Yeniden Asya ve Türkiye'nin Güçlenen Jeopolitiği

Makale

Uluslararası düzenin Ukrayna ve Filistin'de cereyan eden çatışmalarla küresel bir karmaşa dönemine girmesiyle mevcut sorunlara çözüm üretme yeteneği de zayıflıyor. Bu durum, küresel ticaret ve tedarik zincirlerinde artan bir dengesizliğe yol açıyor. Kızıldeniz’de yaşanan tıkanma ve Rusya-Ukrayna savaşının derinleşmesiyle beraber ortaya çıkan jeopolitik tablo, Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridoru'nun değerli bir alternatif olarak öne çıkmasını sağladı....

Uluslararası düzenin Ukrayna ve Filistin'de cereyan eden çatışmalarla küresel bir karmaşa dönemine girmesiyle mevcut sorunlara çözüm üretme yeteneği de zayıflıyor. Bu durum, küresel ticaret ve tedarik zincirlerinde artan bir dengesizliğe yol açıyor. Kızıldenizde yaşanan tıkanma ve Rusya-Ukrayna savaşının derinleşmesiyle beraber ortaya çıkan jeopolitik tablo, Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridoru'nun değerli bir alternatif olarak öne çıkmasını sağladı.

Orta Koridor, Türkiyeden Kafkaslara uzanarak Hazar Denizini aşan, Türkmenistan ve Kazakistan’ı takip ederek Çine ulaşan tarihi İpek Yolunu yeniden canlandırmayı hedefliyor. Çini Avrupaya bağlayan bu hat birçok avantajıyla gerek Çin gerekse bölge ülkeleri açısından diğer koridorlara nazaran bir kazan-kazan fırsatı yaratabilir. Çinden Avrupaya giden yıllık yaklaşık 10 milyon konteynerin yüzde 96sı deniz yolu aracılığıyla taşınıyor. Yüzde 4’ü ise, Kuzey Koridoru olarak adlandırılan Trans-Sibirya Demiryolu hattı üzerinden sevk ediliyor.

Bu bağlamda, Orta Koridorun daha çok Kuzey Koridoru ile rekabete girebileceğini söylemek mümkün. Orta Koridor burada bazı önemli avantajlarıyla öne çıkıyor. Orta Koridor, Avrupa ile Asya arasında Kuzey Koridoru'na oranla daha hızlı ve 2 bin kilometre daha kısadır. Ayrıca, Orta Koridor'un Kuzey Koridoru'na göre yaklaşık 5 günlük bir avantajı vardır. Öte yandan, Orta Koridor'un ulaşım süresi deniz yoluna kıyasla 15 gün daha kısadır. Son olarak, Orta Koridor iklim koşulları bakımından da diğer koridorlara göre daha elverişlidir.

Yeniden Asya Girişimi ve Türkiye'nin ulaştırma politikaları

Türkiye, Orta Koridor çerçevesinde oldukça stratejik ve kilit bir ülkedir. Türkiye, Yeniden Asya Girişimi kapsamında Asya ülkeleriyle ekonomik işbirliğini derinleştirmeyi, çeşitlendirmeyi ve siyasi diyaloğunu ilerletmeyi hedefliyor. Ayrıca, Türkiye Yüzyılı vizyonu da Asyayla bağların ileri götürülmesini savunuyor. Bu nedenle, Orta Koridorun realize edilmesi Türkiyenin Asya yaklaşımında merkezi bir role sahiptir.

Bu bağlamda, Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolunun 2017'de faaliyete geçmesi Orta Koridor'un önemli bir ayağı olarak öne çıktı. Hattın Afganistana uzanmasını sağlayacak Lapis Lazuli Koridoru'nun da gündemde olması Orta Koridorun potansiyeli açısından bir fikir verebilir.

Türkiye, Orta Koridor'da ticaret hacmini 3'e katlamayı ve taşıma sürelerini 2030'a kadar daha da azaltmayı hedefliyor. Ayrıca Türkiye demir yolu üzerinden yük taşıma payını 2053e kadar yüzde 22ye çıkarmayı amaçlıyor. Bahse konu ulaşım koridorunda taşınan yüklerin hacmi 3 milyon tona yaklaşırken ileride bunun 10 milyon tona çıkması bekleniyor.
Bu koridor, aynı zamanda Avrupaya çıkan ticaret yollarını organize eden Kuşak Yol Girişimi ile de doğal bir sinerji yaratıyor. Türkiye, Kuşak ve Yol Girişimini "kazan-kazan" ilkesi çerçevesinde destekliyor. Bu bağlamda, Türkiye ile Çin arasında 2015'te Orta Koridor ile Kuşak Yol Girişimini uyumlulaştırmaya yönelik bir mutabakatın imzalandığını da not etmek gerekiyor.

Kuşak Yol Girişimi, Orta Koridor ve Zengezur

Diğer taraftan Zengezur Koridoru'nun açılması ile Orta Koridor'un jeopolitik önemi daha da artacak gibi görünüyor. Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattıyla Orta Koridor üzerinde kesintisiz demir yolu altyapısı zaten sağlandı. Hazar Denizi'ndeki geçişlerin sorunsuz sağlanması ve Zengezurun da tabloya dahil edilmesiyle sürekliliğin de sağlanması hedefleniyor. Zengezur Koridorunun Türkiye tarafında bulunan 224 kilometrelik hattının yapım çalışmalarıyla ilgili atılan adımlar da mevcuttur.

Bunların yanı sıra Orta Koridorun bazı zorlukları da bulunuyor. Örneğin gümrük sorunları, altyapı yetersizliği, taşıma kapasitesindeki sorunlar, koordinasyon eksikliği, sınır geçişlerindeki gecikmeler ve Hazar Denizi'nde düzenli Ro-Ro adı verilen tırları gemiyle karşıdan karşıya geçirme hizmetinin bulunmaması gibi hususlar ön plana çıkıyor. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Dünya Bankası ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi kuruluşlar Orta Koridora yönelik çalışmalarını derinleştirirken Avrupa Birliğinin (AB) de Küresel Geçit Projesi kapsamında Orta Koridor ile ilgilendiği biliniyor. Hatta bu konuda AB'nin bazı yatırımları da söz konusudur.

Sonuç olarak, küresel ticaretin jeopolitiği paradigmatik bir değişim sürecindedir. Deniz yolu hala büyük bir taşıma kapasitesi sunsa da süre ve maliyetlerin yüksekliği ülkeleri alternatif yollar aramaya yöneltiyor. Türkiye, Orta Koridor ile Çinin Avrupa'ya çıkışlar için kullandığı Kuzey Koridoru'na ciddi bir rakip olabilir. Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Kuzey Koridoru'nun kullanımı yüzde 50'ye varan oranlarda düştü. Kızıldeniz'deki sorunlar ve İsrail'deki çatışmalar ise Süveyş Kanalı'ndan geçen güney hattının güvenliğini sorgulatıyor. Türkiye, Kalkınma Yolu Projesi ile güney hattını Türkiye üzerinden Avrupaya çıkarmayı hedefleyen önemli bir girişimi de halihazırda detaylandırıyor.

Küresel ticaretin değişen paradigmasıyla birlikte Orta Koridor jeopolitik ve ekonomik olarak giderek daha önemli hale geliyor. Türkiye, Orta Koridor'u hayata geçirerek, özellikle Orta Asya'daki Türk devletleriyle ekonomik ve siyasi entegrasyonunu güçlendirebilir. Güvenlik ve verimlilik sorunları nedeniyle Orta Koridor'a olan ilgi artarken Asya ile Avrupa arasında stratejik bir köprü olan Türkiyenin bu konudaki girişimleri dikkati çekiyor. Orta Koridorun Kuşak ve Yol Girişimi ile yaratacağı sinerji ticaret yollarını yeniden şekillendirme potansiyeline sahiptir. Türkiye, Orta Koridor ile birlikte sadece transit bir ülke değil, aynı zamanda bölgesel ekonomik entegrasyonun önemli bir aktörü olarak da jeopolitik konumunu güçlendiriyor. (AA)
 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2778 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1115
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Dünya, 21. yüzyıla “pusulasız“ bir halde girdi. Soğuk savaşın yıkıntıları arasında kalan kurallara dayalı küresel düzen, çoğunluğun taleplerine yanıt veremezken Batı cenahı dışında kalan ülkelerin BRICS ile bir karşı-hegemonya alanı yaratmaya başladığı görülüyor.;

Geçtiğimiz Eylül ayında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın ABD’deki temasları sırasında ortaya attığı Arnavutluk’ta mini bir Vatikan modeli Alevi/Bektaşi devleti kurma planı halen devam eden şaşkın ve meraklı tartışmaları doğurdu. ;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Bu makale, diasporaların dünya sahnesinde nasıl bir güç unsuru haline geldiğini ve Türkiye'nin Afrika'daki etkisini artırma potansiyelini ele alıyor. Türk diasporasının Afrika'da üstlenebileceği kritik rol ve bu stratejinin Türkiye'nin ulusal çıkarlarına katkıları, yeni bir bakış açısıyla tartışılıy...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

Asya’dan sonra dünyanın en kalabalık insan nüfusunu barındıran Afrika, nice kadim kültüre ev sahipliği yapmış, insanlığın ve medeniyetin beşiği olmuş bir kıtadır. Dünyanın yedi harikasından biri olan Mısır piramitlerinin inşa sisteminin henüz çözülmemiş olması gibi tarihin çeşitli zaman aralıklarınd...;

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

5. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 04 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

3. Türkiye - ABD Forumu

Türkiye - ABD Forumu bu amaçla oluşturulmuştur. Karşılıklı gerçekleştirilecek Forum’un; aktif ve proaktif müzakerelerle Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkı yapması, ikili ve çok taraflı menfaatleri karşılıklı yükseltecek fırsatlar ve fikirleri ortaya koyan bir platform olarak hizmet sunması hedeflenmiştir.

  • 14 Ağu 2017 - 17 Ağu 2017
  • Washington - ABD

Türkiye - Güneydoğu Asya Stratejik Diyaloğu

Türkiye - Güneydoğu Asya Stratejik Diyaloğu; karşılıklı potansiyellerin ve mevcut işbirliklerinin nasıl stratejik bir işbirliğine dönüştürülebileceğini ortaya çıkarmayı hedeflemekte ve stratejik zeminin kapasite inşasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

  • 2021
  • Türkiye - Güneydoğu Asya

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.