Türkiyede Geleceğin Okulları

Makale

Bu çalışma Türkiye’deki geleceğin okullarını öngörmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç için iki ana araştırma sorusu oluşturulmuştur: Algı ve temel global trendler ile ilişkili olarak gelecekte okullar nasıl olacaklar? ve Türkiye’de ki geleceğin okulları için olası senaryolar nedir?...

ÖZET

Bu çalışma Türkiye’deki geleceğin okullarını öngörmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç için iki ana araştırma sorusu oluşturulmuştur: Algı ve temel global trendler ile ilişkili olarak gelecekte okullar nasıl olacaklar? ve Türkiye’de ki geleceğin okulları için olası senaryolar nedir? Veri toplama için nitel yöntemler kullanılmış olup bu veriler nicel çalışmaların sonuçları ile desteklenmiştir. Geleceğin okulları konseptinin araştırılması için bu çalışma geleceğin okulları konusunda farklı algıların belirlenmesi ile başlamıştır. Bu faz için örnek olay ve maksatlı örneklem metotları kullanılmıştır. Bundan sonra eğitime yön veren trendler incelenmiştir. Son fazda bütün bulgular Türkiye’de ki geleceğin okulları senaryolarının yaratılması için bir araya getirilmiştir. Sonuç olarak dört senaryo yaratılmıştır. Bu senaryolar geleceğin bir planı değil, Türkiye bağlamında ki geleceğin okullarının bir olasılıklar kümesidir.

Anahtar Sözcükler: Geleceğin Okulları, Eğitim Trendleri, Senaryo Metodu


ABSTRACT

This study aimed to investigate the predictions of the schools of the future in Turkey. For this aim the study focus on the one major research question: In what ways will schools be evolving for the future in relation to perceptions and major global trends and what are possible future scenarios about schools in Turkey? Qualitative research methods were used to gather data and data were supported by the quantitative results of recent studies. To explore the concept of the schools of the future this study started with the investigation of diverse perspectives on schools of the future. For this phase case study and purposeful sampling methods were used. After that trends shaping education were investigated. Finally all findings put together to create scenarios in related with the schools of the future in Turkey. On the basis of the results of the study four different scenarios were created. These scenarios are not blueprints of the future; these are a possible set of schools of the future in Turkish context.

Key words: Schools of the Future, Trends in Education, Scenario Method


GİRİŞ

Günümüzde insanlar son derece karmaşık ve global bir dünyada yaşamaktalar. Geçtiğimiz yüzyıl teknolojideki hızlı gelişme toplumuzun yaşayışında son derece büyük değişikliklerin olmasına sebep oldu ve bu değişikliklerin nerede duracağı veya nereye kadar gideceği konusunda da bir öngörü bulunmamaktadır. Eğitimciler olarak bizim görevimiz, öğrencileri geleceğe hazırlamak olsa da sınırsız olasılıklar içeren bilinmeyen geleceğe hazırlanmak hiçte kolay bir iş değildir.

Değişimin türü ve yönü hakkındaki tartışmalar bir yandan devam ederken, bir yandan da okulların geleceğine bir yön vermemiz gerekmektedir. Bu amaç için Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bünyesindeki Eğitim Araştırmalar ve Yenilik Merkezi (CERI) 1990 dan bugüne çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmalardan en kapsamlısı “Gelecek için Okullaşma“ projesi farklı ülkelerde, farklı durumlardaki insanların eğitim için alternatif gelecekler düşünmesine yardımcı olacak çerçeve programları ve araçlar geliştirmiştir.

Gelecek bizim bugün yaptığımız seçimler ile belirlenir. Türkiye de ki eğitim politikaları araştırıldığı zaman, eğitim politikalarında karar almanın önemli ölçüde geleceğe yönelik düşünme prosedürleri ile alınmadığını görmekteyiz. Bu sebeple, bu araştırmanın yapılması uzun dönemli yada bir başka deyişle; sürdürülebilir politikaların oluşturulması ve ayrıca politika önerilenine bilimsel veri oluşturması açısından önem arz etmektedir. Shultz ve Hanushek (2012)’ in de belirttiği gibi bir ülkenin ekonomik geleceği onun okulöncesinden 12. sınıfa kadar ürettiği insan kapitaline bağlıdır. Araştırma sonuçlarına göre öğrencileri fen bilimleri ve matematik alanında yüksek başarı gösteren ülkeler daha düşük başarı gösterenlere göre daha hızlı bir büyüme göstermişlerdir. Bu da bize bir ülkenin eğitim kalitesinin onun uzun vadedeki ekonomik büyümesi ve gelir dağılımına etkisini göstermektedir. Bu verilerden yola çıkarak diyebiliriz ki bir ülkenin iyi bir eğitim sistemi varsa geleceğinde parlak olacaktır. Tersi bir durumda, K-12 okulları kaliteli olmayan ülkelerde, büyümenin duracağını ve ekonomik eşitsizliğin yükseleceğini söyleyebiliriz (Owings, Kaplan & Pirim, 2012). Türkiye’de ki durumu göz önüne aldığımızda insan kapitali potansiyeline rağmen ülkemiz eğitim sektöründe ciddi sıkıntılar yasamaktadır. Ülkemizde eğitim alanında özellikle son yirmi yılda birçok değişiklikler yapılmıştır. Bunların bir kısmı yüzeysel, bir kısmı ise ciddi değişiklikleri içerir. Tüm bu çabalar bize ülkemizde eğitim sektöründe bir tatminsizlik ve dolayısıyla bir arayış olduğunu göstermektedir. Öğrenmenin doğasına ilişkin yapılan yeni çalışmaların sonuçları, bilgi teknolojilerindeki ilerleme, iş yaşamındaki değişmeler gibi önemli olgu ve olaylar eğitim sektöründeki arayışların kolay bir çözümün olmayacağının habercisidir. Bunların arasında en önemlileri olarak belirtebileceğimiz (1) gençler arasında yüksek işsizlik oranı ile kendini gösteren düşük mezuniyet oranı ve yeterli becerileri edinmemiş işgücü, (2) okul ve iş hayatının becerilerinin birbiri ile doğru eşleşmemesinden kaynaklanan okulu bırakma oranındaki yükseklik, (3) öğrencilerin eğitim kalitelerini ve eğitimsel çıktılarını etkileyen kültürel ve sosyal eşitsizlikler, (4) ilköğretimde okuma yazman becerisini ve matematik okuryazarlığının gelişmemesinde temel teşkil eden öğretmen başına düsen öğrenci sayısının yüksekliği, (5) orta öğrenin ve yüksek öğrenimde kaliteli eğitime ulaşabilmek için geçilmesi gereken genel sınavlardır (Owings ve Diğerleri, 2012). Tüm bu önemli problem alanlarının çözümünde kullanılacak ortak çözüm ise her bir problemi ele aldığımızda bize kısa vadede çözüm olacağını umduğumuz uygulamalar yerine bizi adım adım ve alanların birbirleri ile olan ilişkilerinin dikkate alınarak oluşturulan politikaları uygulamak olduğunu söyleyebiliriz.

Schmidt (1999) geleneksel toplumdan modern topluma geçerken eğitimin nasıl değiştiğini analiz etmiştir. Esasında eğitimin amacı bilgiyi bir insandan diğer bir insana iletmekti. Öğrenenin özelliklerine ve kim olduğuna bakılmaksızın yapılan öğretim “kumbara modeli“ eğitimde öğrenenlerin hiç bir şey bilmedikleri ve içlerinin doldurulması için bekledikleri öne sürülmüştür. Bu modelde eğitim sisteminin amacı işgücü ve piyasa için değer gören nitelikleri (qualifications) belirlemekti. Günümüzde bu durumun geldiği noktada ise en önemli nitelik yetkinliklerdir (competencies). Bunun yanında öğrencilerin yaratıcılık gibi özgün özelilerinin desteklenmesi önem kazanmıştır (Paludan, 2006). Tüm bu değişimleri göz önüne aldığımızda artık okulu öğretim ve öğrenme konusundaki modelleri yeniden düşünmemiz gerekiyor. Gelecekteki öğrenme ortamları neye benzeyecek? Öğrenme zamanını nasıl organize edeceğiz? Toplumun öğrencileri destekleyecek hangi araçlara ihtiyaçları olacak? Eğer endüstriyel ve tarımsal modellere dayalı okul sistemine gelecekte bizim ihtiyacımız olan okul modelini karşılamıyorsa ne olacak? Yeni bir model olarak neyi yaratmamız gerekiyor? Yukarıdakilere ek olarak global, endüstri sonrası bilgi çağı ekonomisi içinde hayatta kalmak için gerekli hangi önlemleri almalıyız?

Günümüzde öğrenenler hızla değişen bir dünya ile karşı karşıyalar. Bizimde bu dünya seçeneklerinin olması ve seslerinin duyulmasında başarılı olmalarına yardımcı olmamız gerekiyor. Global arenada sadece gelişmiş ülkeler değil aynı zamanda Çin ve Hindistan gibi bilgi teknolojileri, ürün ve profesyonel hizmet sağlayıcıları olarak kendilerini yeniden tanımlıyorlar. Bu çalışmada da, eğitim ve öğrenmenin genç insanların hayatlarını nasıl yasadıklarına ve gelecek için hangi becerilere sahip olmaları gerektiğine odaklanmaları konusunu göz önüne alınmıştır. Yapılan son araştırmalar göstermiştir ki her öğrenenin, sanayi devriminden bu güne, değişik ihtiyaçları vardır ve değişim devam etmektedir. Ellis (2005) e göre, gençlerin dijital hayat stili günümüzde eğitimin aktarımının uygunluğunu sınamaktadır. Bilgi çağı modeli “öğrencinin başarısı“ ile başlamaktadır. Ve her öğrencinin kendi potansiyelini gerçekleştirmesi üzerine kurulmuştur. Nihayetinde diyebiliriz ki; bilgi çağının eğitim sistemi, sanayi çağınınkinden farklı olacaktır ve ancak bu farklılığı yönetebilen ülkelerin eğitim sistemleri dünya sahnesindeki rekabet edebileceklerdir.

Bilgisayarlar, internet ağ sistemleri ve sınıflardaki akıllı tahtaları kanıt olarak gösterip günümüz sınıflarının 20.yüzyıldakilerden oldukça farklı olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bu teknolojik araçların kullanımı değişim olarak ele alınabilir ama bunun yanında değişimin yüzeysel olduğunu da söyleyebiliriz. Bunun sebebi de kurumsal anlamda sınıf ve okul yapısının altında yatan sebep ve sonuç ilişkisini değişmemiş olmasıdır. Diğer bir deyişle okulun dışında kalan kurumlar bilgi çağına geçmişken okullar sanayi devriminden bugüne bir evrim geçirmemiş ve yüz yıldan uzun zamandır aynı kalmıştır. Diğer yandan dünya modernden post-moderne, endüstriyelden post- endüstriyele, kırdan kente ve yerelden global değerlere doğru bir değişim içindedir. Tüm bunlar doğal olarak eğitimde de bir paradigma değişikliğini zorunlu kılmakta ve 20.yy in eğitimini eleştiriye tutmaktadır. Bir yandan politikacılar “öğrenci merkezli“ uygulamalar hakkında tartışadursunlar, gerçekten öğrenci merkezli bir eğitim uygulamak bugünkünden tamamen farklı bir davranış, düşünüş ve hareket gerektirir. öğrenci merkezli bir eğitimi hayata geçirmek öğrenciler arasındaki farklılığı çok daha belirgin bir şekilde yansıtılabileceği bir sistem kurgulamak anlamına gelmektedir.

Bütün insanların ortak bir vizyonu paylaşması gereği gibi bir genelleme endüstriyel dönemin paradigmasıdır. Bilgi çağındaki paradigma ise herkesin kendi potansiyeli doğrultusunda kendi gelebileceği noktanın en üstüne kadar gelmesi üzerine kuruludur. Bugünün paradigması içinde kalmak güvenli bir yoldur ama bu da gelecek ile ilgili yapılan çalışmalarda ortaya çıkan fırsatların kaçırılması anlamına gelir.

Yukarıda belirttiğimiz tüm karmaşık sorunlarla baş edebilmek için artık bakış açımızı geçmişten geleceğe çevirmemiz gerekmektedir. Bununla birlikte, Fütürizm oldukça zorlayıcı bir kavramdır çünkü henüz gerçekleşmemiş bir şeyi incelemeyi amaçlar. Birçok geleceğe yönelik araştırma yöntemi göstermiştir ki geleceği tahmin etmek, geleceğin şuanda yaptığımız seçimlerin şartına bağlı olduğu için, mümkün değildir. Dahası geleceği tahmin etmek oldukça zahmetli bir iştir çünkü ortada bir gelecek değil gelecekte olabilecek bir olasılıklar kümesi vardır ki, bunların hepsi de farklı yönlendiricilere bağlı olarak gerçekleşirler (Miller, 2006).


Araştırmanın Amacı

Araştırma konusu geleceğin okulları olan bu araştırmada, araştırmacının kişisel ilgi alanının yanı sıra, ülkemizde geleceğe yönelik olarak yapılan planlamaların yetersiz olduğunun tecrübe edilmesinden kaynaklanmıştır. Araştırmacı öncelikle ‘neden bugünkü okulların geliştirildiğini’ ve ‘gelecekte ne tip okulların ortaya çıkabileceğini’ araştırmıştır. Bu çalışma bir problem çözme veya geleceğin okullarına yol haritası oluşturmaktan ziyade gelecekte ortaya çıkabilecek muhtemel okul tiplerinin neler olabileceğinin tartışılması amacı ile gerçekleştirilmiştir.

Not: Bu tebliğ, 5-6 Kasım 2015 tarihlerinde, “Referans Değerler, Referans Kurumlar ve “Referans Kişiler“ ana temasıyla TASAM tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen “TSV 2023 Medeniyet İnşası Türkiye Vizyonu Uluslararası Kongresi“nde sunulmuştur.

TASAM Yayınlarının "Değerler İnşası Referans Değerler, Kurumlar, Kişiler" isimli kitabından alınmıştır.
“Değerler İnşası Referans Değerler, Kurumlar, Kişiler“ e-kitabı için Tıklayınız
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2781 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1117
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

Ortadoğu, Osmanlı hakimiyeti altında dört yüzyıl boyunca barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından bu düzen sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin güç mücadelelerinin etkisiyle zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir yapıya bürünmüştür. Soğuk Savaş’ın son...;

Teknopolitik, teknolojinin dünya siyasetinde ve toplumsal yapıda oynadığı yeni rolü anlamak için kullanılan bir kavram. Bu kavram, teknolojinin ekonomik, politik ve kültürel dinamikleri nasıl dönüştürdüğünü ve yeni bir dünya düzeni inşa etmekte olduğunu anlatıyor. Teknoloji, artık sadece bir araç de...;

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası” olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği” ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

Asya ve Pasifik’te üçlü değişimin doğası ayırt edici özelliğe sahiptir. Mega-trendler eş zamanlı olmasına rağmen oluştukları bölgelerde farklı derecelerle ve farklı başlama noktalarından meydana gelirler. Bu rapor 3 mega-trendin istihdam yaratılışının ve işin niteliğinin Asya ve Pasifik’teki etkiler...;

Bu çalışmada İran’ın Nükleer enerji çalışmaları üzerine uluslararası düzeyde nasıl karşılandığı ve etkileri analiz edilmiştir. ‘’İran'ın Nükleer Enerji Politikası ve Yansımaları ‘’ ve ‘’İran’ın Nükleer Programı ve Türkiye’’ makaleleri değerlendirilmiş nükleer enerji tarihi, dış politikaya vurumu ve ...;

Dünya, 21. yüzyıla “pusulasız“ bir halde girdi. Soğuk savaşın yıkıntıları arasında kalan kurallara dayalı küresel düzen, çoğunluğun taleplerine yanıt veremezken Batı cenahı dışında kalan ülkelerin BRICS ile bir karşı-hegemonya alanı yaratmaya başladığı görülüyor.;

“Âlimler, beşeri hayatın büyük ölçüde kişisel ve ele geçmez boyutuna giriş‐ ken olan İslam’ın mistik geleneğini tetkik ettiğinde, ‘öznellik faktörü’ daha çok telaffuz edilmektedir. . . Bu geleneğin yoğun ölçüde kişisel ve soyut karakteri, genellikle sorgulanmadan kabul edilmekte ve girift bir un...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...