Kyros Döneminde Perslerin Savaşları Üzerine Araştırma

Makale

İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır. Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar. Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İran coğrafyası, Paleotik Çağ’dan itibaren yerleşim yeri olmakta ve göç almaktadır....

Giriş
Antik çağ medeniyetlerinden günümüze pek çok iz kalmıştır. Örneğin antik toplulukların birbirleriyle yaptığı savaşlar, ticaret için gittikleri yerlerde kendi kültürlerini yaymaları, yaptıkları anlaşmaları, sayımları, bildirileri vb. gibi belgeleri kil tabletlere yazarak bize yaşadıkları dönem ve geçmişleri hakkında çok değerli bilgiler bırakmışlardır. Kâğıt, o dönemlerde çok yaygın olmadığından veyahut kullanılsa bile zamana karşı eskiyip üzerindeki kayıtlı bilgiyi aktaramayacak düzeyde zarar gördüğünden, antik insanlar genellikle zamana karşı yüksek dirence sahip kil tabletlere yazmayı tercih etmişlerdir. Dikili taşlar, o dönemden günümüze ayakta kalabilen mabetlerin bazılarındaki yazıtlar, taşlara kazınmış bazı kayıtlar, eskiçağ eserleri ve üstte de bahsettiğim kil tabletler bunlara örnek olarak verilebilir. Çalışmamızda bunlardan edinebildiğimiz bilgilerden yola çıkarak Persler üzerinde kısaca duracağız. Kyros o dönemin olanaklarıyla nerede nasıl savaşlar yapmış, nereleri nasıl almış vb. gibi konuları incelemeye ve bilgi aktarmaya çalışacağız. Bu çalışma daha iyi anlaşılabilmesi için bölümlere ayrılmış ve konular bu şekilde ele alınmıştır.


Kyros Döneminde Perslerin Savaşları Üzerine Araştırma
  1. Perslerin Kuruluşu ve Genel Bilgiler
İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır.[1] Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar.[2] Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İran coğrafyası, Paleotik Çağ’dan itibaren yerleşim yeri olmakta ve göç almaktadır.[3] Persler bugünkü İran halkının ve Fars ırkının temellerini atan, o zamanki antik çağın en büyük devletlerinden birisini oluşturan halktır. Doğuda İndus Nehri, batıda ise Makedonya, güneyde Mısır ve Kuzeyde Karadeniz havzası olmak üzere o günün bilinen dünyasının neredeyse hepsini hâkimiyetleri altına almışlardır. Persler hakkında en kapsamlı kaynak dünya üzerinde bilinen ilk tarihçi Halikarnassoslu Heredotos’un yazdığı “Historia“ (Türkçesi “Tarih“) isimli eserdir ve çoğu bilgileri bu eserden elde ediyoruz. Persler tarih sahnesine ilk kez Kyros ile çıkmışlardır. Tarihçilerin “Büyük“ unvanı verdiği Kyros, Med imparatoru Astyages’i, Med başkentini bugünkü adıyla Hemedan, o zamanki adı Yunan kaynaklarında geçtiği üzere Akbatana’yı alarak dedesini tahttan indirip resmî olarak Pers İmparatorluğu’nu kurmuş oldu ve Medler (Asur kaynaklarında Mada) yok edildi.[4] Aslında Pers-Med savaşı bu kadar kısa sürmemiştir. Persler’in Kuruluş süreci konusunda bilgi veren Sippar Silindiri çivi yazısına göre Büyük Kyros ve Astyages arasındaki savaş yaklaşık olarak üç yıl sürmüş ve art arda çarpışmalar yaşanmıştır (M.Ö. 553-550). Sippar Silindiri’nde yazan diğer bilgilere göre: Gerçekten üçüncü yıl olunca Marduk, Anşan kralı ve genç hizmetkârı Kyros’u ona karşı harekete geçirdi. Kyros küçük ordusuyla Umman‐manda’nın büyük ordusunu dağıtarak Medlerin kralı Astyages’i ele geçirdi ve onu kendi ülkesinde tutsak etti.[5] Bundan başka, Medler’in düşüşünden sonra Med boyunduruğundaki bazı kabileler ve halklar, Pers egemenliğini tanımayarak isyan etmişlerdir. Fakat Kyros, bu isyanları sert bir şekilde bastırmıştır. Kyros ile Bactrialılar arasında bir savaş gerçekleşmiştir. Bactrialılar, savaş esnasında Astyages’in, Kyros’un eşi Amytis’in babası ve dolayısıyla Kyros’un kayınpederi olduğunu öğrenmişler ve bunun üzerine savaşa son vererek Perslere teslim olmuşlardır. Yani Astyages İle Kyros’un akrabalık bağları vardır. Herodotos ise Astyages’in, Kyros’un anne tarafından dedesi olduğunu iddia etmiştir.[6]
 
  1. Anadolu’ya ilerleyişleri
İlk önce dedesini tahttan indiren Kyros, daha sonrasında altın madenleriyle ünlü Lidya ülkesi üzerine yöneldi. Oraya yönelmesinin tek sebebi altın değildi. Anadolu, doğu ve batı ticareti arasındaki köprü görevini üsleniyordu ve ticaretle zenginleşmiş çok sayıda büyük şehirlere de sahipti. O dönemlerde Lidya hükümdarı Kroisos aşırı zenginliğiyle antik dünya tarihinin en zengin kralıydı. Kroisos’un zenginliğini yansıtan ise hiç şüphesiz Lidya başkenti Sardes’ti. Sardes, bugünkü Manisa Salihli’de bulunan antik bir kenttir. Sardes o dönemin en müstahkem mevkiinde, çok güçlü bir şekilde tahkim edilmiş ve alınması imkânsız olarak görülen bir şehirdi (Akropol). Kroisos döneminde Lidya ülkesi en parlak dönemini yaşıyordu. Mübadele aracı olarak parayı bulmalarıyla beraber güçlerine güç katmışlar ve emirlerine paralı askerler almışlardır. Savaşı başlatan aslında Kroisos’tur. Bu savaşın ne gibi sonuçlar açacağını dönemin kâhinlerine sormuş ve aldığı cevapları olumlu şekilde yorumlayınca bir bahane bulup Persler’in üstüne yürümüştür[7]. Med kralı Astyages ile Kroisos arasında kan bağları vardı ve Astyages, Kroisos’un eniştesiydi. Kroisos, eniştesinin intikamını alma bahanesiyle Kapadokya üzerine yürüdü. Buraya vardığı zaman askerlerine Kapadokya’yı yağmalattı ve Pers ordusunu beklemeye başladı. Pers ordusu gelince iki ordu Piteria mevkiinde savaştı. Savaş güneş batana kadar sürdü fakat taraflar yenişemedi. Gece çöküp herkes kendi tarafına çekilince Kroisos, sayısı az olan tarafın kendisi olduğunu görünce sonraki sefer mevsiminde hazır olmak için Sardes yolunu tuttu. Kyros ise Kroisos’u takip etmeyi seçti ve ordusuyla Sardes önüne vardı. Kroisos, Pers ordusunu şehrin önünde görünce bir kısmını terhis ettiği ordusunu geri toparlamaya çalıştı ve şehrin önüne çıkarak Pers ordusunu karşıladı. Fakat Pers ordusu karşısında tutunamayarak Sardes’e çekildiler[8]. Sardes 14 gün boyunca kuşatıldı. 15. gün şehrin dik uçurumlu kısmından bir grup asker, Sardes’in içine girdiler ve Sardes’in kale kapılarını açtılar. Böylece düşmez denilen Sardes düşmüş oldu.[9] Sardes’in düşmesiyle İyon şehir devletleri Kyros’a elçiler göndererek Lidya’ya nasıl tabilerse aynı şartlar altında da Pers egemenliğini kabul ettiklerini açıkladılar. Kyros ise buna hiddetlenerek olumsuz cevap verdi. Bu cevabı alan İyon devletleri kalelerine kapanarak savaş hazırlıklarına başladı. Bu iyon kentleri arasında sadece Milentos rahat durumdaydı çünkü Milentoslular, savaştan önce Persler ile antlaşma yapmışlardı.[10] Kyros, İyon kentlerinin alınma işini Harpagos isimli bir generaline verdi. Harpagos burada en zorlu mücadelesini Likya kentini almaya çalışırken vermiştir.[11] İyon şehir devletlerinin ele geçirilmesinden sonra Kyros, yönünü Mezopotamya istikametine çevirdi.
 
  1. Mezopotamya Seferi
Anadolu’dan sonra Kyros, yönünü Babil’e çevirdi. Lidya ile müttefik olan Babil’i kendisine katmak istiyordu. Ordusuyla yola çıktığı esnada Gyndes Irmağı’na vardı. Irmağı geçmek üzere ordusunu hazırlarken o dönem için kutsal sayılan atlardan bir tanesi ırmağa daldı ve akıntıda boğularak gözden kayboldu. Bunun üzerine Kyros o kadar sinirlendi ki o yılın sefer mevsimini ırmağı güçsüzleştirmek için harcadı ve Babil önlerine gelmesi bir yıl gecikti.[12] Bir yıl geç geldikten sonra Kyros nihayet Babil önlerine ulaştı. Şehir çok güçlü tahkim edildiği için alınması neredeyse imkânsızdı. Şehri kuşatmaya başladığında Babil halkı, ordusu ve kendisi ile surlar üzerinden alay etmeye başladı. Babil’in düşmeyeceğine o kadar emindiler ki surlara asker bile koymayı gereksiz bulmuşlardı. Kyros ise düşünüp bir plan kurdu. Plana göre, ordusunu; şehrin su kaynağı olan ırmağın girdiği ve çıktığı yerlere yerleştirmek üzere ikiye böldü. Daha sonra ırmağın kuvvetinin azaltılmasını sağlayarak bataklık hâline getirtti. Daha sonrasında ordusuna, bu iki gedikten içeri girme emrini verdi.[13] Babil o kadar büyüktü ki bir kısmının şehrin düştüğünden dahi haberi sonradan olmuştu. Kyros Babil’i kuşattığı sırada Babil’de bir bayram yapılıyordu ki halktan herkes buna dâhil olduğu için kimse surlara asker dikmemişti ve şehir savunmasız kalıyordu. Ve Babil böylece düşmüştü.
  1. Asya Seferi
Kyros’un Orta Asya seferleri karmakarışıklık içerisindedir. Net tarihler bilinmiyor olup eskiçağ yazarlarından öğrenebildiğimiz kadarını bilebiliyoruz. Genel kanı ise Kyros’un, Orta Asya üzerine iki adet sefer yaptığı şeklindedir. Aşağıda ilk önce Herodotos olmak üzere Orta Asya üzerine yaptığı seferler konusundaki iddia edilen bilgileri sunacağım.

4.a. Herodotos’a Göre Büyük Kyros’un Asya Seferi

Tarihçi Herodotos, Kyros’a en fazla direnen halklardan bahsetmiş olup direnmeden teslim olanları anmamıştır bile. Kyros Babil’i düşürdükten sonra zengin madenlerle dolu olduğu bilinen Orta Asya’ya gelmişti. Orta Asya’da kimilerine göre Türk olduğu rivayet edilen İskitler vardı. Bugünkü Kazakistan toprakları üzerinde göçebe bir hayat yaşıyorlardı. Asya zengin altın ve bakır madenlerin olduğu yeraltı zenginlikleriyle doluydu. Denizi ile Aral Gölü çevresindeki bölgelerde, bazen de Kafkasya bölgesinde dururlardı. Kyros’un burayı ele geçirmekteki amaçlarından birisi de bölgenin zenginlikleriydi. Diğeri ise kendisinin, insanları tek çatı altında toplamak için gönderildiğine inanmasıydı. Kyros, Babil’den Ekbatana’ya döndü ve savaş hazırlıklarına başladı. Massagetler’in başında Tomris isminde kocasının ölümünden sonra İskit tahtına geçmiş bir hükümdar kadın vardı. Kyros, Tomris’e bir elçi göndererek Tomris ile evlenmek istediğini iletti fakat Tomris, Kyros’un niyetinin evlilik değil ülkesini boyunduruk altına almak olduğunun farkında olduğu için bu teklifi reddetti. Bu reddedilmesi üzerine Kyros ordusu ile İskit sınırlarını geçmeye başladı. Bu sırada bir İskit elçisi geldi ve Kyros’a, Tomris’in mesajını iletti. Tomris; herkesin kendi ülkesine dönmesini ve herkesin kendi halkını idare etmesi gerektiğini söyledi. Kyros bu elçiyi dikkate almadı.[14] Ordusuyla sınırı geçmeye başladığında bir harp meclisi kurdu ve buraya Perslerin ileri gelenlerini davet edip görüş alışverişinde bulundu. Lidya kralı Kroisos da orada bulunuyordu. Her kafadan bir ses çıktı ve Kroisos’a ne yapılması gerektiğini sordu. Kroisos ise: “Kral“ dedi, “sana daha önce de demiştim, mademki Zeus beni sana verdi, soyunu tehlikeye atacak bir tuzak gördüğüm zaman bunu savuşturmak için elimden geleni yapmalıyım. Uğramış olduğum talihsizlik ve her şeyimi kaybetmiş olmam bana çok şey öğretti. Sen bir ölümsüz olsaydın ve komuta ettiğin birlikler ölümsüzlerden kurulmuş olsaydı, düşündüklerimi sana açmak zahmetine katlanmazdım; ama eğer sen de kendinin bir insan olduğunu ve insanlara komuta ettiğini kabul ediyorsan, önce şunu öğrenmelisin ki, insanın talihi bir tekerleğe benzer, döner, her zaman yüze gülmez. Bu ki, ben şimdilik karşı karşıya bulunduğumuz iş için başka türlü düşünüyorum. Eğer düşmanın saldırısını bu ülkede karşılarsak şu tehlikeye düşeriz: Yenilirsen, hem savaşı, hem de bütün imparatorluğu kaybetmiş olursun; İskitler savaşı kazanırlarsa, geri dönmezler, bu besbelli bir şey, senin krallığına karşı sefere devam ederler. Yendin diyelim, o zaman da bu onların toprağında kazanacağın zafer kadar büyük olmayacak, çünkü orada kaçan Massagetler’i, mutlu bir savaştan sonra kovalayabilirsin; şimdi gene baştaki düşünceme dönüyorum: Düşmanlarını yenersen, Tomris’in imparatorluğunun yüreğine kadar yürüyebilirsin. Bir de bırak bütün bu söylediklerimi, ayıp olur, dayanılmaz bir şey olur, Kyros’un, Kambyses oğlunun bir kadın önünde geri basıp ülkesinden bir parçayı ona bırakması. Şimdi benim düşüncem, ırmağı geçmek, ileri yürümek, düşman nereye kadar çekilirse, oraya kadar ilerlemek; sonra nasıl olacağını söyleyeceğim şekilde onlardan daha uygun bir duruma geçmek. Söyleyeceğim dediğim de şu, İskitler Perslerdeki inceliği bilmezler. Bu adamları denemek için sürülerimizden birçok hayvan öldürelim, yemekler pişirtelim, konak yerimizde büyük bir şölen yapalım; masrafa bakmadan, şarap, yemek ne varsa hepsini ortaya dökelim; sonra konak yerinde ordumuzun en az işe yarayanlarını bırakıp, üst yanını toplayarak ırmağa doğru geri çekilelim. Ya büsbütün yanılıyorum ya da onlar bu kadar güzel şeyi bir arada görünce üstüne atılacaklar ve kendimizi göstermek için meydanı bize bırakacaklar.“ diyerek kendi görüşünü belirtti.[15] Kyros bu görüşü beğendi ve buna göre hareket etmeye karar verdi. Bir çadır kurdurttu ve etrafına ufak bir Pers ordusunu koydu. Tomris’in oğlu komutasındaki bir İskit ordusu, Pers ordusunu yok edip çadıra yöneldi. Çadırdaki her şeyi yiyip içip sarhoş oldular. Daha sonrasında Perslerin ana ordusu belirdi ve bu İskit ordusunu, Tomris’in oğlu ile beraber esir aldı. Bu durum üzerine Tomris bir elçi daha yolladı ve “Massagetler’in bu ufak ordusu üzerinde kazandığın kaba zafer ile övüneblirsin.“ diyerek kendi ülkesine dönmesini istedi ve “Geri çekilmezsen Massagetler’in tanrısı olan Güneş adına yemin ederim ki seni ben kanla doyuracağım!“ diyerek bu meşhur sözünü söylemiştir. Kyros buna da aldırış etmedi. Daha sonra İskitler tam kapasiteli ordularıyla Perslerin karşısına çıktılar. Heredotos’un anlatımına göre önce birbirlerine ok atarak saldırmışlar sonrasında ise hançer ve kargılarla çarpışmışlardır. Savaşın sonucunda kazanan Massagetler oldu ve canını kurtarabilenler kaçtı. Kyros ise ordusunun çok büyük bir kısmı ile birlikte öldürüldü.[16] Kraliçe Tomris, savaş meydanını dolaşıp Kyros’u aradı ve onu bulunca başını kesip kan dolu bir fıçıya soktu ve şöyle söyledi: Sana söz verdiğim gibi, benim elimden kana doyuyorsun.

4.b. Diğer Tarihçilere Göre Birinci Asya Seferi

Büyük Kyros’un, Orta Asya seferinin ilerleyiş rotası, o dönemki yazarlarca sadece kısa kısa üzerinde durulmuş çelişkili cümlelerden ibarettir. Bazı bilim insanları çeşitli çalışmalarla bunu çok az genişletebilseler de hâlâ çok büyük bir kısmı büyük belirsizlikler kümesinden ibarettir. Bilim insanları, Büyük İskender’in izlediği güzergâhı izleyerek Büyük Kyros’un sefer rotasını bulmayı denemişlerdir. Konuyla ilgili elimizdeki en temel veri Damaskuslu Nikolaos (MÖ 64-?) ve Ksenophon’a aittir. Ksenophon’un verdiği bilgiler ise Büyük Kyros’un hâkimiyetine giren ilk Orta Asya kabilelerinin Cadusialılar ve Hyrcanialılar olduğunu göstermektedir. Kyros buradan Massagetler ile akraba oldukları düşünülen Derbikler ile savaşa tutuşmuş ve galip olan taraf ise Derbikler olmuştur.[17] Derbikler, Hintlilerden fil ve asker desteği alarak Perslere karşı direnmişlerdir. Bu esnada Kyros, bir Hintlinin mızrak darbesinden ötürü ağır yaralanmış ve askerleri tarafından ordugâhına taşınmıştır. Fakat iki gün sonra yaşamını yitirmiştir. Sakalar, Kyros’a olanları öğrenince desteğe gelmişler ve Derbikleri yok etmişlerdir. Bu savaştan sonra Derbiler Persler’in himayesi altına girmiştir. Kyros’un bu savaşta öldüğünü iddia eden Ktesias’ın bu iddiası şüphelidir ve teyit edilmemiştir. Yapılan araştırmalar Derbikler’in yenilmesinin ardından Kyros’un, Aria, Margiana ve Chorasmia bölgelerini ele geçirdiği yönünde deliller vermektedir. Çünkü bu üç bölge onun Orta Asya’nın iç kesimlerine ilerleyebilmesi için stratejik bir öneme sahiptir.[18] Kyros Chorasmia’yı, Babil seferinden önce ele geçirmiştir ve biz bu bilgiye o civarlarda bulunan kil tabletler sayesinde ulaşıyoruz. Bu stratejik yerleri de ele geçiren Büyük Kyros’un önündeki yeni hedef Bactria olmuştur. Bactria’yı da imparatorluğuna katan Kyros; Gandhara, Sattagydia, Arachosia, Drangiana ve Gedrosia bölgelerine ilerlemiştir. Arrianos’un anlattığına göre İskender, Asya seferi sırasında Drangiana’da Ariaspae ismiyle bir kavimle karşılaşmıştır. Bu kavim, Kyros’un Massaget seferinde Kyros’un ordusuna yardım ettiği için “Hayırseverler“ anlamına gelen Ariaspae ismini almışlardır. Bu bilgiler Kyros’un Drangiana’yı imparatorluğuna kattığının bir işareti sayılabilir. Ayrıca bu bilgiler dikkate alındığında Büyük Kyros’un İskitlere karşı ilk saldırılarının bu dönemde başlamış olabileceği düşünülebilir. Kyros’un birinci Orta Asya seferinin son durağı Hintliler üzerine olmuştur. Fakat zorlu koşullardan ötürü ordusunda sadece yedi askerin hayatta kaldığı rivayet edilir. Seferini de burada bitirip Ekbatana’ya dönmüştür.[19]


4.c. Diğer Tarihçilere Göre İkinci Asya Seferi

Büyük Kyros, Mezopotamya’yı aldıktan sonra sıra Asya’ya gelmişti. Ordusunu hazırladı ve Asya üzerine yürümeye başladı. Fakat Asya’dan ziyade büyük ihtimal Mısır’ı egemenliği altına almayı düşünmüştü. Ancak sürekli akın yapıp imparatorluğun kuzey topraklarını zor durumda bırakan Massagetler yüzünden yönünü Asya’ya, yani Massagetlerin yaşadığı bölgeye çevirdi.[20] Massagetlerin başında Tomris isminde bir kraliçe vardı. Eşi öldüğü için başa onu geçirmişlerdi.[21] Massaget saldırılarını kesin bir şekilde halletmeyi düşünen Kyros, Seyhun Nehri’nin ötesine geçmiş ve buraya Kyropolis isminde garnizon şehri inşa ettiriştir.[22] Massaget ve Pers savaşı konusunda en detaylı bilgiler Herodotos’a aittir. Ona göre Kyros, Tomris ile evlenmek istemiş fakat Tomris, Kyros’un niyetinin toprak olduğunu bildiği için bu teklifi reddetmiştir. Bunun üzerine Kyros, Aras Nehri’ni geçmiştir.[23] Kyros, bir bölük Massaget ordusunu sarhoş edip esir almıştır ve esir aldıkları arasında Tomris’in oğlu da bulunmaktaydı. Oğlunun esir alındığını öğrenen kraliçe, Kyros’a elçi göndererek bu başarının Pers ordusuna değil onları sarhoş eden şaraba ait olduğunu söylemiştir. Ve oğlunun kendisine teslim edilmesini, ülkesinden de çıkıp gitmesini istemiştir. Kyros bu denilenleri dikkate almamıştır. Tomris’in oğlu Spargapises, kendisine gelince ellerinin çözülmesi için Kyros’a yalvarmış, elleri çözülünce de ani bir şekilde kendisini öldürmüştür.[24] Bunun üzerine Tomris savaş hazırlıklarına başlamış ve Pers ordusunun karşısına çıkmıştır. Savaş önce iki tarafın birbirine ok atmasıyla başlamış ve ondan sonra hançer ve kargılarla vuruşmaya dönüşmüştür. İki taraf da uzun bir süre birbirine üstünlük kuramamış ve çok kayıp vermiştir. Heredotos bu savaş için “Barbarlar arasında geçen en kanlı savaş“ demiştir. Massaget ordusu bir süre sonra Pers ordusu üzerinde üstünlük kurmuş ve onları alt etmiştir. Kyros, ordusunun büyük bir bölümüyle beraber hayatını da kaybetmiştir. Herodotos’a göre, Kyros’un ölümü hakkında pek çok rivayet vardır ancak kendisine en inandırıcı gelen bu olduğu için bunu anlatmıştır.[25] Bu savaşın nerede olduğu konusunda bilim insanları bazı görüşler öne sürmüşler ve buna göre savaş; Ceyhun Nehri kıyısı, Tanrı Dağları civarı ve Talas bölgesi civarlarında yaşanmıştır.[26]



KAYNAKÇA
AŞAN, M. B., (2002). Yesi ve Çevresinde Sakalar. Türkler Ansiklopedisi, C.1, s. 628-631.
BİNGÖL, A. ve ÜNGÖR, İ. (2015). İskender’in Rüyası: Persler, Düşünce Dünyasında Türkiz, sy. 35, s. 31-84.
CEYLAN, ALPARSLAN ve CEYLAN, NEZAHAT, “İran Coğrafyasında Urartular“, Kafdağı, 2016, sy. 1, s. 13.
DURMUŞ, İLHAMİ, Türk Tarihinin Öncüleri, Akçağ Yayınları, Ankara 2013, s. 54, 55, 56.
DURMUŞ, İ., (2012). İskitler. Ankara: Akçağ Yayınları
DURMUŞ, İ., (1996). Massagetler. Bilig, sy. 3, s. 86-91.
FREEMAN, C., (2003). Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları, (Çev. Suat Kemal Angı) Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 90.
GÜNAŞDI, YAVUZ ve ÖZGÜL, OKTAY, “M.Ö. VI-IV. Yüzyıllar Arası Anadolu-Pers İlişkilerinin Bir Değerlendirilmesi“, Türkiz, 2015, sy. 35, s. 105.
HERODOTOS, Herodot Tarihi, (Çeviren: Müntekim Ökmen), İstanbul: Remzi Kitabevi, 1983.
KARAKETİR, ERAY, (2017), “Pers kralı Büyük Kyros’un (MÖ 559-530) Orta Asya Seferleri ve Ölümü“
KARATAY, O., (2012). İran ile Turan: Eskiçağ’da Avrasya ve Ortadoğu’yu Hayal Etmek. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
KİMBALL, J. D., (Mart-Nisan 2013). Savaşçı Kadınlar. Aktüel Arkeoloji, sy. 32, s. 100-113.
KUHRT, A., Eskiçağda Yakındoğu- Yaklaşık M.Ö. 3000-330 (çev. D. Şendil) İstanbul 2013.
KSENOPHON (2007). Kyros’un Eğitimi (Kyrou Paideia). (Çev. Furkan Akderin). İstanbul: Alfa Yayınları.
ROLLİGER, R., (2007). “Med Krallığı“, Arkeoatlas, sy. 6, s. 16.
SARIKAYA , SEVGİ, (2011) “Babil Kuneiform Tabletleri ile Antik Kaynaklar Işığında Media, Lydia ve Küçük Asya Fatihi Büyük Kyros“.
SEVİN, VELİ, Anadolu Arkeolojisi, Der Yayınları, İstanbul 2002, s.268-269.
SEVİN, V., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası. Türk Tarih Kurumu Yayınları. Ankara 2001.
 

[1] Yavuz Günaşdı ve Oktay Özgül, “M.Ö. VI-IV. Yüzyıllar Arası Anadolu-Pers İlişkilerinin Bir Değerlendirilmesi“, Türkiz, 2015, sy. 35, s. 105.
[2] Freeman, 2003
[3] Alparslan Ceylan ve Nezahat Ceylan, “İran Coğrafyasında Urartular“, Kafdağı, 2016, sy. 1, s. 13.
[4] Herodotos I. 69-74.
[5] Rollinger, R. (2007). “Med Krallığı“, Arkeoatlas, Sayı 6, s. 16; Sevgi Sarıkaya, (2011) “Babil Kuneiform Tabletleri ile Antik Kaynaklar Işığında Media, Lydia ve Küçük Asya Fatihi Büyük Kyros’’
[6] Herodotos I. 62.
[7] Herodotos I. 29-30.
[8] Herodotos I. 43-45.
[9] Herodotos I. 48-49; Veli Sevin, Anadolu Arkeolojisi, Der Yayınları, İstanbul 2002, s.268-269.
[10] Herodotos I. 79.
[11] Sevin 2001, 134.
[12] Herodotos I. 101-102.
[13] Herodotos I. 102-103.
[14] Herodotos I. 110.
[15] Herodotos I. 112.
[16] İlhami Durmuş, Türk Tarihinin Öncüleri, Akçağ Yayınları, Ankara 2013, s. 54, 55, 56.
[17] Ksenophon, IV. 4
[18] Herodotos, I. 153
[19] Eray Karaketir, (2017) ‘’Pers kralı Büyük Kyros’un (MÖ 559-530) Orta Asya Seferleri ve Ölümü’’ s. 8-9.
[20] Herodotos, I. 153, 201; Durmuş, 2012, s. 101
[21] Karatay, 2012, s. 250; Kimball, 2013, s. 103; Durmuş, 1996, s. 88
[22] Bingöl ve Üngör, 2015
[23] Herodotos, I. 201, 205
[24] Herodotos, I. 212-213
[25] Herodotos, I. 214
[26] Aşan, 2002, s. 629

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Cumartesi günü (27 Temmuz 2024) Golan Tepeleri'ndeki bir futbol sahasına yapılan roket saldırısı, pek çok gözlemcinin İsrail ile Hizbullah arasında topyekûn bir savaşın fitilini ateşleyebileceğinden korktuğu türden büyük çaplı bir olaydı. Çoğunlukla Lübnan-İsrail sınırında olmak üzere dokuz ay süren...;

Günümüzde güvenlik kavramına ilişkin genişletilmiş tanımlamaya gıda güvenliği de girmektedir. Gıda güvenliği konusu ele alınırken gıda güvenilirliği, gıda egemenliği, gıda paylaşılabilirliği ve gıda sürdürülebilirliği kavramları ile birlikte ele alınmaktadır.;

Çin Komünist Partisi Merkezi Komitesi 18 Temmuz 2024 de partinin 20. Ulusal Kongresinde alınan kararları hayata geçirmek için reformların derinleştirilmesi ve ülkenin her alan ve her şehirde, her kırsalda ve sektörde modernizasyonu için kolları sıvadı. ;

İnsanların vatandaşı oldukları, ikamet ettikleri veya yerleşik bulundukları topluluklardan ayrılarak farklı coğrafyalarda devam eden savaşlara gönüllü olarak katılmaları, devrimler çağından başlayarak modern devletler sisteminin oluşum sürecini takip eden bir olgudur. Bu süreci tanımlamak amacıyla a...;

Dünya hemen her konuda sınırın “ölçüsüzce“ zorlandığı “kritik“ bir dönemden geçmektedir. Başta zihin ve beden itibarıyla bizzat insan olmak üzere aile, toplum ve devlet gibi hemen her toplumsal ve siyasal yapı bu durumun bir yansıması olarak derin bir “güvenlik krizi“yle karşı karşıyadır. Uluslarara...;

İsrail ve Hamas arasında yeniden başlayan çatışmalar, yeniden yüz yüze gelinen Husi füze tehdidi, Hint Pasifik ve Kuzey Kutbu'nda yükselen tansiyon, Sahra Altı Afrika'daki çalkantılar ve Rusya'nın üçüncü yılına doğru ilerleyen Ukrayna savaşı geçtiğimiz yıl oldukça değişken bir güvenlik ortamı yaratt...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

8. İstanbul Güvenlik Konferansı (2022)

  • 03 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu Toplantısı 5

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu’nun beşinci toplantısı 25 Mayıs 2023 tarihinde İstanbul’da 6. Dünya Türk Forumu marjında gerçekleştirilecektir.

  • 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.

Rusya'nın hem Avrasya bölgesine hâkim olmak hem de dünya politikalarında lider aktörlerden biri olmak amacıyla geliştirdiği Avrasyacılık tartışmaları, analitik olarak klasik ve modern olarak değerlendirilebilir.