlar ve fikirleri ortaya koyan bir platform olarak hizmet sunması hedeflenmiştir.

  • 14 Ağu 2017 - 17 Ağu 2017
  • Washington - ABD

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.

1982 Anayasası'nın defalarca değişikliğe uğramasına rağmen iskeletinin değiştirilememesi nedeniyle Türkiye'nin yeni bir anayasaya gereksinimi olduğu konusunda kamuoyunda genel bir konsensüs bulunmaktadır.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bünyesinde yaptığımız bilimsel çalışmalar ile Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri kavrama ve analiz etmeye yönelik çabalarımızın ortaya koyduğu açık bir gerçek var: Aktörleri, kuralları, vizyonu eskisinden çok farklı olan yeni bir uluslararası sistem il...

Başta ülkemizde bulunan on Afrika büyükelçiliğinin değerli temsilcileri, yine Başbakanlığımız başta olmak üzere, Dışişleri Bakanlığımızın ve periyodik olarak bu toplantılara katılan bütün kamu kurumları ve diğer kurumların kıymetli temsilcileri teşrifinizden ötürü hepinize teşekkür ediyor ve hoş gel...

Türk insanının, Osmanlı zamanında olsun, Cumhuriyet döneminde olsun, stratejik düşünceler üretebildiği ve bunları karar organları üzerinden uygulamaya geçirebildiği tarihi bir gerçektir.Bu özellik tarihte her ülke ve her toplum için geçerli olmamıştır.

“III. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi“ 4 - 6 Aralık 2007 tarihleri arasında İstanbul'da Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi - TASAM'ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. III. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi'ne, Afrika Birliği'ne üye ülkelerden Afrika Birliği nezdinde kıta hakkındaki çalı...