Jeopolitik; coğrafyanın politika ile etkileşimini ele alır (Flint, 2006:3). Jeopolitik bir ülkenin coğrafi konumunun kaçınılmaz olarak o ülkenin dış politikasını belirlemesidir (Göney, 1993:6). Zengin kaynakları ve jeopolitik konumu nedeniyle Afrika geçmişte birçok Batılı Avrupa devletinin ilgisini çekmiş ve rekabet alanı olmuştur. Bu ülkeler bölgeye “medeniyet getirme“ ve “medenileştirme“ mazereti ile girmişler ve bölgedeki ekonomik kaynaklardan bölge halkı hemen hemen hiçbir şekilde faydalanamamışlardır. Bu durum bu bölgedeki ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra da devam etmiştir.
Afrika’nın artan önemi
Bu açıdan değerlendirildiğinde Afrika ülkelerinin içinde bulunduğumuz yüzyılda da etkisinin giderek artacağı tahmin ediliyor. Süreklilik sağlayamasa da Dünya’nın en fazla büyüyen 10 ekonomisinden bir kısmı Afrika kıtasında yer almaktadır. Bunun yanında halen mevcut hidrokarbon yatakları ve zengin madenleriyle ilgi alanı olmaya devam etmektedir. Geleneksel olarak ABD’nin yanı sıra İngiltere ve Fransa başta olmak üzere günümüz AB ülkelerinin çoğunun ilgi alanında olan kıtaya yönelik başka ülkelerinde ilgisi artmaya başladı. Bazılarına göre Afrika kıtası geleceğin savaş alanı.
Afrika kıtasında artan rekabetin askeri boyutu
Afrika kıtasına daha önce giren ülkeler yanında son dönemde Afrika’da iki yükselen gücün daha rekabet içinde olduğu görülüyor. Bunlar Çin ve Hindistan. Bunların arasına Rusya’da girmiş durumda. Brezilya, İsrail ve Japonya’da bu kıtada kendilerine bir yer bulmak için mücadele eden ülkeler arasında. İtalya ise daha ziyade Kuzey ve Doğu Afrika ile ilgili.
Bu ülkelerin hemen hemen tamamı bu kıtanın ekonomik kaynaklarından yararlanmak istemektedirler. Bu ülkeler bazen anlaşarak birbirini desteklerken, bazı ülkeler ve bölgelerle ilgili çatışma alanlarının oluştuğu da görülmektedir. Bazı ülkeler ise bölgedeki ekonomik ve siyasi çıkarlarını askeri güçleri ile desteklemektedir. Afrika kıtası ve buralara ulaşan stratejik noktaları askerî
açıdan kontrol eden başlıca ülkeler ABD ve İngiltere yanında Fransa ve İsrail olarak görülmektedir.
ABD’nin askeri faaliyetlerinin bulunduğu ülkeler özellikle bu bölgeye ulaşan kritik noktaları kontrol etmek amaçlıdır. Ortadoğu bölgesi kadar Afrika’nın kritik bölgelerine yerleşmiş durumdadır. ABD’nin kıtadaki 54 ülkeden 50’sinde askeri unsurları bulunuyor. Kıtanın bir rekabet alanı haline geldiğini gören ABD Ekim 2007’de Birleşik Devletler Afrika Komutanlığı’nı (AFRICOM) kurdu. Üslerinin bulunmadığı ülkelerle de ikili anlaşmalar yapmak suretiyle gerektiğinde bu ülkelerin havaalanları, limanları ya da askeri üslerini kullanabiliyor. En büyük üssü Kızıldeniz’i kontrol eden Cibuti’de ve bu bölgede Fransa ile ortak hareket ediyor.
İsrail neden Afrika ile ilgileniyor
İsrail ise bir taraftan Afrika ile ekonomik olarak ilgilenirken diğer taraftan güvenliğini daha geniş bir alanda ve uzaktan sağlamak istemektedir. İsrail’in askeri ilgi alanı daha ziyade Fransa’nın ilgi alanlarının güneyinde yer alıyor. İsrail’in Afrika’daki varlığı ekonomik kazançları yanında dar bir alanda kuşatılmamak ve komşusu devletleri ters cepheden sıkıştırma stratejisini yansıtıyor. Bunun yanında enerji nakli ve güvenliği için özellikle Kızıldeniz’i kontrol etmek de bir başka çalışma alanı.
İsrail Doğu Akdeniz’de bulduğu ve tek başına el koymayı planladığı hidrokarbon yataklarında elde ettiği ürünleri Süveyş Kanalını kullanmadan doğrudan Akdeniz’den Akabe körfezine aktarmayı ve Asya’nın gelişen ekonomilerini enerji açısından kontrol etmeyi planlamaktadır. İsrail Başbakanı Netanyahu 30 Ocak 2012 tarihinde Akdeniz ile Kızıldeniz’deki Elat şehri arasında 350 kilometrelik kara ve demir yolu ağı inşa edileceğini açıklarken, Avrupa ile Asya arasındaki bu stratejik projenin İsrail’i tepeden tırnağa değiştireceğini söylüyordu.