Giriş
II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte modern istihbarat teşkilleri radikal değişimler yaşamaya başladılar. Her şey de önce istihbarat askerlerin işi olmaktan çıktı ve CIA’nın kurulması ile birlikte istihbaratın barışta da ihtiyaç olduğu kabul edilmiş oldu. 1952’de Sherman Kent’in kurduğu analiz birimi ile istihbarat çarkı ortaya çıktı ve istihbarat artık bir bilim alanı oldu. Teknoloji alanındaki gelişmeler ise istihbarat teşkillerinin kültürü ve toplama yöntemlerini etkiledi. ABD’nin uzay alanındaki üstünlüğü ve Sovyetlerin 1980’lerde MİG uçaklarının üretene kadar U-2’ler karşı çaresiz kalması, Rusların insan istihbaratı ve elektronik yöntemlere odaklanmasına neden oldu. Ruslar hala dezenformasyon, aldatma ve suikast yöntemlerinde açık ara öndeler. ABD ise uzaydaki üstünlüğünü küresel gözetleme ve dinleme sistemleri (Echelon) ile geliştirdi. Çinlilerin en büyük merakı ise espiyonaj yolu ile teknoloji hırsızlığı idi ve bugün siber yöntemlerle bu konuda oldukça uzman hale geldiler. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve bilgisayarlar ve mobil telefonlar ile birlikte istihbarat ortamı da değişti. Artık eski dostlar birbiri aleyhinde endüstriyel espiyonaj yapmaya başladı1. 2001 yılında ağırlık terörle mücadelede istihbarata dönse de ekonomik istihbarat sürekli genişleyen bir endüstri olmaya devam etti. Amerikalılar sosyal medya uygulamalarını yumuşak istihbaratın parçası haline getirdiler, yeni hedef bulma ve “hedefli öldürme sistemi“ni geliştirdiler.
11 Eylül 2001’den beri Batılı istihbarat servisleri büyük bir değişim geçirmekte, yeni güvenlik ortamına adapte olabilmek için teknolojiyi önlerine katarak yarışmaktalar. Dünyada istihbaratın; güvenlik, dış politika, savunma, özel şirketler ve teknoloji ile dansı her gün yeni örnekler ile karşımıza çıkmaktadır. Görüntü ve sinyal istihbaratı için uzayda yapılan yarıştan sonra, ekonomik istihbarat alanındaki rekabet başladı ve sonrasında sosyal medya üzerinden “yumuşak istihbaratı“ öne çıktı. Önceleri iş dünyasında daha çok karar verme sistemlerini desteklemek için kullanılan yumuşak istihbarat, istihbarat dünyasında internetin araştırma (bilgi toplama ve analiz) ve operasyonel vasıta olarak kullanılması ile yeni bir çehre edindi2. Yapay zekâ, insan hatalarını elimine etmenin yanında, insan kapasitesinin üzerine çıkacak kabiliyetler potansiyelini de temsil ediyor. Dijital teknoloji kullanan pek çok endüstri, yapay zekâ sistemlerini uygulayarak yenilikçi yöntemler peşinde koşuyor. Haberleşmede selüler teknolojisinin sağladığı veri paylaşımındaki artış 5G/6G ile çok daha büyük bir ölçek, aktarım ve hız kapasitesine ulaşıyor. Biyo-teknoloji alanındaki ile insan performansının üstüne çıkmayı hedefliyoruz. Şimdi ise yapay zekânın savunma ve istihbarat alanına uygulanması ile “akıllı savunma“ ve “akıllı istihbarat“ aşamasına geçiş aşamasındayız. Ukrayna’daki savaş aslında bu anlamda Batı teknolojilerinin test alanı oluyor.
Yakın zamana kadar savaş ortamları kara, deniz, hava, uzay ve siber-uzay olarak sınıflandırılırdı. 2021 yılında NATO, bunlara “bilişsel ortam“ı ekledi. Bu ortam bildiğimiz geleneksel propaganda ve psikolojik operasyonlardan yani belirli fikirleri veya davranışları empoze etmekten başka bir şey, sizin anlamanızı, bilmenizi değiştirmeyi hedefleyen bir mücadele ortamı. Bu süreçte fikirlerimiz, görüşlerimiz, inançlarımız, seçimlerimiz ve davranışlarımız değiştirilmeye çalışılıyor. Aslında mesele hep aynı; -tıpkı bir tiyatro oyuncusu gibi, kendi gerçekliğimizi yaratmak ve izleyenleri bu gerçeklik içinde yaşadığına inandırmak. Artık savaşları kazanmak harita üzerindeki bazı yerleri (fiziksel ortam) ele geçirmekle değil, (bilişsel ortamda) hedefin ideolojik dönüşümü ile sağlanacak3. Aranan etki, hedef nüfusun ideolojik dönüşümüdür. Hedef sadece düşman topraklarındaki siviller değil, kendi vatandaşlarımız da etki grubu içindedir. Çünkü insan, savunmanın en zayıf halkasıdır ve bu yüzden, insan sermayesi korunmalı ve yönlendirilmelidir. Ukrayna savaş alanında özellikle Batılıların yapay zekâlı istihbarat sistemleri ile NATO’da yeni bir istihbarat paradigması doğuyor. Akıllı istihbarat sistemleri makine öğrenmesi ile geleceğin savaş alanında kendi çözümlerini üretecekler. Tabii bunun melez savaş, siber savaş, toplum mühendisliği, psikolojik operasyonlar ve dezenformasyon alanında da uygulamaları olacak.
11 Eylül 2001’den beri Batılı istihbarat servisleri büyük bir değişim geçirmekte, yeni güvenlik ortamına adapte olabilmek için teknolojiyi önlerine katarak yarışmaktalar. Dünyada istihbaratın; güvenlik, dış politika, savunma, özel şirketler ve teknoloji ile dansı her gün yeni örnekler ile karşımıza çıkmaktadır. Görüntü ve sinyal istihbaratı için uzayda yapılan yarıştan sonra, ekonomik istihbarat alanındaki rekabet başladı ve sonrasında sosyal medya üzerinden “yumuşak istihbaratı“ öne çıktı. Önceleri iş dünyasında daha çok karar verme sistemlerini desteklemek için kullanılan yumuşak istihbarat, istihbarat dünyasında internetin araştırma (bilgi toplama ve analiz) ve operasyonel vasıta olarak kullanılması ile yeni bir çehre edindi2. Yapay zekâ, insan hatalarını elimine etmenin yanında, insan kapasitesinin üzerine çıkacak kabiliyetler potansiyelini de temsil ediyor. Dijital teknoloji kullanan pek çok endüstri, yapay zekâ sistemlerini uygulayarak yenilikçi yöntemler peşinde koşuyor. Haberleşmede selüler teknolojisinin sağladığı veri paylaşımındaki artış 5G/6G ile çok daha büyük bir ölçek, aktarım ve hız kapasitesine ulaşıyor. Biyo-teknoloji alanındaki ile insan performansının üstüne çıkmayı hedefliyoruz. Şimdi ise yapay zekânın savunma ve istihbarat alanına uygulanması ile “akıllı savunma“ ve “akıllı istihbarat“ aşamasına geçiş aşamasındayız. Ukrayna’daki savaş aslında bu anlamda Batı teknolojilerinin test alanı oluyor.
Yakın zamana kadar savaş ortamları kara, deniz, hava, uzay ve siber-uzay olarak sınıflandırılırdı. 2021 yılında NATO, bunlara “bilişsel ortam“ı ekledi. Bu ortam bildiğimiz geleneksel propaganda ve psikolojik operasyonlardan yani belirli fikirleri veya davranışları empoze etmekten başka bir şey, sizin anlamanızı, bilmenizi değiştirmeyi hedefleyen bir mücadele ortamı. Bu süreçte fikirlerimiz, görüşlerimiz, inançlarımız, seçimlerimiz ve davranışlarımız değiştirilmeye çalışılıyor. Aslında mesele hep aynı; -tıpkı bir tiyatro oyuncusu gibi, kendi gerçekliğimizi yaratmak ve izleyenleri bu gerçeklik içinde yaşadığına inandırmak. Artık savaşları kazanmak harita üzerindeki bazı yerleri (fiziksel ortam) ele geçirmekle değil, (bilişsel ortamda) hedefin ideolojik dönüşümü ile sağlanacak3. Aranan etki, hedef nüfusun ideolojik dönüşümüdür. Hedef sadece düşman topraklarındaki siviller değil, kendi vatandaşlarımız da etki grubu içindedir. Çünkü insan, savunmanın en zayıf halkasıdır ve bu yüzden, insan sermayesi korunmalı ve yönlendirilmelidir. Ukrayna savaş alanında özellikle Batılıların yapay zekâlı istihbarat sistemleri ile NATO’da yeni bir istihbarat paradigması doğuyor. Akıllı istihbarat sistemleri makine öğrenmesi ile geleceğin savaş alanında kendi çözümlerini üretecekler. Tabii bunun melez savaş, siber savaş, toplum mühendisliği, psikolojik operasyonlar ve dezenformasyon alanında da uygulamaları olacak.
Teknoloji ve İstihbarat
Son 30 yılda istihbarat analizi alanında geleceğe yön verecek üç gelişme trendi yaşandı. Öncelikle kanıta-dayalı yeni bir insan merkezi yaklaşımla, analizciler daha karmaşık ve kalabalık bir veri tabanı içinden istihbarat üretmeye çalıştılar. İkinci olarak makine-merkezli yaklaşımların gelişmesi ile risk değerlendirmeleri yapılmaya başlandı. Üçüncüsü, açık kaynak istihbaratı ve halka açık bilgilerin nitelik ve niceliğindeki devasa artış geleneksel devlet istihbaratının kapasitesini aştı ve devlet dışı istihbarat üreticilerine ihtiyaç arttı.
Devamı için tıklayınız...
Devamı için tıklayınız...