Geleceğin Kalbi Dünyanın Dışında Atıyor

Yorum

Dünyada hava kuvvetleri, isimlerine ya uzay kelimesini ekliyor ya da uzaya özel ayrı bir kuvvet kuruyor. Türkiye için bu ayrımı konuşmak için henüz zaman var. Gezegenler arası seyahatin konuşulduğu bu günlerin uzay gündeminde, Türkiye oldukça yeni bir aktör sayılır. ...

Dünyada hava kuvvetleri, isimlerine ya uzay kelimesini ekliyor ya da uzaya özel ayrı bir kuvvet kuruyor. Türkiye için bu ayrımı konuşmak için henüz zaman var. Gezegenler arası seyahatin konuşulduğu bu günlerin uzay gündeminde, Türkiye oldukça yeni bir aktör sayılır. Bununla birlikte, her ülkenin uzaya dair yöneldiği alanlar da birbirinden farklı. Türkiye her ne kadar yörüngesel ve derin uzaya dair de farklı misyonlar benimsemiş olsa da aslında uzayda önceliğini uydular konusunda belirlemiş durumda. Ülkenin bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerini yöneten ve yön veren TÜBİTAK ve uzay çalışmalarının yürütüldüğü bağlı kuruluş TÜBİTAK Uzay, üniversite, şirket ve enstitüler ile iş birliği yapmakta ve ülkenin uzaydaki ilerleyişine yön vermektedir. 2018 yılı sonunda resmi olarak kurulan Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) da son dönemde işler hâle gelmesiyle uzaya dair çalışmaların ve hedeflerin bir çatı altında toplanması sağlanmıştır.

Türkiye gerek coğrafi konumu gerek uluslararası ilişkilerin gerektirdiği sebeplerden güçlü bir izleme kabiliyetine sahip olmak zorundadır. Bu sebepledir ki yer gözlem uydu çalışmaları, ülke için önemli bir bilim ve teknoloji alanıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hâlihazırda üç (GÖKTÜRK 1, GÖKTÜRK 2, RASAT) ve 2022’de fırlatılması beklenen (İMECE) bir uydusu vardır. RASAT yerli üretim olan ilk gözlem uydusudur. İMECE de yine yerli ve millî bir üretim olan yüksek çözünürlüklü gözlem uydusu olarak görev yapacaktır. Bu uydular aracılığıyla askerî istihbarat amaçlı görüntü elde edilebilmekte; doğal afet sonrası hasar tespiti, kaçak yapılaşma tespiti ve coğrafî gözlem yapılabilmektedir.

GÖKTÜRK 1’in görev ömrünün sona ermesinden sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyacını sağlamak amacıyla GÖKTÜRK Yenileme Keşif Gözetleme Uydusu’nun uzayda yerini alması bekleniyor. Projede donanım ve yazılımların mümkün oldukça yerli olmasına özen gösterilmekte.

Ülkenin haberleşme uydularına (TÜRKSAT 3A, TÜRKSAT 4A, TÜRKSAT 4B) 2021 Ocak ayında fırlatılan ve haziran ayı itibariyle faaliyete geçen TÜRKSAT 5A uydusu da katılmıştır. 2021 yılı son çeyreğinde fırlatılması planlanan TÜRKSAT 5B’nin ardından 2022’de fırlatılacak olan TÜRKSAT 6A ise ülkenin ilk millî ve yerli haberleşme uydusu olacak.

TÜBİTAK, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ile 2006 yılında yürürlüğe giren dış uzayın barışçıl amaçlarla keşfi ve kullanımına ilişkin bir iş birliği anlaşması imzalamıştır. Hollanda, Almanya ve Rusya gibi ülkelerin uzay ajanslarıyla da ortak çalışmalar yürütmektedir. TUA ise Kazakistan, Macaristan ve Ukrayna ile ikili mutabakatlar imzalamış; Pakistan, Azerbaycan, Japonya, Endonezya gibi birçok ülke ile de iş birliği anlaşmaları sağlama yolundadır.

TÜBİTAK’ın yanı sıra devlete ait savunma sanayi alanında çalışmalar yapan şirketlerin de bilim ve teknoloji alanına önemli katılımı ve katkıları mevcuttur. TAI’nin, GÖKTÜRK 1, GÖKTÜRK 2 ve DÖNENCE uydularının yapım sürecinde iş birliği vardır. Roketsan, mikro uydu fırlatma sistemi üretimi üzerinde çalışmalara başlamıştır. Firmanın ürettiği sonda roketi, 2018 yılında katı yakıt ile uzaya fırlatıldıktan sonra, 2020 yılında sıvı yakıt kullanarak uzayda 136 kilometreye ulaşmıştır. Mikro uydu fırlatma sisteminin tamamlanmasıyla 100 kilogram altındaki mikro uydular alçak dünya yörüngesine yerleştirilebilecek.

Bir diğer devlet destekli şirket olan Aselsan’ın uzaya yönelik çalışmaları arasında uydu görev yükleri ve uydu yer sistemleri çözümleri, yer destek donanım tasarım ve üretimi, yer istasyonu kurulumu, görev yükleri entegrasyonu ve test hizmetleri yer almaktadır. Şirket, 2016 yılında uydu ve uzay teknolojisinde kullanılan materyallerin uzay koşullarına karşı dayanıklılığını test etmek amacıyla Uluslararası Uzay İstasyonu’na mikrodalga modülleri gönderdi. 2021 Ocak ayında ise, ASELSAT 3U küp uydu, uzay ortamına dair istatistiksel veri ve görüntü aktarmak amacıyla Falcon-9 roketi ile alçak dünya yörüngesine gönderildi. STM’nin uzay çalışmaları kapsamında da uydu tasarımı, uydu görevleri için yazılım geliştirme, uydu görevleri planlama, uydu iletişimi ve veri analizi gibi çalışmalar bulunmaktadır. Şirket aynı zamanda gerçek zamanlı görüntü sağlayacak, bitki örtüsü, tarım alanları ve afet takibi yapacak takım uydu sistemi oluşturmaya da başlamıştır. LAGARİ bu sistemin ilk uydusu ve Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü mikro yer gözlem uydusudur.

Özellikle Türkiye’nin 2023 uzay hedefleri kapsamında öne çıkan bir diğer şirket ise DeltaV. Firma, hibrit roket teknolojisi geliştirerek roket motoru ve sonda tasarlayıp üretmekte; fırlatma sistemleri bağlamında ise fırlatma testleri ve alt yapıları üzerinde çalışmaktadır. Hibrit motor teknolojisi ile daha güvenli ve daha uygun maliyetli üretim yapılabilecek. 2023 yılı için hedeflenen Ay’a sert inişte, uzay aracını alçak dünya yörüngesinden Ay’a bu sıvı oksijen ve parafin yakıtlı hibrit roket motoru taşıyacak. Ayrıca, uygun maliyetli fırlatma teknolojisi geliştirildiğinde diğer ülkelere de roket fırlatma hizmeti verilmesi, firmanın gelecek amaçları arasında yer alıyor. 100 kilogram üzeri olan uydular, DeltaV aracılığıyla uzaya fırlatılabilecek.

Uydular alanındaki bu gelişmelerle dışa bağımlılık azaltılmaya çalışılırken çözülmesi gereken bir diğer sorun ise uydu bileşenlerinin uzaydaki radyasyon karşısında dayanıklılığını ölçebilmek. Bu bağlamda, Avrupa Uzay Ajansı standartlarında test yapılabilmesi amacıyla Parçacık Radyasyonu Test Altyapısı Aralık 2019’da kuruldu.

Uydular her ne kadar Türkiye’nin en önde gelen uzay çalışmalarını oluştursa da onlar dışında da uzaya dair çalışmalar yapan firmalar bulunmakta. Örneğin, Hezarfen’in uzay çalışmaları daha deneysel ve uzun vadede önemli getirileri olacak çalışmalar. Vera Uzay Misyonu kapsamında firmanın üç projesi bulunuyor. Bunlardan Gediz, uzaya gönderilen tohumların uzay koşullarında test edilmesini hedefliyor. Talu projesi ile hedeflenen, uzun uzay yolculuklarında güneş enerjisinden nasıl maksimum fayda elde edilebileceğini öğrenmek. Tardu projesinin amacı ise uzaya insan görünümlü yapay zekâ göndererek uzay koşulları karşısında verdikleri tepkileri gözlemlemek. Bu sayede astronotların karşılaşabileceği sorunlara çözüm üretmek hedefleniyor. Bu projeler başarıya ulaşır ve sonuçlar elde edilirse, derin uzay çalışmaları için verimli bir katkı sağlanmış olacak.
Derin uzay ise aslında 2023 Millî Uzay Programı kapsamında Türkiye’nin gündemine girmiş durumda. Yukarıda bahsedildiği gibi, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yıldönümünde yerli uzay aracı ve hibrit roket ile Ay’a sert iniş yapılması hedefleniyor. Yumuşak iniş ise 2028 yılı için planlanıyor. Gönderilmesi planlanan yerli uzay aracı henüz tasarım aşamasında. Uzay aracını Ay’a taşıyacak olan hibrit motor teknolojisi ise Sonda Roket Sistemi (SORS) ile temmuz ayında test edilmek amacıyla fırlatıldı ve başarılı oldu. Roketin oksitleyici tankının büyütülmesi ve böylece irtifasının arttırılmasına yönelik çalışmalar devam edecek. Motorun son hâli uzay aracının tasarımının tamamlanmasının ardından, buna uygun olacak şekilde belirlenecek ve üretimi yapılacak. Bazı teknoloji ve parçaların yurt dışından temin edilmesi zorunlu olsa da uzay aracı büyük oranda yerli olacak. Buna karşılık, Türkiye’nin uzay aracı üretiminde bir deneyimi bulunmuyor. Fakat sert iniş planlandığından, çok özellik barındırmayan bir uzay aracı yeterli görülüyor ve 2023 hedefine yetişebileceği düşünülüyor. Bunun her ne kadar yerli ve millî olarak gerçekleştirilmesi planlansa da Türkiye’nin bir fırlatma üssü ve uzay aracını alçak yörüngeye taşıyacak bir kapasitesi olmadığından iş birliğine ihtiyaç duyuluyor. Henüz bir anlaşma sağlanmamış olsa da SpaceX yüksek ihtimalli bir alternatif olarak görülüyor.

Fırlatma konusunda bağımsız olmak için bir uzay üssüne sahip olmak ise bir diğer görev. Coğrafi koşullar gereği Türkiye buna uygun olmadığından, başka ülkelerle iş birlikleri değerlendirilme sürecinde olan bir konu. Örneğin, Kazakistan’daki Baykonur uzay üssündeki alanlar kullanılabilir ve Rusya ve Kazakistan ile iş birliği yapılabilir.

2023 hedefleri kapsamında bahsi geçen bir diğer konu ise Türk bilim insanlarının uluslararası çalışmalara katılmak amacıyla Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmesi. Uzay ortamında yaşayabilmek için belirlenecek kıstaslara sahip adaylar arasından seçilecek üç kişinin iki yıl boyunca eğitim alması gerekiyor. Eğitim sonunda en uygun görülen bilim insanı uzaya gönderilecek.
Uzaya dair Türkiye’nin amaçlarından biri de gök cisimlerini incelemek ve yeni keşifler yapmak. Doğu Anadolu Gözlemevi’ne yerleştirilmesi planlanan dört metre çapındaki ülkenin en büyük kızılötesi teleskopu, bu hedefin yanı sıra uydu takibi ve uzay enkazlarını izlemek gibi amaçlarla da kullanılacak. Uzay madenciliği gibi derin uzay hedefleri için Türkiye’nin önünde uzun bir yol olsa da gözlemevinde yürütülecek çalışmalar, bu alandaki çalışma grupları için de verimli bir kaynak olacak.

Bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmek de Millî Uzay Programı içeriklerinden bir diğeri. Askerî ve politik sebeplerle ülke güvenliği için bu proje oldukça önemli. Ancak bu da gerçekleştirilmesi uzun zaman alacak bir hedef. Kıyaslama yapacak olursak, uzay aktivitelerinde önemli bir aktör olan Hindistan’ın kendi bölgesel sistemini geliştirip kullanmaya başlaması 11 yıl almıştı.

Türkiye’nin yaşadığı beyin göçünü düşünürsek, hedeflenen uzay çalışmaları için gereken insan kaynağı sorununun da çözülmesi gerektiği şarttır. Zaten hedeflerden biri olan bu madde, aslında ilk ele alınması gereken konu niteliği taşıyor. Hükümetin üniversitelere, enstitülere, araştırma ve geliştirme merkezlerine yönelik attığı adımlar, sağladığı bilimsel araştırma yapma özgürlüğü, teşvik ve liyakat bu sürecin en önemli noktasıdır. İleriye yatırım yapmak için ise, eğitim içerikleri tüm yaş grupları için iyileştirilmeli, öğrencileri araştırmaya sevk edici şekilde düzenlenmelidir.

Uydu alanında küresel rekabette yer alan bir marka yaratmak, belirlenen uzay hedeflerinden en ulaşılabilir olanıdır. Uydu üretim ve geliştirmenin hâlihazırda bu alanda çalışmalar yürüten firmaların katılımıyla yeni bir oluşum kurularak tek bir çatı altında toplanacak olması biraz karışık bir sürece yol açacaksa da gelinen nokta ve düzenli ilerleyiş bu alandaki başarıyı olası kılmaktadır. Bununla birlikte, belirlenen diğer hedefler ara verilmeksizin kararlı bir çalışma ve süre gerektirmektedir. Bu hedefler için belirlenen 10 yıllık süre, yolun başında olan bir ülke için iddialı sayılabilir. Nitekim 2005-2014 yılları için oluşturulan uzay programı başarılı olamamıştır. Bu program seçilecek bir gezegene yerli uzay roketi ile keşif ve gözlem amaçlı bir uydu göndermek ve astronot yetiştirme programı geliştirmek gibi oldukça iddialı maddeler de içeriyordu.

Görüldüğü gibi imkânlar ve hedefler birbirine denk düşmeyince, projelerin başarısız olması kaçınılmazdır. Uluslararası alanda saygınlık sağlamak için önemli olan sözler vadetmek değil, bunları gerçekleştirebilmektir. Ülke içinde halktan destek bulabilmek için ise uzay aktiviteleri için yapılan harcamalarda şeffaflık benimsenmelidir. Ülkenin içinde bulunduğu olumsuz ekonomik koşullar da göz önüne alındığında bu önemli bir gereklilik olacaktır. Uzaya yönelik çalışmalar, deneyim, bilgi ve finansal güç gerektirdiğinden, Türkiye’nin iş birliklerine ihtiyaç duyduğu açıktır. Bunun için de uzaya yönelik yeni adımlar atan ülkelerden çok, uzaya dair yetenekleri olan ülkelerle ortak projelerde yer almak daha anlamlı olacaktır.

Misyon edinilen projeleri gerçekleştirme konusunda samimi olunduğu ve Türkiye’nin uzay alanında ilerlemesi amaç edinildiği takdirde, başarı şansa bağlı değil, kaçınılmaz sonuçtur. Önemli olan politikaların her alanda doğru belirlenmesi ve bunların aslına sadık şekilde uygulanmasıdır.

 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2760 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 646
TASAM Asya 98 1106
TASAM Avrupa 23 647
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 294
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1403 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 296
TASAM Orta Doğu 23 622
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 188
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2048 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
TASAM Türkiye 82 2048

Güvenlik temalı 5 marka eş-etkinlik, 30 oturum ve 122 başlık ile uluslararası standartlarda gerçekleştirilen 9. İstanbul Güvenlik Konferansı’nda Türkiye’den ve Dünyadan duayen/uzman 5 anahtar konuşmacı, 30 moderatör, 122 konuşmacı ile üst düzey asker/polis vd. güvenlik temsilcileri, misyon şefleri -...;

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu, TASAM MSGE ve Afrika Enstitüsü tarafından “Afrika’da Türk Askerî Varlığı ve Yeni Ufuklar" ana teması ile küresel ölçekte katılımla 23-24 Kasım 2023 tarihinde İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü’nde düzenlenecek 9. İstanbul Güvenlik Konfe...;

Alınan kararların bağlayıcı olmaması her işbirliği kuruluşunda olduğu gibi APEC de de bir sorun. Ama 34 yıldır devam eden süreç önemli. Bunda tüm üyelerin başlangıç amacı olarak benimsedikleri “büyüyen ve zenginleşen bir bölgesel ekonomiyi“ destekleme konusuna hala önem veriyor olmaları etkili. ;

9. İstanbul Güvenlik Konferansı, TASAM-MSGE tarafından “Ekosistemde Stratejik Dönüşüm“ teması ile küresel ölçekte katılımla 23-24 Kasım'da İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü’nde düzenlenecek. Katılmak için son kayıt tarihi 21 Kasım olan Konferans ve eş-etkinliklerinde katılımcılara sertifi...;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi ‘Güvenlikte Stratejik Dönüşüm’ Sertifika Programı’nda “Güvenlik Planlama“ dersini EDOK (Eğitim ve Doktrin Komutanlığı) ve 3. Ordu E. Komutanı Dr. Korgeneral (E) Yavuz TÜRKGENCİ verecek. Kayıt için son tarih ise 10 Kasım.;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi kapsamında gerçekleşecek “Güvenlikte Stratejik Dönüşüm“ temalı sertifikalı programın akışı açıklandı. Çevrimiçi eğitim; 11 Kasım Cumartesi saat 09.00’da Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Prof. Dr. İlber ORTAYLI ve MSGE Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tuğgeneral...;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı 11 Kasım’da Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Prof. Dr. İlber ORTAYLI ve MSGE Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tuğgeneral (E) Fahri ERENEL’in açılış dersi/konuşmaları ile başlayacak.;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi “Güvenlikte Stratejik Dönüşüm“ başlıklı Sertifika Programı 11 Kasım’da başlıyor. 4 hafta boyunca cumartesi günleri çevrimiçi eğitim formatında gerçekleşecek etkinlik 02 Aralık’ta sona ererken katılımcılara Akademi tarafından sertifika verilecek. Duayen ve uzman is...;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Rusya'nın hem Avrasya bölgesine hâkim olmak hem de dünya politikalarında lider aktörlerden biri olmak amacıyla geliştirdiği Avrasyacılık tartışmaları, analitik olarak klasik ve modern olarak değerlendirilebilir.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bünyesinde yaptığımız bilimsel çalışmalar ile Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri kavrama ve analiz etmeye yönelik çabalarımızın ortaya koyduğu açık bir gerçek var: Aktörleri, kuralları, vizyonu eskisinden çok farklı olan yeni bir uluslararası sistem il...

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir. Değişimin çok hızlı ve ola...

Türk insanının, Osmanlı zamanında olsun, Cumhuriyet döneminde olsun, stratejik düşünceler üretebildiği ve bunları karar organları üzerinden uygulamaya geçirebildiği tarihi bir gerçektir.Bu özellik tarihte her ülke ve her toplum için geçerli olmamıştır.