Dr. Nurser GÖKDEMİR IŞIK
Öğr. Üyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, Türkiye
Öğr. Üyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, Türkiye
ÖZET
1950’li yıllara kadar deniz bilimsel araştırmaları uluslararası bir sözleşme ile düzenlenmemekte, örf ve adet hukuku bu konudaki temel kaynağı oluşturmakta idi. İkinci Dünya Savasından sonra denizlerde yapılan bilimsel araştırmaların artması, teknolojinin gelişmesi, deniz kaynaklarının araştırılması, işletilmesi ve askeri amaçlar bu konuda uluslararası düzenleme yapılması ihtiyacını doğurmuştur. Deniz bilimsel araştırması, ilk defa 1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesinde düzenlenmiştir. 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinde deniz bilimsel araştırmalarının tanımı yapılmamış ancak deniz bilimsel araştırmaları prosedürü ve uyulması gereken kurallar daha ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Devletlere ve yetkili uluslararası örgütlere Sözleşmede öngörülen hak ve görevlerine uygun bir şekilde deniz bilimsel araştırması yapma hakkı tanımaktadır. Devletler deniz bilimsel araştırmalarının yürütülmesini iyileştirmeli ve kolaylaştırmalıdır. Deniz bilimsel araştırmaları barışçı amaçlarla gerçekleştirilmeli, deniz çevresi, deniz canlı ve cansız kaynaklarının korunmasına önem verilmelidir.
Arktik Okyanusu, Arktik Beşlisi olarak adlandırılan Kanada, Danimarka / Grönland, Norveç, Rusya Federasyonu ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından çevrelenmiştir ve bu devletlerin hepsi münhasır ekonomik bölge ilan etmiştir. Kuzey Kutbu Orta Bölgesi açık denizdir ancak bu alana ulaşabilmek için kıyısı olan devletlerin karasularından veya münhasır ekonomik bölgelerinden geçilmesi gerekmektedir. Arktik Okyanusunda iklim değişiklikleri ve sıcaklıkların artması sonucu Avrupa ile Atlantik ve Pasifik Okyanusları arasında ticari deniz taşımacılığı yapılabilmesi imkânı doğmuştur. 2017 yılında, ilk defa, kuzey rotasında buz kırıcı eskort olmadan bir ticari yük gemisinin geçmesi ile birlikte bu bölge daha fazla önem kazanmıştır. Bu bölgenin uzun süre buzullarla kaplı olması ve iklimsel değişiklikler yapılan deniz bilimsel araştırmalarının sayısını da arttırmıştır. Çalışmada kıyı devletlerinin ve diğer devletlerin ulusal ve uluslararası deniz alanlarında deniz bilimsel araştırmaları konusunda hak ve yetkileri belirtilerek, Arktik Okyanusunda bu çerçevede yapılan düzenlemeler incelenecektir.
1. Deniz Bilimsel Araştırmasının Hukuki Rejimi
1950’li yıllara kadar deniz bilimsel araştırmaları uluslararası bir sözleşme ile düzenlenmemekte, örf ve adet hukuku bu konudaki temel kaynağı oluşturmakta idi. İkinci Dünya Savasından sonra denizlerde yapılan bilimsel araştırmaların artması, teknolojinin gelişmesi, deniz kaynaklarının araştırılması, işletilmesi ve askeri amaçlar bu konuda uluslararası düzenleme yapılması ihtiyacını doğurmuştur.
Deniz bilimsel araştırması, ilk defa 1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesinde düzenlenmiştir. Bilim ve teknolojinin hızla gelişimi, denizlerdeki canlı ve mineral kaynaklardan faydalanmanın yanı sıra dalgalardan, sudaki akıntılardan ve su yüzeyindeki rüzgarlardan enerji üretimi gibi, enerji ihtiyacının bir kısmını denizlerden karşılayabilmenin farklı imkanlarının ortaya çıkması ve daha birçok etken bu konu hakkında detaylı bir düzenleme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Nihayetinde 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinde (BMDHS), deniz bilimsel araştırmaları ile ilgili bütün konular Bölüm XIII’de, 1958 Sözleşmelerinden çok daha geniş ve kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir (1).
---
(1) Hatice Ilgaz, “Denizde Bilimsel Araştırmaların Uluslararası Hukukta Düzenlenmesi İhtiyacının ortaya Çıkışı“, Journal of Naval Science and Engineering, 2009, Vol5, No:1, s.46.
İlgili kitap linki > Atlantik’ten Hint Okyanusu’na Geleceğin İnşası