Çip-Yarı İletken Teknolojisi
Günlük hayatımızın vazgeçilmezleri hâline gelen iletişim araçlarından ev aletlerine, otomobillerdeki elektronik sistemlere, savunma teknolojisine ve tekstil sektörüne kadar çok farklı alanlarda kullanılan çipler teknolojik sahada yarı iletken olarak tanımlanmaktadır. Bu cihazlar elektronik beyin ile fonksiyonlarını yerine getiren bütün cihazlarda kullanılan yardımcı aparatlardır. Elektronik beyne ihtiyaç duyulan teknolojik cihazlarda çipler, verileri elektronik beyne ileten, olmazsa olmaz bağlantı araçlarıdır. Bu anlamda insan fizyolojisi ile bir benzetme yaparak çipleri; beyin komutlarını elektronlar aracılığıyla uzuvlara ileten ve uzuvlardan gelen verileri beyine taşıyan sinir sistemine benzetmek mümkündür.[1]
Çip üretimi alanında ABD teknolojik üstünlüğe sahiptir. 1947‘de transistorü icat ederek sektöre öncülük eden ABD firmaları, 1958’de ilk çip prototipini geliştirmiş (Texas Instruments Şirketi) ve 1961‘de ticari üretime başlamıştır. 1960’lar sonlarıyla birlikte elektronik beyne olan ihtiyaç neticesinde gelişen çip teknolojisinde ABD firmaları önemli bir üstünlük yakalamıştır.[2] 1980’lerde Japon firmalarının ABD firmalarına rakip olarak yükselmesine, 1990’lar başlarında yaptıkları yatırımlar sonrasında Güney Kore firmaları (öncelikle Samsung) ortak olmuş ve devamında Japon firmalarının önüne geçmiştir.[3] Sektöre yatırım yaparak 1987 yılında TMCS şirketini kuran Tayvan, 21. yüzyılda sektör zirvesinde yer edinmeyi başarmıştır.[4]
ABD, Güney Kore ve Tayvan’ı çip üretiminde hem cesaretlendirmiş hem de ekonomik olarak desteklemiştir.[5] 21. yüzyılın teknolojik ilerlemeleriyle birlikte çip teknolojisine ihtiyaç artmış; özellikle iletişim ve otomotiv sektöründe kullanım alanları çok çeşitlenmiştir. Küçük ölçekte üretimin kârlı olmadığı ve büyük çaplı yatırımların ekonomik getiri sağladığı çip üretim sektöründe Intel (ABD), Samsung (Güney Kore) ve TSMC (Tayvan) firmaları dünya piyasasında zirveye çıkmayı başarmış durumdadır. Bunların içinde TSMC (Tayvan), dünyanın en büyük ve en önemli çip üreticisidir.[6]
Çip Konusundaki Kafa karışıklığı
Günümüzde sözcük olarak yaygın olarak kullanılan çiplerin ne olduğu ve nasıl bir kullanım alanı olduğu konusunda insan zihni genelde bulanık bir iz haritasına sahiptir. Çiplerin çok küçük boyutlarda ileri teknoloji ürünü vasıtalar olduğu konusunda insan algı dünyası ortaklaşırken, fonksiyonları konusunda insandan insana farklı kavramlar akla gelmektedir. Çip teknolojisinin sınırının olmaması, mikro ölçekli cihazlardan büyük hacimli ulaşım vasıtalarına kadar çok geniş kullanım alanına sahip olması ve bilim kurgu filmlerinde insanlara bilgileri dışında çip yerleştirilmesi gibi tedirgin edici senaryolar insan algılamalarında çipin farklı zeminlere oturmasına katkı yapmıştır. Günlük hayatta bilgiden ziyade algı gölgesinde yer bulan çipler konusunda insan zihni endişelerle karışık bir hâl almıştır.
Çiplerin insan zihin dünyasını karıştırması Kovid-19 Pandemisi sürecinde daha da ivme kazanmıştır. İnsanlığın farkında olmadan birçok alanda kullandığı bu teknolojik ürünlerin fonksiyonlarına yönelik olarak pandemi döneminde ortaya atılan iddialar bazı insanların çiplere yönelik olumsuz bakışını artırmıştır. Bunun yanı sıra pandemi sürecinde çip tedariki konusunda otomotiv ve iletişim sektörünün yaşadığı sıkıntılar çip konusunda insanların karışık olan zihnini daha da bulanıklaştırmıştır. Oysa insanlığın çip teknolojisine ihtiyacı her geçen gün artmakta ve teknolojik üretim sahasında çip kullanımı oranı yükselmektedir. Bu arada küresel zeminde çip üretimi ve tedariki konusunda ciddi bir rekabet yaşanmakta ve ülkeler için çip üretiminde yeterlilik, öncelikli güvenlik sorununa evrilmektedir.
Bu sektördeki kafa karışıklığı tedarik zincirinde yaşanan ani daralmalarla ülke ve şirket zemininde de artmıştır. Sürekli artan talebe paralel olarak üretici firmalar, arz-talep dengesini sağlamak için önemli çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalarda çip ihtiyacının artış eğilimi göz önüne alınarak, ani talep yükselmelerine karşı tedbirler aranmıştır.[7] Tedbir arayışlarında, dünyanın farklı ülkelerinde çip tedariki konusunda sıkıntılar yaşanabileceği değerlendirilmiş ve araştırma-geliştirme çalışmaları desteklenmiştir. Bu teknolojik vasıtaların değeri uzun zamandır bilinmesine rağmen, pandemi süreci çiplerin değerini yükseltmiş ve bu vasıtalara stratejik anlam yüklenmesine yol açmıştır. Bunun en önemli nedeni; otomotivden iletişim sektörüne birçok teknoloji şirketinin, çip tedarik zincirindeki sorunlar nedeniyle, pandemi kısıtlamaları döneminde üretim kaybı yaşamak zorunda kalmasıdır.
Pandemi Sürecinde Yaşanan Çip Tedarik Krizi
Pandemi kısıtlamalarının çip üretimini engellemesi nedeniyle yaşanan arz daralmasına karşın bu dönemde çiplere olan talepte patlama yaşanmış ve dünyanın en büyük otomobil ve bilişim firmaları üretimi durdurmak zorunda kalmıştır.[8] Pandemi sürecinde eve hapsolan insanlık çevrimiçi çalışma ve eğitim zorunluluğu ile karşılaşınca, iletişim araçlarına olan ihtiyaç aşırı artmıştır. Bu durum otomatik olarak çip üretimine olan ihtiyacı da artırırken pandemi kısıtlamaları nedeniyle çip üretimi minimum seviyelere inmiştir. Arz-talep dengesinde yaşanan bu sarsıntılar doğal olarak dünya genelinde çip tedarik krizine neden olmuştur.
Çip ihtiyacının artışı karşısında aksi istikamette gelişen arz daralması tüm dünyada çip tedariki sıkıntısına yol açarken, üretici ülkeler de kaos ortamından payını almıştır. Çip üretimi sektöründe küresel olarak ağırlığını korumayı başaran ABD dahi bu krizden ciddi olarak etkilenmiştir.[9] ABD, çip üretimi konusunda önce Japonya’yı, Japonya ile ekonomi politikalarında sorun yaşaması sonrasında sırasıyla Güney Kore ve Tayvan’ı destekleyerek ülke dışında ucuz üretimi kontrol altında tutarak küresel ağırlığını yitirmemesine rağmen,[10] pandemi sürecinde çip tedariki problemi yaşamış ve önemli ABD firmaları üretim kısıtlamalarına gitmek zorunda kalmıştır.
Aslında çip ihtiyacının artışına bağlı olarak 21. yüzyıl başlarından itibaren muhtemel tedarik sıkıntılarını giderme yolunda araştırmalara başlanmış ve çözüm önerileri üzerinde çalışılmıştı.[11] ABD’nin, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)’ne karşı 2018’de başlattığı ticaret savaşları, çiplerin üretici ülkelerin elinde önemli bir koz olduğunu göstermişti. Önemli üretici ülkelerden Japonya’nın 2004’te yaşadığı büyük deprem felaketi sonrasında mecburen üretimi kısması ve ABD’de iklim felaketi olayları sonrasında üretimin daralması gibi örnekler daha önceleri dünya için uyarı mesajları vermişti.[12] Japonya’nın, çip üretimindeki önemli rakibi Güney Kore’ye, iki ülke arasında siyasi gerilimler ortaya çıktığında, çip üretiminde kullanılan kimyasal ihracında kısıtlamalara gitmesi de çip tedarikinde yaşanabilecek küresel krizlerin habercisi olmuş ve tedbir arayışlarını tetiklemişti.[13]
Dünya ülkeleri çip tedariki konusunda muhtemel daralmaların yaşanabileceğini değerlendirmiş, ancak bu konuda yapılan araştırmalar insanlığın bir pandemi ile karşılaşabileceğine dair senaryoları hesaba katmamıştı.[14] Korona virüs pandemisi döneminde insanlık bu vasıtaların insan hayatındaki önemini daha iyi anlarken, çip üretim ve tedarik zincirindeki muhtemel sorunları aşmaya yönelik çalışmaların teknolojik ve ekonomik açmazlara odaklandığını[15] ve bu bağlamda alınan önlemlerin pandemi şartları nedeniyle etkisiz kaldığını müşahede etti. Pandemi nedeniyle kapanmalarla geçen 2020 yılında bütün dünya çip üretiminin düşmesi nedeniyle sorun yaşadı.
Çip üretiminde dünyada söz sahibi olan ABD firmaları da dışarıdan gelen hammadde-ara madde daralması ve mecburi kapanmalar nedeniyle üretim problemleriyle karşılaştı. Bu gelişme ABD ve ÇHC arasında yaşanan ticaret savaşlarına çip konusunun dâhil olmasına zemin sağlarken ABD, ÇHC’ye olan çip ihracında kısıtlamalara gitmeyi tercih etti.[16] Dünya sıralamasındaki ilk on şirketin altısı ABD kaynaklı olduğu için ABD kriz döneminde, ÇHC’ye karşı önemli bir koza sahip olmanın avantajını kullanmak istedi. Avrupalı otomotiv firmaları başta olmak üzere, dünya otomotiv ve iletişim sektörü bu dönemde ABD ve ÇHC arasındaki rekabetten ciddi zarar gördü. Böylece pandemi kısıtlamaları nedeniyle daralan çip tedarik zinciri sorunu, ABD-ÇHC rekabetinden de etkilenerek, küresel bir krize evrildi.[17] Ülkemizdeki otomotiv sektörü de bu krizden payını alarak üretim kayıpları yaşadı. [18]
Küresel Çip Tedarik Rekabeti
Pandemi sürecinde yaşanan çip tedarik zinciri kopuşu tüm dünyayı bu konuda yeniden düşünmeye zorladı. Bunun yanı sıra büyük şirketler ve devletler, bu vasıtaların üretiminde belirli üretim merkezlerine bağımlı olunduğu gerçeğiyle yüzleşti.[19] Çip sıkıntısı nedeniyle, otomotiv başta olmak üzere, birçok sektör üretimi azaltmak veya üretime ara vermek zorunda kalınca[20] devletler bu vasıtaların stratejik önemini fark etti.[21] Küresel ve bölgesel aktörler arasında çip üretimi ve tedarikinde yaşanan rekabet, politika belirleyici elitlerin ülkesel bazda yeterliliğin şart olduğu konusunda hemfikir olmasına yol açtı. Bundan sonra çip yeterliliği de ülke politikalarının önemli bir konusu hâline gelmeye başladı.
Nadir toprak elementleri konusunda uzun vadeli bir planlama neticesinde dünya tekeli olmayı başaran ÇHC, çip üretimi konusunda da planlama ve yatırımlar yapmasına rağmen, çip tedarik krizine yetersiz yakalandı.[22] Çip hammaddesi silisyumun en önemli üreticisi olmasına rağmen, çip üretiminde ABD ve müttefiklerine bağımlı olan ÇHC’nin elleri bu noktada bağlandı. ABD’nin Çin iletişim devi Huawei firmasına çip satılmasını yasaklaması sonrasında ÇHC 2020’de, ülkesinde çip ve ara madde üretimi yapan ABD firmalarına karşı zorlayıcı tedbirler aldı. Bu gelişme sonrasında ÇHC’de üretim yapan ABD firmaları, üretim üslerini ÇHC’den çıkarmak için hazırlıklara başladı.[23]
Çiplerin stratejik değeriyle yüzleşen dünya devletleri kendi teknoloji firmalarına destek sağlama konusunda adımlar atmaya başladı ve çip sektörüne yapılan yatırımları teşvik etti. Bazı küresel ölçekte üretim yapan teknoloji firmaları kendi çiplerini üretme yolunda yatırımlar yaptılar. Türkiye’de 2014’de yerli çip üretimi konusunda başlatılan çalışmalara, bu kriz döneminde, TÜBİTAK önderliğinde hız verildi.[24] ABD ile ÇHC arasındaki rekabetten etkilenen bazı ABD firmaları, 2021 yılı başlarında ÇHC topraklarından çıkarak, Singapur ve Hindistan gibi ülkelerde yatırım yapmaya başladı.[25]
Pandemi ile mücadelede başarısız bir grafik çizen ABD yönetimi, ülkedeki teknoloji firmalarının üretimi durdurmaya mecbur kalması üzerine ciddi bir kamuoyu baskısına maruz kaldı. Bu gelişme karşısında Başkan Biden, Şubat 2021’de, “Ulusal Tedarik Zinciri İnisiyatifi (National Supply Chain Initiative)“ projesini hayata geçirerek; çip üretiminde kendine yeterli hâle gelme ve ABD’yi çip üretim merkezi yapma stratejisine start verdi.[26] Bu hedef doğrultusunda Başkan Biden, 2021 ilkbaharında, ülkede faaliyet gösterecek çip firmalarına 50 milyar dolarlık bir kaynak desteği planı sundu.[27] Bu destek planına rağmen bazı ABD’li firmalar, ülke içinde üretim yapmanın ekonomik yükünün ağırlığı ve mevcut üretim tesislerinin yurt dışında yaygınlaşmış olması nedeniyle ülke içinde üretime geçmeye sıcak bakmadı. Örneğin önemli ABD’li üretici firma Entegris, Tayvan’da yeni yatırımlara imza attı. Bu durum ABD yönetiminde endişeyle karşılanarak, yeni çözüm arayışlarına neden oldu.[28]
Birçok sektörde kendine yeterli olmayı başaran ÇHC, ABD yaptırımları sonrasında çip üretimi konusunda geç kaldığı gerçeğiyle yüzleşti. ÇHC aslında 2015 yılında açıkladığı stratejik plan ile 2025’e kadar kendine yeterli hâle gelmeyi ve müteakip 25 yıl içinde küresel liderliğe ulaşmayı hedeflemişti.[29] ÇHC devamında, ABD’nin ticaret savaşlarına teknoloji firmalarını eklemesi üzerine, 2019 yılında, Ulusal Bilim ve Teknoloji Danışma Komitesini (National Science and Technology Advisory Committee-NSTAC) kurarak, teknoloji alanında dışarıya bağımlı olduğu alanları ortadan kaldırmak için hummalı bir çalışma da başlatmıştı.[30] Bütün bu adımlara rağmen pandemi şartlarında yaşanan çip krizi ÇHC için acı bir sürpriz oldu.
Pandemi sürecinde ummadığı bir çip krizi ile karşılaşan ÇHC, ABD’nin yaptırımları nedeniyle ilk başlarda sersemledi. ÇHC, çip üretiminde dışarıya bağımlı olduğu için nadir toprak elementleri konusundaki avantajını da istediği gibi kullanamadı. Çip üretimi sektöründe yeterli seviyeye ulaşamayan ÇHC, Tayvan’ın çip üretim zincirini kendi teknolojik üretimine kanalize ederek çözüm bulmayı tercih etmişti.[31] ÇHC ile Tayvan arasında kuruluş sürecinden bu yana gelen uzun süreli gerilim çip krizi sonrasında daha da artma eğilimine girdi.[32] Zira ABD, ÇHC’yi çip tedariki noktasında zora sokmak için müttefiki devletleri de baskı altına aldı ve ÇHC’ye akan çip tedarik zincirine darbe vurmaya çalıştı.[33]
Kriz başlangıcında yaşadığı şoku atlatan ÇHC çip üretimindeki daralmayı aşmak ve kendine yeterliğe ulaşmak için seferberlik başlatırken; ilk olarak yerli çip markası SMIC (Semiconductor Manufacturing International Corp) firmasına Shenzhen’de, Hollandalı ASML firması ortaklığında, Mart 2021’de yeni bir üretim merkezi kurmaya başladı.[34] ÇHC ülkede yeni çip üretim tesisleri açmaya devam ederken,[35] Asyalı komşuları başta olmak üzere, üretici ülkelere işbirliği seçenekleri önerdi.[36] ÇHC, ülkesinde çip üretimi için yatırım yapmaya devam ederken, ABD’li üreticilerin kâr hırsından faydalanmaya ve yaptırımları boşa çıkarmaya çalıştı. Biden yönetimi ise ÇHC’ye çip ihracında getirilen kısıtlamalara ilaveten, ÇHC’nin çip üretiminde kullandığı ara malzeme ihracına da sınırlama getirdi. Ancak ÇHC, ABD’nin kısıtlamalarını ABD’li ve Asyalı firmaların kâr motivasyonunu artırarak, kısmen de olsa, aşmayı başardı.[37]
ABD’nin ÇHC’ye yönelik yaptırım baskıları bir süre sonra Tayvanlı üreticileri de zorlamaya başladı. ABD’nin yaptırım baskısı ile ÇHC-Tayvan geriliminin artması, Tayvan firmalarının ÇHC’nin tepkisini almaktan kaçınmasına yol açtı. Çok büyük rakamlar çerçevesinde ÇHC’ye yönelik tedarik anlaşmaları bulunan Tayvan firmaları, ÇHC pazarını kaybetme riski ile karşılaşınca kendi topraklarında ara malzeme üretme tesisleri kurma yoluna giderek, ABD baskısını aşmayı seçti. Benzeri gelişmeler bazı Kore ve Japon firmalarında da yaşandı. Bu firmalar yaklaşık 300 milyar dolarlık ÇHC pazarını kaybetmek istemedi.[38]
Tayvan önce Temmuz 2021‘de, TMSC firmasının ÇHC’nin SMIC firması ile işbirliği içinde, ÇHC topraklarında yeni üretim tesisleri açmasını onayladı. Devamında ÇHC’nin mevcut siparişlerinin karşılanmasına destek vererek, ÇHC ile artan gerilimi hafifletmeyi seçti. Daha sonra Eylül 2021’de TMSC, ÇHC’nin Nanjing Bölgesi’nde mevcut üretim tesislerinin kapasitesini artırmak için 2,8 milyar dolarlık yatırım planını açıklayarak, ÇHC’li SMIC firmasının 8,9 milyar dolarlık yatırımını destekledi.[39] TMSC yılsonunda yatırım bütçesini, 30 milyar dolardan 44 milyar dolara çıkararak, ÇHC ve dünya pazarındaki yerini kaybetmeye niyeti olmadığını gösterdi.[40] Bu gelişmeler ÇHC’yi 2025’te kendine yeterli seviyeye gelme hedefinde bir adım daha ileri taşıdı. TMSC, ÇHC topraklarında yatırım yaparken ABD’yi dengelemeyi de ihmal etmedi. TMSC bu istikamette, ABD firmalarının üretim artışını desteklemek için Tayvan topraklarında yeni tesisler kurdu.[41]
Böylece büyük firmaların kâr motivasyonu ABD’nin ÇHC’ye yönelik yaptırımlarının akamete uğramasına yol açarken, ÇHC’nin pandemi sürecini az hasarla atlatmasına zemin sağladı. ÇHC’nin ABD yaptırımlarından kurtulma yolları bulması, ABD yönetimini yeni tedbirler almaya itti. ABD bu istikamette Ekim 2021 ayında, küresel çip firmaları üzerindeki baskısını artıran bir uygulamayı hayata geçirdi. ABD yönetimi aldığı bir karar çerçevesinde; çip üretim sektöründe faaliyet gösteren yerli ve yabancı firmalardan, üretim ve satış detaylarına ait bütün teknik bilgilerin, 08 Kasım 2021 tarihine kadar ABD Ticaret Bakanlığına verilmesini istedi. Bu karar çip firmalarınca endişe ile karşılanırken, ÇHC tarafından; “ABD’nin kendilerini teknolojik çevreleme politikasının yeni bir adımı“ olarak yorumlandı.[42] Tayvan firması TMCS, ABD’nin talep ettiği bilgileri vereceğini açıklayınca ÇHC sert tepki verdi. Çip üretimi yapan firmaların üretim tesislerinin önemli bir bölümünün ÇHC topraklarında faaliyet yürütüyor olması nedeniyle ÇHC, ABD’nin bu talebini, “ülkenin ekonomik güvenliğine yönelik bir tehdit“ olarak değerlendirdi.[43]
ABD’nin baskılarının meyve vermesi sonrasında Güney Kore firması Samsung, 24 Kasım 2021’de; ABD’nin Texas Eyaleti’ndeki üretim tesislerinin yakınında, 17 milyar dolarlık yeni bir üretim tesisi kurma planını açıkladı. 2024 yılının ikinci yarısında hizmete girmesi planlanan “Taylor Bölgesi“ tesisleri ABD makamlarının Samsung üzerindeki baskılarını kaldırırken, Tayvanlı TMCS firmasının da Arizona Eyaleti’nde bir çip üretim tesisi kuracağı bilgisi geldi.[44] Benzer bir yatırım kararı da ABD firması Intel’den geldi. Intel firması 21 Ocak 2022’de; 20 milyar dolarlık bir yatırım çerçevesinde, ABD’nin Ohio Eyaleti’nde yeni bir çip üretim tesisi kuracağını açıkladı.[45] ABD yönetiminin ülkeyi çip üretim merkezine dönüştürme politikası ABD düşünce kuruluşları tarafından memnuniyetle karşılanırken, ABD yönetimi bu konuda araştırmalar ve raporlar ile desteklendi.[46] Bu arada ABD’nin çip yaptırımlarıyla ilk olarak hedef aldığı ÇHC’li iletişim firması Huawei’nin 2021 yılını, dünyadaki payını fazla kaybetmeden aşmayı başardığı anlaşıldı.[47]
ABD-ÇHC rekabetinin yanında pandemi kısıtlamalarıyla birleşen çip tedariki krizi Avrupa Birliği (AB)’ni derinden etkiledi. ABD ve ÇHC bu sorun nedeniyle üretim kayıpları yaşasalar da çip üretiminde yer aldıkları için, AB ülkeleri kadar hasar almadılar.[48] Artan tedarik krizi ve aşırı yükselen fiyatlardan dolayı önemli ekonomik kayıplar yaşayan AB ülkeleri çözüm arayışlarını artırdı. Bu konuda yapılan çalışmalar neticesinde AB Konseyi, Mart 2021’de, çip üretimini artırmak için teşvik planı açıkladı.[49] Bu konuda çalışmalara devam eden AB liderleri Eylül 2021’de, “Avrupa Çip Kararnamesi“ni onayladılar. Bu kararname; AB’nin çip üretimini artırarak, 2030’da dünya üretiminin yüzde yirmisine sahip olma hedefini detaylandırmaktaydı.[50]
Hindistan da 2021 yılında çip üretimini artırmak için ciddi bir gayret sarf ederken, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 24 Eylül 2021’deki QUAD Liderler Zirvesi için gittiği ABD’de, ABD yönetimi ve şirketlerinden destek istedi. ABD teknoloji firmaları temsilcileriyle görüşen Başbakan Modi, Hindistan’da üretim için öneriler sundu.[51] Çip üretimi konusunda iş birliği, 24 Eylül 2021’deki QUAD Liderler Zirvesi’nde gündem maddelerinden biri oldu.[52] Hindistan, ABD yöneticileriyle yaptığına benzer bir görüşmeyi Tayvan yönetimi ile de yaparak, ülkede üretim kolaylıkları önerdi. Eylül 2021’de Hindistan’da yapılan görüşmeler sonrasında iki ülke, Hindistan’da 7,5 milyar dolarlık bir yatırım yapma konusunda mutabakata vardı.[53]
Rusya Federasyonu (RF)-Ukrayna Savaşı Sonrası Çip Rekabeti
Çip rekabeti Rusya Federasyonu (RF)’nun Ukrayna’yı işgal girişimi sonrasında küresel ölçekte hız ve zemin kazandı. ABD Mart 2022 ayında, çip üretiminde ÇHC’yi sınırlama stratejisine hız verirken, müttefik ülkelerdeki üretimi destekledi. ABD bu bağlamda Hindistan’a önemli destek verdi. Hindistan da çip üretimini artırma hedefi kapsamında, “Semicon India“ planını hazırladı. Bu plan çerçevesinde çip üretimi için konsorsiyum kuran bazı Hint firmaları hükümet tarafından desteklendi. Başbakan Modi bu plana destek sağlaması için Nisan 2022 başlarında, ABD’li Intel firmasının genel müdürünü ağırladı. Bu görüşmeyi takip eden günlerde ABD Çip Endüstrisi Birliği (US Semiconductor Industry Association) yönetimi Hindistan’ı ziyaret ederek üretim imkânlarını değerlendirdi.[54] Başbakan Modi bu adımların devamında, Bengaluru’da 29 Nisan 2022’de düzenlenen “Semicon India“ konferansının açılışına video konferans yoluyla bağlanarak; ülkede çip üretecek firmalara sağlanacak milyarlarca dolarlık teşvik paketini açıkladı.[55]
ABD’nin RF’ye karşı hayata geçirmeye başladığı yaptırımlardan çip üretimi konusunda en fazla AB etkilendi. RF’nin Ukrayna’yı işgal girişimi üzerine AB’nin RF karşıtı yaptırımlara katılması sonrasında AB’nin çip üretim stratejisi sekteye uğradı. RF’nin AB ülkelerine neon vermeyi durdurması nedeniyle akamete uğrayan AB çip üretim stratejisine destek ABD tarafından geldi. ABD’nin en büyük çip üretim firması Intel, AB’ye 30 milyar dolarlık bir üretim destek planı sundu. Bu plan gereği Intel firması, farklı AB ülkelerine üretim ve araştırma geliştirme tesisleri kurmayı önerdi. Intel yöneticileri, tesis açmayı düşündükleri AB ülkelerini teker teker ziyaret ederek, üretim planları konusunda ikna etmeyi denediler.[56]
ABD, Hindistan ve AB’ye destek açılımları yaptıktan sonra bu istikametteki adımlarına, Güneydoğu Asya ülkelerini dâhil ederek devam etti. ABD, ASEAN ülkeleri (Association of South East Asian Nations-Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği) liderlerini 12-13 Mayıs 2022 tarihlerinde, ülke başkentinde ağırladığı ABD-ASEAN zirvesinde, bu ülkelere ÇHC’ye karşı güvenceler verirken, çip konusunda birlikte hareket etmeyi önerdi. ABD bu zirveden iki gün önce Malezya ile çip üretimi konusunda bir anlaşma yaparak, Malezya’ndan ÇHC’ye giden ara malzeme akışını azaltma noktasında bir adım attı. ABD, benzer bir anlaşma teklifini Filipinler’e de yaptı. ABD’nin adımları ÇHC tarafından dikkatle izlenirken, bu adımlar ABD’nin bu kendilerine karşı bir “Çip İttifakı“ kurma çalışması olarak değerlendirildi.[57]
ABD çip rekabetini Mayıs 2022’de Japonya’da icra edilen QUAD Liderler Zirvesi’ne de taşıdı. ABD Başkanı Biden Japonya’da 24-25 Mayıs 2022 tarihlerinde icra edilecek QUAD zirvesi öncesinde, 20 Mayıs 2022’de Güney Kore’yi ziyaret etti. Bu ülkede üç gün kalan Başkan Biden, ilk olarak Samsung firmasının çip üretim merkezini ziyaret ederken Güney Kore Başkanı Yoon ile burada buluştu. Dünyanın en büyük çip üretim merkezi olan Pyeongtaek tesislerini ziyaret eden Başkan Biden, Samsung yöneticilerine ABD’nin Texas Eyaleti’nde açtıkları çip üretim tesisleri için teşekkür etti.[58] Biden‘in ülkeye gelir gelmez Samsung firmasının çip üretim merkezini ziyaret ederek verdiği mesaj ÇHC tarafından dikkatle takip edildi. Bu mesaj ÇHC yönetimince, ABD’nin “Çip İttifakı“ kurmaktaki kararlılığının işareti olarak değerlendirildi.[59]
Başkan Biden’ın Güney Kore ziyareti devam ederken, 21 Mayıs 2022‘de, Güney Kore otomotiv firması Hyundai genel müdürlüğünce yapılan basın açıklamasında; ABD’nin Georgia Eyaleti’nde, 5,4 milyar dolar değerinde, elektrikli araç ve elektrikli araç bataryası üretim tesisi kurma planı ifşa edildi. Açıklamada, Ocak 2023‘te inşasına başlanacak fabrikanın 2025’in ilk yarısında üretime geçmesinin hedeflendiği teknik detaylar arasında yer aldı. ABD Başkanı Biden, Hyundai yönetim kurulu başkanı ile görüşerek ülkesinde yaptıkları yatırımlar için teşekkür etti.[60] Başkan Biden’ın ziyaretinde açıklanan bu yatırımların, Güney Kore teknoloji firmalarının piyasa değerinin yükselmesine yol açması, Güney Kore kamuoyunda olumlu karşılık buldu.[61]
Değerlendirme
Günümüz teknolojisinin vazgeçilemez ara maddeleri çiplerin stratejik önemi pandemi döneminde net olarak ortaya çıktı. Dünya çiplerin önemini ve yerel bazda yeterliliğin gerekliliğini daha önce yaşanan daralmalarda tecrübe etmiş ve bu konudaki muhtemel problemlere yönelik önemli çalışmalar da yapılmıştı. Yapılan çalışmalar daha önce yaşanmış olan doğal afetler, iklim felaketleri, siyasi krizler, bölgesel çatışmalar gibi kriz durumlarında karşılaşılan bölgesel ölçekteki daralmaları baz almış ve önlemler de bu tür senaryolar üzerine inşa edilmişti. İnsanlık çözüm arayışlarında, pandemi gibi tüm dünyayı etkileyecek bir senaryoyu hesaba katmamıştı. Bu nedenle pandemi kısıtlamaları döneminde üretici ülkeler de mağdurlar kervanına katılmak zorunda kaldı. Pandeminin ABD ile ÇHC arasında yaşanan küresel rekabette karşılıklı olarak kılıçların çekildiği bir döneme denk gelmesi de yaşanan kaosun hasar katsayısını artırıcı etki yaptı.
Pandemi kısıtlamalarının hüküm sürdüğü 2020 yılında yaşanan çip tedarik zinciri kopuşu tüm dünyayı bu konuda yeniden düşünmeye zorladı. Çip üretiminin daralması nedeniyle, otomotiv ve bilişim sektörü başta olmak üzere, birçok sektör üretimi azaltmak veya üretime ara vermek zorunda kalınca bütün dünya bu minik vasıtaların stratejik önemini daha iyi kavradı. Küresel aktörler arasında çip üretimi ve tedarikinde yaşanan rekabet, özellikle AB ülkelerinin üretim sektörünü vurdu. Bu gelişmeler dünya ülkelerine stratejik üretim kavramı üzerinde yeniden düşünmek gerekliliğini hatırlattı. Sürecin devamında küresel aktörlerin teknoloji satrancını karşılıklı hamlelerle sürdürmesi, ekonomik olarak bağımsız olmak isteyen bir ülkenin kritik alanlarda muhtemel krizlere yönelik tedbir alması gerektiğini gösterdi.
ABD, ÇHC karşısında Nadir Toprak Elementleri (NTE) konusunda yaşadığı sıkıntılara çözüm ararken, aniden ÇHC’nin zayıf kaldığı bir alan eline koz olarak geçti. Bu bağlamda ABD çip krizini, ÇHC’nin NTE kozuna karşı bir kaldıraç olarak kullanmayı seçti. Teknolojik üretimde önlerde yer almasına rağmen çip konusunda en önemli tüketiciler arasında yer alan ÇHC bu krize ummadığı bir zamanda yakalandı. ÇHC’nin küresel rakiplerine karşı elinde tuttuğu kozlar, ABD ve müttefiklerine olan çip bağımlılığı nedeniyle sekteye uğradı. Tayvan’ı kendi ülkesinin bir parçası olarak gören ÇHC muhtemelen, çip üretiminde Tayvan’ın üretim potansiyelinin kendi üretimini tamamlayacağını düşünmüş ve bu konuda biraz işi ağırdan almıştı. ÇHC bu rekabet döneminde ana vatanda büyük ölçekte çip üretimi yatırımı yapmamış olmanın pişmanlığını derinden hissetmek zorunda kaldı.
ÇHC’nin NTE konusunda tekelleşmesinin verdiği çaresizlikten aldığı tecrübe ile ABD çip krizini avantaja dönüştürmeye çalıştı. ABD bu strateji kapsamında ÇHC’nin kendine yeterli hâle gelmesini engellemek için elindeki bütün kartları masaya koydu. ABD, bir yandan ÇHC’nin çip üretimindeki adımlarına çelme takarken diğer yandan kendi ülkesini üretim merkezi hâline getirmeye çalıştı. Bu hedefe ulaşmak için her türlü fırsatı kullanmaktan çekinmeyen ABD, müttefik ülkeleri de bu noktada baskı altına aldı. ABD, çip üretiminde söz sahibi olan müttefikleri Tayvan, Güney Kore ve Japonya’nın komşu olmaları itibariyle ÇHC’nin manipülasyonlarına maruz kalma ve darbe alma ihtimali nedeniyle kendi topraklarındaki üretimi artırmayı hedefledi. Nitekim ÇHC, komşu ülkeleri ve firmalarını baskı altına alarak, krizden ağır yara almadan çıkmayı başardı.
ÇHC’nin ABD firmalarını kullanarak yaptırımları örtülü olarak delmesi önemli bir gelişme olarak yer alırken, kapitalizmin “Everest“i olan ABD’nin, ülkesine yatırım yapan Asyalı müttefiklerinin ABD topraklarında yaptığı yatırımları, “ülkede iş imkânı yarattığı“ için alkışlaması dikkat çekti. Bu gelişme; kâr hırsı nedeniyle stratejik sektörleri çevre hassasiyeti olmayan ucuz emek cennetlerine yönlendirmenin bedelini ödeyen ABD’nin, devlet kapitalizmi uygulayan sosyalist ÇHC’den yediği darbelerden ders çıkarmaya başladığını gösterdi. ABD’nin bu politika değişikliği diğer sanayileşmiş dünya ülkeleri için önemli bir örnek oldu. ABD’yi takip eden gelişmiş ülkeler de stratejik sektörlerde yeterliliğe ulaşabilmek için yeni stratejileri hayata geçirdiler.
Günümüzde ABD çip üretimi konusunda dünyanın üretim merkezi olmaya çalışıyor. ABD bu istikamette müttefik ülkelerdeki çip firmalarını ABD topraklarında üretim yapmaları konusunda ikna etmek için ciddi bir strateji yürütüyor. ABD bunları yaparken ÇHC’nin çip üretiminde yeterli hâle gelme kapsamında attığı adımları baltalamak için her türlü imkanı kullanıyor. ABD, RF’nin Ukrayna’yı işgal etme girişimi sonrasında çip üretim stratejisi zarar gören AB’yi desteklemeyi de ihmal etmiyor. Hindistan’ı da ÇHC’ye alternatif bir üretim merkezi olabilmesi için teşvik ediyor. ÇHC de çip firmalarına bütçeden çok büyük rakamlar ayırarak; ekonomik bağımsızlığını korumak ve kendine yeterli olmak için yatırımlar yapıyor.
Yerel bazda çip üretimi çalışmaları TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’nde, Çakıl Milli İşlemci Projesi kapsamında yürütülüyor ve Malezya ile işbirliği yapılıyor.[62] Çip tedariki sorununu aşma kapsamda dünya genelinde yeni yatırımlar hayata geçirilmesine rağmen bu adımların sonuç vermesinin 2030’u bulması bekleniyor.[63] Dijitalleşmenin her alana ulaşması, ulaşımda elektrikli otomobillerin yaygınlaşması, yerli savunma sanayi gerekliliği ve güncel hayatın vazgeçilemezi iletişim teknolojisine olan ihtiyaç yerel bazda teknolojik bağımsızlığı zorunlu kılıyor. Bu zorunluluk uzun vadeli stratejik hedeflerin hayata geçirilmesini bütün dünya ülkelerine dayatıyor. Bu alanda küresel aktörler ile AB ülkelerinin dahi ciddi sıkıntılar yaşadığı dikkate alındığında, çip yeterliliği konusundaki millî stratejik programın hızlandırılması gerektiği görülüyor.