ASYA PASİFİK 2024

Makale

Asya-Pasifik bölgesi küresel rekabetin yeni merkezi olmuş durumda. Bölgenin ekonomik ağırlığının artması jeopolitik olarak da öne çıkmasını sağlıyor. Amerika Birleşik Devleti (ABD)-Çin rekabetinin derinleşmesi bölgede artan stratejik çabaları daha da görünür kılıyor. İki ülkenin de tüm ağırlığını bölgeye yönlendirdiği ve rekabetin muhtevasının yayıldığı bir dönemden geçiyoruz. Dolayısıyla söz konusu rekabet bize uluslararası sistemin geleceği konusunda birçok şey anlatabilir....

Asya-Pasifik bölgesi küresel rekabetin yeni merkezi olmuş durumda. Bölgenin ekonomik ağırlığının artması jeopolitik olarak da öne çıkmasını sağlıyor. Amerika Birleşik Devleti (ABD)-Çin rekabetinin derinleşmesi bölgede artan stratejik çabaları daha da görünür kılıyor. İki ülkenin de tüm ağırlığını bölgeye yönlendirdiği ve rekabetin muhtevasının yayıldığı bir dönemden geçiyoruz.

Dolayısıyla söz konusu rekabet bize uluslararası sistemin geleceği konusunda birçok şey anlatabilir. 2023 yılında ABD-Çin ilişkileri; teknoloji, ticaret ve askeri alanda belirgin hale geldi. ABD, Çin'e karşı özellikle çip alanında yaptırımlar uygulayarak teknolojik bir çevreleme“yi yoğunlaştıracağını gösterdi. ABD ayrıca Güney Çin Denizi ve Tayvan civarındaki askeri varlığını daha fazla güçlendirdi. Çin ise Tayvana yönelik retoriğini keskinleştirdiği bir aşamaya geçti.

ABD Savunma Bakanı Lloyd James Austinin sene içinde güvenlik alanında gerçekleştirilen Shangri-La Diyaloğu'nda yaptığı açıklamada, Güney Çin Denizi'nde serbest dolaşımın korunması ve bölgesel müttefiklerine destek taahhüdü çerçevesinde ABD'nin askeri varlığını güçlendireceklerine dönük sözleri özellikle Tayvan Boğazı'nda artan askeri aktivitelere ve Çin'in bölgedeki iddialı tutumuna bir yanıt olarak görülüyor.

Diğer taraftan ABDnin 2024 yılı için 886 milyar dolar tutarında bir savunma bütçesini onaylaması dikkati çekti. Söz konusu bütçede Pasifik Caydırıcılık Girişimi kapsamında yaklaşık 9 milyar dolarlık kilit yatırımlar yer alıyor. ABD Savunma Bakanı daha önce yaptığı açıklamalarda yeni bütçede Hint-Pasifike yapılacak harcamalara odaklanacaklarını söylemişti. ABD savunma bütçesi Çinin çevrelenmesine dönük bir yaklaşımı sürdürmeye devam ediyor. Japonyanın duyurduğu ve bir rekor olan 56 milyar dolarlık savunma bütçesi ile beraber düşünüldüğünde Asya-Pasifik bölgesinde silahlanmanın önü sonuna kadar açılmış durumda.

Rekabet İşbirliğinin Önüne Geçiyor

ABD ve Çin arasında yüksek seviyeli diplomatik müzakerelerin yaşandığı bir yıl geçirildi. Sene başında casus balon“ krizi üzerinden kötüleşen ve kopma noktasına gelen ilişkiler, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinkenin Pekin ziyareti ile biraz düzelse de gergin kalmaya devam etti. Öte yandan askeri anlamda iki ordunun iletişim kanallarının uzun süredir kesik olması bir başka problem alanı olarak öne çıktı.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Joe Biden’ın kasımda San Franciscodaki zirvede bir araya gelmesi işbirliği“ umutlarını artırsa da yapısal bir karakter sergileyen ABD-Çin rekabetinin estetize edilmiş diplomatik görüşmelere rağmen yoğunlaşarak devam ettiği görüldü.

Liderler, ikili ilişkilerde istikrarı sağlamaya ve küresel sorunları çözmek için işbirliği yapmaya kararlı olduklarını açıkladı ancak somut olarak iki ordu arasında kesik olan iletişimin yeniden tesis edilmesi dışında bir gelişme olmadığı görüldü. İki ülkenin de giderek belirginleşen yeni bir soğuk savaş ortamında pozisyonlarını netleştirdiklerini söylemek mümkün.

Öte yandan ABDnin G20 zirvesinde duyurduğu Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) küresel ölçekte büyük yankı uyandırdı. Çin ve Rusyanın BRICS zirvesi ile çok kutupluluğu gündeme taşımaları ve BRICSin genişlemesi dikkat çeken diğer hususlar olarak göze çarptı. ABD, IMEC ile küresel altyapı alanında Çinin Kuşak ve Yol Girişimine bir alternatif yaratmaya çabalarken Çin ise BRICS ve ŞİÖ gibi mekanizmalar ile çok kutuplu bir küresel yaklaşımı tetiklemeye çabalıyor.

Bölgesel Güçler ve "Riskten Kaçınma" Çabaları

Japonya, Avustralya ve Filipinler gibi ülkeler ABD ile ittifaklarını konsolide ederken Hindistan gibi büyük güçlerin ABDye yakın ama nötr bir dış politika izledikleri görülüyor. Aslında Japonya ve Avustralya gibi ülkelerin dış politikalarındaki tek alamet-i farika ABD ile kurulan tarihsel ittifak. Bu nedenle geniş bir manevra alanlarının olmadığını söylemek mümkün.

Asya-Pasifik bölgesinde yer alan diğer ülkelerin ise ABD-Çin rekabetine uygun bir şekilde kümelenerek daha çok riskten kaçınmaya dönük bir yaklaşım izlediklerini söyleyebiliriz. 2024 yılında iki ülke arasında cereyan eden rekabetin derinleşeceğini ve gerginliğin devam edeceğini söylemek mümkün. Tayvan ve Güney Çin Denizi gibi parlama noktalarının önemini koruyacağı ancak olası bir çatışmanın beklenmediği iki ülkenin de askeri anlamda faaliyetlerini yoğunlaştırmaya devam ettiği bir döneme girdiğimiz aşikar. Kuzey Korenin olası bir kriz merkezi haline gelmesi gibi gelişmeler gündeme gelebilir.

Özellikle Tayvanda 2024 yılının hemen başında gerçekleşecek seçimler son derece mühim. Ancak tarafların statükoyu korumaya çabalayacakları bir belirsizlik dönemine girdik. Kayda değer olan şu ki ABD, askeri anlamda Tayvan’ı teçhiz etmeye devam ederken Çin de bölgedeki askeri modernizasyonunu ve yoğunluğunu artırıyor.

Küresel jeopolitik önümüzdeki dönemde artan çatışmalarla karakterize olacak gibi görünüyor. Bu nedenle yeni soğuk savaş ortamının derinleşmesi ve kutuplaşmaların artması beklenebilir. Çin ve Rusyanın ilan edilmemiş ittifakının daha da gelişeceği ve bunun küresel ayrışmada önemli bir rol üstlenebileceği söylenebilir. Öte yandan orta ölçekli güçlerin bölgesel anlamda ön plana çıkabileceği bir konjonktürün oluşacağı tahmin edebilir.

Müesses Uluslararası Nizam ile Çok Kutupluluk Yaklaşımı Karşı Karşıya

Sonuç olarak Asya-Pasifik bölgesinin küresel jeopolitikteki yerinin gelecek yıllarda daha da önemli hale gelebileceği söylenebilir. ABD-Çin rekabeti ve Çin'in yükselişi, 21. yüzyılın en belirleyici unsurları arasında yer alıyor. Öte yandan ABD'nin küresel hegemonyasının sorgulandığı ve gücünün aşınmaya başlandığı bir dönemden geçiliyor. ABD, son yıllarda dış politikada izlediği tutarsız yaklaşımlar nedeniyle zorluklar yaşarken bu durum diğer büyük güçlerin, özellikle de Çin'in çok kutupluluk söyleminin daha fazla dille getirilmesini sağlıyor.

İki ülkenin de kendi ulusal çıkarlarını maksimize etmeye çalıştığını ve ek olarak ABDnin mevcut düzenin sürdürülmesine odaklandığı söylenebilir. Çin ise mevcut düzenin artık "işleyemediği" ve alternatif yaklaşımların da değerlendirilmesi gerektiği argümanı üzerinden bir yaklaşım inşa etmeye çabalıyor. İki ülkenin birbirlerini nasıl algıladıkları, bu algıların politikalarını nasıl etkilediği ve uluslararası normların bu ilişkilerde nasıl bir rol oynadığı hususu belki de bu rekabetin bam telini oluşturuyor.

Ezcümle, bu rekabetin uluslararası sistemi yeniden şekillendireceği net. Çinin yükselişi, müesses uluslararası nizamın ABD liderliğindeki yapısını sorgulatıyor ve çok kutuplu bir dünya düzenine doğru eğilim göstermesine neden oluyor. Uluslararası sistemin ya da daha doğru bir deyişle küresel düzenin bir ham hayal olduğu ve küresel ölçekte sorumlu düzenleyici kurumların işlemediği bir fetret devrindeyiz. Dolayısıyla bölgesel ve orta ölçekli devletlerin daha proaktif olduğu bir dönem yaklaşıyor. Bu da daha fazla belirsizlik ve gerilim anlamına geliyor. (AA)
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

İlk ve en öncelikli olarak yapmamız gereken, Japon vatandaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için proaktif diplomasi geliştirmektir. Bu temelde, benzer düşüncedeki ülkelerle koordinasyon sağlamak ve Japonya-ABD İttifakı'nı temel taş olarak kullanarak çok taraflı iş birliğini teşvik e...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Çin – Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) aracılığıyla ilişkilerini kurumsallaştıran ve 21. yüzyılda Afrika’daki rekabetin çıtasını yükselten Pekin, günümüzde Afrika’nın dış ilişkilerinde en çok dikkat çeken aktör konumundadır. Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı strat...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

Uluslararası ilişkilerde güvenlik, devletlerin dış politika stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte genellikle askeri tehditler ve savunma stratejileriyle ilişkilendirilen güvenlik kavramı, günümüzde çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Ekonomik krizler, çevresel felaketler, terö...;

Bundan yıllarca önce İngiltere Kraliçesi II. Elizabet’in 16 Mayıs 2008’de İstanbul’a gelen ve Dolmabahçe önüne demirleyen HMS İllustration adlı gemide verdiği resepsiyon hatırlardadır. Ülkemizde ve dünyada çok ilgi çeken bu resepsiyon Kraliçe’nin İngiltere’deki sarayında verdiği resepsiyon ile özdeş...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Rusya'nın hem Avrasya bölgesine hâkim olmak hem de dünya politikalarında lider aktörlerden biri olmak amacıyla geliştirdiği Avrasyacılık tartışmaları, analitik olarak klasik ve modern olarak değerlendirilebilir.

Somali Cumhuriyeti; Afrika’nın doğusunda yer almakta olup Afrika Boynuzu olarak adlandırılan ve dünya gündemine açlığın, kıtlığın ve bulaşıcı hastalıkların yol açtığı felaketler nedeniyle sık sık gelen bir bölgede konumlanmış durumdadır.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir. Değişimin çok hızlı ve ola...

Türk insanının, Osmanlı zamanında olsun, Cumhuriyet döneminde olsun, stratejik düşünceler üretebildiği ve bunları karar organları üzerinden uygulamaya geçirebildiği tarihi bir gerçektir.Bu özellik tarihte her ülke ve her toplum için geçerli olmamıştır.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

21. yüzyılın kuşkusuz en önemli paradigma değişimlerinden birini küreselleşme süreci oluşturuyor. Bu süreçle beraber siyasal, sosyal, ekonomik pek çok alanda köklü değişimler yaşandı, yeni yol ve yöntemler keşfedildi, eski yöntemler yeniden inşa edildi; sonuçta yepyeni bir anlayışla karşı karşıya ka...