Rusya, Afrika kıtasındaki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmekte ve bu stratejilerden biri olarak nükleer enerji diplomasisini ön plana çıkarmaktadır. Küresel enerji piyasalarında önemli bir aktör olan Rusya, Afrika'nın enerji açığını gidermek ve kıtanın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkı sağlamak amacıyla nükleer enerji projelerine yönelmektedir. Bu girişim, yalnızca Afrika'nın enerji altyapısını güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda Rusya'nın gelecekte Afrika'da artan jeopolitik rekabet koşullarında stratejik avantaj elde etmesini amaçlamaktadır. Devlete ait ROSATOM gibi nükleer enerji şirketleri aracılığıyla yürütülen bu diplomasi, teknik ve ekonomik işbirliklerini desteklerken, aynı zamanda Rusya'nın Afrika'daki jeopolitik konumunu güçlendirme hedefinin bir parçası olarak da öne çıkmaktadır.
Rusya Federasyonu ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti arasında 2014 yılında imzalanan nükleer işbirliği anlaşması, iki ülke arasındaki “barışçıl atom“ alanındaki stratejik işbirliğini kapsamlı bir şekilde tanımlamaktadır. Anlaşma, Rusya’nın ROSATOM Ceo’su Sergey Kirienko ve Cezayir’in Enerji Bakanı Youcef Yousfi tarafından imzalanmıştır. Bu anlaşma, Cezayir’de nükleer santraller ve araştırma reaktörlerinin tasarımı, inşası, işletilmesi ve bakımını öngörmektedir. Ayrıca, Cezayir tarafına transfer edilecek tüm teknolojiler, malzemeler ve ekipmanların yalnızca barışçıl amaçlar için kullanılacağı belirtilmektedir. Rusya ve Cezayir, uranyum yataklarının ortak araştırılmasını ve işletilmesini planlamakta, aynı zamanda radyoizotop üretimi ve nükleer teknolojilerin tarım, biyoloji, toprak bilimi, su kaynakları ve sanayi gibi çeşitli alanlarda kullanılmasını da öngörmektedir. Taraflar, Cezayir topraklarında radyasyon güvenliği konusundaki işbirliğini güçlendirecek ve Rusya, Cezayirli nükleer uzmanların eğitimine katkıda bulunarak Cezayir Nükleer Mühendisliği Enstitüsü’nün faaliyetlerini destekleyecektir. İlk Cezayirli uzmanların, Rusya'nın Ulusal Araştırma Nükleer Üniversitesi MEPHI’de lisansüstü eğitim alacağı belirtilmiştir. Cezayir Enerji Bakanı Yousfi o dönem, anlaşmanın önümüzdeki 12 yıl içinde Cezayir’de ilk nükleer santralin inşasını destekleyeceğini ve insan kaynaklarının, teknolojilerin ve bilimin gelişmesini sağlayacağını belirtmiştir. Bu anlaşma hem Rusya hem de Cezayir için nükleer enerji alanındaki kapasitelerini geliştirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Mısır ve Rusya arasında 19 Kasım 2015 tarihinde imzalanan anlaşma, Mısır'ın ilk nükleer Güç Santrali’nin (NGS) Rusya tarafından inşa edilmesini ve finanse edilmesini sağlamıştır. Anlaşma gereğince, nükleer altyapının geliştirilmesi, nükleer yakıt tedariki, tesis işletme, bakım ve onarımı gibi konularını kapsamaktadır. Ayrıca, kullanılmış nükleer yakıtın yönetimi, personel eğitimi ve nükleer standartların geliştirilmesi konularında da işbirliği yapılması kabul edilmiştir. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi, bu projenin maliyetinin Dabaa santralinden 35 yıl boyunca elektrik üretimiyle karşılanacağını ve projenin barışçıl amaçlar doğrultusunda olduğunu vurgulamıştır. El-Sisi, anlaşmanın, 31 Ekim 2015'te meydana gelen uçak kazasının (DAEŞ üstlemiş olsa da Mısırlı yetkililer tarafından yalanlanmıştır) ardından iki ülke arasındaki güçlü bağları ortaya koyduğunu belirtmiş ve bu projenin Mısır'ın nükleer endüstrisi için bir dönüm noktası olduğunu ifade etmiştir. ROSATOM’un Genel Müdürü Sergei Kirienko, anlaşmanın dört adet 1.200 MW kapasiteli reaktörün inşasını ve işletilmesini kapsadığını açıklamış ve bu tesislerin Mısır'ı bölgesel bir nükleer teknoloji lideri haline getireceğini ifade etmiştir. Projenin ilk aşamasında, ilk 1,2 GW kapasiteli ünitenin 2026 yılında faaliyete geçmesi ve kalan üç reaktörün ise 2029 yılına kadar devreye alınması planlanmıştır. Dabaa Nükleer Güç Santrali (NGS) tam kapasite çalıştığında, Mısır'ın toplam elektrik üretiminin yaklaşık yarısını karşılayarak yaklaşık dört milyon Mısırlı haneye enerji sağlaması beklenmiştir. Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesinin ardından Mısır-Rusya ilişkileri diplomatik, ekonomik ve askeri açıdan güçlenmeye devam etmiş, bu nükleer anlaşma ile iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin bir parçası olarak görülmüştür. Şubat 2015'te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin Mısır'a sadece bir nükleer santral inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda Mısır'da yeni bir nükleer enerji endüstrisi kurma konusunda da destek sağlayacağını açıklamıştır. Bu bakımdan, Mısır'ın nükleer enerji kapasitesinin artırılması ve iki ülke arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir. El Dabaa nükleer enerji santrali projesi jeopolitik ve ikili ilişkiler açısından büyük önem taşıyor. Rusya'nın Mısır'ın ilk nükleer enerji santralinin kurulmasına dahil olması, Afrika'daki stratejik etkisini artırma çabalarının bir parçası olmakla birlikte NGS talep eden Afrikalı ülkeler için Rusya'nın güvenilir bir ortak olarak rolünü pekiştirmektedir. Ayrıca, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi'nin Rusya ile ekonomik, askeri ve enerji alanlarında bağları güçlendirme çabaları, Batı ittifaklarından belirgin bir kayma ve uluslararası ilişkilerdeki değişimi göstermektedir.
2015 Haziran’ında Moskova'da, 4 Ulitsa Ilyinka'daki Gostiny Dvor Sergi Merkezi'nde düzenlenen ve nükleer enerji sektörünün dünya liderleri arasında toplantı ve müzakerelerin gerçekleştiği en büyük sergi mekanı olan ATOMEXPO Uluslararası Forumu'nda Gana'nın İktidar Bakan Yardımcısı John Abdulai Jinapor ve Rosatom'un Uluslararası Ticari İşbirliğinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nikolay N. Spasskiy, Gana Cumhuriyeti'nde nükleer enerjinin barışçıl kullanımı konusunda bir işbirliği anlaşması imzalamışlardı. Jinapor, Gana'daki enerji ve yenilenebilir enerji sektöründeki politika ve mevzuatın geliştirilmesini denetliyordu. ATOMEXPO Uluslararası Forum organizatörlerinden elde edildiği üzere, Rusya'nın ROSATOM'u ile Gana'nın Enerji ve Petrol Bakanlığı arasında imzalanan anlaşma belgesi, iki ülke arasında atom enerjisinin barışçıl uygulaması alanında işbirliği için yasal çerçeve oluşturmaktaydı.Anlaşma kapsamında tarafların, enerji ve araştırma nükleer reaktörlerinin tasarımı ve inşası, uranyum yataklarının araştırılması ve üretimi, nükleer yakıt çevrimi hizmetleri, radyoizotop üretimi ve bunların endüstri, tıp ve tarımda uygulanması, nükleer enerji endüstrisi için uzmanların eğitimi, eğitimi ve yeniden eğitilmesi konularında işbirliğini geliştirmeleri amaçlanmaktadır. Nükleer enerjinin barışçıl kullanımına ilişkin Hükümetlerarası Anlaşma. Toplantı, 2 Haziran 2015 tarihinde imzalanan anlaşmanın devamı niteliğindeydi. ROSATOM’un Orta ve Güney Afrika bölge başkan yardımcısı Victor Polikarpov o dönemde, Gana'da nükleer Santral olmamasına rağmen,“ nükleer teknolojide yetkinliklere sahip “olduğunu ve nükleer enerjinin“ gerekli " olduğunu ifade etmiştir. 2023 yılına gelindiğinde, Gana'nın Enerji Bakanı Dr. Matthew Opoku Prempeh Gana’nın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu UAEK tarafından kabul edilen Nükleer Enerji Programının kapsamlı fizibilite ve uygulama çalışmaları gerektiren safhasına geçildiğini ve Gana’nın nükleer alanda uzun vadeli anlaşmalara baktığını nükleer temiz enerjinin gelecek dünyanın kritik bir parçası haline geleceğini vurgulaşmıştır. Bu bağlamda Rusya’nın Afrika ile ilişkileri diğer aktörler bağlamında farklılaştığını görmekteyiz.
Çin, ABD, Hindistan ve Türkiye bağlamındaki Afrika ilişkileri farklı alanlarda etkinliğini sağlamaya çalışıyor olsa da bu durum Rusya için “geç olsun güç olmasın“ motivasyonu ile devletler arası ilişkilerdeki tüm düzlemlerde uzun vadeli bir yaklaşımla kendini göstermektedir. Rusya, günümüz Afrika ilişkilerinde dinamizmi yavaş olsa da kapsamı tarihsel zemine işleyerek geleceğe yansımaları ve kazanımları olmak şartıyla uzun vadede hayata geçecek politik bakış ve teknik altyapı ile sürdürmeyi hedeflemektedir. Beraberinde, Gana’daki birkaç üniversite ile Rusya Tomsk Politeknik Üniversitesi arasında Nükleer Araştırmaların geliştirilmesi amacıyla mühendis yetiştirmek amacıyla burs programı uygulanmaktadır. Aslında, bu durum Rusya’nın diğer Afrikalı ülkelerle yaptığı nükleer enerji anlaşmaları çerçevesinde de sürdürülmekte yaklaşık 16 Afrika ülkesinden öğrenciyi Rusya’da eğitim almasını sağlamaktadır.
Nijerya ve Rusya, ROSATOM ile Nijerya arasında Nijerya'da bir nükleer santral ve araştırma merkezi kurma ve işletme Ekim 2017 anlaşmasının yolunu açan 2016 . ATOMEXPO'da hükümetler arası nükleer bilim anlaşması imzaladılar. ROSATOM'un Sahraaltı Afrika başkan yardımcısı Viktor Polikarpov ve Nijerya Atom Enerjisi Komisyonu başkanı ve CEO'su Simon Pesco Mallam tarafından Mayıs ayındaki Soçi konferansında onaylandı. İngiliz The Guardian gazetesine konuşan Mallam, " Nükleer bir yol haritamız var ve bu 2020'lerin ortalarına kadar umarız ticari bir tesis edinebilir ve beş ila 10 yıl içinde üç tane daha ekleyebiliriz." Mallam, hükümet çalışmalarının Geregu'da Kogi eyaletinin Ajaokuta bölgesi, Itu ve Akwa Ibom eyaletinde nükleer santraller inşa edilebileceğini söylemiştir. Daha fazla enerji kaynağı geliştirme çabası, Nijeryalı yetkililerin ülkenin 198 milyon insanının yaklaşık yarısının elektriğe erişimi olmadığını ve ülke nüfusunun önümüzdeki 30 yıl içinde iki katından fazla artması beklendiğini ifade etmiştir. O dönemin Nijerya Enerji bakanı Babatunde Fashola, 2018 Mayıs’ında Reuters'e verdiği demeçte, ülkenin nüfusu için yeterli bir güç kaynağını garanti altına almak için mevcut nesil üretiminin 10 katından fazlasına ihtiyacı olduğunu ayrıca, önümüzdeki iki yıl içinde halkının %75'ine ve 2030 yılına kadar nüfusunun %90'ına elektriğe erişimi artırma hedefi olan Nijerya'da daha fazla yenilenebilir enerji için devam eden bir çaba olduğunu ifade etmiştir. 2019’da Nijerya Merkezli Nation gazetesinde ROSATOM Orta ve Güney Afrika İcra Kurulu Başkanı Dimitry Shornikov Nijerya ile Rusya arasında bilim ve nükleer enerji merkezi kurulması müzakereleri ilerleme aşamasına geldi. Her iki taraf da Nijerya'da bir merkez kurma konusunda nasıl ilerleyecekleri konusunda birlikte çalıştığını ifade etmiş, nükleer enerjinin yüksek düzeyde düzenlendiğini ve kontrol edildiğini, bunun iyi yönetildiğine ve birçok Nijeryalı'nın sahip olduğu kavramların aksine tehlikelere eğilimli olmadığına inanan bir gelişme olduğunu vurgulamıştır.
Aynı yıl, Rusya ile Etiyopya arasında Etiyopya'nın nükleer altyapısının uluslararası standartlara uygun olarak geliştirilmesine yardımcı olmak; nükleer ve radyasyon güvenliği yönetmeliği; nükleer malzemelerin, radyasyon kaynaklarının, nükleer malzemeler ve radyoaktif maddeler için depolama tesislerinin fiziksel olarak korunmasının denetlenmesi, nükleer maddelerin, radyoaktif maddelerin ve radyoaktif atıkların muhasebeleştirilmesi ve kontrolü için sistemlerin yanı sıra; nükleer enerjinin barışçıl kullanımları alanında temel ve uygulamalı araştırmalar; radyoizotop üretimi ve bunların endüstri, tıp ve tarımda kullanımı; ve nükleer endüstri için uzmanların eğitimi, eğitimi ve yeniden eğitilmesi üzerine Soçi’de gerçekleşen 2019 Rusya – Afrika Zirvesi’nde, dönemin ROSATOM Genel Müdürü Alexey Likhachov ve Etiyopya Yenilik ve Teknoloji Bakanı Getahun Mekuria imzalanmıştır. Rusya’nın Etiyopya Büyükelçiliği basın açıklamasında “İki ülkenin nükleer işbirliğini kolaylaştırmak için ortak bir koordinasyon komitesi kurulacak. Rusya ve Etiyopya özellikle araştırma, uzman değişimi, seminer ve konferans organizasyonu ve bilimsel bilgi alışverişinde işbirliği yapacaklar.“ Açıklamasında bulunmuştur. Daha sonra 2023 yılında, St. Petersburg-Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu oturum aralarında atom enerjisinin barışçıl kullanımı alanında Rus-Etiyopya işbirliğinin geliştirilmesine yönelik bir yol haritası imzalandı. Belge, ROSATOM Genel Müdürü Alexey Likhachev ve Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Yenilik ve Teknoloji Bakanı Belete Molla tarafından imzalandı. Yol haritasında, 2023-2025'te Etiyopya'da bir Nükleer Bilim ve Teknoloji Merkezinin yanı sıra büyük veya küçük güç kapasiteli nükleer santral inşa etme olanaklarını araştırmak için atacakları özel adımları tanımlamıştır.
Sonuç olarak, Rusya'nın Afrika'daki nükleer güç diplomasisi, dünya çapındaki güç dengesini yeniden şekillendirme çabalarının somut bir yansıması olarak görülebilir. Bu açıdan, enerji güvenliği, jeopolitik etki ve Batı odaklı uluslararası düzene karşı koyma konusundaki arzuları eş zamanlı olarak gerçekleştiren çok boyutlu bir teknik olarak karşımıza çıkmaktadır. Nükleer enerji, Rusya'nın Afrika politikasında sadece finansal bir avantaj kaynağı olmayıp, aynı zamanda uzun dönemli jeopolitik hayallerini gerçekleştirmek için hayati önem taşıyan araçlardan biridir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeniden küresel bir oyuncu olma çabasındaki Rusya, kendisini Afrika kıtasındaki aktörlerin stratejik bir yoldaşı olarak konumlandırmaya çalışmaktadır.
Bu bağlamda Moskova, Afrika ülkeleriyle kurduğu nükleer güç ortaklıkları aracılığıyla kıtadaki etkisini derinleştiriyor ve Batı'nın bölgedeki geleneksel etkisini dengelemek için stratejik adımlar atıyor. Nükleer enerji çalışmaları sadece enerji tedariki sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Rusya'nın üretim transferi, eğitim programları ve uzun süreli bakım hizmetleri yoluyla Afrika'daki ülkeler üzerinde uzun süreli bir etki yaratmasını da sağlıyor. Rusya'nın kıta politikası aynı zamanda Batı merkezli uluslararası düzene karşı bir girişim olarak da görülebilir. Nükleer enerji alanındaki mevcut ilişkileri aracılığıyla Rusya, Batı'nın Afrika üzerindeki tarihi etkisine ve günümüz kurallarına bir fırsat sunarak bu ülkelerin Batı'dan bağımsız, kendi ulusal çıkarlarına öncelik verebilecekleri bir kalkınma rotası izlemelerine olanak tanımaktadır. Dolayısıyla Afrikalı devletlere sağlanan avantajlar ve Rusya aracılığıyla sağlanan stratejik ortaklıklar sayesinde, Batılı aktörlere olan bağımlılığın azalmasına ve Afrika'da sömürgecilik karşıtı dış politika davranışlarının yükselişine katkı sunmaktadır.
Rusya Federasyonu ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti arasında 2014 yılında imzalanan nükleer işbirliği anlaşması, iki ülke arasındaki “barışçıl atom“ alanındaki stratejik işbirliğini kapsamlı bir şekilde tanımlamaktadır. Anlaşma, Rusya’nın ROSATOM Ceo’su Sergey Kirienko ve Cezayir’in Enerji Bakanı Youcef Yousfi tarafından imzalanmıştır. Bu anlaşma, Cezayir’de nükleer santraller ve araştırma reaktörlerinin tasarımı, inşası, işletilmesi ve bakımını öngörmektedir. Ayrıca, Cezayir tarafına transfer edilecek tüm teknolojiler, malzemeler ve ekipmanların yalnızca barışçıl amaçlar için kullanılacağı belirtilmektedir. Rusya ve Cezayir, uranyum yataklarının ortak araştırılmasını ve işletilmesini planlamakta, aynı zamanda radyoizotop üretimi ve nükleer teknolojilerin tarım, biyoloji, toprak bilimi, su kaynakları ve sanayi gibi çeşitli alanlarda kullanılmasını da öngörmektedir. Taraflar, Cezayir topraklarında radyasyon güvenliği konusundaki işbirliğini güçlendirecek ve Rusya, Cezayirli nükleer uzmanların eğitimine katkıda bulunarak Cezayir Nükleer Mühendisliği Enstitüsü’nün faaliyetlerini destekleyecektir. İlk Cezayirli uzmanların, Rusya'nın Ulusal Araştırma Nükleer Üniversitesi MEPHI’de lisansüstü eğitim alacağı belirtilmiştir. Cezayir Enerji Bakanı Yousfi o dönem, anlaşmanın önümüzdeki 12 yıl içinde Cezayir’de ilk nükleer santralin inşasını destekleyeceğini ve insan kaynaklarının, teknolojilerin ve bilimin gelişmesini sağlayacağını belirtmiştir. Bu anlaşma hem Rusya hem de Cezayir için nükleer enerji alanındaki kapasitelerini geliştirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Mısır ve Rusya arasında 19 Kasım 2015 tarihinde imzalanan anlaşma, Mısır'ın ilk nükleer Güç Santrali’nin (NGS) Rusya tarafından inşa edilmesini ve finanse edilmesini sağlamıştır. Anlaşma gereğince, nükleer altyapının geliştirilmesi, nükleer yakıt tedariki, tesis işletme, bakım ve onarımı gibi konularını kapsamaktadır. Ayrıca, kullanılmış nükleer yakıtın yönetimi, personel eğitimi ve nükleer standartların geliştirilmesi konularında da işbirliği yapılması kabul edilmiştir. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi, bu projenin maliyetinin Dabaa santralinden 35 yıl boyunca elektrik üretimiyle karşılanacağını ve projenin barışçıl amaçlar doğrultusunda olduğunu vurgulamıştır. El-Sisi, anlaşmanın, 31 Ekim 2015'te meydana gelen uçak kazasının (DAEŞ üstlemiş olsa da Mısırlı yetkililer tarafından yalanlanmıştır) ardından iki ülke arasındaki güçlü bağları ortaya koyduğunu belirtmiş ve bu projenin Mısır'ın nükleer endüstrisi için bir dönüm noktası olduğunu ifade etmiştir. ROSATOM’un Genel Müdürü Sergei Kirienko, anlaşmanın dört adet 1.200 MW kapasiteli reaktörün inşasını ve işletilmesini kapsadığını açıklamış ve bu tesislerin Mısır'ı bölgesel bir nükleer teknoloji lideri haline getireceğini ifade etmiştir. Projenin ilk aşamasında, ilk 1,2 GW kapasiteli ünitenin 2026 yılında faaliyete geçmesi ve kalan üç reaktörün ise 2029 yılına kadar devreye alınması planlanmıştır. Dabaa Nükleer Güç Santrali (NGS) tam kapasite çalıştığında, Mısır'ın toplam elektrik üretiminin yaklaşık yarısını karşılayarak yaklaşık dört milyon Mısırlı haneye enerji sağlaması beklenmiştir. Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesinin ardından Mısır-Rusya ilişkileri diplomatik, ekonomik ve askeri açıdan güçlenmeye devam etmiş, bu nükleer anlaşma ile iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin bir parçası olarak görülmüştür. Şubat 2015'te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin Mısır'a sadece bir nükleer santral inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda Mısır'da yeni bir nükleer enerji endüstrisi kurma konusunda da destek sağlayacağını açıklamıştır. Bu bakımdan, Mısır'ın nükleer enerji kapasitesinin artırılması ve iki ülke arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir. El Dabaa nükleer enerji santrali projesi jeopolitik ve ikili ilişkiler açısından büyük önem taşıyor. Rusya'nın Mısır'ın ilk nükleer enerji santralinin kurulmasına dahil olması, Afrika'daki stratejik etkisini artırma çabalarının bir parçası olmakla birlikte NGS talep eden Afrikalı ülkeler için Rusya'nın güvenilir bir ortak olarak rolünü pekiştirmektedir. Ayrıca, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi'nin Rusya ile ekonomik, askeri ve enerji alanlarında bağları güçlendirme çabaları, Batı ittifaklarından belirgin bir kayma ve uluslararası ilişkilerdeki değişimi göstermektedir.
2015 Haziran’ında Moskova'da, 4 Ulitsa Ilyinka'daki Gostiny Dvor Sergi Merkezi'nde düzenlenen ve nükleer enerji sektörünün dünya liderleri arasında toplantı ve müzakerelerin gerçekleştiği en büyük sergi mekanı olan ATOMEXPO Uluslararası Forumu'nda Gana'nın İktidar Bakan Yardımcısı John Abdulai Jinapor ve Rosatom'un Uluslararası Ticari İşbirliğinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nikolay N. Spasskiy, Gana Cumhuriyeti'nde nükleer enerjinin barışçıl kullanımı konusunda bir işbirliği anlaşması imzalamışlardı. Jinapor, Gana'daki enerji ve yenilenebilir enerji sektöründeki politika ve mevzuatın geliştirilmesini denetliyordu. ATOMEXPO Uluslararası Forum organizatörlerinden elde edildiği üzere, Rusya'nın ROSATOM'u ile Gana'nın Enerji ve Petrol Bakanlığı arasında imzalanan anlaşma belgesi, iki ülke arasında atom enerjisinin barışçıl uygulaması alanında işbirliği için yasal çerçeve oluşturmaktaydı.Anlaşma kapsamında tarafların, enerji ve araştırma nükleer reaktörlerinin tasarımı ve inşası, uranyum yataklarının araştırılması ve üretimi, nükleer yakıt çevrimi hizmetleri, radyoizotop üretimi ve bunların endüstri, tıp ve tarımda uygulanması, nükleer enerji endüstrisi için uzmanların eğitimi, eğitimi ve yeniden eğitilmesi konularında işbirliğini geliştirmeleri amaçlanmaktadır. Nükleer enerjinin barışçıl kullanımına ilişkin Hükümetlerarası Anlaşma. Toplantı, 2 Haziran 2015 tarihinde imzalanan anlaşmanın devamı niteliğindeydi. ROSATOM’un Orta ve Güney Afrika bölge başkan yardımcısı Victor Polikarpov o dönemde, Gana'da nükleer Santral olmamasına rağmen,“ nükleer teknolojide yetkinliklere sahip “olduğunu ve nükleer enerjinin“ gerekli " olduğunu ifade etmiştir. 2023 yılına gelindiğinde, Gana'nın Enerji Bakanı Dr. Matthew Opoku Prempeh Gana’nın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu UAEK tarafından kabul edilen Nükleer Enerji Programının kapsamlı fizibilite ve uygulama çalışmaları gerektiren safhasına geçildiğini ve Gana’nın nükleer alanda uzun vadeli anlaşmalara baktığını nükleer temiz enerjinin gelecek dünyanın kritik bir parçası haline geleceğini vurgulaşmıştır. Bu bağlamda Rusya’nın Afrika ile ilişkileri diğer aktörler bağlamında farklılaştığını görmekteyiz.
Çin, ABD, Hindistan ve Türkiye bağlamındaki Afrika ilişkileri farklı alanlarda etkinliğini sağlamaya çalışıyor olsa da bu durum Rusya için “geç olsun güç olmasın“ motivasyonu ile devletler arası ilişkilerdeki tüm düzlemlerde uzun vadeli bir yaklaşımla kendini göstermektedir. Rusya, günümüz Afrika ilişkilerinde dinamizmi yavaş olsa da kapsamı tarihsel zemine işleyerek geleceğe yansımaları ve kazanımları olmak şartıyla uzun vadede hayata geçecek politik bakış ve teknik altyapı ile sürdürmeyi hedeflemektedir. Beraberinde, Gana’daki birkaç üniversite ile Rusya Tomsk Politeknik Üniversitesi arasında Nükleer Araştırmaların geliştirilmesi amacıyla mühendis yetiştirmek amacıyla burs programı uygulanmaktadır. Aslında, bu durum Rusya’nın diğer Afrikalı ülkelerle yaptığı nükleer enerji anlaşmaları çerçevesinde de sürdürülmekte yaklaşık 16 Afrika ülkesinden öğrenciyi Rusya’da eğitim almasını sağlamaktadır.
Nijerya ve Rusya, ROSATOM ile Nijerya arasında Nijerya'da bir nükleer santral ve araştırma merkezi kurma ve işletme Ekim 2017 anlaşmasının yolunu açan 2016 . ATOMEXPO'da hükümetler arası nükleer bilim anlaşması imzaladılar. ROSATOM'un Sahraaltı Afrika başkan yardımcısı Viktor Polikarpov ve Nijerya Atom Enerjisi Komisyonu başkanı ve CEO'su Simon Pesco Mallam tarafından Mayıs ayındaki Soçi konferansında onaylandı. İngiliz The Guardian gazetesine konuşan Mallam, " Nükleer bir yol haritamız var ve bu 2020'lerin ortalarına kadar umarız ticari bir tesis edinebilir ve beş ila 10 yıl içinde üç tane daha ekleyebiliriz." Mallam, hükümet çalışmalarının Geregu'da Kogi eyaletinin Ajaokuta bölgesi, Itu ve Akwa Ibom eyaletinde nükleer santraller inşa edilebileceğini söylemiştir. Daha fazla enerji kaynağı geliştirme çabası, Nijeryalı yetkililerin ülkenin 198 milyon insanının yaklaşık yarısının elektriğe erişimi olmadığını ve ülke nüfusunun önümüzdeki 30 yıl içinde iki katından fazla artması beklendiğini ifade etmiştir. O dönemin Nijerya Enerji bakanı Babatunde Fashola, 2018 Mayıs’ında Reuters'e verdiği demeçte, ülkenin nüfusu için yeterli bir güç kaynağını garanti altına almak için mevcut nesil üretiminin 10 katından fazlasına ihtiyacı olduğunu ayrıca, önümüzdeki iki yıl içinde halkının %75'ine ve 2030 yılına kadar nüfusunun %90'ına elektriğe erişimi artırma hedefi olan Nijerya'da daha fazla yenilenebilir enerji için devam eden bir çaba olduğunu ifade etmiştir. 2019’da Nijerya Merkezli Nation gazetesinde ROSATOM Orta ve Güney Afrika İcra Kurulu Başkanı Dimitry Shornikov Nijerya ile Rusya arasında bilim ve nükleer enerji merkezi kurulması müzakereleri ilerleme aşamasına geldi. Her iki taraf da Nijerya'da bir merkez kurma konusunda nasıl ilerleyecekleri konusunda birlikte çalıştığını ifade etmiş, nükleer enerjinin yüksek düzeyde düzenlendiğini ve kontrol edildiğini, bunun iyi yönetildiğine ve birçok Nijeryalı'nın sahip olduğu kavramların aksine tehlikelere eğilimli olmadığına inanan bir gelişme olduğunu vurgulamıştır.
Aynı yıl, Rusya ile Etiyopya arasında Etiyopya'nın nükleer altyapısının uluslararası standartlara uygun olarak geliştirilmesine yardımcı olmak; nükleer ve radyasyon güvenliği yönetmeliği; nükleer malzemelerin, radyasyon kaynaklarının, nükleer malzemeler ve radyoaktif maddeler için depolama tesislerinin fiziksel olarak korunmasının denetlenmesi, nükleer maddelerin, radyoaktif maddelerin ve radyoaktif atıkların muhasebeleştirilmesi ve kontrolü için sistemlerin yanı sıra; nükleer enerjinin barışçıl kullanımları alanında temel ve uygulamalı araştırmalar; radyoizotop üretimi ve bunların endüstri, tıp ve tarımda kullanımı; ve nükleer endüstri için uzmanların eğitimi, eğitimi ve yeniden eğitilmesi üzerine Soçi’de gerçekleşen 2019 Rusya – Afrika Zirvesi’nde, dönemin ROSATOM Genel Müdürü Alexey Likhachov ve Etiyopya Yenilik ve Teknoloji Bakanı Getahun Mekuria imzalanmıştır. Rusya’nın Etiyopya Büyükelçiliği basın açıklamasında “İki ülkenin nükleer işbirliğini kolaylaştırmak için ortak bir koordinasyon komitesi kurulacak. Rusya ve Etiyopya özellikle araştırma, uzman değişimi, seminer ve konferans organizasyonu ve bilimsel bilgi alışverişinde işbirliği yapacaklar.“ Açıklamasında bulunmuştur. Daha sonra 2023 yılında, St. Petersburg-Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu oturum aralarında atom enerjisinin barışçıl kullanımı alanında Rus-Etiyopya işbirliğinin geliştirilmesine yönelik bir yol haritası imzalandı. Belge, ROSATOM Genel Müdürü Alexey Likhachev ve Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Yenilik ve Teknoloji Bakanı Belete Molla tarafından imzalandı. Yol haritasında, 2023-2025'te Etiyopya'da bir Nükleer Bilim ve Teknoloji Merkezinin yanı sıra büyük veya küçük güç kapasiteli nükleer santral inşa etme olanaklarını araştırmak için atacakları özel adımları tanımlamıştır.
Sonuç olarak, Rusya'nın Afrika'daki nükleer güç diplomasisi, dünya çapındaki güç dengesini yeniden şekillendirme çabalarının somut bir yansıması olarak görülebilir. Bu açıdan, enerji güvenliği, jeopolitik etki ve Batı odaklı uluslararası düzene karşı koyma konusundaki arzuları eş zamanlı olarak gerçekleştiren çok boyutlu bir teknik olarak karşımıza çıkmaktadır. Nükleer enerji, Rusya'nın Afrika politikasında sadece finansal bir avantaj kaynağı olmayıp, aynı zamanda uzun dönemli jeopolitik hayallerini gerçekleştirmek için hayati önem taşıyan araçlardan biridir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeniden küresel bir oyuncu olma çabasındaki Rusya, kendisini Afrika kıtasındaki aktörlerin stratejik bir yoldaşı olarak konumlandırmaya çalışmaktadır.
Bu bağlamda Moskova, Afrika ülkeleriyle kurduğu nükleer güç ortaklıkları aracılığıyla kıtadaki etkisini derinleştiriyor ve Batı'nın bölgedeki geleneksel etkisini dengelemek için stratejik adımlar atıyor. Nükleer enerji çalışmaları sadece enerji tedariki sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Rusya'nın üretim transferi, eğitim programları ve uzun süreli bakım hizmetleri yoluyla Afrika'daki ülkeler üzerinde uzun süreli bir etki yaratmasını da sağlıyor. Rusya'nın kıta politikası aynı zamanda Batı merkezli uluslararası düzene karşı bir girişim olarak da görülebilir. Nükleer enerji alanındaki mevcut ilişkileri aracılığıyla Rusya, Batı'nın Afrika üzerindeki tarihi etkisine ve günümüz kurallarına bir fırsat sunarak bu ülkelerin Batı'dan bağımsız, kendi ulusal çıkarlarına öncelik verebilecekleri bir kalkınma rotası izlemelerine olanak tanımaktadır. Dolayısıyla Afrikalı devletlere sağlanan avantajlar ve Rusya aracılığıyla sağlanan stratejik ortaklıklar sayesinde, Batılı aktörlere olan bağımlılığın azalmasına ve Afrika'da sömürgecilik karşıtı dış politika davranışlarının yükselişine katkı sunmaktadır.