Günümüz dünyasında istihbarat kavramı, sıradan insanlar için ‘gizli örgütlerin, biraz gizemli, hukuk sınırlarını aşan, keyfilik kokusu veren, yaptıkları hakkında hesap vermeyen istihbarat ajanlarının faaliyetlerini’ çağrıştırır. Halbuki istihbarat, avcı-toplayıcı yaşam biçiminden, yerleşik düzene; sanayi toplumundan bilgi toplumu aşamasına bütün gelişme evrelerinde korunmanın türevi, güvenin gereği olmuştur. Her zaman var olmanın ve varlıklı olmanın hayati önemdeki etkinliğidir. İstihbarat, siyasi örgütlenmelerin bir numaralı sorunu olduğu gibi, iş dünyasının da vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. 'İnsanın olduğu yerde istihbarat ihtiyacı olacaktır.' realitesine göre varılan sonuç; istihbaratı önemsemeyen birey, kuruluş ve kurumların uzun soluklu gelecek inşa edemeyeceğidir.
Kuşkusuz, anlayış ve algılama seviyelerindeki değişikliklerin meydana getirdiği her türlü tanımlamada eksik kalan konular, istihbarat için de geçerlidir. Fakat literatürde tam olarak tanımlanamasa da üzerinde fikir birliği sağlanan birçok tanımı bulunan bu göreceli kavram, uluslararası çevrenin değişim hızına uygun olarak etkileşimli bir biçimde dönüşmektedir. Geleneksel olduğu kadar gelişen özelliklere de sahip olan ve bünyesinde istenen amaca uygun geniş bir anlam kazandırabilen bir milli istihbarat olgusu, yeni nitelikler kazanmak zorundadır. Geçmiş ile gelecek arasında bağ kurabilme potansiyeline sahip olan istihbarat biliminin, sistematik bir bütünlük içinde incelenmesi ve analizi de bu anlamda her geçen gün önem kazanmaktadır.
İstihbarat faaliyetlerinde doğru bilgilere erişme, korku ve kaygılarımızı azaltmanın gerek şartıdır. Somut ve sağlıklı bilgiler elimizdeyse, alternatif çözümler üretebilir ve korkularımız ve kaygılarımızdan kurtuluruz. Bu bağlamda, istihbaratın asıl amacı, güven ortamını oluşturmak ve sürdürmektir. Elbette ki korku ve kaygı var olduğu müddetçe, istihbarat, devletlerin ve uluslararası kuruluşların, vazgeçilmezi olmaya devam edecektir. Ülkemizin milli güvenlik istihbaratı üzerine yapılan tartışmaların başında, Türkiye’nin ne ölçüde bağımsız bir devlet olarak hareket ettiği ya da ne ölçüde güçlü olduğu sorusu gelmektedir. Bu sorunun cevaplanabilmesi için dünyadaki güçlü gizli servislerin arenasında büyük güçlerin oynadıkları roller ve bundaki değişimleri takip etmemizi sağlayacak bir kavramsal çerçevenin ortaya konması gerekmektedir. Türkiye, hem Covid-19 tehdidiyle, hem de çok yönlü ve çok fonksiyonlu iç ve dış terör tehditleriyle, hem düzensiz göç dalgası tehditleriyle mücadele eden bir ülke olarak, bu tür teorik çalışmaları yapmak ve bu sayede oluşturulabilecek güç konfigürasyonuna ve konfigürasyon yönetimine katkı sağlamak, ülkemizdeki resmi istihbarat görevlisi ve uzmanlar, akademisyenler ve stratejistler için bir görev ve misyon haline gelmiştir.
Dünyadaki tüm ülkeler, sahip oldukları güçle ve jeostratejik konumla doğru orantılı olarak, ulusal güvenlik stratejilerini planlarlar. Bu planın en temel argümanı ise kuşkusuz istihbarat teşkilatlarıdır. Bir güvenlik bilimi olan istihbaratın ana konusu daima zeka çalışmalar olagelmiştir. Dünya büyük bir değişimin eşiğine gelmiş durumdadır. Bu değişimin temel dinamiklerini ise, Yapay zeka ve uzay çalışmaları, Endüstri 5.0 devrimi, bölgesel çatışma ve savaşlar sonucu gerçekleşen göçler, radikalleşme ve şiddet içeren etnik çatışmalar, yeni terör tehditleri, etkinliği gittikçe artan özel askeri şirketler, yeni savaş ve istihbarat uygulamaları oluşturmaktadır.
İstihbarat, rasyonel açıdan elde edilen bilgilerin, ne kadarının yararlı ne kadarının sağlam kaynaktan olduğunu belirlemek amacıyla işleme konulmasıdır. Bugün, istihbarat toplama ve analizi, birçok istihbarat servis analistinin soğuk savaş devrinde geliştirdiği yetenek ve içgüdüsel yaklaşımlardan tamamen farklı bir bakış açısı, uzmanlık ve analiz gerektirmektedir.
Ulus devletler ve devlet olma vasfına sahip her ulus için yaşamsal bir zorunluluk olan istihbarat kurumları toplumsal yaşamın her alanında faaliyet gösterir. İstihbarat teorik olarak; devletin karar alıcı organlarına sunulmak üzere toplanmış ve çözümlenmiş izlemsel veya taktik içerikli işlenmiş bilgidir. Her türlü kaynaktan elde edilen ham bilgiler ilişkisiz gibi görünen parçalardan oluşan, çelişkili, güvenilmez, yanıltıcı veya yanlış olabilir. İstihbarat bilgisini ham veya yanıltıcı bilgiden ayıran temel özelliği, birleştirilmiş, değerlendirilmiş, çözümlenmiş, yorumlanmış, ayıklanmış ve kıymetlendirilmiş olmasıdır. İstihbarat günün şartlarına uygun olarak geliştirilen çok yönlü bir konudur. Çeşitli kitap ve sözlüklerde, istihbarat, "akıl, zekâ, anlayış, malûmat, haber, bilgi, vukuf, işitilen haberler, muteber olan havadis, duyulan şeyler, toplanan haberler, alınan haberler, bilgi toplama, haber alma" olarak da tarif edilmektedir.
Bir istihbaratçı öncelikle ''nasıl düşünmek gerektiği'' hakkında düşünmeli ve sonrasında nasıl plan yapacağı, icra edeceği, değerlendireceği ve istihbarat toplayacağı konusunda anlayış geliştirmek durumundadır. Aynı durum büyük şirketlerin yöneticileri, ekonomistler ve bankacılar için de geçerlidir. Ekonomik istihbarat uzmanlarının temel görevleri ise ekonomideki muhtemel gelişmeleri ve finansal hareketlerin (dövizin aniden orantısızca yükselmesi, enflasyon, ödemeler dengesinin sağlanamaması vb.) varsayım ve risk algoritmasını analiz edip yön verecek gerekli istihbaratı oluşturup, karar mercilerine iletmektir.