İnsanî Güvenlik Dokrini: Avrupa’da ve Türkiye’de

Makale

Ulus-devletin millî güvenlik yaklaşımı geleneksel olarak devletin fizikî sürekliliğini sağlamak, egemenliğini korumak ve kollamak, bölgesel bütünlüğünü gözetmek, dıştan gelebilecek gerçek ya da potansiyel her türlü tehlikeye karşı devletin yeterli güce sahip olması anlamındadır. ...

Giriş

Ulus-devletin millî güvenlik yaklaşımı geleneksel olarak devletin fizikî sürekliliğini sağlamak, egemenliğini korumak ve kollamak, bölgesel bütünlüğünü gözetmek, dıştan gelebilecek gerçek ya da potansiyel her türlü tehlikeye karşı devletin yeterli güce sahip olması anlamındadır. Güvenlik anlayışının devlet-odaklı boyutuna ek olarak “İnsanî güvenlik“ kavramı, Soğuk Savaş’ın sona ermesi aşamasında dünyanın iki kutuplu global düzenden çıkarak çok-kutuplu bir düzene geçmekte olduğu o tarihsel dönemde gelişti. Geleneksel güvenlik anlayışı yeniden değerlendirildi ve onun tehlike algılamalarının ötesinde yeni tehdit alanları gündeme gelmeye başladı.1

Yeni tehditler yalnızca askerî boyutlu olmadığı gibi yalnızca askerî girişimlerle önlenemeyecek kadar karmaşıktır. Kavram olarak henüz dünyanın her yerinde bütün zihinlerde yer bulabilmiş olmayan insanî güvenlik, çoğunlukla insan haklarıyla eş anlamlı olarak kullanılabilmektedir. Ne var ki, genelde temel insan hakları kavramlarıyla aynı kulvarlarda olabilen insanî güvenlik konuları yine de aralarında zaman, mekân ve koşullar açısından farklılıklar gösterebilirler. İnsan hakları birbirleriyle bağlantılı bir bütünlük oluşturan, devletlere ve bireylere kesintisiz saygı yükümlülüğü getiren yasalarla korunan haklar olmasına karşın insanî güvenlik gelişim ve dönüşüme açık, somut önlem ve adımlar atılarak hem devlet kurumları hem de sivil örgütlerin çabalarıyla zenginleştirilebilecek girişimlerdir.

Bir çevrede insanî güvenlik çok hızlı değişebilen karmaşık bir olgudur. Belirli bir zamanda ve çevredeki bireylerin karşı karşıya oldukları tehditler ve riskler, seçilen hedefler ve karşılanabilecek risk değerlendirmelerine göre de kişiden kişiye değişir. İstanbul Boğazı’nın iki kıtayı bağlayan noktasında, araç kazaları ya da çok düşük olan çökme riskiyle güvenli/güvenliksiz olarak düşünülebilecek olan eski adıyla “Boğaziçi“ yeni adıyla “Şehitler“ köprüsüne Anadolu yönünden giriş 15 Temmuz 2016 gecesi saat 22 00 de ansızın oradaki bireyler/toplum için hiç beklenmedik “silahla vurulma/öldürülme/yaralanma / tank altında ezilme tehlikesi“ yarattı. Bireyler, ait oldukları toplumdan ve dostlarından da destek alarak veya alamayarak bu tehlikeyi kendi risk değerlendirmeleri doğrultusunda göğüslediler; göğüsleyemeyenler geri saflarda araçları içinden olayı seyretmekle yetindiler.

Bu nedenle, herhangi bir devletin insanî güvenlik politikası analizi, birey / toplum davranışlarını ve risk/tehlike unsurlarını değişkenler olarak değerlendirmelidir. Diğer bir örnek, yine İstanbul’da yolcu dolu metrobüs seyir halindeyken sürücüye kızan bir yolcunun aracı kullanan sürücünün yüzüne şemsiyesiyle darbe indirmesinin sonucunda oluşan korkunç kazadır. Bu türde bir davranış olasılığını göz önüne alan devlet yetkilileri, toplu taşıma araçlarında sürücüyü saldırılara karşı koruma altına alacak bir saydam kafes oluşturmakla sorumlu olmalıdır.


1. 1. İnsanî Güvenlik Kavramı

İnsanî güvenlik, resmi olarak ilk kez Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 1994 yılında yayınladığı İnsani Kalkınma Raporu’nda (Human Development Report) kavramsallaştırılmıştır. Söz konusu belgede insan güvenliği, insanî kalkınmayı kuşatan sarsıntılardan insanların kurtarılması durumu olarak betimlenmiştir. İnsan güvenliğinin kapsamı yedi alanda tanımlanmıştır. Bunlar sırasıyla: (i) İktisadî güvenlik: bireyler için üretken ve kârlı bir işten ya da son çare olarak bir tür devlet sigortasından edinilmiş temel bir gelirin temin edilmesidir. (ii) Gıda güvenliği: her insanın temel gıdaya hem fizikî hem de iktisadî erişiminin her zaman için temin edilmesidir. (iii) Sağlık güvenliği: hastalıklardan ve sağlıksız hayat tarzlarından asgari bir korumanın garanti edilmesidir. (iv) Çevre güvenliği: insanların kısa ve uzun dönemde tabiatın tahrip edici etkilerinden, doğadaki insan yapımı tehditlerden ve tabii ortamın bozulmasından korunmasıdır. (v) Birey güvenliği: insanların vatandaş bağı ile bağlı olduğu devletin ya da diğer devletlerin, bireylerin, grupların müessir fiilinden (şiddetten); ev içindeki kötü muameleden ve şiddet uygulayan ebeveynlerden korunmasıdır. (vi) Toplum güvenliği: insanların geleneksel ilişkilerinin ve değerlerinin kaybolmasının önlenmesi ile mezhepsel ve etnik şiddetten korunmasıdır. (vii) Siyasal güvenlik: insanların temel insan haklarına saygı gösterildiği bir toplum içinde yaşamasının; bireylerin ve grupların, hükümetin fikirler ve enformasyon üzerinde denetim uygulamasına karşı özgürlüklerinin temin edilmesidir.2

Hayata geldiği Soğuk Savaş sonrasından bugüne insanî güvenlik kavramı içerik yönünden genişlemektedir.3 İnsan güvenliği, öncelikli olarak, açlık, hastalık ve baskı gibi kronik tehditlerden arınma durumunu belirtmektedir. Buna ek olarak evde, işyerinde ya da toplum içinde insanların karşı karşıya gelebilecekleri her türlü tehlike de insan/toplum güvenliğinin konusu olabilmektedir. Kitlesel göç, salgın hastalıklar, yoksulluk, toplumlararası çatışmalar, kalkınma sorunları, işsizlik, silah ticareti, eğitim eksikliği, kadın ve çocukların istismarı gibi özellikle gelişmekte olan ülkelerin karşılaştığı tehditler, insanî güvenlik kapsamında değerlendirilebilmektedir.

Gasper, insanî güvenlik algılaması ve inancının, sosyal katılımcı ve sosyo-ekonomik güvenlik içeren yaşam idealini barındıran bir bakış açısına işaret ettiğini ifade eder. Global düzeyde analitik ve etik çerçeve içinde sürdürülen çalışmalarda yakın geçmişe kadar (“social quality thinking“) toplumsal kaliteli düşünce olarak adlandırılan bu görüş açısının olmadığını; ortaya çıkışının, neo-liberal gidişata engel olmaya çalışan kişiler ve yerel yönetimler tarafından, ulus-devlet ve Avrupa Birliği düzeyindeki uygulamaları etkilemek amacıyla bir araya gelmiş eylemcilerden oluşan bir ağ ile başladığını ekler.4


1. 1. 1. Güvenliğin Taksonomisi (Sınıflandırılması)

Buzan ve çalışma ekibi, bir taksonomi oluşturarak güvenlik politikasını sistemleştirerek bireyden evrene doğru seyreden 9 üniteye ayırmışlardır: Birey (sakin, ikamet eden, vatandaş, göçmen, sığınmacı, turist), aile; vatandaşların oluşturduğu birlikler: NGO’s sivil toplum kuruluşları (STK’lar) (yerel, ulusal düzeyde, uluslararası çalışan, eylem türünde temelli); özel şirket (küçük ölçekli girişim, orta büyüklükte şirket, ulus-ötesi iş oluşumu, devlet bağlantı lı şirket); özel firmaların birleşmiş kurumları (endüstrinin tek bir sektörünü temsil edebilirler); halkların topluluğu (belediyeler, kendi yönetimini üstlenmiş bölgeler, NUTs klasifikasyonuna (“nomenclature of statistical territorial units“) adı verilen coğrafi klasifikasyon sistemine göre belirlenmiş alan düzeyi); devlet (AB’de özellikle dönem başkanlığını yürüten ülkenin güvenlik öncelikleri); devlet-üstü yapı (uluslararası örgüt, Avrupa Birliği); bütün dünya (global uluslararası toplum). Listelenen ünitelerin her birinin tehlike/riskler bağlamında karşılaşabilecekleri etkiler çok büyük olabilir.5

TASAM Yayınlarının "Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları" isimli kitabından alınmıştır.
“Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları“ e-kitabı için Tıklayınız
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2813 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 655
TASAM Asya 100 1132
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

TASAM Afrika Enstitüsü öncülüğünde oluşturulan “Afrika 2063 Ağı“ uzmanlık, etkileşim ve işbirliği inisiyatifi kapsamında; Enstitü ile Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Erciş İşletme Fakültesi iş birliğinde 18 Haziran 2023 tarihinde “Stratejik Araştırma, Ağ ve Kapasite Geliştirme“ teması altında düzenlene...;

Politikalarının bazı yönlerini anlamak zor olsa da yönetimin ulusal güvenlik stratejisinin özünde bir mantık bulunuyor. Trump yönetimi; daha önce ABD’nin benimsediği ve küresel düzenin inşa edilip sürdürülmesini hedefleyen stratejiyi yanlış bir yaklaşım olarak değerlendiriyor ve Amerikan gücünü tüke...;

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin şu günlerde çok az konuda hemfikir, ama üst düzey yetkililerin aynı fikirde olduğu şaşırtıcı bir konu var: dünya çok kutuplu düzene geçiyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, verdiği ilk röportajlarından birinde ABD’nin geçtiğimiz on yıllarda tadını çıkardığı tek k...;

Her şey, Avrupa gücünün ve Batı ilerlemesinin sembolü olan üç veya dört generalle başladı ve bugün kimse tam sayılarını bilmiyor. Batıdan gelen bu generaller hala İsrail’in Batı planları çerçevesinde askeri senaryolara sokuyorlar. Mossad’ın başındaki David Mircea’da Avrupa’daki dış operasyonlard...;

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) küresel sistemde yükselen güçlerin sesi olma iddiasıyla ortaya çıkan ve özellikle Küresel Güney’in taleplerine dikkat çekmeyi amaçlayan önemli bir platformdur. Ancak bu yapının halen tam anlamıyla kurumsal bir uluslararası örgüt olmadığı açıkça...;

Devletlerin güvenlik politikaları, yalnızca mevcut tehditlere karşı alınan önlemlerle değil, tehditleri nasıl tanımladıkları ve bu tehditleri ne ölçüde tarihsel, ideolojik ya da stratejik olarak kurguladıklarıyla doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda İsrail, güvenlik doktrinleri açısından istisnai bir ö...;

9. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

7. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

4. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

8. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

2. Yeniden Asya Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Afrika 2063 Ağı | İstişare Toplantısı 3

  • 18 Haz 2025 - 18 Haz 2025
  • Çevrimiçi - 13.00

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • İstanbul - Türkiye

11. İstanbul Güvenlik Konferansı (2025)

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...