18 yaşında Almanya'ya okumak için geldim. Aşağı yukarı 36 senedir data (veri) güvenliği ve dijital identity (kimlik) güvenliği hakkında çalışan KOBIL adında bir şirket kurmuş oldum. Şirket hakkında fazla konuşmak istemiyorum çünkü bana göre data güvenliği ve güvenlik olayı çok çok önemli bir konudur. Bu nedenle yapılan çalışma çok çok değerli bir çalışma ki ve bu ulusal bir program. Benim her zaman söylediğim şöyle bir söz vardır: “Verilerine sahip olmayan ülkesine sahip olamaz.“. Çünkü bugün baktığımız zaman gerçekten data olayı artık yeni bir güç kaynağı haline gelmiş durumdadır. Yeni bir tehlike alanı oluşturmaktadır. Bu sebeple benim her zaman söylediğim şey, ülkeler kendi datalarına sahip olmak zorundadır diye düşünüyorum.
Kısaca KOBIL'den bahsedecek olursak, Amerikalılar bu şirketleri garajlarda kurarlar bizde Almanya anlayışı ile öğrenci yurdunda 1986 yılında kurulmuştur. 36 senedir ve aşağı yukarı 1990’dan bu yana çeşitli alanlarda güvenlik sistemleriyle ilgili konulara çalıştık. Orada da gerekli olan, önemli olan ürünleri geliştirdik. Bugün de güvenlik platformu dediğimiz konuların üzerinde çalışıyoruz.
Güvenliğin bir ülke için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. KOBIL, 100 milyonun üzerinde kullanıcıya sahiptir. Dünya çapındaki şirketlerle beraber çalışmaktadır. Türkiye olarak böyle bir şey başarmış olmamız ayrıca gurur veriyor. Böyle şirketlerin dünya çapında daha fazla ortaya çıkmasını isteriz çünkü buna da gerek olduğunu düşünüyorum. Daha önce Süleyman Bey’in söylediği gibi yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni döneme hoş geldiniz diyorum. Bugün yeni trendler oluşmuştur. İnsanların davranış şekilleriyle çok ilgilenilmektedir. Yapay zeka olarak bahsettiğimiz Chat GPT gibi yeni çözümler çok fazla ilgililer. Bu konuyu iyice düşünmek gerekiyor. Amazon, Microsoft çok fazla yatırım yapıyor. Bu konuda çok dikkatli olmak gerektiğini her seferinde söylemek istiyorum.
Başka bir konu olarak sosyal medya konusu ki ben asosyal medya diyorum. Ülkelerin verilerine sahip olmak için neden böyle bir çaba gösteriyorlar neden bu kadar ilgi gösteriyorlar kendimize sormamız gerekiyor. Çünkü bana göre bu iş öyle ilerledi ki sosyal medyada toplanan datalarda insanların hareket mekanizmalarını öngörebiliyorsunuz hatta gerçekten insanları manipüle edecek şekilde yönlendirebiliyorsunuz. Bugün sosyal medya denilen platformdaki haberlerin %75’inin yalan olduğu ispatlanmıştır. Almanya’da gençliğin %60’ının psikolojik sorunları olduğu söyleniyor. Data güvenliği sadece dataları kurmakla alakalı değildir. Bu alanı da korumak gerekir. Datalarla neler yapıldığını çok iyi öngörmek gerekiyor. Gerekli önlemleri almak gerekiyor. Herkesin elinde bir cep telefonu var ve bu cep telefonları bağımlılık yaratıyor. Bu telefonlarla hayatımızı değiştirecek şeyler de yapabileceğimize inanıyorum.
Yeni dönemin getirdiklerinde veri güvenliği önemli olmakla beraber veri toplama hastalığı da bulunmaktadır. Veri toplama hastalığı hangi sayfaya girildiğine, nasıl girildiğine vb. bakılmasıdır. Örnek vermek gerekirse 14 yaşında bir kız çocuğuna bir mektup geliyor, içerisinde sizi doğacak olan çocuğunuz adına kutlarım yazıyor. Mektubu babası açıyor kutunun içerisinde hediyeler bulunuyor. Hiç kimsenin çocuğun hamile olduğundan haberi bulunmuyor. Bu bilgiye nasıl erişildiği sorulduğunda kişinin alışveriş davranışlarından tahmin edildiği söyleniyor. Davranış şekillerimiz bu kişilerin eline geçtiği zaman bizleri manipüle etme imkanları olacaktır. Veri toplamanın ulusal bir tehlikeye doğru evrildiğini düşünüyorum.
KOBIL olarak her zaman söylediğimiz aynıdır. Kişilerin verilerinin yurt dışında tutulması çok risklidir. Örneğin biz İsviçre’yle çalışmaktayız. Kendilerine kart göndermek istediğimizde bunların Almanya’da kişiselleştirilmesini yasakladılar.
Dijital dönüşümü güvenliğin ötesinde ulusal bir problem olarak görüyor, ülkenin önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konular zamanla daha riskli hale gelebilir. Daha önce sık sık söylediğim gibi ülkenin Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri gerektiği gibi Veri Koruma Kuvvetleri de gereklidir. Çünkü datasını korumayan, devletini korumakta güçlük çekecektir. Günümüzdeki örnekler çok ciddi bir hal almıştır. Gelişmeler bunu göstermektedir.
Yapay zeka neden bu kadar önem kazanıyor? Yapay zekanın insanlara hizmet vermesinden çok insanları nasıl manipüle ederim diye kullanılacağını düşünüyorum. Süleyman Bey’in de söylediği gibi gıda sektöründe 40 sene önce 1 elmadan alınan değeri alabilmek için şimdi 16 elma yememiz gerekiyor. Bu durum şunu gösteriyor ki insanlığın bazı konularda uyanık olması gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi dünya 5 ülkeden de oluşmuyor. Veri koruma meselesi de diğer alanlarda olduğu gibi ülke içerisindeki önemli konulardan biridir. Benim burada söylediğim sadece Türkiye için değil her ülke için geçerlidir. Bu sebeple daha objektif davranmak zorundayız diye düşünüyorum.
Data güvenliği içerisinde kimliğin ne kadar önemli olduğunu da söylemek isterim. Sosyal medyada ve internet dünyasında birçok anonim hesap bulunuyor. Bu hesaplar yalan haberler yaydığı gibi ahlak dışı kullanımlarda da bulunuyorlar. Burada bir sorumsuzluk dünyası oluşmuştur. Bu durumun tekrar değerlendirilmesi gerekiyor. KOBIL kimliğiyle çalışıldığında bu verilerin kimsenin eline geçemediği, kişilik tespitleri gibi ön safhalarda büyük önlemler alan bir teknolojiden bahsediyoruz. Bizim tekniğimizin dünyada ilk üçe girebilecek şekilde bir teknolojiye sahip olduğunu söyleyebilirim.
Biz burada güçlü kimlik, akıllı kimlik gibi konuları işliyoruz. Bizim için önemli olan güçlü kimliğin nasıl elde edildiğidir. Öbür yandan akıllı kimlikle neler yapıldığı ve yapılabileceği meselesinde yapay zeka kullanıyoruz. Bu arada gördüğünüz gibi dijital kimlikte biz de yapay zeka üzerine yıllardır çalışıyoruz. Ama biz güvenlik yönünden yapay zeka alanında çalışıyoruz. Çünkü ileride yapay zekayla anlamsız işler yapılabileceğini düşünüyorum. Bu açıdan yapay zekayı da güvenli bir şekilde korumamız/kullanmamız gerektiğini düşünüyoruz. İleride görüleceği gibi insanlar sizin resimlerinizle birçok şey yapabilecekler. Ayrıca şu anda sizin videolarınızı çekerek sesinizi taklit edebiliyorlar. Yapay zeka odaklı bir güvenlik kullandığınız zaman onun sahte olduğunu ortaya çıkarabileceksiniz. Mekanizmaları geliştirmekteyiz şu anda.
Dijital dönüşümde siber saldırı nerede olacak? Geliştirilen elektrikli arabalarda Tesla’yı örnek verecek olursak, Tesla bugün otomobil firmasından çok software (yazılım) firmasıdır. Elektrikli arabaları elektrikli ortamlarda çalıştırdıkları için bu arabaların korunmadığı durumlarda bu arabalarda neler yapılabileceğini düşünmek gerekir. Kontrolü kaybettiğiniz zaman bu araçların her biri bir terörist gibi her yere saldırabilir. Burada da dediğimiz interneti de bu arabaların gittikçe daha akıllı olması (robotlar hakkında da aynı şey konuşulabilir), dolayısıyla aynı şekilde korunması gerektiğini düşünüyorum.
Finansal olarak da çok fazla saldırı olduğunu biliyorsunuz. Eğitim ve sağlık sektöründe de bu durum olacaktır. Devlete, şehirlere saldırı olabileceğini düşünüyorum. Bana göre burada da tehlike gittikçe kendini daha fazla gösteriyor. İngiltere’deki bir sigorta şirketinin yaptığı bir çalışmaya göre önümüzdeki senelerde 3 trilyon dolar finans sektörüne zarar verileceği yönünde rapor bulunmaktadır. Ekonomik olarak da bazı ülkeleri çökertebileceği gibi sistemin güvenlik statüsünü de sarsacağı için başka yönlere doğru gelişme olacağını düşünüyorum.
Özellikle şunu söylemeye çalışacağım. Bizim ülkemizin gerçekten tüketen değil üreten bir toplum olması gerekiyor. Devletin bu konuda birçok teşvikleri var. Bunlar çok değerli şeylerdir. Ama tüketen toplumdan çok üreten bir toplum olabilirsek bana göre her şeyin daha iyi olacağını düşünüyorum.
Kısaca Almanya’dan söyleyeceklerimin bu kadar olduğunu belirterek sözlerime son veriyorum.