Konuşmamda, genel olarak lobicilik, kamu diplomasisi, diaspora ve medya alanında Türk Dili ile alakalı çalışmalara değinip, Türk Diasporası ve Kıbrıs Türk Diasporası hakkında bilgiler verdikten sonra KKTC ile ilgili çeşitli bilgileri dikkatlerinize sunup, Kıbrıs Türk Diasporası ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunarak konuşmamı tamamlamak istiyorum.
21. yüzyılın şüphesiz en önemli paradigma değişimlerinden birini küreselleşme süreci oluşturuyor. Küreselleşme süreciyle beraber siyasal, sosyal, ekonomik ve daha pek çok alanda köklü değişimler yaşandı. Pek çok yeni yollar ve yöntemler bulundu, eski yol ve yöntemler yeniden dizayn edildi. Sonuç olarak yeni bir anlayış ve yeni bir dönem ile karşı karşıya bulunuyoruz. Günümüzde dünyada yayınlanan haberlerin %80’inden çoğunun kaynağı EP, UPI, Reuters ve Associated Press haber ajansları olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada o gün yaşanan en önemli olayların neler olduğu, o olaylara karşı nasıl bakmamız gerektiğine, kimin haklı, kimin haksız, olduğunu bu haber ajanslardan öğreniriz. Bu noktada algı yönetimi konusu öne çıkmaktadır.
Bu anlamda biz Kıbrıs Türkleri olarak yaklaşık 50 yıldır haksız bir davayı savunmaya çalışan insanlar gibi gösteriliyoruz. Biz acaba gerçekten haksız bir davayı mı savunuyoruz? Yoksa haklı olduğumuz halde haksız gibi mi gösteriliyoruz? Öyle bir psikolojik hava içerisine sokuyorlar ki insanı, yalnız Kıbrıs meselesinde değil, Türk Dünyasının diğer konularında da sanki de biz yanlış bir iş yaptık, bir suç işledik, şimdi bunu telafi etmemiz lazım, telafi etmemiz için de tavizler vermemiz lazım gibi düşünmemizi sağlamaya çabalıyorlar.
Genelde Türk Dünyası, özelde Kıbrıs Türk Halkı olarak haklı olduğumuz davalarımızı uğradığımız haksızlıkları dünya kamuoyuna anlatmakta uzun yıllardır ne büyük güçlükler yaşadığımız ortadadır. Bu anlamda uğradığımız haksızlıkları ve haklı davalarımızı dünya kamuoyuna anlatabilmek ve daha örgütlü bir hale gelebilmek için lobicilik, kamu diplomasisi, medya ve diaspora sahasındaki çalışmalara çok geç başladığımızı üzülerek ifade etmek istiyorum.
Bu çerçevede lobiciliği ele alırsak; lobiciliği karar verme süreçlerini etkileme ve yönlendirme stratejisi olarak ele alabiliriz. Bu strateji ile istenen, çoğunlukla siyasi bir konuda değişim sağlamak ya da olası değişim kararları alınmasını engellemektir. Lobicilik konusuna değinmişken izninizle size önemli bir anekdotu aktarmak istiyorum. Dönemin İngiltere Başbakanı Sir Anthony Eden yayınladığı hatıralarında şöyle aktarıyor; ‘’1956’da ABD’ye yaptığım resmi bir gezide ABD’li devlet adamlarına Kıbrıs’ta Türklerinde meşru hakları var ve siz bunu daima göz ardı ediyorsunuz demiştim. Buna karşılık olarak ABD’li devlet adamları da biz bunu biliyoruz ancak Türklerin burada lobileri yok cevabını vermişlerdi.’’ Bu anekdot lobiciliğin ne kadar önemli olduğuna küçük bir örnek teşkil etmektedir.
Yine bu anlamda kamu diplomasisine bakacak olursak. İletişimin stratejik değerinin arttığı, kamuoyu olgusunun öne çıktığı, doğru bilgilendirmenin, iknanın önem kazandığı yeni uluslararası sistemde çok konuşulan, tartışılan ve önemi giderek daha çok anlaşılmaya başlanan bir kavram haline gelmiştir.
Kamu diplomasisini “dış politikanın biçimlendirilmesi ve uygulanması için kamunun tutumlarını etkileme çabası“ olarak değerlendirilmektedir. Kamu diplomasisi, geleneksel diplomasinin dışında kalan, hükümetlerin diğer ülkelerde kamuoyu oluşturma çabalarını, ülkeler arasında sivil toplum örgütlerinin etkileşim içinde olması ve kültürel iletişim süreçleridir.
Kamu diplomasisi, geleneksel diplomasiden farklı olarak başka ülkelerin hükümetlerini değil, hükumet dışı aktörlerini ve kamuoylarını hedeflemektedir. Ülkeler, kamu diplomasisi aracılığıyla kendi vatandaşları ve kurumları ile yabancı ülke vatandaşları arasındaki diyalogu yaygınlaştırma imkânına sahiptir.
Yabancı kamuoylarını bilgilendirmek ve etkilemek, bu etkiyi geliştirmek, yanlış anlamaların ve kabullerin yol açtığı kargaşayı sınır ötesi iletişim ortamını şekillendirmek suretiyle gidermek, kamu diplomasisinin amaçları arasında yer almaktadır.
Diaspora konusuna gelecek olur isek; doğduğu ya da kuvvetli aile bağlarının bulunduğu ülkenin dışında yaşayan, ancak geldikleri, ülke ile güçlü maddi ve manevi bağlarını devam ettiren göçmen nüfus olarak tarif edilmektedir. Diaspora stratejileri hem felsefi, hem analitik bir altyapıya sahip olmalıdır. Sığ söylemler kısa dönemde belli kazançların elde edilmesine olanak sağlasa da, uzun dönemde bütünlük ve sinerji yaratacak ortak bir gündem oluşturulması gereklidir.
KİTABIN KÜNYESİ
Kitap Adı | : Türk Dünyası “Stratejik İletişim: Referans Değerler, Kurumlar, Kişiler“ |
Editör | : Osman ORHAN |
Sayfa Sayısı | : 424 s. |
Yayınevi | : TASAM Yayınları |
Format | : E-Kitap, PDF Merchant© |
ISBN | : 978-605-4881-20-8 |
Yayın Tarihi | : 2018 |
Fiyatı | : 25,00 TL (KDV Dâhil) |
TASAM Yayınlarının “Türk Dünyası, Stratejik İletişim: Referans Değerler, Kurumlar, Kişiler“ isimli kitabından alınmıştır.
e-kitap için Tıklayınız