Emine KILIÇASLAN
Doç. Dr., Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, TÜRKİYE
Duygu YÜCEL
Dr. Öğr. Üyesi., Trakya Üniversitesi, TÜRKİYE
Doç. Dr., Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, TÜRKİYE
Duygu YÜCEL
Dr. Öğr. Üyesi., Trakya Üniversitesi, TÜRKİYE
- GİRİŞ
Oldukça sık karşılaşmaya başladığımız “Metaverse“ kavramının Türkçe anlamı “Yeni Gerçeklik“ olarak tanımlanmaktadır. Yenidünyaya ve geleceğe ait olan bu kavram oldukça hızlı bir şekilde hayatımıza girmeye başlamıştır. Siber toplumun göstergesi olarak da bakılan Metaverse kavramı geleceğin devlet yapılarını da etkileyecek gibi görünmektedir.
Tarihsel gelişim sürecinde devletlerin geçirdiği değişim, canlı sistemler olarak kabul edilen devletlerin kendini değiştirmesinin evrimsel zorunluluğu olarak görülmektedir. Bu bağlamda ulus devlet kavramından sonra ortaya çıkan elektronik devlet, dijital devlet ve “Metaverse“ kavramıyla karşı karşıya geldiğimiz sanal devlet kavramı ile yenidünya sürecinin içine çekilmekteyiz.
Buradan hareketle, kurgusal bir evren yaratan Metaverse ortamını anlamak bu makaledeki birinci adım olacaktır. Metaverse bütün dijital dünyaların birleştiği sanal evren olarak kabul edilmektedir. Yakın zamanda çalışma hayatından insanın özel hayatına kadar her alana sirayet edecek olan Metaverse kültür sanatta dâhil hayatın her alanında yeni bir dünya yaratma yolunda ilerlemektedir. Özellikle bilgisayar teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler “Metverse“ kavramını da hayatımıza dâhil etmiştir. Kavram Yunanca “meta“, “sonra ya da öte“ anlamına gelmektedir. İngilizcedeki “universe“ kavramı ile birleştirilmesi Metaverse (Evren ötesi) anlamı çıkmıştır. Bu bağlamda Metaverse bütün evrenlere üç boyutlu olarak katıldığımız bir bilişim evrenidir. İnternetin oldukça gelişmiş bir örneği olarak kabul edilen Metaverse gerçek hayatta fiziksel olarak yaptığımız çoğu şeyi sanal bir dünyada gerçekleştirme imkânı vermektedir.
Sanayi Devrimi sonrası kapitalist ekonomi sisteminin sonucu olarak ortaya çıkan ulus devletler her teknolojik değişim ile birlikte evrimsel değişim geçirerek kendini yeni üretim ilişkilerine göre şekillendirme yoluna gitmiştir. Bu bağlamda elektriğin bulunması elektrik ile yapılan üretim sürecini ortaya çıkarmıştır. Elektroniğin bulunması bilgisayarların alt yapısını oluşturmuştur. Ardından internet ve sosyal medya derken bugün Metaverse kavramı ile karşı karşıya kalınmıştır.
Bu araştırmanın amacı, Metaverse platformları ile insanlar kendi sanallarını oluşturabiliyorlarsa, devletler neden kendi sanallarını yaratmasınlar? Sanal dünya eğer kişiye kendi sanal ikizini yaratma imkânı tanıyorsa devletlere de tanıyabilir. Devletler bu sanal dünya da bir siyasal aktör olarak yer alıp küresel kamuoyu yaratma bağlamında bilgi üretebilirler. Hizmetlerini sanal ikizleri üzerinden gerçekleştirebilirler.
- ULUS DEVLETTEN ELEKTRONİK DEVLETE
Coğrafi keşifler ile başlayan ve İngiltere’de Sanayi Devrimi ile devam eden burjuva sınıfının liberalizm ideolojisi “Bırakınız Yapsınlar Bırakınız Geçsinler“ sloganı ile hızla tüm dünyaya yayılmıştır. Sanayi Devrimi ve Fransız Devrimi ile hızlanan teknolojik ve bilimsel gelişmeler değişen ekonomi anlayışı küreselleşme sürecinin de başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Sanayi Devrimi ile birlikte hızla yaşanan teknolojik gelişmeler üretimin artmasının yolunu açmıştır. Bu durum liberal ideolojiyi ekonomik olarak hızla güçlendirmeye başlamıştır. Artan üretim pazar ihtiyacını doğurmuştur. Bu da sömürge ihtiyacını güçlendirmiştir. Daha fazla üretim, daha fazla hammadde, emek ihtiyacı yeni pazarlar arayışına yol açmıştır.
Coğrafi keşifler sonucu kurulan sömürge zincirleri ve onlardan elde edilen hammaddeler üretimi sürdürmenin en önemli yolu olmuştur. Serbest piyasa ekonomisinin işlerlik kazanması için ekonomik alanda düzenleme yapmanın yetersiz kalacağını kavrayan burjuvazi, kendi mülkünün siyasal patronu olan baron, lord, feodal bey ve kralın etkin olduğu siyasi yapılardan farklı yeni bir siyasi yapı arayışına girmiştir.[1]
Merkez-Çevre teorisi bağlamında ekonomik akışların coğrafi yapı ile ilişkisini anlatan Wallerstein’a göre, “ üretim ve pazarlama sürecinin istikrarlı bir şekilde güvence altına alınması burjuvazinin yeni siyasal yapıdan en önemli beklentisiydi“.[2] Bu durum yeni devlet anlayışı olan ulus devlet ve güçlü ordular siyasal anlayışını kendiliğinden ortaya çıkarmıştır. Burjuvalar için ekonomik üretim ve pazarın korunması ve sürdürülebilir olması için yeni devlet anlayışlarının yanında yeni siyasal oluşumun askeri güce sahip olması önemli olmuştur. Güven ortamını sağlayacak yeni bir siyasal yapı ve devlet anlayışı ancak yeni ekonomik sürecin koruyucusu olabilecektir.