Küresel kamuoyu uluslararası siyasette önemli bir rol oynamaya başlamış, sivil girişimler devletlerin kararlarını ve hükümet politikalarını değiştirebilir duruma gelmiştir. Bu durum da kamu diplomasisine verilen önemi artırmıştır. Böylece, ulusal çıkarların korunması ve savunulması konularında bildiri, uyarı ve muhtıra gibi klasik diplomasi yöntemleri yetersiz kalmış, bunların yanı sıra devletler yabancı kamuoylarını da hedefleyen politikalar geliştirmek zorunda kalmışlardır.
Günümüzde hükümetler ve devletler uluslararası kamuoyunda olumlu imaj yaratabilmek için aktif olarak kamu diplomasisi çalışmaları yürütmektedir. Kamu diplomasisi zaman içinde dış politikanın her alanında etkin ve vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Her devlet kamu diplomasisi araçlarını uluslararası imajını güçlendirmek ve dünya kamuoyunu kendi lehine çevirebilmek için uğraşmaktadır. Kamu diplomasisi değişik boyutları ve uygulama alanları olan bir konudur. Bu bölümde kamu diplomasisinin güvenlik alanıyla etkileşimleri tartışılacaktır.
Soğuk Savaş sonrasında değişen güvenlik anlayışı insan faktörünün altını çizmiş ve ulusal ya da uluslararası güvenlik adına atılan her adım insan hayatına ve kişisel hak ve hürriyetlere verebileceği zarar ve/veya fayda açısından değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu durum da devletlerin güvenlik politikalarını inşa ederken askeri güce olduğu kadar yumuşak güce, dolayısıyla kamu diplomasisi araçlarını dikkate almaları hususunu ön plana çıkarmıştır.
Bu bölümde, kamu diplomasisi kavramına kısaca değinildikten sonra, Soğuk Savaş sonrası değişen güvenlik anlayışı, güncel güvenlik sorunları ve bunlarla başa çıkmakta kamu diplomasisinin ne gibi roller oynadığı/oynayabileceği üzerinde durulacaktır. Özellikle 11 Eylül sonrası yürütülen teröre karşı savaş kapsamında ABD yönetimince başlatılan kamu diplomasisi atağı eleştirilerek, uluslararası güvenlik alanında başarılı olmuş kamu diplomasisi çalışmalarından da örnekler verilecektir.
Kamu Diplomasisi
Kamu diplomasisi 1990’lı yıllarda popüler olmaya başlamış bir kavramdır. Özellikle Amerikan Enformasyon Ajansı’nın Amerikan Dışişleri Bakanlığı çatısı altına alınması kamu diplomasisi ile geleneksel diplomasi tanımlarının mercek altına alınmasına yol açmıştır. Kamu diplomasisi yaygın olarak kullanılmasına ve tartışılmasına rağmen geleneksel diplomasi çerçevesinde yeterince yer alamamıştır. Bu sebeple kamu diplomasisini klasik diploması tanımları çerçevesine katacak yeni bir tanım ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Şunu belirtmekte yarar vardır ki propaganda ve halkla ilişkiler çalışmaları kamu diplomasisi ile aynı anlama gelmemektedir. Propaganda, bir ideoloji ya da doktrinin sistematik olarak söz konusu ideolojiyi savunanlar tarafından çeşitli enformasyon yöntemleriyle empoze edilmesidir. Propagandanın aksine kamu diplomasisi yoluyla aktarılan bilginin doğruluğu kesindir çünkü kaynağı bellidir. Öte yandan, kamu diplomasisi halkla ilişkilerden de farklılık arz eder. Halkla ilişkiler bir kişi, işletme ya da kurumun amaçlarının halka aktarılmasıdır. Dolayısıyla, kamu diplomasisi salt propaganda ve halkla ilişkiler olarak tanımlanamaz. Bu kavramlar kamu diplomasisi ile bağlantılı olsa da kamu diplomasisi kavramını açıklamaz.
Publicdiplomacy.org’da belirtildiği üzere kamu diplomasisi tanımını 1965 yılında uluslararası ilişkiler literatürüne kazandıran Edmund Gullion kamu diplomasisini halkların tutumunun, dış politikanın oluşumu ve yürütülmesine yaptığı etki olarak tanımlamıştır. Guillon’a göre kamu diplomasisi uluslararası ilişkilerin geleneksel diplomasi dışında kalan alanlarını kapsar.1
Daha yakın zamana gelindiğinde, Michael McClellan (2004), Viyana Diplomasi Akademisinde yaptığı bir konuşmada kamu diplomasisini bir devletin ya da hükümetin kendi lehine iç ve dış kamuoyu oluşturabilmek amacıyla uyguladığı stratejik programlar olarak tanımlar. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere kamu diplomasisi kültür, eğitim ve bilgi işlem gibi araçları aktif ve planlı olarak kullanarak bir hükümetin dış politika hedeflerini gerçekleştirmesidir. Bu bağlamda kamu diplomasisi propaganda ve halka ilişkilerin ötesinde bir kavramdır. Genel olarak, kamu diplomasisi bir devletin dış politika hedefleri ile sıkı sıkıya bağlıdır. Kamu diplomasisi stratejileri ve kampanyaları belli bir politik hedefe ulaşmak için dikkatlice hazırlanır ve uygulanır. Genelde bu stratejiler hedef odaklı ve politiktir (McClellan 2004).
Özetlemek gerekirse, kamu diplomasisi kendi ulusunun düşüncelerini ve ideallerini, kendi kurumlarını ve kültürünü aynı zamanda ulusal hedeflerini ve güncel politikalarını yabancı halklara anlatma amacı taşıyan devler ve/veya hükümetlerin iletişim sürecidir (Tuch 1990). Bu süreç özellikle küresel işbirliği gerektiren güvenlik tehditlerinin uluslararası gündemi meşgul ettiği bu günlerde çok büyük önem arz etmektedir. 11 Eylül saldırılarını takiben meydana gelen makro-seküritizasyon sürecinde Amerikan yönetiminin bir kamu diplomasisi atağında bulunması kamu diplomasisinin güvenlik sorunlarının çözümünde de önemli bir rol oynamaktadır.
Değişen Güvenlik Anlayışı
Güvenlik kavramı en genel anlamıyla varlığını koruma ve sürdürme amacı taşıyan her türlü davranış biçimidir. Güvenlik, tüm toplumsal, ulusal ve uluslararası olgu ve olaylarda karşımıza çıkar. Elimine edilen bir tehdidin yerine yeni tehdit algıları üretilir. Yenilenen tehdit algılarını karşılayabilmek ve güvenliği sağlayabilmek için sürekli olarak yeni araçlar üretilir. Uluslararası sistemde yer alan tüm aktörler de tehdit algılamalarına göre çok değişik güvenlik anlayışları geliştirmektedir.
Devlet sisteminin kurulmasından bu yana savaş ve çatışmalar uluslararası politikanın kaçınılmaz öğeleri olmuştur. Özellikle uluslararası sistemin önde gelen devletleri güç mücadelesine girişmiş ve güvenlik rekabeti uluslararası ilişkilerin ana temasını oluşturmuştur. Kenneth Waltz’ın da belirttiği gibi uluslararası ilişkilerde savaşı ve çatışmayı açıklamak barışın koşullarını anlamaktan daha kolaydır (Waltz 2002). Devletler savaş ve barış kararlarını verirken uluslararası sistemdeki yeterliliklerini göz önünde bulundururlar. Savaş anarşik uluslararası sistemin doğal bir sonucu olarak görülebilir. Savaş ve barışın getirisi ve götürüsünün hesaplanması uluslararası sistemdeki güç dengelerinin ve askeri gücün dağılımına bağlıdır. Devletlerin en temel kaygısı varlığını sürdürmek ve çıkarlarını maksimize etmektir. Riskler ve tehditlerle dolu böylesine bir ortamda devletler güçlerini maksimize edeceği ve güvenliklerini sağlayabilecekleri stratejiler geliştirme yolunu seçmişlerdir (Ifantis 2006).
TASAM Yayınlarının “Kamu Diplomasisi“ isimli kitabından alınmıştır.
KİTABIN KÜNYESİ
Kitap Adı | : Kamu Diplomasisi |
Editörler | : Dr. Abdullah ÖZKAN, Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK |
Sayfa Sayısı | : 248 s. |
Yayınevi | : TASAM Yayınları |
Format | : Basılı Kitap ve E-Kitap, PDF Merchant© |
ISBN | : 978-975-6285-56-5 |
Yayın Tarihi | : 2012 |
Fiyatı | : 25,00 TL (KDV Dâhil) |