Giriş
Son START Anlaşması ABD ve Rusya’nın her birine en fazla 700 konuşlu ICBM (Kıtalararası Balistik Füze), SLBM (Denizaltıdan Atılan Balistik Füze) ve nükleer bomba ile en fazla 1.550 konuşu stratejik savaş başlığı sınırı getirmekte ve bu anlaşma Şubat 2026’ya kadar devam edecek. Bu rakamlar iki ülkenin aktif nükleer stoklarının %60-65’i civarında. Ancak, Yeni START Anlaşması konusunda Ruslar, Ukrayna’da gelinen konjonktürden sonra isteksiz. ABD, daha çok stratejik savaş başlığı rezervine sahip. Eğer Yeni START Anlaşması çökerse bunları ICBM ve SLBM’ler üzerinde kullanmayı planlıyor. Rusya ise stratejik balistik füzelerini modernize ediyor ve yük kapasitelerini geliştiriyor. Mesele sadece ABD ve Rusya olmaktan çoktan çıktı. ABD’nin Rusya ile bir anlaşmaya yanaşmamasının asıl nedeni, Çin ve Kuzey Kore’nin geliştirme olduğu nükleer yeteneklerin böyle bir anlaşma içinde elini kolunu bağlayacak olması. Mart 2024’de yayınlanan ABD’nin yeni nükleer stratejisi ise ABD ve Çin’in hatta Kuzey Kore’yi aynı hedef paketinde ele alıyor.
Büyük resimden bakacak olursak, dünya büyük bir devrim ve dönüşüme giderken, hala ulus-devletler modası geçmiş dar milliyetçilik hevesleri ile yönetiliyor. Köşeye sıkışan otoriter liderler ya da başka seçenek olmadığı düşünenler tüm dünyayı yok etmenin eşiğine götürecek nükleer silahlara başvurabilir ya da nükleer saldırılar savaşın bir parçası olabilir. Nükleer savaş olasılıklarını şu şekilde özetleyebiliriz;
- Ukrayna’da batağa saplanan Rusya, NATO’nun diğer bir cepheden bir taarruz başlatma ihtimaline karşı yetersizliğini nükleer silah kullanma tehdidi ile gösteriyor.
- İkinci bir nükleer silah savaş senaryosu Ortadoğu’da saklı. Gazze’de başlayan çatışmalar, İran’ın geniş coğrafyasının İsrail tarafından nükleer bir silah ile hedef alınmasını ya da köşeye sıkışan Tahran’ın son çare olarak Tel Aviv’e karşı nükleer bir silah denemesini gündeme getirebilir.
- Diğer bir bölgesel nükleer savaş olasılığı Kore Yarımadası’nda ciddi bir senaryo oluşturuyor. Tıpkı İran gibi ABD gibi büyük bir konvansiyonel güçle mücadele gücü olmayan Kuzey Kore, geliştirdiği nükleer silah programı ile Güney Kore, hatta Japonya ve ABD ana karasını bile tehdit etmekte.
- Güney Asya’da ise Hindistan ve Pakistan on yıllardır bir nükleer savaşın eşiğindeler. Pakistan’ın kuruluşu aşamasında Keşmir sorunu nedeni ile başlayan gerilim tarafları süratli bir tırmanma ile nükleer seçeneklere itebilir ve daha da kötü bölgesel sonuçları olabilir.
- Küresel bir yok olma tehlikesi ise Güney Çin Denizi’nde 2035 yılı civarında başlaması beklenen Üçüncü Dünyası Savaşı’nda yaşanabilir. Çin’in geniş coğrafyasının tıpkı İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya uygulandığı gibi teslim olmaya zorlanması, karşılıklı mukabele ya da diğer nükleer güçlerin de devreye girmesi ile çok daha yayılabilir. Bu durum, dünya nüfusu üzerinde olabilecek en önemli nüfus azaltma projesinin bir parçasını da teşkil ediyor.
- Yukarıdaki olasılıklara “nükleer terör“ olasılıkları da ilave edilmelidir. El Kaide gibi terör örgütleri kendi gündemleri için çanta tipi nükleer silahlarla terör eylemlerine başvurabilir. Diğer bir olasılık ta bir çılgının nükleer silahların kontrolünü ele geçirmesi ile yaşanabilecek tehlikedir. Bunlara, nükleer kazaların da açabileceği ölümcül sonuçları eklemeliyiz.
Nükleer Silahlar
Bir nükleer silah, içindeki patlayıcı gücün yıkıcı gücünü; fisyon (fisyon bombası) veya füzyon (termonükleer bomba) tipi nükleer reaksiyon ile ortaya çıkaran bir bombadır. Stratejik olmayan (taktik) nükleer silahlar, savaş kazanmak için özel olarak dizayn edilmiştir. Özel Kuvvetler gibi küçük birliklerin kullandığı çanta tipi nükleer silahlar terör örgütlerinin de ilgisini çekmektedir.
Nükleer silahların patlayıcı gücü ya atomlarını parçalayarak (fisyon) ya da birleştirerek (füzyon) ortaya çıkar. Fisyon için plütonyum-239 ve uranyum-235 gereklidir. Füzyon için ise hidrojen izotopları bulunduran döteryum veya trityum gibi çok küçük, hafif atomlara ihtiyaç var. Bu yüzden, füzyon bombasına hidrojen bombası veya termonükleer bomba da denilmektedir.
Bütün nükleer silahların yapılmasında, “atomlarına ve nötronlarına kolayca parçalanabilir ve zincirleme reaksiyon sonucu büyük bir enerji ortaya çıkaran“ bir madde kullanılır. Uranyum doğada bulunurken, plütonyum bulunmaz. Doğal uranyum zenginleştirilerek %90 oranında uranyum-235 haline getirilir. Bir nükleer bomba için 15-25 kg. yüksek düzeyde zenginleşmiş uranyuma ihtiyaç vardır. Plütonyum-239 ise nükleer reaktörde uranyum-238 yakılarak elde edilir. Ayrıca plütonyumun tekrar bir kimyasal işlemden geçirilmesi gereklidir. Plütonyumun 6-8 kg.ı bir nükleer bomba için yeterli olur. Tabi zenginleştirilmiş uranyum ya da plütonyumu yeterli miktarda üretmeniz yetmiyor, gerekli testleri yapmanız, atma vasıtalarını geliştirmeniz lazım. Her şeyden önemlisi Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na (NPT1) rağmen nükleer silah üretmeniz için İran gibi uluslararası baskıyı göğüslemeniz lazım.
Halen dünyada 300 bin nükleer bombadan daha fazlasına yetecek 1.830 metrik ton plütonyum ve 1.900 metrik ton yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum bulunduğu değerlendirilmektedir2.
Raporun/Makalenin devamı için…