“Endülüs’te Raks”, Gırnata’da İki Zirve

Makale

5 ve 6 Ekim tarihlerinde Granada veya Yahya Kemal’in dizelerinden ilhamla Gırnata iki önemli zirveye ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri Avrupa Siyasi Topluluğu (European Political Community veya EPC), diğeri ise üye ülkelerin devlet başkanlarının toplantısı....

5 ve 6 Ekim tarihlerinde Granada veya Yahya Kemal’in dizelerinden ilhamla Gırnata iki önemli zirveye ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri Avrupa Siyasi Topluluğu (European Political Community veya EPC), diğeri ise üye ülkelerin devlet başkanlarının toplantısı. İkiz Gırnata zirvelerindeki temanın biri uzun bir süredir derin dondurucuda bekletilen AB genişleme süreci. Diğeri ise çeşitli çalışma gruplarında dijitalleşme, göç ve yasal olmayan göç, enerji, çevre ve yeşil politikalar, nihayet çok taraflılık ve jeostrateji konuları olarak görünüyor. Bütün bu konular, sahnede çeşitli raksların sergileneceğinin işareti. Rakkaseler ise sayıca artmış durumda.

27’den 36’ya Uzanan Yoldaki Yeşil Işık

AB komisyonu ayrıntıları nasıl ortaya koyacak, nasıl bir yol haritası çizecek henüz belirsiz. Ama Brüksel Rusya tehlikesi karşısında can havliyle yeniden genişleme planını gündeme getirmiş durumda. Pipeline’da bekleyen Karadağ ve Rusya’ya karşı yaptırım uygulamayı reddeden Sırbistan dâhil Batı Balkan ülkeleri, Moldova, Gürcistan ve tabii Ukrayna’nın üyelik süreci öncelikli gündem. 2003 yılından beri sırada bekleyenlerin yine de muratlarına ermesi 2030’u bulur diye düşünülüyor. Ama üye sayısının 27’den 36’ya yükseltilmesinin gerektirdiği kapasite oluşumu altyapı ve uyum düşünülmeden genişlemenin konuşulması, rasyonel ve makul bir genişlemeden çok Rusya’yı yalnızlaştırma ve kuşatma hamlesi olarak gözüküyor.

Evet, Gırnata ikiz zirvelerinden biri Rusya’ya karşı bir ortak cephe tasavvuru. Bu tasavvurla Sırbistan ve Kosova’daki sorunlar göz ardı edilerek, yeni bir Kıbrıs modeli yaratmanın maliyeti bile hesaba katılmıyor. İşaret fişeği ateşlenmiş durumda. Bu defa AB hazır ve ciddi deniyor. Hani yeni üyeleri özümseme kapasiteleri yoktu? Ortak tarım politikasına ayrılan bütçe payı ile bölge fonlarının yönünü bile yeni üyelere çevirmek, evde kavga çıkmasına yeter. Ama şimdi Gırnata’da yeni üyeliklere yeşil ışık yakılırken her şeye tozpembe bir gözlükten bakılıyor. Sanki “şevk akşamında Endülüs, üç defa kırmızı“.

Kervan Yolda mı Düzülecek?

Bunlar aynı anda mı AB üyesi olacak? Sırayla mı girecekler? Öncelik hangi perspektife göre ve hangi ülkeye verilecek? AB’nin yeni yedi yıllık mali programında bunların mali yükü nasıl fiyatlandırılacak? Üyelik sıralamasında, işgücü, mal, hizmet ve sermaye hareketleri serbestisi yanı sıra avroya geçiş süreçleri nasıl belirlenecek? Yoksa bunlar sonra mı düşünülecek? Şimdi Rusya’ya karşı oluşturulacak bu dayanışma kulübünün gelecekteki yaşama şansı nedir? Henüz hiçbir şey kesin değil. Niyet orada ve rakkaseler sahnede. 1963’ten beri eşikte bekleyen Türkiye’nin ise adı yok. Sanki çantada keklik. 2000 kilometrelik sınırın dışından gazel okumaya ve mültecileri bu sınırın dışında tutmaya amade bir ülke mi Türkiye? Bir sınır karakolu mu? Zaten üye adayıymış, AB Gümrük Birliği üyesiymiş, bunların hiç önemi yok mu? Gözlere Avrupalı olarak görünen ülkeler, şimdi bando vagonuna binmeye hazırlanıyor. Hoş 2030 yılına kadar kim öle, kim kala! Ama niyet orada; Plan ise şimdi kabataslak şekliyle Gırnata’da masada. Üye adayı listesinde adı olmamakla birlikte Ermenistan da Gırnata’da. Avrupa Siyasi Topluluğu yani EPC bir hayli kalabalık. 50 üyesi var. AB’nin göç kalkanı Türkiye orada değil. Azerbaycan’ın gitmekten vazgeçmesi ise bir hayli manidar. Rusya’nın Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan’a bırakması bu kararda ne kadar etkili oldu acaba?

Göstermelik Çalışma Grupları

Göstermelik dediğime bakmayın. Özellikle Ukrayna’nın üyelik sürecinin jeostratejik boyutundan öte AB tarım politikaları açısından önemi var. Hem zaten AB bütçesinin hâlâ üçte birini yutan tarım, Ukrayna’nın üretim kapasitesini topluluk için çok cazip hâle getiriyor. Üstelik eğer bir kara veya nehir yolu alternatifi de kesinleşirse, AB Türkiye’nin tahıl koridoru kontrolüne de daha az ihtiyaç duyar hâle gelir. Yeşil tarım, yeşil enerji, şu anda Gırnata zirvelerinde üyelerin genişleme yorgunluğunu üzerlerinden atmalarını sağlamış izlenimi veriyor. Polonya, Macaristan ve Slovakya gibi üyelerin Ukrayna tepkilerini yatıştırmak belki şimdilik kolay. Ama aslında aynı sofradan yemek yemeye başlandığında tarım sektörü ağırlığı olan bu ülkelerin, Ukrayna tahılına, Sırbistan sığırlarına verecekleri tepkiler serbest ticaret kuralları ile bağdaşmayabilir. Ama bu da sonraki sorun. Gırnata zirvesinin diğer iki gündem maddesinin göç ve iltica olması kaçınılmaz. Tarihin derinliklerinde önce Vizigot, sonra Emevi istilaları görmüş olan Endülüs, şimdi Gırnata’da buluşan 50 “Avrupa ülkesi“ temsilcisi için yeni göçün eski istilalarla değerlendirildiği bir mekân. Ama çalışma gruplarında göç ve göçmen sorunları yanı sıra, silah, organ ve uyuşturucu kaçakçılığının tartışıldığını sanmıyorum. Oysa genişlemeden önce bunların değerlendirilmesi ve kaçakçılığa karşı daha etkin işbirliği önerilerinin geliştirilmesi gerekmez mi?

Biz Nerede? Onlar nerede?

Evet, 6 Ekim’de biz İstanbul’un 4 yıl 10 ay 23 gün süren düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılını gururla kutlarken 27 AB lideri Avrupa’nın yeniden şekillendirilme planını konuşacak. Rusya, Çin, Hindistan, BRICS’in diğer üyeleri, Türkiye ve ABD dışarıdan izleyecek. Rusya, Çin ve ABD’nin böylesine büyük bir ticaret blokunun oluşumundan nem kapacağına eminim. Şimdilik konuyu yarına bırakmayı seçecekler ve suyun akış yönünü izlemeye, hatta bu yönü saman altından su yürüterek değiştirmeye çalışacaklarına eminim. Türkiye’nin seyirci tribünlerinde bırakılması ise AB’nin büyük hatası olacak.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Rusya, Afrika kıtasındaki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmekte ve bu stratejilerden biri olarak nükleer enerji diplomasisini ön plana çıkarmaktadır. Küresel enerji piyasalarında önemli bir aktör olan Rusya, Afrika'nın enerji açığını gidermek ve kıtanın sürdürülebilir kalkınma...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerjinin bölge ülkeleri yanında Avrupa devletlerinin geleceğinde şekillendirici jeoekonomik, jeostratejik ve jeopolitik güç olacağının öne çıktığı 21’inci asırda, Rusya-Ukrayna savaşından sonra daha da önem kazanmış ve enerji güvenliği konusunda rekabet alanlarının enerji...;

Stratejik konumu ve doğal kaynakları nedeniyle önemli bir rekabet alanı olan Afrika, 21. yüzyılda çok sayıda aktörün, kapsamlı politikalar geliştirdiği ve zirveler organize ettiği kıta olarak dikkat çekmektedir.;

Ulusal ve uluslararası alanda ülkelerin güveliği sadece siyasi ve askeri meseleler ile ilgili olmamıştır. Özellikle soğuk savaş sonrasında oluşan yeni dünya düzeninde küreselleşmenin yükselişiyle beraber, ekonomik konuların önemi daha artmıştır. ;

İsrail'in devletinin kurulduğu 1948 yılından günümüze uzanan Siyonist ideolojinin militarist bir devlete dönüşmesi, orta doğu coğrafyasında katliama varan insan hakları ihlallerinin sona ermeyeceğinin göstergesidir. İsrail devletinin 7 aydır süren bombardımanlarının Gazze'de yarattığı yıkım ve sonuc...;

Dünya hemen her konuda sınırın “ölçüsüzce“ zorlandığı “kritik“ bir dönemden geçmektedir. Başta zihin ve beden itibarıyla bizzat insan olmak üzere aile, toplum ve devlet gibi hemen her toplumsal ve siyasal yapı bu durumun bir yansıması olarak derin bir “güvenlik krizi“yle karşı karşıyadır. Uluslarara...;

Tüm eş-etkinlikleri ile birlikte, bu yıl onuncusu gerçekleştirilecek İstanbul Güvenlik Konferansı, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya: Güvenliğin Güvenliği - Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği““ ana teması altında küresel ölçekte katılımla ...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 04 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

5. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 04 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...

Meritokrasi Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar...