Doğu Asya, bölgesel büyümeyi yönlendiren Çin, Japonya ve Güney Kore gibi büyük oyuncularla hayati bir ekonomik merkezdir. Realpolitik, ekonomik gücün siyasi etkiye dönüştüğünü kabul eder. Bölgedeki uluslar, pazarlara, kaynaklara ve teknolojik gelişmelere erişimi güvence altına almak için ekonomik rekabet, ticaret anlaşmaları ve bölgesel ekonomik entegrasyon çabaları içindedir. Yani bu devletler bir yandan uluslararası sistem içerisinde ve bölgede mevcut ya da potansiyel çıkarlarını, kazanımlarını kollarken diğer yandan da sürdürmekte oldukları kazanımları güvence altına almak istemektedirler. Bu nedenle de bölge devletleri mevcut ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmek adına işbirliği içerisindedirler.
Kuzey Kore'nin nükleer silah programı, Doğu Asya'da önemli bir realpolitik kaygıdır. Kuzey Kore'nin nükleer kapasite arayışı, rejimin hayatta kalmasını sağlamanın, pazarlık gücünü artırmanın ve olası askeri müdahaleleri caydırmanın bir yolu olarak görülüyor. Ancak Kuzey Kore merkezli çıkabilecek bir çatışma bölgedeki güvenliği ve istikrarı riske atacağı için küresel ekonomi ve siyaset açısından önemli bir konumda yer alan Çin, Japonya ve Güney Kore bunu engellemek için birlikte hareket etmeleri mümkündür. 19. yüzyılda Napolyon’un Avrupa’daki güç arayışı ve yayılmacılığına karşı bir güçler dengesi oluşturmak ve Avrupa’da istikrarı kalıcı kılmak adına Avrupalı devletler 1815’de bir Avrupa Ahengi inşa etmişlerdir. Doğu Asya’daki devletler de istikrarı korumak adına olası bir tehdit durumunda böylesine bir ittifaka yönelebilirler.
ABD, istikrarı desteklemek ve olası çatışmaları caydırmak için Doğu Asya'da Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Filipinler de dahil olmak üzere güvenlik ittifakları sürdürdüğünü iddia etmektedir. Fakat bu bir güç dengeleme stratejisidir. ABD, Asya’da kendisinin aleyhine oluşabilecek bir güç merkezini engellemek ya da tesirini azaltmak adına bu ittifaklara yönelmiştir. Çin'in yükselişini yönetmek, ABD'nin Doğu Asya politikasının merkezi bir yönü olmuştur. ABD, Çin'i ekonomik ve diplomatik olarak meşgul etmeye çalışırken, Çin'in bölgedeki toprak anlaşmazlıkları, askeri modernizasyon ve insan hakları sorunları gibi iddialı eylemleriyle ilgili endişelerini de dile getirmektedir.
Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) Bölgesel Forumu gibi bölgesel güvenlik mekanizmalarına ve girişimlerine katılmaktadır. Kendi çıkarlarını korurken bölgesel güvenlik meselelerine ilişkin söylemi etkilemeye, ortaklıklar kurmaya ve bölgede istikrarı korumaya istekli gözükmektedir. Çin, bölgesel anlatıları şekillendirmek ve sorumlu bir küresel oyuncu imajını desteklemek için kültürel alışveriş, eğitim girişimleri ve medya etkisi gibi yumuşak güç araçlarını kullanır. Kültürel diplomasiye yatırım yapar ve komşu ülkeler arasında olumlu algıları geliştirmek için Çin dili ve kültürel programlarını destekler. Çin'in Doğu Asya stratejisi, bölgesel etkisini artırmayı, ulusal çıkarlarını güvence altına almayı ve Doğu Asya'daki uzun vadeli jeopolitik hedeflerini ilerletmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda hareket ederken olası tüm çatışma durumlarından kaçınmak isteyecektir. Çünkü Çin, güvenliği ve refahını gözetmek zorunda olduğu kalabalık bir nüfusa sahip. Bölgesel ve küresel etkisini arttırma doğrultusunda ilerlerken herhangi bir çatışmaya girmesi Çin’in büyümesini durdurucu hatta tersine çevirici bir etki oluşturabilir.
Realpolitik, güç dengesinin dinamik ve değişime tabi olduğunu kabul eder. Devletler, kendi aralarındaki güç kapasitelerindeki değişiklikleri sürekli olarak değerlendirip bunlara uyum sağlar ve stratejilerini buna göre ayarlar. Bir devletin gücü önemli ölçüde artarsa, mevcut dengeyi bozabilir ve diğer devletlerin endişelerine veya tepkilerine yol açabilir. Bu, dengeyi yeniden sağlamak için yeniden düzenlemeleri, ittifakları veya eylemleri tetikleyebilir. ABD, Çin’in küresel yükselişini ya da hakimiyetini durdurmak adına Doğu Asya’da Çin’e karşı kışkırtıcı ya da saldırgan bir politika takip edebilir. Ya da Çin’in küresel yükselişi ya da hakimiyet arayışı Doğu Asya’da Çin’i yayılmacı bir politika takip etmeye sürükleyebilir. Her iki durumda da Doğu Asya’da barışçıl ortam sona erer ve bölge büyük güçler mücadele sahasına dönüşür. Realpolitik, uluslararası ilişkilerde kişisel çıkar, güç dinamikleri ve stratejik hesaplamalara dikkat çekerek güç dengesini anlamak için pragmatik bir çerçeve sağlar. Devletlerin davranışlarını, uluslararası sistemin ve bölgesel istikrarın şekillenmesinde güç mülahazalarının öneminin altını çizer.