Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken,
Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde
Balkanlar ile olan siyasi,
ekonomik, diplomatik, askeri,
güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin
stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşamlarını sürdürmesinden dolayı da
Türk Dış Politikası açısından
Balkanları vazgeçilmez kılmaktadır.
Türkiye, Lozan’dan kalan sorunları çözüme kavuşturduğu için, uluslararası siyasette daha aktif bir dış politika takip edebilecek bir duruma gelmiştir. Bu nedenle,
Türkiye sadece kendini ilgilendiren konularda değil, dünya barışını korumak amacıyla, aynı zamanda dünyada ki genel dış politika konularıyla ilgilenmekten geri kalmamıştır. Uluslararası siyasette
ekonomik çıkarlar önemli olduğu için, devletlerarasında bir takım gruplaşmalar meydana gelmiştir. Bu nedenle, bir tarafta Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanmış olan antlaşmalar ile kurulmuş ve mevcut durumu –statüko- korumaya çalışan anti revizyonist galipler, diğer tarafta ise mevcut durumu değiştirmek isteyen Almanya, Japonya ve galip devlet olmasına rağmen umduğunu bulamayan İtalya’dan oluşan revizyonist devletler yer almıştır. Bu dönemde, mevcut durumu değiştirmek isteyen grup sürekli olarak saldırgan bir dış politika izlerken, statükonun korunmasını isteyen devletlerden oluşan grup yatıştırma ve ödün verme politikası takip etmiştir. Günümüzde
Balkanlar’ın karıştırılmak istenmesi ve bunun farklı emeller doğrultusunda yeni haritaların ortaya çıkması ve cetvel/pergel ile çizilmek istenmesi tesadüf değildir! Keza, bölgesel olarak etrafımıza baktığımızda emperyalistlerin dünyamızı ve özellikle bölgemizi rahat bırakmadığı geçmişte yazılıdır. 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde ise Rusya-Ukrayna savaşı,
Karadeniz jeopolitiğinde NATO/
ABD/AB ve Rusya’nın deniz sahalarında üstünlük mücadelesi, bunlar yetmezmiş gibi
Balkanlar’a ve jeopolitik konumuna Çin ve Hindistan gibi uluslararası aktörlerinde eklenmesi
Balkanlar’ın nasıl bir güç mücadelesine sahne olduğunu göstermektedir. Bundan dolayıdır ki,
Balkanların refaha ve barışa ihtiyacı vardır; böylesine önemli ve
stratejik jeopolitikte
Türkiye’nin istikrarı desteklediği gibi, birçok konuda
Balkanların
ekonomik kalkınmasına, büyümesine ve gelişmesine verdiği destekler yadsınamaz bir gerçektir.