Uluslararası Örgütlerin Türk Dış Politika Stratejilerindeki Güvenlik Odaklı Rolü

Makale

Uluslararası ilişkilerde güvenlik, devletlerin dış politika stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte genellikle askeri tehditler ve savunma stratejileriyle ilişkilendirilen güvenlik kavramı, günümüzde çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Ekonomik krizler, çevresel felaketler, terörizm, siber tehditler gibi faktörler, artık güvenliğin yalnızca askeri tehditlerle sınırlı olmadığını göstermektedir....

Uluslararası ilişkilerde güvenlik, devletlerin dış politika stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte genellikle askeri tehditler ve savunma stratejileriyle ilişkilendirilen güvenlik kavramı, günümüzde çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Ekonomik krizler, çevresel felaketler, terörizm, siber tehditler gibi faktörler, artık güvenliğin yalnızca askeri tehditlerle sınırlı olmadığını göstermektedir. Bu genişleyen güvenlik bakış açısı içinde, uluslararası kuruluşlar normatif ve pratik düzeyde güvenlik politikalarının oluşturulmasında önemli roller üstlenmektedir. Küreselleşmenin hızlanmasıyla birlikte devletlerin ulusal güvenlik stratejilerini uluslararası iş birliğiyle entegre etmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda uluslararası örgütler, devletler arası iş birliğini destekleyen, normları belirleyen ve uygulama mekanizmaları sağlayan önemli platformlar olarak öne çıkmaktadır.

Birleşmiş Milletler (BM), NATO, Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası kuruluşlar kriz zamanlarından ziyade barışın korunmasında da kritik bir rol oynamaktadır. Bu örgütler güvenlik politikalarının şekillendirilmesinde ve uygulanmasında belirleyici aktör olarak devletlere yardım ederken devletlerin kendi başlarına üstesinden gelemeyecekleri sorunların çözümünde de önemli katkılarda bulunmaktadır. Uluslararası örgütlerin rolleri sadece üye ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları gidermekle sınırlı değil aynı zamanda küresel ve bölgesel uzun vadeli güvenlik için yapısal reformları da içermektedir. Bu bağlamda, bu organizasyonların alt birimleri, sürekli denetim ve uyum süreci aracılığıyla organizasyonun misyonunu destekleyerek güçlendirmektedir. Örneğin, BM'nin Barışı Koruma Operasyonları, NATO'nun kolektif savunma stratejileri, AB'nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) gibi alt birimler, kendi içlerinde barış ve güvenlik konularında derinleşmiş uzmanlaşmış etkili mekanizmalar oluşturmuştur.

Bu makale, uluslararası örgütlerin dış politika stratejilerindeki güvenlik odaklı rollerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, örgütlerin güvenlik politikalarının nasıl şekillendiği, bu politikaların ulusal güvenlik stratejilerine etkisi, Türk Güvenlik Stratejileri üzerindeki rolleri ele alınacaktır. Ayrıca aşağıdaki temel araştırma sorularını yanıtlamayı hedeflemektedir: Uluslararası örgütlerin yapısı nedir, nasıl işler? Uluslararası kuruluşlar, Türk dış politika stratejilerinde nasıl bir rol oynamaktadır? Bu kuruluşların güvenlik politikaları, Türkiye’nin ulusal güvenlik stratejilerini nasıl etkilemektedir? Bölgesel ve küresel güvenlik dinamiklerinde uluslararası kuruluşların yeri nedir?
Bu çalışmanın önemi, uluslararası ilişkiler literatüründe genellikle devlet merkezli olarak ele alınan güvenlik stratejileri konusuna, uluslararası kuruluşlar perspektifinden katkı sağlamasıdır. Böylece, güvenlik politikalarının yalnızca ulusal seviyede değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde nasıl koordine edildiği ve uygulandığı daha iyi anlaşılacaktır.

1.ULUSLARARASI ÖRGÜTLERİN TANIMI VE FONKSİYONLARI

Uluslararası örgütler, küresel ve bölgesel düzeyde iş birliğini teşvik etmek, barış ve güvenliği korumak, ekonomik istikrarı sağlamak gibi çeşitli amaçlarla kurulmuş yapılardır. Bu örgütler, üyesi olan ülkelerin -bazı durumlarda üye olmayan devletleri de kapsayabilmektedir- iş birliğine aracı ve önayak olmaktadır. Devletler arası diplomatik ilişkilerde izledikleri politikalar zamanla kendi gelecek politikalarının temellerini oluşturmuştur. Geçmişte sürdürdükleri politikalar güncel olarak uluslararası arenada sorumlulukları olarak karşılarına çıkmaktadır.
Faaliyetlerinin başarı oranı ve hangi alanda hangi perspektiflerle çalıştıkları çok önemli olmuştur. Zira bu çalışmalar örgütlerin bünyelerine yeni üye ülkeler katabilmesi ve etki kapasitelerini genişletebilmeleri demektir. Örgütlerin faaliyetleri içerisinde başarıyla sonuçlananlar kadar başarısızlık geçmişleri de bulunur. Örgütler için başarısız faaliyetlerden daha kötüsü ise kurucu anlaşmalarındaki misyonlarının dışına çıkan politikalarda bulunmalarıdır. Bu durum örgütlerin kamuoyu tarafından en çok eleştirilen, tartışılan noktalarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Güven eksikliğine neden olan bu durum tarih boyunca birçok örgütün yıkılmasına veya yeniden yapılanmasına yol açmıştır. Kuruluşundan itibaren tarihten feyz alarak ilerleyen, gelişip dönüşen; içinde bulunduğu çağa uyum sağlayan aynı zamanda belirledikleri vizyona sadık kalan örgütler uluslararası arenada var olmaya devam etmektedir. Geçmişten günümüze varlığını koruyabilmiş veyahut yeniden yapılanmış; halihazırda aktif rol alan örgütleri incelediğimizde karşımıza çıkan sonuç bundan ibarettir.
Örgütlerin kuruluş amaçlarını incelediğimizde örgütler değişse de değişmeyen özellikle iki ana madde vardır: Ekonomi ve güvenlik. Bu iki ana konu uluslararası iş birliğinin olmazsa olmazı diyebileceğimiz, diğer bütün konulara da etki eden zincirin iki baş halkasıdır. Bu bölümde özellikle güvenlik alanına yoğunlaşılarak; Birleşmiş Milletler (BM), NATO, Avrupa Birliği (AB) gibi önde gelen uluslararası örgütlerin tanımları, kuruluş amaçları, işlevleri ve bu örgütlerin uluslararası güvenlik ve iş birliği üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

1.1.Birleşmiş Milletler (BM)

Birleşmiş Milletler (BM), 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın ardından uluslararası barış ve güvenliği sağlamak, uluslararası iş birliğini teşvik etmek ve insan haklarını korumak amacıyla kurulmuş bir uluslararası örgüttür. Örgütün görevleri, ilkeleri ve amacı BM'nin kuruluş antlaşması olan San Francisco Konferansı’nda imzalanan Birleşmiş Milletler Şartı’yla tanımlanmaktadır. Bugün, 193 üye devleti bulunan BM, küresel düzeyde en kapsamlı uluslararası örgüttür. (United Nations) Örgütün temel ilkeleri şunlardır: Devletlerin egemen eşitliği, uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi, güç kullanma tehdidi veya güç kullanmanın yasaklanması, BM Antlaşması'nın yükümlülüklerine sadakat, BM'nin içişlerine karışmama ilkesi, barış ve güvenliğin korunması ilkesi, uluslararası iş birliği ilkesidir. (United Nations) BM'nin temel fonksiyonları arasında barışı koruma, insani yardım, sürdürülebilir kalkınma, uluslararası hukuk ve insan haklarının teşviki yer almaktadır. Örgütün temel fonksiyonlarını sürdürmesini sağlayan kolları bulunmaktadır. İnsani yardım alanında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), hukuk ve adalet alanında Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), sağlık alanında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ekonomi ve kalkınma alanında Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC) ana kurumdur. Barış ve güvenlik alanında BM Güvenlik Konseyi aktiftir ve faaliyetlerin işlemesinden sorumludur. Bu faaliyete örnek olarak Barışı Koruma Misyonları verilebilmektedir. BM'nin en bilinen ve etkin rollerinden biridir.
Terörizm, barış inşası, insani yardım gibi dallarda farklı komisyonlar ve programlar kuran BM, güvenlik alanına BMGK ile tam kapsamlı bir yaklaşım sergileme gayreti içerisindedir. (United Nations) Misyonun etkinliklerinden birisi olan BM Barış Gücü bu konu için değerli bir örnektir, çatışma bölgelerinde tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak barışı sağlamak ve sürdürmek amacıyla askeri ve sivil personel göndermektedir. (United Nation Peace Keeping) Bu çalışmalar kapsamında MONUSCO ve UNMISS ortaya çıkmıştır. MONUSCO, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki çatışmalar için yürütülen bir misyondur. UNMISS ise Güney Sudan’daki iç çatışmalar üzerine kurulmuştur. Bunun yanında silahsızlanma ve nükleer silahlar üzerine de girişimler ve antlaşmalar oluşturmaktadır. (United Nations, 2010) (United Nations Mission in Sudan, 2009) BM Güvenlik Konseyi’nin uluslararası arenada izlediği politikalar ve gerçekleştirdiği operasyonlar üzerine pozitif imajının yanı sıra negatif olarak da eleştirildiği birçok nokta bulunmaktadır. Yapısında beşi daimî olmak üzere toplamda on beş üye bulunduran (ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa) konsey, daimî üyelere veto yetkisi vermiştir. Bu veto yetkisi karar alma ve politika süreçlerinde büyük güçlerin kendi çıkarlarını koruma doğrultusunda tıkanıklık yaratmalarına neden olmaktadır. Müdahalelerin üyelerin siyasi çıkarlarına göre şekillenmesi ve bazen geç kalması eleştirilerin ana nedenleridir. Bu da örgüt içerisinde ayrılıklar yaratmaktadır. 2003 yılında yaşanan ABD’nin Irak’ı işgali bu konudaki esas örneklerden birisidir. (Bosco, 2009) Veto hakkı konusundaki bir diğer eleştiri noktası ise 2022 yılında gerçekleşen Rusya’nın Ukrayna’ya işgalidir. İşgale karşı Rusya’nın veto yetkisi nedeniyle doğrudan müdahale kararı alınamamıştır. (Borger, 2022) Bir başka eleştiri alanı ise cinsel taciz suçlamalarıdır. Barış Koruma operasyonlarında yaşanan cinsel istismar ve taciz olayları büyük bir skandal olarak ortaya çıkmış, örgütün ve operasyonların itibarını ciddi derecede zedelemiştir. (Jasmine-Kim Westendorf, 2017)
BM'nin tarihi, kuruluşu, organları ve işleyişi, uluslararası barış ve güvenliği koruma misyonunu gerçekleştirmek için oluşturulmuş karmaşık ve çok yönlü bir yapıyı ortaya koymaktadır. Faaliyetleri, BM'nin küresel ölçekte barış ve istikrarı sağlama konusundaki kararlılığını göstermektedir. Ancak, bu faaliyetler ve politikaları üzerine aldığı ciddi eleştiriler, örgütün daha etkili ve adil bir şekilde işleyebilmesi için reform gerekliliğini ortaya koymaktadır. Tüm bu eleştirilere rağmen, BM, dünya sahnesinde barış, güvenlik ve insan hakları konularında merkezi bir rol oynamaya devam etmektedir. Gelecekte daha kapsayıcı ve dinamik bir yapıya kavuşma çabası içinde olan BM, küresel sorunlara yenilikçi çözümler üreterek ve üyeleri arasında daha güçlü iş birliği sağlayarak, uluslararası toplumun güven ve desteğini kazanma yolunda ilerlemeye devam etmektedir. Bu doğrultuda, BM'nin kendini sürekli olarak geliştirme ve değişen dünya dinamiklerine uyum sağlama çabası, örgütün küresel düzeydeki önemini ve etkinliğini pekiştirmektedir.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

İlk ve en öncelikli olarak yapmamız gereken, Japon vatandaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için proaktif diplomasi geliştirmektir. Bu temelde, benzer düşüncedeki ülkelerle koordinasyon sağlamak ve Japonya-ABD İttifakı'nı temel taş olarak kullanarak çok taraflı iş birliğini teşvik e...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Çin – Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) aracılığıyla ilişkilerini kurumsallaştıran ve 21. yüzyılda Afrika’daki rekabetin çıtasını yükselten Pekin, günümüzde Afrika’nın dış ilişkilerinde en çok dikkat çeken aktör konumundadır. Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı strat...;

Uluslararası ilişkilerde güvenlik, devletlerin dış politika stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte genellikle askeri tehditler ve savunma stratejileriyle ilişkilendirilen güvenlik kavramı, günümüzde çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Ekonomik krizler, çevresel felaketler, terö...;

Bundan yıllarca önce İngiltere Kraliçesi II. Elizabet’in 16 Mayıs 2008’de İstanbul’a gelen ve Dolmabahçe önüne demirleyen HMS İllustration adlı gemide verdiği resepsiyon hatırlardadır. Ülkemizde ve dünyada çok ilgi çeken bu resepsiyon Kraliçe’nin İngiltere’deki sarayında verdiği resepsiyon ile özdeş...;

Eğitim, kısaca, bireyde arzu edilen davranışların oluşturulması süreci olarak tanımlanmaktadır. Hem kişisel yönden hem devlet açısından eğitim, oldukça hassas ve sosyal bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, eğitim, genel itibariyle, sonuçlarının ve/veya çıktılarının değerlendirilebilmesi iç...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

Karadeniz bölgesi geçmişten günümüze çeşitli devletlerin mücadele verdiği alan olarak değerlendirilmiştir. Jeopolitik terimini ilk kullanan Rudolf Kjellen; bu kavramın ülkeden ülkeye farklılık gösterebileceğinin altını çizmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra farklı devletlerin ortaya çıkma...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bünyesinde yaptığımız bilimsel çalışmalar ile Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri kavrama ve analiz etmeye yönelik çabalarımızın ortaya koyduğu açık bir gerçek var: Aktörleri, kuralları, vizyonu eskisinden çok farklı olan yeni bir uluslararası sistem il...

Türk insanının, Osmanlı zamanında olsun, Cumhuriyet döneminde olsun, stratejik düşünceler üretebildiği ve bunları karar organları üzerinden uygulamaya geçirebildiği tarihi bir gerçektir.Bu özellik tarihte her ülke ve her toplum için geçerli olmamıştır.