27’den 36’ya Uzanan Yoldaki Yeşil Işık
AB komisyonu ayrıntıları nasıl ortaya koyacak, nasıl bir yol haritası çizecek henüz belirsiz. Ama Brüksel Rusya tehlikesi karşısında can havliyle yeniden genişleme planını gündeme getirmiş durumda. Pipeline’da bekleyen Karadağ ve Rusya’ya karşı yaptırım uygulamayı reddeden Sırbistan dâhil Batı Balkan ülkeleri, Moldova, Gürcistan ve tabii Ukrayna’nın üyelik süreci öncelikli gündem. 2003 yılından beri sırada bekleyenlerin yine de muratlarına ermesi 2030’u bulur diye düşünülüyor. Ama üye sayısının 27’den 36’ya yükseltilmesinin gerektirdiği kapasite oluşumu altyapı ve uyum düşünülmeden genişlemenin konuşulması, rasyonel ve makul bir genişlemeden çok Rusya’yı yalnızlaştırma ve kuşatma hamlesi olarak gözüküyor.
Evet, Gırnata ikiz zirvelerinden biri Rusya’ya karşı bir ortak cephe tasavvuru. Bu tasavvurla Sırbistan ve Kosova’daki sorunlar göz ardı edilerek, yeni bir Kıbrıs modeli yaratmanın maliyeti bile hesaba katılmıyor. İşaret fişeği ateşlenmiş durumda. Bu defa AB hazır ve ciddi deniyor. Hani yeni üyeleri özümseme kapasiteleri yoktu? Ortak tarım politikasına ayrılan bütçe payı ile bölge fonlarının yönünü bile yeni üyelere çevirmek, evde kavga çıkmasına yeter. Ama şimdi Gırnata’da yeni üyeliklere yeşil ışık yakılırken her şeye tozpembe bir gözlükten bakılıyor. Sanki “şevk akşamında Endülüs, üç defa kırmızı“.
Kervan Yolda mı Düzülecek?
Bunlar aynı anda mı AB üyesi olacak? Sırayla mı girecekler? Öncelik hangi perspektife göre ve hangi ülkeye verilecek? AB’nin yeni yedi yıllık mali programında bunların mali yükü nasıl fiyatlandırılacak? Üyelik sıralamasında, işgücü, mal, hizmet ve sermaye hareketleri serbestisi yanı sıra avroya geçiş süreçleri nasıl belirlenecek? Yoksa bunlar sonra mı düşünülecek? Şimdi Rusya’ya karşı oluşturulacak bu dayanışma kulübünün gelecekteki yaşama şansı nedir? Henüz hiçbir şey kesin değil. Niyet orada ve rakkaseler sahnede. 1963’ten beri eşikte bekleyen Türkiye’nin ise adı yok. Sanki çantada keklik. 2000 kilometrelik sınırın dışından gazel okumaya ve mültecileri bu sınırın dışında tutmaya amade bir ülke mi Türkiye? Bir sınır karakolu mu? Zaten üye adayıymış, AB Gümrük Birliği üyesiymiş, bunların hiç önemi yok mu? Gözlere “Avrupalı“ olarak görünen ülkeler, şimdi bando vagonuna binmeye hazırlanıyor. Hoş 2030 yılına kadar kim öle, kim kala! Ama niyet orada; Plan ise şimdi kabataslak şekliyle Gırnata’da masada. Üye adayı listesinde adı olmamakla birlikte Ermenistan da Gırnata’da. Avrupa Siyasi Topluluğu yani EPC bir hayli kalabalık. 50 üyesi var. AB’nin göç kalkanı Türkiye orada değil. Azerbaycan’ın gitmekten vazgeçmesi ise bir hayli manidar. Rusya’nın Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan’a bırakması bu kararda ne kadar etkili oldu acaba?
Göstermelik Çalışma Grupları
Göstermelik dediğime bakmayın. Özellikle Ukrayna’nın üyelik sürecinin jeostratejik boyutundan öte AB tarım politikaları açısından önemi var. Hem zaten AB bütçesinin hâlâ üçte birini yutan tarım, Ukrayna’nın üretim kapasitesini topluluk için çok cazip hâle getiriyor. Üstelik eğer bir kara veya nehir yolu alternatifi de kesinleşirse, AB Türkiye’nin tahıl koridoru kontrolüne de daha az ihtiyaç duyar hâle gelir. Yeşil tarım, yeşil enerji, şu anda Gırnata zirvelerinde üyelerin genişleme yorgunluğunu üzerlerinden atmalarını sağlamış izlenimi veriyor. Polonya, Macaristan ve Slovakya gibi üyelerin Ukrayna tepkilerini yatıştırmak belki şimdilik kolay. Ama aslında aynı sofradan yemek yemeye başlandığında tarım sektörü ağırlığı olan bu ülkelerin, Ukrayna tahılına, Sırbistan sığırlarına verecekleri tepkiler serbest ticaret kuralları ile bağdaşmayabilir. Ama bu da sonraki sorun. Gırnata zirvesinin diğer iki gündem maddesinin göç ve iltica olması kaçınılmaz. Tarihin derinliklerinde önce Vizigot, sonra Emevi istilaları görmüş olan Endülüs, şimdi Gırnata’da buluşan 50 “Avrupa ülkesi“ temsilcisi için yeni göçün eski istilalarla değerlendirildiği bir mekân. Ama çalışma gruplarında göç ve göçmen sorunları yanı sıra, silah, organ ve uyuşturucu kaçakçılığının tartışıldığını sanmıyorum. Oysa genişlemeden önce bunların değerlendirilmesi ve kaçakçılığa karşı daha etkin işbirliği önerilerinin geliştirilmesi gerekmez mi?
Biz Nerede? Onlar nerede?
Evet, 6 Ekim’de biz İstanbul’un 4 yıl 10 ay 23 gün süren düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılını gururla kutlarken 27 AB lideri Avrupa’nın yeniden şekillendirilme planını konuşacak. Rusya, Çin, Hindistan, BRICS’in diğer üyeleri, Türkiye ve ABD dışarıdan izleyecek. Rusya, Çin ve ABD’nin böylesine büyük bir ticaret blokunun oluşumundan nem kapacağına eminim. Şimdilik konuyu yarına bırakmayı seçecekler ve suyun akış yönünü izlemeye, hatta bu yönü saman altından su yürüterek değiştirmeye çalışacaklarına eminim. Türkiye’nin seyirci tribünlerinde bırakılması ise AB’nin büyük hatası olacak.