Avrupa’da Yeni Güvenlik Anlayışları ve Türkiye (Prof. Dr. Hasret ÇOMAK) - Kitap Analizi

Makale

Bu analiz Prof. Dr. Hasret Çomak’ın Avrupa’da Yeni Güvenlik Anlayışları ve Türkiye kitabını incelemek ve çıkarımlar yapmak üzere yazılmıştır. ...

Büşra Büyük

Yazar ve Kitap Hakkında

Bu analiz Prof. Dr. Hasret Çomak’ın Avrupa’da Yeni Güvenlik Anlayışları ve Türkiye kitabını incelemek ve çıkarımlar yapmak üzere yazılmıştır. Kitap üç bölümden oluşmaktadır. Bölümler sırasıyla; 21. Yüzyılda NATO’nun Yeniden Yapılandırılması ve Yeni NATO Stratejisi, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası, 21. Yüzyılda Avrupa Güvenliğine İlişkin Senaryolar ve Avrupa Güvenlik Sisteminin Geleceği şeklindedir. Temel olarak bahsedilen konular Soğuk Savaş sonrası Avrupa’da güvenlik ve savunma kimliği arayışı gelişmeleri ve yeni iş birliği şekilleri üzerinedir. Ayrıca iş birliğine yönelik olarak yapılacak olan uluslararası yapıların kurumsallaşması çerçevesinde NATO’da gerçekleşen dönüşümler ele alınmıştır. NATO – AB arasındaki ilişkiler değerIendirilerek, yeni güvenlik arayışlarına ilişkin yeni yaklaşımlardan bahsedilmiştir.

GİRİŞ

Soğuk Savaş sonrası güç dengelerindeki değişiklikler sonucu SSCB’nin yanı sıra ABD önemli bir güç haline gelmiş, NATO’nun kuvvet yapısında değişiklikler meydana gelmiştir. SSCB’nin dağılmasıyla birlikte dünya iki kutuplu bir sistemden tek kutuplu bir sisteme geçmiştir. 21. yy itibariyle birçok ülkenin ekonomik ve toplumsal anlamda gelişmesiyle birlikte yeni güçlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştur. Bu gelişmelerin de beraberinde birçok tehdit oluşturmasından dolayı ülkeler açısından güvenlik konusu önemli hale gelmiştir. Ekonomik, sosyal ve teknolojik olarak gündeme gelen güvenlik konsepti zaman içerisinde birçok değişime uğramıştır.

Güvenlikle ilgili olarak NATO – AB ilişkileri içerisinde Nice ve Helsinki Zirveleri ve Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları toplantısı gerçekleşmiştir. Bu zirveler AB’nin gelişimiyle ilgili özellikle adaylık ve oylama konusunda birçok kararın alınmasını sağlamıştır. Soğuk Savaş döneminde Varşova Paktı ülkeleri Avrupa bölünmüşlüğünü sona erdirmiş ancak sonrasında genel güvenlik ve barışı tehdit edecek birçok olay yaşanmıştır. Soğuk Savaş sonrası küresel çatışma ortamının sona ermesi ile de bu süreç yeni iş birliği arayışlarını da beraberinde getirmiştir. Bu sayede Avrupa’da güvenlik ve istikrarın sürekliliğinin sağlanması ve uluslararası kuruluşların yapılandırma dönemine girerek kurumsallaşmaları gerekli hale gelmiştir. Soğuk Savaş sonrası Avrupa’da güvenlik tanımlarının değişmesiyle birlikte gelişen tüm süreçler, içerisinde bulunan birçok faktörle birlikte ilerleyen bölümlerde ayrıntılarıyla incelenecektir.

  1. BÖLÜM: 21.Yüzyılda NATO’nun Yeniden Yapılandırılması ve Yeni NATO Stratejisi

Kitabın bölümlerini incelemeye başladığımızda ilk bölüm olarak “21. Yüzyılda NATO’nun Yeniden Yapılandırılması ve Yeni NATO Stratejisi“ karşımıza çıkmaktadır. Bölüm “NATO’ nun Dönüşümü“ ve “NATO’nun Yeni Kuvvet Yapısı“ olarak iki kısma ayrılmıştır. 1990’dan itibaren NATO’nun politik ve askeri yapısındaki dönüşümü etkileyen gelişmeleri değerlendirerek, NATO’nun güvenlik ortamındaki yeni koşullara uyma çabasıyla girdiği değişim sürecini anlatmayı hedeflemiştir.

NATO’nun dönüşümüyle ilgili olarak ilk bahsedilen konu Londra Deklarasyonu’dur. NATO 1990 öncesi dönemde Avrupa’daki özgürlük ve bağımsızlığı güvence altına alırken, 1990 sonrası dönemde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi yeni görevler edinmiştir. Bu konuda yapılan görüşmeler içerisinde ilk olarak Londra Deklarasyonu, Orta ve Doğu Avrupa’daki değişimlerle ilgili olarak gerçekleşen NATO Zirvesi’nde konuya ilişkin kararlaştırılan eylem planlarını içermektedir. Zirvede Varşova Paktı üyeleri ile ilişkiler, askeri stratejiler ve NATO’nun güçlendirilmesine yönelik kararlardan bahsedilmiştir. Zirve temel olarak Orta ve Doğu Avrupa-NATO ilişkilerini güçlendirmeyi hedeflemiş, sonrasında ise NATO kendini dönüştürmeye başlamıştır. Özellikle güvenlik konusunda uluslararası kurumlarla ilişkilere dikkat çekilmiştir. Bu Zirve’den hareketle uluslararası kurumların güvenliği sağlamadaki rolü iyi bir şekilde kullanılırsa, olumlu sonuçlara yol açacağı açıktır.

Daha sonrasında gerçekleştirilen Roma Zirvesi’yle ise Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin silahlı kuvvetlerinin yeniden şekillenmesine ilişkin gelişmeler yaşanmış ve çeşitli kararlar alınmıştır. Öncesinde yapılan Paris AGİK Zirvesi’nde “Yeni Bir Avrupa için Paris Şartı’yla düşmanca ilişkiler son bulmuştur. Bu konuda Paris Şartı devletlerarası ilişkileri düzenleyen, savaş ve kuvvet bulundurma konularında önemli bir belge olmuştur. AGİK kendi kurallarını uygulayan etkili bir forma doğru değişiklik göstermiştir. Roma Zirvesi’nde ise nükleer planlamalar yapılmış, Avrupa’nın iki önemli tarihsel süreçle karşı karşıya olduğu belirtilmiştir. Bunlar Avrupa’nın birleşmesine ve NATO’nun dönüşüm sürecine ilişkin süreçlerdir. AGSK ile NATO’nun Avrupa kolunun güçlendirilmesi söz konusu kararlardan biri olmuştur. Son olarak bu Zirve’de NATO’nun “kolektif savunma düzenlemeleri“ esaslı olduğu belirtilerek bağlayıcı yükümlülükleri ile istikrarlı bir kuruluş olduğu görüşüne varılmıştır.
NATO’nun dönüşümüyle ilgili olarak Londra Deklarasyonu ve Roma Zirvesi’yle birlikte Yeni NATO Strateji konusu da incelenmiştir. Yeni NATO stratejisi “Avrupa-Atlantik“ mimarisinin temel güvenlik örgütü olabilmesi için gündeme gelmiş ve yeni siyasi ve askeri yapılandırmaları içermiştir. 1949 yılında ortaya çıkan strateji yıllar içerisinde çeşitli değişiklikler geçirmiştir. 1957 yılından itibaren SSCB’deki nükleer silah alanındaki gelişmelerle ilgili olarak askeri alanda strateji değişikliğine gidilmiştir. SSCB ve Varşova Paktı üyeleriyle detant politikası sürdürülürken, SSCB dağıldıktan sonra NATO yeni bir strateji belirlemek zorunda kalmıştır. Geniş güvenlik yaklaşımlarını içeren bu strateji, değişen ve değişmeyen prensipleri belirlemiştir.

Yeni Strateji’nin değişmeyen ilkeleri temel olarak savunma ve güvenlik konularında geniş bir alanı kapsamaktadır. Temel olarak kolektif savunma, nükleer ve konvansiyonel silah kombinasyonu ve ABD’nin Avrupa’daki varlığı değişmeyen ilkelerdir. Temel güvenlik işlevleri ise istikrarlı bir güvenlik için bir kurum ve koordinasyon kurumu oluşturma, tehdit ve saldırılarda birlik ve dengeyi korumaktır. Tüm bu işlev ve ilkeler ortada bulunan tehdit ve zorluklara karşı oluşturulmuştur. Oluşturulan bu geniş yaklaşım Londra ve Roma deklarasyonlarının ana teması olan iş birliğini, çatışma önlemeyi ve kriz yönetimini içermektedir. NATO’nun Yeni Stratejisi’nin değişen prensipleri ise barışı korumayı, kriz yönetimini ve savunma gücünü daha da geliştirerek yeni NATO stratejisinin temel hedefi olan etkin bir güç elde etme amaçlarına ulaşmayı sağlamaktır.


Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2723 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1086
Avrupa 22 641
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1385 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 611
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 4 185
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 20 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2045 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2045

Türkiye'nin, Yeni İpek Yolu güzergâhında, Orta Koridorun gelişimi, Avrasya üzerinden karasal Doğu-Batı ticaretinde lojistik üs haline gelmesi ve tedarik zincirinde merkez konumda olması, ekonomi ve dış politika önceliklerden biridir. Ayrıca Türkiye'nin bir enerji ticaret merkezi olma rolü güçlenmeli...;

Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) [CSTO | Collective Security Treaty Organization] üyeleri, Orta Asya Cumhuriyetleri, Türkiye’nin sınır komşusu Ermenistan ve yine Türkiye’nin en büyük partneri olan Rusya’dır.;

Liderler vardır ülkelerinin kaderini etkiler. Gemiler vardır dünyanın kaderini etkiler. Bu gemiler Yavuz ve Midilli adlarını verdiğimiz, Goeben ve Breslau’dur. Bu iki gemi sadece Almanya ve Osmanlı devletinin değil, Rusya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve Yunanistan’ın kaderini etkilemiş ve 1. Dünya...;

Kısa süre önce Çin, Pakistan ve Taliban yönetimindeki Afganistan arasında Kuşak-Yol Girişimi’ni Afganistan’a kadar uzatan bir anlaşma yapıldı. Taliban yönetiminin Çin yatırımlarına Çin’in de bölgesel güvenlik açısından ılımlı ve söz dinleyebilecek bir Taliban yönetimine ihtiyacı var. Bu nedenle Afga...;

Bu makalem iyi niyetlerle hazırlandığına inandığım, fakat arşiv gerçekliğinden uzak kalmış, bu nedenle yanlışlar içindeki “Atatürk ve Bandırma Vapuru“ metni esas olmak üzere, bu konudaki tüm benzer anlatımları düzeltmek ve imkan yaratmak amacıyla çalışılmıştır.;

Güçlü Müslüman devletlerin istikrarsızlaştırıldığına, “Çok-uluslu Koalisyon” adı verilen kavram tarafından BM Güvenlik Konseyi’nin BM tüzüğünün yedinci bölümü altındaki rolünün ayaklar altına alındığına şahit olduk. Son Afganistan krizinde görüldüğü gibi NATO’nun bölge-dışı operasyonlarını genişlett...;

'Şok ve dehşet' doktrinini geliştiren, Atlantik Konseyi Kıdemli Danışmanı Stratejist Dr. Harlan Ullman, Harici Genel Yayın Yönetmeni Tunç Akkoç'a ABD’nin dış politikası ve Çin ile ilişkileri konularında açıklamalarda bulundu: “ABD ve Çin arasında Soğuk Savaş’tan daha tehlikeli bir rekabet yaşanacak“;

Sadece devletlerin güvenliğini önceleyen Soğuk Savaş döneminden kalma askerî tehditler üzerinde yoğunlaşan geçmişteki güvenlik anlayışından, devlet aktörünün yanında artık birey, grup ve devlet-dışı yapılanmaların da bir güvenlik tehdidi olarak katıldığı siyasi, ekonomik, toplumsal ve teknolojik ala...;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.