Marmara Üniversitesi
Nobuhide Mert MATSUMOTO
Marmara Üniversitesi
Özet
Güvenlik kavramı, insanların değişen ihtiyaçları göz önüne alınarak değişirken, beraberinde Uluslararası İlişkiler alanını da dönüştürmektedir. Tarihten bu yana süre gelen konvansiyonel güvenlik, terörizm ve organize suç gibi sorunların yanında gelişme, cinsiyet, iklim, pandemi gibi yeni konular da hızla hayatımıza girmektedir.
Tüm bu post-güvenlik kapsamındaki güvenlik algısının yanında büyük güç rekabeti gibi konular, önemini korumakta, büyük güçlerin birbirlerine yönelik kaygıları hala daha benzer özellikler sergilemektedir. Bu çalışma son yıllarda ABD ve yükselen Çin rekabeti arasında gittikçe hararetli bir tartışma konusu olan “çevreleme“ kavramına odaklanacaktır. Çevreleme, her ne kadar Soğuk Savaş döneminde Uluslararası İlişkiler disiplininin günlük dilinin bir parçası haline gelse de, aslında tarihsel anlamda oldukça eskilere dayanmaktadır. Çevreleme, son dönemde yeniden popülerlik kazanmış bir kavram haline gelmiş olmakla beraber, bu kavrama odaklanmak son yıllarda ABD-Çin arasında belirsiz bir politik ortam oluşturduğundan ve algısal tansiyonlara neden olduğundan, oldukça elzemdir.
Stratejik/askeri, ekonomik ve sosyo-kültürel alanda etkili olan çevreleme kavramı büyük güç rekabetinde çeşitli tarihi örneklerde kullanılmıştır. Bu çalışma, çevreleme kavramının tarihiyle başlayıp, bu kavramın günümüze kadar nasıl değişmiş olduğunu ancak aynı zamanda nasıl devamlılık arz ettiğini inceleyecektir. Hem ABD’den hem de Çin’den çevreleme kavramına yönelik görüşleri karşılaştıracak olan bu çalışma, bu kavramın günümüz büyük güç rekabetine ve ABD-Çin ilişkilerine nasıl yansıdığını ve karşılıklı algıları ortaya koyacaktır. Bunları yaparken ABD’de yayımlanan strateji belgeleri, Kongre tutanakları ve Çin’de Çin Komünist Partisi’ne yakın medya organları ile hükümet yetkililerinin açıklamalarını ve bazı teorileri kullanacaktır. Çalışma sonunda çevreleme kavramına yönelik tartışmalı ve girift tutumun iki ülke ilişkilerinde gerginliğe sebep olduğu ve bunun aşılması için iki ülke arasında diyalog kurulması gerektiği sonucuna varılacaktır. Bu sonuç Çin ve ABD’nin yapıcı ve felaketlerden uzak bir ilişki kurması ve bir arada var olması için oldukça büyük bir önem arz etmektedir.
1. Giriş
21. yüzyıl güvenlik kavramının hızla değiştiği, dönüştüğü ve yeni meydan okumalarla karşılaştığı bir dönemdir. Güvenlik, salt askeri olarak değerlendirilemeyecek bir kavram haline gelmiş; iklim, kalkınma, yoksulluk, pandemi gibi konular, klasik anlamdaki devlet merkezli güvenlik kavramının genişlemesine ve derinleşmesine neden olmuştur. Post-güvenlik gibi yeni kavramların ortaya çıkması, eski jeopolitik kaygıları ise yok edememiştir.
ABD’nin 2022 Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Çin, ABD’nin en önemli stratejik rakibi olarak değerlendirilmiştir. Aynı şekilde 2022 Ulusal Savunma Stratejisi’nde Çin, ABD’ye meydan okuyan en önemli güç olarak tanımlanmıştır. Ağustos 2022’de ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Asya turuna çıkıp buradaki müttefikleri ziyaret etmesi, ABD’nin Hint-Pasifik’te hızla yükselen Çin’i dikkate aldığını gösteren bir başka örnektir. Tüm bu son dönem gelişmelerine ve güvenliğin genişleyen ve derinleşen doğasına rağmen, ABD’nin Çin ile arasındaki rekabeti yürütmek adına benimsediği yol ve söylem, kökeni çok eski büyük güç mücadelelerine kadar varan “çevreleme“ kavramıyla kesişmektedir.
1990’ların başından bu yana süren Çin’in yükselişi tartışmaları, artan bir şekilde hem ekonomik hem siyasi yönüyle, hem de büyüyen askeri varlığı, yapay zekâ ve dijitalleşme yatırımlarıyla dikkate değer bir noktaya erişmiştir. Son yıllarda ABD’de artan neo-çevreleme politikası tartışmaları Çin’de de büyük bir yankı bulmuş ve çevreleme karşıtı yaklaşımlar ve yeni bir stratejik izolasyon durumu arasında gelip giden bir karşı politik akıma dönüşmüştür. Ağustos 2022’de Çin Hükümeti, ABD Ordusu ile doğrudan yapılan bilgi alışverişi ve iklim değişikliği ortaklığının sona erdiğini duyurmuştur. Bu karar mevcut krizde çok dikkate alınmamış olsa da, Pekin’in ABD’de artan çevreleme söylemine karşı yanıtı olarak ciddiye alınması gerekir. Öyle ki bu karar, iki ülke arasında 2000’lerden bu yana özenle şekillendirilen neo-güvenlik tabanlı rekabet halini tek hamlede noktalamıştır.
Bu çalışma son dönemdeki gelişmeler ışığında ABD ve Çin’in birbirlerinin güvenlik algılarındaki yerlerini “çevreleme“ kavramı çerçevesinde incelemeyi ve bu algıların ekonomik, stratejik ve sosyo-kültürel anlamda birbirleriyle uyumlu olup olmadığını değerlendirmeyi hedeflemektedir.