Marmara Üniversitesi
ÖZET
İçinde yaşadığımız yüzyılın en önemli özelliği politikadan ekonomiye, toplumsal ilişkilerden kültüre kadar hızlı bir değişim ve dönüşüme sahne olmasıdır. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sadece ürün ve hizmetleri değil süreç ve iş yapış şekillerini de değiştirmektedir. Bu değişim ve dönüşümün en önemli motoru ağırlıklı olarak 20. yüzyılda ortaya çıkan teknoloji ve küreselleşme olarak kabul edilmektedir. 21. yüzyılda bu durum dijital teknolojilerin de eklenmesiyle yeni bir boyut kazandı. Yeni yüzyılın başındaki gelişmeler insan ve toplum yaşamını olduğu gibi iş ve kurumsal yaşamı da derinden etkilemektedir. Daha geniş ölçekte de ülkelerin, devletlerin güç ve diplomasi politikalarını yeniden biçimlendirmektedir. Bu çalışmada iş ve kurumsal yaşamdaki değişimler ve buna bağlı olarak güç ve diplomasi alanlarındaki dönüşümler ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kurumsal dönüşüm, dijitalleşme, güç, diplomasi, kamu diplomasisi
- Kurumsal Dönüşüm
Bu sorunlarla çoğu kurum başa çıkmakta zorlanıyor. S&P 500 şirketlerinin ortalama ömür grafiği bunu daha iyi anlatıyor. 1965 yılında şirketlerin ortalama ömrü 33 yıl iken, 1990 yılında bu süre 20 yıla düştü. 2026 yılında bu sürenin ortalama 14 yıla düşeceği tahmin ediliyor.[2] İnsan ömrü uzarken şirketlerin ömrü kısalıyor. Türkiye’de de durum değişmiyor. Yeni kurulan şirketlerin yüzde 80’i ilk beş yıl içerisinde iflas ediyor.[3] Peki, şirketler neden değişime cevap veremiyor? S&P 500 şirketlerinin yöneticilerinin bu soruya verdikleri cevaplar şöyle sıralanıyor. [4]
· Günübirlik kararların stratejileri baltalaması %40
· Kolay anlaşılır ve uyumlu bir vizyonun olmayışı %24
· İnovasyonu destekleyecek sistemlerin olmayışı %14
· Doğru yeteneğin olmayışı %12
· Güçlü fikirlerin olmayışı %10
Kurumların ihtiyaç duydukları yetenekler ve yetkinlikler değişiyor ve kurumlar bunun farkına varmakta zorlanıyor. Teknolojik ve dijital dönüşüm sanayiyi, sektörleri, hayatın tüm alanlarını değiştiriyor. 4. Sanayi Devrimin[1]de başka bir deyişle Endüstri 4.0’de ilk üç döneme kıyasla insan kaynağının becerileri kritik önemde. Çoğu sektörde iş modellerindeki büyük değişimler, iş gücü piyasasını da dönüştürüyor. Örneğin Türkiye’de 2020’lerde işlerin %14’ü, 2030’larda ise %33’ü otomasyon riski altındadır.[5] Kurumların 2020’de en çok ihtiyacı olan yetkinlikler yaratıcılık, liderlik, duygusal zekâ, uyum sağlayabilme, problem çözme olarak sıralanırken bu özellikler en zor bulunan yetkinlikler olarak da belirtilmektedir.[6] Bunun yansıması olarak fiziksel ve basit yeteneklere harcanan zaman azalmakta, sosyal ve teknolojik becerilere dayanan işlere harcanan zaman artmaktadır. Yani artık temel aritmetik ve iletişim becerilerine daha az zaman harcanırken girişimciliğe, gelişmiş iletişim yeteneklerine, teknoloji tasarımına ve gelişmiş veri analizine ayrılan zaman artmaktadır. [7]
Sosyal ve duygusal yetkinlikler iş başarısının anahtarı konumunda. IQ (bilişsel zekâ) iş başarısında %1 ile %20 başarı getirirken duygusal zekâ %27 ile %45 başarı getiriyor. 900 üst düzey iş yöneticisinin %92’sine göre çalı[1]şanlarda iletişim ve problem çözme becerileri teknik beceriler kadar değerli görülürken 301 iş liderinin %88’ine göre gelecekte işe alımlarda sosyal ve duygusal beceriler daha fazla önemsenecek.[8] Benzer şekilde temel bilişsel yet[1]kinliklerin yerini yüksek bilişsel yetkinliklerin alacağı belirtilmektedir. Teknoloji alanında bilgi, tecrübe ve yetkinlik talebinin en çok artacağı alanlar yapay zekâ (AI), mobil uygulamalar (App), veri bilimi, robotlar, 3-D yazıcılar, web tasarımı, giyilebilir teknoloji network yönetimi, cloud (bulut), biyomedikal, bilgi güvenliği olarak sıralanmaktadır. [9]
Bu değişimin yansıması olarak bazı mesleklere talep artmakta ve yeni meslekler ortaya çıkmaktadır. 2022’ye kadar teknolojiye bağlı olarak araların[1]da veri analistliği, veri bilimciliği, yazılım ve uygulama geliştiriciliği, e-ticaret uzmanlığı, sosyal medya uzmanlığı gibi mesleklere olan talebin artacağı, yapay zekâ ve makine öğrenimi uzmanlığı, büyük veri uzmanlığı, proses denetim uzmanlığı, bilgi güvenliği analistliği, kullanıcı deneyimi ve insan-makine etkileşimi tasarımcılığı, robotik mühendisliği, blok zinciri uzmanlığı gibi mesleklerin ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir. [10]
2030 yılında tüm dünyada 800 milyon çalışanın işini yapay zekânın yapacağı tahmin ediliyor. Bu değişimi Dijital Darvinizm kavramı daha iyi anlat[1]maktadır. İlk kez Tom Goodvin’in kullandığı bu kavram toplum ve teknolojinin bazı kurumların adapte olabileceğinden daha hızlı evrildiğini anlatmaktadır. Bu süreçte sorun çevik olmayan, katı kurumsal kültüre sahip olanların bu evrime ayak uyduramayacağı olarak belirtilmektedir. Ayak uyduramamanın sebebi birçok kurumsal kültür ve operasyonel modelinin internet öncesi dönemde tasarlanmış olmasıdır. Çözüm ise cesaret veren liderlik, yaşayan değerler, etkin yönetişim ve değişimin yönetimi olarak gözükmektedir. [11]
Makalenin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.