21’inci yüzyıla Avrupa yeni güvenlik sorunları ile girmiş ve bu da güvenlik ilişkileri ve kurumsal yapılar açısından çok farklı belirlemeleri ve gelişmeleri gündeme getirmektedir. Bu durum, mevcut uluslararası kuruluşların çoğunun rol ve fonksiyonlarını değiştirmekte, bazılarının yok olmasına neden olmakta ve bunun yanında yenilerinin yaratılmasına da imkân sağlamaktadır. Bu gelişme yeni ve çok farklı güvenlik sisteminin gelişmesine yol açmaktadır. Bu nedenlerden dolayı Avrupa, 21’inci yüzyılda değişikliğin kesişme noktasında bulunmaktadır. Yeni güvenlik yaklaşımındaki gelişmeler Avrupa’nın yeni güvenlik yapısını büyük oranda etkileyebilecektir.
Avrupa’nın geleceğinin inşası, örgütsel ve politik gelişmesine ilişkin birbirine rakip görüşler bulunmaktadır. Avrupa güvenlik sistemi açısından; NATO klasik bir ittifak niteliği mi gösterecektir, yoksa yeni güvenlik sistemine uyum açısından kendini geliştirecek ve reform yapacak mıdır? Avrupa Birliği kendi güvenlik ve dış politikasında yeni bir gelişme gösterecek midir? AGİT’in Avrupa’daki rolü ne olacaktır? AGİT’in doğu-batı yakınlaşmasına etkişi ne olabilir? Doğu-Batı çatışmasında Avrupa savaş öncesi çok kutuplu istikrarsızlık ve milliyetçi rekabetler açısından geriye mi dönecektir?
21’inci yüzyılda Avrupa’nın değişen güvenlik yapısı altında ve ışığında güvenlik senaryoları incelenecektir. Bu senaryoların amacı, Avrupa’nın bugünkü güvenliğine ilişkin muhtemel sonuçlarını ortaya koymaktadır. Bu şekilde, Avrupa’da güvenliğinin tesisini etkileyen temel sorunlar ortaya konmaya çalışacaktır. Senaryoların amacı, mevcut yapısal dinamikler ve Avrupa’nın karmaşık ve karşılıklı ilişkilerinin uzun vadeli etkilerini aydınlığa çıkarmak ve Avrupa’nın güvenlik sisteminin geliştirilmesine katkıda bulunmaktır.
I. NATO ve ATLANTİK İLKELERİNİ BENİMSEMİŞ AVRUPA
(A SENARYOSU)
Bu senaryoda; NATO, Soğuk Savaş sonrası dünyanın isteklerini başarıyla uyguladığı ve 21’inci yüzyıl Avrupa’sının merkezi kurumlarını geliştirdiği benimsenmektedir. Burada İttifakın Avrupa güvenlik sistemini muhafaza altına aldığı eski ve yeni dünya arasında stratejik birliğin anahtar kurumsal ifadelendirilmesini sağladığı kabul edilmektedir. NATO burada daha çok bir Avrupalı ittifak niteliği taşımaktadır. Çünkü Soğuk Savaş yıllarından beri Avrupa’nın ekonomik gücünü gelişmesini ve siyasi olarak bir araya gelmesini yansıtmaktadır.
Bu senaryoda, NATO’nun güvenliğine ilişkin tartışmalar ve danışmalarda önemli bir forum olduğu varsayılmaktadır. Bugün 26 İttifak üyesi devletin güvenlik tartışmasını değil ve aynı zamanda Doğu-Batı’nın güvenlik tartışmasının yapıldığı bir yetkili birimdir. Bu nedenle, BDT ülkeleriyle yoğun bir siyasal temaslar ağı geliştirilmiştir. Bu şekilde batılı ülkeler için NATO, kolektif savunma ve caydırma görevini yapmış ve BDT ülkeleriyle yapıcı işbirliğinin geliştirilmesini öngörmüştür. Bu senaryoya göre, NATO sağlam ve sürekli bir İttifak olarak görülmüş ve çoğulcu Avrupa güvenlik sistemi içinde varlığını sürdürebileceği kabul edilmiştir. Bu model, Avrupa’nın Atlantik ilkelerini benimseyen bir yaklaşımıdır. Bu da NATO’nun Avrupalılaşması ve BDT ülkeleriyle işbirliğinin geliştirilmesidir.
NATO merkezli Atlantik ilkelerini benimseyen Avrupa kavramı, NATO’nun yapısında değişiklik olabileceğini ve Avrupa’nın yeni şartlarına süratle uyum sağlayabileceğini varsaymaktadır. Bu da NATO’nun siyasal rolünün güçlenmesini içermektedir. Politik rolünün gelişmesi yanında, Atlantik ilkelerini benimseyen Avrupa modeli, NATO’nun askeri stratejisini ve güç yapısını gözden geçireceğini kabul etmektedir. Bu yaklaşım 22-23 Nisan 1999 Washington Zirvesi’nde dile getirilmiştir.
Avrupa’nın geleceğinin inşası, örgütsel ve politik gelişmesine ilişkin birbirine rakip görüşler bulunmaktadır. Avrupa güvenlik sistemi açısından; NATO klasik bir ittifak niteliği mi gösterecektir, yoksa yeni güvenlik sistemine uyum açısından kendini geliştirecek ve reform yapacak mıdır? Avrupa Birliği kendi güvenlik ve dış politikasında yeni bir gelişme gösterecek midir? AGİT’in Avrupa’daki rolü ne olacaktır? AGİT’in doğu-batı yakınlaşmasına etkişi ne olabilir? Doğu-Batı çatışmasında Avrupa savaş öncesi çok kutuplu istikrarsızlık ve milliyetçi rekabetler açısından geriye mi dönecektir?
21’inci yüzyılda Avrupa’nın değişen güvenlik yapısı altında ve ışığında güvenlik senaryoları incelenecektir. Bu senaryoların amacı, Avrupa’nın bugünkü güvenliğine ilişkin muhtemel sonuçlarını ortaya koymaktadır. Bu şekilde, Avrupa’da güvenliğinin tesisini etkileyen temel sorunlar ortaya konmaya çalışacaktır. Senaryoların amacı, mevcut yapısal dinamikler ve Avrupa’nın karmaşık ve karşılıklı ilişkilerinin uzun vadeli etkilerini aydınlığa çıkarmak ve Avrupa’nın güvenlik sisteminin geliştirilmesine katkıda bulunmaktır.
I. NATO ve ATLANTİK İLKELERİNİ BENİMSEMİŞ AVRUPA
(A SENARYOSU)
Bu senaryoda; NATO, Soğuk Savaş sonrası dünyanın isteklerini başarıyla uyguladığı ve 21’inci yüzyıl Avrupa’sının merkezi kurumlarını geliştirdiği benimsenmektedir. Burada İttifakın Avrupa güvenlik sistemini muhafaza altına aldığı eski ve yeni dünya arasında stratejik birliğin anahtar kurumsal ifadelendirilmesini sağladığı kabul edilmektedir. NATO burada daha çok bir Avrupalı ittifak niteliği taşımaktadır. Çünkü Soğuk Savaş yıllarından beri Avrupa’nın ekonomik gücünü gelişmesini ve siyasi olarak bir araya gelmesini yansıtmaktadır.
Bu senaryoda, NATO’nun güvenliğine ilişkin tartışmalar ve danışmalarda önemli bir forum olduğu varsayılmaktadır. Bugün 26 İttifak üyesi devletin güvenlik tartışmasını değil ve aynı zamanda Doğu-Batı’nın güvenlik tartışmasının yapıldığı bir yetkili birimdir. Bu nedenle, BDT ülkeleriyle yoğun bir siyasal temaslar ağı geliştirilmiştir. Bu şekilde batılı ülkeler için NATO, kolektif savunma ve caydırma görevini yapmış ve BDT ülkeleriyle yapıcı işbirliğinin geliştirilmesini öngörmüştür. Bu senaryoya göre, NATO sağlam ve sürekli bir İttifak olarak görülmüş ve çoğulcu Avrupa güvenlik sistemi içinde varlığını sürdürebileceği kabul edilmiştir. Bu model, Avrupa’nın Atlantik ilkelerini benimseyen bir yaklaşımıdır. Bu da NATO’nun Avrupalılaşması ve BDT ülkeleriyle işbirliğinin geliştirilmesidir.
NATO merkezli Atlantik ilkelerini benimseyen Avrupa kavramı, NATO’nun yapısında değişiklik olabileceğini ve Avrupa’nın yeni şartlarına süratle uyum sağlayabileceğini varsaymaktadır. Bu da NATO’nun siyasal rolünün güçlenmesini içermektedir. Politik rolünün gelişmesi yanında, Atlantik ilkelerini benimseyen Avrupa modeli, NATO’nun askeri stratejisini ve güç yapısını gözden geçireceğini kabul etmektedir. Bu yaklaşım 22-23 Nisan 1999 Washington Zirvesi’nde dile getirilmiştir.
TASAM Yayınlarının “Avrupa'da Yeni Güvenlik Anlayışları Ve Türkiye“ isimli Kitabından Alınmıştır.
E-kitap için Tıklayınız | kitap için Tıklayınız