Sudan’da 2013 yılında hükûmet tarafından paramiliter güç olarak kurulan Hızlı Destek Güçleri (RSF) ile Sudan ordusu arasında uzun süredir var olan gerginlik, 15 Nisan 2023 Cumartesi sabahı Hartum’da silahlı çatışmalara yol açmıştır. Çatışmalarda en az üç kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı belirtilmektedir. Ayrıca Hartum Havalimanı’nda çatışmalar nedeniyle uçaklar alevler arasında kalırken uluslararası toplum taraflara silah bırakıp diyaloğa yönelmesi çağrısında bulunmaktadır.
Gelişmelerin arka planını şöyle özetlemek mümkün: Sudan’da 2019 yılında Ahmed Awad Ibn Auf komutasındaki askerler Ömer El Beşir’i devirerek iktidara el koymuştur. Darbe sonrasında Geçici Askerî Konsey kurulmuş ve ülkede “olağanüstü hâl“ ilan edilmiştir. Geçici Askerî Konsey yönetiminde ülkedeki tansiyon düşmemiş, devam eden protestolarla birlikte çok sayıda sivil öldürülmüştür. Geçici Askerî Konsey ile protestocuların liderleri arasında sivil yönetime geçiş ile ilgili bazı kararlar alındıysa da bunlar gerçekleşmemiştir. Neticede Sudan 25 Ekim 2021 tarihinde yeni bir darbeyle karşı karşıya kalmıştır. Bu darbe sürecinde ise RSF’nin Hartum sokaklarında yer aldığı bilinmektedir.
RSF’ye biraz değinmek gerekirse; oluşum 2013 yılında Sudan hükûmeti tarafından alınan bir kararla Sudan ordusuna paralel bir oluşum olarak kurulmuştur. RSF’nin kökeninde, Sudan hükûmetinin geçmişte isyanları bastırmak için kullandığı silahlı bireylerden oluşan Cancavid milislerinin yer aldığını da söylemek mümkündür. RSF, Darfur’daki savaş haricinde uluslararası alanda da önemli misyonlarda bulunmuştur. Örneğin, Hafter güçlerini desteklemek için Temmuz 2019’da yaklaşık bin kadar RSF Askerî Libya’ya gönderilmiştir. Ayrıca Yemen iç savaşında da Sudan ordusu ile beraber, Suudi Arabistan liderliğindeki Arap koalisyon güçleri arasında yer almıştır.
Sudan’da siyasi ve askerî krizler devam ederken RSF’nin Hartum, Merowe ve El-Obeid’deki havalimanları ile başkanlık sarayını kontrol ettiği bilinmektedir. RSF, Sudan ordusu yanında yardımcı bir güç olarak bilinse de aslında bu iki oluşum arasında derin bir güç mücadelesi de mevcuttur. Yakın geçmişte RSF’nin orduya dahil edilmesine yönelik bir reform tartışması da gündeme gelmiştir. Ancak bu reformun nasıl gerçekleştirileceği, yeni askerî sistemin nasıl oluşturulacağı konusunda bir karara varılamamıştır. Bu belirsizlik içerisinde ordu birimleri ve RSF arasında dönem dönem gerginlikler yaşanmıştır.
Bu yüksek tansiyonlu sürecin sonunda 15 Nisan’da Hartum’da yine silah sesleri yankılanmıştır. Çatışmalar daha çok Sudan ordusu karargâhı, Savunma Bakanlığı ve Hartum Havalimanı çevrelerinde yoğunlaşmıştır. Hatta öyle ki çatışmalar nedeniyle havalimanındaki uçaklar alev alırken, sosyal medyada hızla yayılan havalimanındaki sivillerin kaydettiği videolarda çatışmaların yol açtığı panik gözlenmiştir. Çatışmaların başlangıcıyla ilgili olarak Sudan ordusu ve RSF yaptıkları açıklamalarda birbirini suçlamaktadır. Sudan ordusundan Tuğgeneral Nabil Abdallah yaptığı açıklamada, Hartum ve ülkenin geri kalan kısmındaki orduya ait kamplara RSF tarafından saldırılar düzenlendiğini dile getirmiştir. Diğer yandan RSF ise açıklamasında, Sudan ordusunun Cumartesi sabahı Soba kampına girerek RSF askerlerini yere yatırıp tutuklama girişimiyle karşı karşıya kaldıklarını iddia etmiştir.
Uluslararası arenada gündeme oturan bu olaylar analiz edilirken bölgedeki diğer dinamiklerin de hesaba katılması önemlidir. Sosyal medyada dolaşan bir videoda, Merowa'daki hava üssünde RSF tarafından tutuklanan Mısırlı askerler gösterilmiştir. Bilindiği üzere Mısır, Sudan ordusu ile birlikte Etiyopya baraj projesinden kaynaklanan endişeleri nedeniyle ortak askerî tatbikatlar yapmaktadır. Bu yüzden RSF’nin güçlü olduğu Merowa’da Mısırlı askerlerin tutuklanması önemli bir gelişmedir.
Sudan'daki bu gelişmeler başta Mısır olmak üzere birçok bölge devleti tarafından büyük bir dikkatle takip edilmektedir. Mısır, Etiyopya, BAE, Katar ve Suudi Arabistan gibi devletler çatışmaların acilen durdurulması mesajı yayınlarken, yaşanan gelişmelerden sonra güvenlik endişeleriyle Çad da sınırlarını kapatmıştır. Diğer yandan Afrika Birliği, AB ve BM gibi uluslararası örgütler de taraflara silahları bırakmaları doğrultusunda çağrılarda bulunmaktadır. Kısacası yaşananlar bazı uzmanların açıkladığı gibi Sudan ordusu içindeki bir güç mücadelesinden çok daha büyük bir denklem olarak karşımızda durmaktadır.