Sermayenin Oyuncağı Yunanistan

Makale

Tarih boyunca savaşların esas nedenini ekonomik şartların bozulması oluşturmuştur. İdeolojik, dini ve etnik faktörler ise ekonomik nedenlerin maskelenmesi ve savaşan tarafların ikna edilmesi için aldatma ve yatıştırma vasıtası olarak kullanılmışlardır. Savaşanların motivasyonun bu tehlikeli faktörlerin ne kadar ustaca kullanılmasına bağlı olarak değiştiği görülmüştür. ...

Dr. Nejat Tarakçı
Jeopolitikçi

Giriş
Tarih boyunca savaşların esas nedenini ekonomik şartların bozulması oluşturmuştur. İdeolojik, dini ve etnik faktörler ise ekonomik nedenlerin maskelenmesi ve savaşan tarafların ikna edilmesi için aldatma ve yatıştırma vasıtası olarak kullanılmışlardır. Savaşanların motivasyonun bu tehlikeli faktörlerin ne kadar ustaca kullanılmasına bağlı olarak değiştiği görülmüştür. Ekonomik çıkmaza giren ulusal ve/veya uluslararası sermaye, kendi çıkarı tehlikeye girdiği andan itibaren genellikle siyasileri ve hatta BM’leri bile kullanarak savaşı mutlaka çıkarır. 21. Yüzyılda hemen hatırlanacak olanlar, 2003 Irak savaşı, 2011 Libya ve Suriye Savaşı, 2014 Yemen Savaşı ve 2021 Rusya Ukrayna Savaşıdır.

Sermaye, zamanı geldiğinde siyasi gücü savaşa zorlar ve kaçınılmaz olduğuna inandırır. Çoğu zaman siyasilerin, sermayenin isteklerini ulusal çıkar olarak tanımladıkları ve aldıkları savaş kararının kendilerini aklamak için kullandıkları da yaygın bir gerçektir. 1996 yılında ABD Dışişleri Bakanına CBS kanalında şu soru sorulmuştu: Irak’ta 500 bin çocuğun öldüğünü duyduk. Hiroşima’da bundan daha az insan ölmüştü. Elde edilenler bu bedele değer mi? M. Albright bu soruyu şöyle yanıtladı. Bu zor bir soru. Ama evet, elde edilenelerin ödenen bedele değdiğini düşünüyoruz. [1] Atatürk, gerçek ulusal çıkarın ne olduğunu “Savaş hayati ve zaruri olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.“ diyen dünyadaki tek liderdir.

Sermayenin tek amacı kar ve bunun sürdürülmesidir. Her şey kar oranlarına göre değişir. Yeteri kadar kâr, sermayeyi pervasız hale getirir. Bu bağlamda, kurulduğundan beri Türkiye ile sürekli sorunlar yaşadığımız Yunanistan, sermaye – ulusal çıkar - savaş üçgeninde özgün bir örnek oluşturmaktadır.

Yunanistan Devletini Sermaye Kurdurdu
1821’ de Mora’da Yunan İsyanı başladığında, bu hareketin motivasyonu içinde din, ideoloji ve etnik faktörler başı çekiyordu. Zayıflayan Osmanlı karşısında başta Rusya ve İngiltere olmak üzere Osmanlı karşıtları, jeopolitik faktörler nedeniyle Yunan isyanına destek veriyorlardı. Ancak işin içine sermaye girince durumlar değişti. Yunan ayaklanması, İngiltere’nin liberal ve romantik çevrelerinde büyük sempati toplamıştı. Hatta şair Lord Byron isyancılarla birlikte savaşmak için Yunanistan’a gitti. Öte yandan, Londralı finansçılar burada bir fırsat da gördüler. İsyanın liderlerine Londra borsasında işlem görebilecek Yunan İsyanı Senetlerini teklif ettiler. Eğer bağımsızlık kazanılırsa Yunanlılar bu senetleri faiziyle birlikte ödemeyi kabul edecekti. Bireysel yatırımcılar da kar etmek için veya Yunanlıların davasına sempati duydukları için (ya da ikisi birden) bu senetlerden aldılar. Yunan İsyanı Senetlerinin Londra borsasındaki değeri, isyancı Yunanlıların savaş meydanındaki başarılarına veya başarısızlıklarına göre inip çıktı. Türklerin zamanla savaşta üstün geldiği ve isyancıların yenilmesinin an meselesi olduğunda, hissedarlar tüm paralarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldılar. Onların çıkarı milli çıkar anlamına geldiğinden, Yunanlıların kazanması için Osmanlı filosunun yok edilmesi gerekiyordu ve sermaye adına 1827 yılında Navarin’de bu yapıldı. Böylece Yunanistan 1829 bağımsızlığına kavuştu. Sonuçta, yüzyıllardır süren boyunduruktan sonra Yunanlılar nihayet özgürdü, ancak özgürlük ülkenin asla ödeyemeyeceği bir borç yükü karşılığında elde edilmişti. Bağımsızlıktan sonra Yunan ekonomisi on yıllar boyunca İngiliz finansörlere bağımlı kaldı. Sermaye ile siyasetin iç içe geçmesinin kredi piyasası üzerindeki etkileri çok daha derin oldu. İngiliz kapitalistler Navarin Savaşından sonra paralarını riskli denizaşırı olaylara yatırmaya daha istekliydiler; çünkü yabancı bir borçlunun geri ödemeyi
yapmaması durumunda majestelerinin ordusu ve donanmasının paralarını geri alabileceğini
görmüşlerdi. [2]
 

[1] Nejat Tarakçı, Amerikan İmparatorluğu Gölgesindeki Türkiye s. 13-14
[2] Yuval Noah Harari, Sapiens s. 322-323


Makalenin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2723 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1086
Avrupa 22 641
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1385 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 611
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 4 185
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 20 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2045 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2045

Türkiye'nin, Yeni İpek Yolu güzergâhında, Orta Koridorun gelişimi, Avrasya üzerinden karasal Doğu-Batı ticaretinde lojistik üs haline gelmesi ve tedarik zincirinde merkez konumda olması, ekonomi ve dış politika önceliklerden biridir. Ayrıca Türkiye'nin bir enerji ticaret merkezi olma rolü güçlenmeli...;

Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) [CSTO | Collective Security Treaty Organization] üyeleri, Orta Asya Cumhuriyetleri, Türkiye’nin sınır komşusu Ermenistan ve yine Türkiye’nin en büyük partneri olan Rusya’dır.;

Liderler vardır ülkelerinin kaderini etkiler. Gemiler vardır dünyanın kaderini etkiler. Bu gemiler Yavuz ve Midilli adlarını verdiğimiz, Goeben ve Breslau’dur. Bu iki gemi sadece Almanya ve Osmanlı devletinin değil, Rusya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve Yunanistan’ın kaderini etkilemiş ve 1. Dünya...;

Kısa süre önce Çin, Pakistan ve Taliban yönetimindeki Afganistan arasında Kuşak-Yol Girişimi’ni Afganistan’a kadar uzatan bir anlaşma yapıldı. Taliban yönetiminin Çin yatırımlarına Çin’in de bölgesel güvenlik açısından ılımlı ve söz dinleyebilecek bir Taliban yönetimine ihtiyacı var. Bu nedenle Afga...;

Güçlü Müslüman devletlerin istikrarsızlaştırıldığına, “Çok-uluslu Koalisyon” adı verilen kavram tarafından BM Güvenlik Konseyi’nin BM tüzüğünün yedinci bölümü altındaki rolünün ayaklar altına alındığına şahit olduk. Son Afganistan krizinde görüldüğü gibi NATO’nun bölge-dışı operasyonlarını genişlett...;

'Şok ve dehşet' doktrinini geliştiren, Atlantik Konseyi Kıdemli Danışmanı Stratejist Dr. Harlan Ullman, Harici Genel Yayın Yönetmeni Tunç Akkoç'a ABD’nin dış politikası ve Çin ile ilişkileri konularında açıklamalarda bulundu: “ABD ve Çin arasında Soğuk Savaş’tan daha tehlikeli bir rekabet yaşanacak“;

Sadece devletlerin güvenliğini önceleyen Soğuk Savaş döneminden kalma askerî tehditler üzerinde yoğunlaşan geçmişteki güvenlik anlayışından, devlet aktörünün yanında artık birey, grup ve devlet-dışı yapılanmaların da bir güvenlik tehdidi olarak katıldığı siyasi, ekonomik, toplumsal ve teknolojik ala...;

Hint Okyanusu'nun güçlenmesiyle Pasifik yüzyılı yaşadığımızı ve Atlantik yüzyılını geride bıraktığımızı kabullenmeliyiz. Bunlar büyük tarihsel değişimlerdir.;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Bu rapor, Türk savunma sanayiinin gelişme sürecinin sürdürülebilirliginin ve ihracat potansiyelinin arttırılmasında, şekillendirilecek geleceğe uygun; insan sermayesi, yapı, süreç ve stratejilerin tasarlanmasına ışık tutmak, bu kapsamda alınabilecek tedbirleri saptamak maksadıyla hazırlanmıştır.