Peygamberlerin Fütüvvet Programı ve Bu Programın İslâm Tarihi Açısından Değerlendirilmesi

Makale

Özet: Peygamberler İslâm’a davet için değişik programlar yürüttüler. Bunlardan biri de fütüvvet’tir. Âdem (as)’e verilen fütüvvet programı bütün peygamberlerce yürütülmüştür. Bu program en son Hz. Peygamber tarafından uygulanmış ve Medine şehri olarak zuhur etmiştir....

Özet: Peygamberler İslâm’a davet için değişik programlar yürüttüler. Bunlardan biri de fütüvvet’tir. Âdem (as)’e verilen fütüvvet programı bütün peygamberlerce yürütülmüştür. Bu program en son Hz. Peygamber tarafından uygulanmış ve Medine şehri olarak zuhur etmiştir. Programın en temel özelliği halka hizmet için cehd, helâl lokma yemek ve kardeşleşmedir. Bu bilgi, Âdem’den Hatemu’l Enbiya Muhammed’e gelen bir irfandır. Hz. Âdem’e de Cebrail tarafından indirilmiştir. Bu üç şiar, fütüvvet sahiplerini “arif-eren“ kılmaktadır. Fütüvvet irfanı, tasavvuf değil; (zühd) tasavvufu etkileyen rical/feta hareketidir. Fütüvvet Arap kültüründe ortaya çıkmamış Hz. Âdem’den Hz. Peygamber’e kesintisiz bir irfan mektebi olarak gelmiştir. Hz. Peygamber (asv) de bu irfanı Hz. Ali’ye ve Ehl-i Beyt’e emanet etmiştir. Fütüvvet, Ehl-i Beyt’in Medine’den çıkarılması üzerine Horasan’da Türkmen topluluklarını teşkilatlandırmıştır. Anadolu’da “Ahî“lik adıyla yürütülen bu program “kendi elinin emeği ile geçinmek“, “mazluma yardım etmek“, “kardeş yoldaş tutmak“ değerleriyle yaşatılarak köy ve şehirler kurmuştur. Ahîlik bir esnaf-zanaatkâr loncası teorisi değildir. Hz. Âdem’den gelen İslâm’a davet ve İslâm toplumu inşası programıdır. Bu program (Ahîlik) kapitalist toplum ilişkilerini onaylamaz ve parçacı mantıkla güncellenemez. Fütüvvet toplumunun pazarında rekabet olmadığı gibi, pazara mal sürmeyi engelleyen müdahalelere de izin verilmez. Ahîler, işçi çalıştırmazlar, kızlarına damat ve/veya tezgâhlarını teslim edecekleri kalfa/usta yetiştirirler.

Anahtar Kavramlar: Nebevî Fütüvvet, Ahîlik, Kardeşleştirme (Musâhip-Muâhat), Meslekler, Şehir (Medine).


Giriş: Peygamberlerin İslâm’a Davet programları:

İslâm’a davet Kur’an’da “İyiliği emr, kötülüğü nehy“ şeklinde kavramlaştırılmış ve Müslüman olmanın gereği olarak ısrarla vurgulanmıştır. Mekke’de nazil olan Asr Sûresi de (103. Sûre) üçüncü ve son ayetinde (İllellezîne âmenû ve amilûssâlihâti ve tevâsav bilhakkı ve tevâsav bissabr) iman edip ve salih amel işlemenin hemen ardından hakkı ve sabrı tavsiye etmeyi zikretmiştir. Bu dört eylem (iman amel hakkı tavsiye sabrı tavsiye) birliği, hüsrandan kurtuluş sayılmıştır. Peygamberlerin insanlık tarihi boyunca bu dört eylem üzere programlar uyguladığı Kur’an’dan anlaşılmaktadır. Fütüvvet, bir İslâm’a davet, İslâm’ın toplumsallaşması, sabırda yardımlaşma ve İslâm şehri=medeniyet programı olarak görülmektedir. Yahudilerin Hz. Musa (as), Hz. Yusuf (as) ile bu programla inzar edildikleri ancak onların kral peygamberler istemeleri üzerine Allah’ın başka bir programla peygamberler gönderdiği bilinmektedir. Hz. Davud (as) ve Hz. Süleyman (as) kral peygamber olarak farklı bir programla gönderilmişler ancak Fütüvvet programına sıdk ile bağlılıktan kopmamışlardır.

Hz. Peygamber (asv) hicret sırasında Hz. Ali’yi yatağında yatırmış ve Hz. Ebubekir (ra)’i ise yol arkadaşı yaparak sefere çıkmıştır. Nebevî silsilenin İslâm’a davet programlarının temsilcisi de bu iki büyük sahabedir. Hz. Ebubekir (ra), Hz. Davud (as) ve Hz. Süleyman (as)’ın zühd ile yürüttüğü “kral peygamber“ programını Arap topluluklar arasında yeniden güncellemiş ve İslâmî fetihleri “İmamlar Kureyş’tendir“ yaklaşımıyla yönetmiş, devlet mekanizmasını İslâm’a davet için araçlaştırmıştır. Ancak fetihler Arap olmayan nüfus bölgelerine yayıldığında Hz. Ebubekir’in güncellemeye çalıştığı program kendisinden sonra gelen Emevî-Abbasî halifeleri döneminde bir ırkçılığa dönüşmüştür. Hz. Ebubekir (ra)’in programının dayandığı esasları şöyle tasnif edebiliriz: 1) Yöneticilerin zühdü, 2) İsâr ahlâkı, 3) Kabile reislerini İslâm’a kazandırma, 4) Kabilelerin reisleri ile yönetilmesi. Hz. Ebubekir (ra) “Sıddık“tır; malının tamamını birkaç kez Hz. Peygamber (asv)’in davası uğruna infak etmiştir. Onun yürüttüğü programın Hz. Davud (as) ve Hz. Süleyman (as) tarafından “kral istiyoruz“ diyen topluluklar için işlevsel olduğu söylenebilecektir. İslâm toplumlarında ortaya çıkmış tarikatların hemen çoğunun devlet-tekke ilişkileri kurarak bu yola intisap ettiği açıktır. Belkıs’ın imanı, kral Peygamber (as)’e imandır. Bu yol, “İslâm Devleti“ teorisini de beslemektedir.

İslâm’a davette diğer program fütüvvettir. Hz. Muhammed (asv) ahir zaman peygamberi olarak bu ikinci programı uygulamıştır. Bu bir “şehir“ programıdır. Hz. Peygamber (asv) kral olmadığını ısrarla vurgulamıştır. Bu konuda oldukça bilinen iki örneğin tekrar zikredilmesinde fayda vardır: 1) Mekke’nin fetih günü, korkudan ve heyecandan titreyen bir adam Resulullah’ın yanına yaklaştı. Resulullah adamın bu halini görerek şöyle seslendi: “Titremene lüzum yok, ben kral değilim. Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben“; 2) Hz. Ömer (ra), Hz. Peygamber (asv)’in hasırda yattığını ve hasırın yüzünde iz bıraktığını görünce ağladı. Allah Resûlü niçin ağladığını sorunca da Ömer (ra): Ya Resûlullah! Şu anda kisralar, krallar saraylarında kuş tüyünden yataklarında yatarken, Sen, sadece kuru bir hasır üstünde yatıyorsun ve o hasır, Senin yüzünde iz bırakıyor. Gördüklerim beni ağlattı, der. Bunun üzerine Allah Resûlü, Ömer’e (ra) şu karşılıkta bulunur: “İstemez misin ya Ömer, dünya onların, âhiret de bizim olsun.“”

Hz. Peygamber (asv)’e isnad edilen “el-Fakru fahrî: Fakirlik iftiharımdır“ hadisinin de mevzu olduğu ifade edilmişse de sûfiler “Fakat mânası sahihtir“ demişlerdir. Kur’an da iki ayette insanın fakir olduğunu beyan ettiğinden [“Ey insanlar, siz Allah’a fakirsiniz; Allah ise, Ğaniydir, Hamiddir“ (35 Fatır 15); “Allah, Ğaniydir, fakir olan sizlersiniz“ (47 Muhammed 38)] hadisin manasının sahih olduğu görüşü muteberdir.

Dolayısıyla Müslümanların Hicret ile Medine’ye fakir feta/racul kişiler olarak gelmesi, aralarında dayanışmanın inşa edilmesi, “komşusu açken tok yatanın“ toplum dışı sayılması, “bizi aldatan bizden değildir“ fikrince bazı ilkelerin benimsenerek hayata geçirilmesi, Medine’de yerleşik Ensar topluluğunun geçim-üretim tarzlarıyla rekabet ve çekişme yaşanmaması için Müslüman Pazarı inşa edilmesi, pazarda tekelci zihniyetlere ve kapitalist birikime fırsat verilmemesi nedeniyle Yahudilerin ahidlerini çiğnemesi, fütüvvet programının fakir topluluklar arasında yayılmasını hızlandırmış ancak Kureyş’in Arapların içinde merkezî konumlarını Arap olmayan (mevalî) topluluklara uygulamak istemesi kargaşaya yol açmıştır.

Biz bu makalemizde fütüvvet programının Hz. Âdem’den beri gelen bir marifet olduğunu ve Hz. Ali vesilesiyle Ehl-i Beyt’e intikal ettiğine işaret etmeye çalıştık. Başkaca makalelerimizde “Medine Pazarı“ hakkında yeterince değerlendirme yaptığımızdan bu makalede “Medine Pazarı-Müslüman Pazarı“ bahsine yer vermedik. Bununla beraber Müslüman Pazarı’nın Ahîlik çalışmalarında başat rol oynadığı hususu bir hakikattir. Ahîlik, sadece ahîlerin meslekî mensubiyetlerine ve mesleklerini icra ederken ahlâk üzere hareket etmelerine hasredilemeyecek şekilde bir şehir kurgusuna, “şehir: Cuma kılunan-Pazar kurulan yerdir“ tanımına bağlanmalıdır. Bu kapsamda “Ankara Ahî Devleti“ tartışmaları da “Şehir=Din=Pazar“ ilişkileri kapsamında değerlendirilmelidir. İslâm şehri kapitalist bir sınıfın ortaya çıkmasına, Müslümanın Müslümana işçi-ırgat kılınmasına sebebiyet vermeyecek bir fütüvvet fikri ile inşa edilmiştir. Biz Hz. Bilal (ra) gibi kölelerin Hz. Ebubekir (ra) gibi servet sahipleri tarafından azad edildiği bir dinin müntesibi olarak Ahîliğin kapitalist toplumun “namuslu işçi“ ihtiyacına, tüketim toplumunun “kaliteli mal arzı“ ihtiyacına, gösteri toplumunun “debdebe ve imaj“ ihtiyacına malzeme kılınmasına karşı duruşumuzu elden bırakmamalıyız. Ahîlik, dağdaki aç kurdun dahi rızkını düşünen bir Müslüman toplumun kendi mensubu ferdlerinin piyasa oyunlarıyla / vergi sistemleriyle / kapitalist kira düzeneğiyle iflasına meşru nazarla bakmamaktadır. Cengiz Kallek’in çalışmalarından da bilindiği üzere Hz. Peygamber (asv) Medine Pazarı’na mal getiren üreticinin pazara giriş için harç vermesini, yani dükkân/yer kirasını men etmiştir. Aşıkpaşaoğlu Tarihi’nde de Osman Bey, Karacahisar’ı fethettiğinde pazara mal getiren üretici ve esnafın pazara giriş için harç-bedel ödemesini yasaklamış ve bu yasağı çiğneyenlerin fütüvvete aykırı davranacakları yolunda ikaz etmiştir.

Gerek Hz. Peygamber (asv)’in tatbikatı ve gerekse Osman Bey’in kuruluş yıllarında uyguladığı bu sistem İslâm’ın hızla yayılmasına ve halkın üreticilik, esnaflık, zanaatkârlıkla meşguliyetine meydan vermiştir. İslâm’ın yayılması ve devlet sistemi kurmasında rol oynayan bu model bilahare Emevîler ve Osmanlı devletinin ahir yöneticileri tarafından terk edilmiş, ahîlik-fütüvvet tasfiye edilmek istenmiştir.

Bu sürecin geriye çevrilmesi, Ahîliğin yeniden fütüvvet programına göre ele alınması ile sağlanabilir. Ahîliği esnaf ideolojisine dönüştürmek fütüvvet programının bütüncül yapısını ve kardeşleştirme tatbikatını bozmaktadır.
 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Ulusal ve uluslararası alanda ülkelerin güveliği sadece siyasi ve askeri meseleler ile ilgili olmamıştır. Özellikle soğuk savaş sonrasında oluşan yeni dünya düzeninde küreselleşmenin yükselişiyle beraber, ekonomik konuların önemi daha artmıştır. ;

İsrail'in devletinin kurulduğu 1948 yılından günümüze uzanan Siyonist ideolojinin militarist bir devlete dönüşmesi, orta doğu coğrafyasında katliama varan insan hakları ihlallerinin sona ermeyeceğinin göstergesidir. İsrail devletinin 7 aydır süren bombardımanlarının Gazze'de yarattığı yıkım ve sonuc...;

Dijital teknolojilerdeki yenilikler, hayatımızın her alanını dönüştürmekte ve değiştirmektedir. Bireyler, işletmeler ve cihazlar arasında büyük miktarda veri ve bilginin hızlı ve ucuz şekilde sağlanması, dijital ekonominin ve dijital platformların yükselişinin temellerini atmıştır. Dijital platforml...;

Ertuğrul’un 1889 Japonya ziyareti, sıradan bir nezaket ve diplomatik ziyaret değildir. Bu ziyaret, kıta Avrupası, Orta Asya, Uzakdoğu, Pasifik ve Ortadoğu’daki güç mücadelesinin zorunlu kıldığı bir ziyarettir. Ertuğrul gemisi, geri dönemese de bu seyahat, günümüze kadar devam eden, son derece kalıcı...;

Dünya hemen her konuda sınırın “ölçüsüzce“ zorlandığı “kritik“ bir dönemden geçmektedir. Başta zihin ve beden itibarıyla bizzat insan olmak üzere aile, toplum ve devlet gibi hemen her toplumsal ve siyasal yapı bu durumun bir yansıması olarak derin bir “güvenlik krizi“yle karşı karşıyadır. Uluslarara...;

Tüm eş-etkinlikleri ile birlikte, bu yıl onuncusu gerçekleştirilecek İstanbul Güvenlik Konferansı, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya: Güvenliğin Güvenliği - Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği““ ana teması altında küresel ölçekte katılımla ...;

Tüm eş-etkinlikleri ile birlikte, bu yıl onuncusu gerçekleştirilecek İstanbul Güvenlik Konferansı, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya: Güvenliğin Güvenliği - Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği““ ana teması altında küresel ölçekte katılımla ...;

7 Ekim 2023’te başlayan süreçten bu yana İsrail, binlerce Gazzeliyi yerinden etti ve öldürdü. İsrail’in insanlık dışı saldırılarına karşı ABD ve İngiltere tam destek verirken, uluslararası kamuoyu devam eden açlık, susuzluk ve insani kayıplara karşı elle tutulur bir adım atmış değil. Gazze'de devam ...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

8. İstanbul Güvenlik Konferansı (2022)

  • 03 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu Toplantısı 5

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu’nun beşinci toplantısı 25 Mayıs 2023 tarihinde İstanbul’da 6. Dünya Türk Forumu marjında gerçekleştirilecektir.

  • 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...

Meritokrasi Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar...

Orta Doğu coğrafyası, 2010 yılının aralık ayından bu yana Tunus ile başlayan, günümüzde de tüm şiddetiyle Suriye’de devam eden devrim süreçlerinin etkisiyle hızlı bir değişim ve dönüşüm iklimine girmiştir.