BEYAZ KİTAP | “Çin’in Kovid-19 Mücadelesi”

Makale

Kovid-19, dünyayı sarsan küresel bir salgındır ve yüzyılın en büyük salgınıdır. Salgınla mücadele, verilmesi ve kazanılması gereken bir mücadeledir. Bu bilinmeyen, beklenmedik ve yıkıcı hastalığın yayılışını kontrol altına almak üzere kararlı bir mücadele başlatılmıştır. Genel, kapsamlı ve sıkı tedbirler alınmış olup; virüsün bulaşma kanallarını etkisiz hale getirme konusunda şu an itibarıyla başarı sağlanmıştır....

Kovid-19, dünyayı sarsan küresel bir salgındır ve yüzyılın en büyük salgınıdır. Salgınla mücadele, verilmesi ve kazanılması gereken bir mücadeledir. Bu bilinmeyen, beklenmedik ve yıkıcı hastalığın yayılışını kontrol altına almak üzere kararlı bir mücadele başlatılmıştır. Genel, kapsamlı ve sıkı tedbirler alınmış olup; virüsün bulaşma kanallarını etkisiz hale getirme konusunda şu an itibarıyla başarı sağlanmıştır.

Bu rapor, Çin hükümeti tarafından virüse karşı mücadelesini kayda geçirmek, tecrübesini diğer ülkelerle paylaşmak ve virüsle küresel mücadeleye ilişkin fikirlerini belirginleştirmek veya açıklığa kavuşturmak amacıyla yayımlanmıştır.


Salgınla Mücadele: Bir "Fedakarlık Testi"
Kovid-19 Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşu itibarıyla en hızlı şekilde ve en geniş alana yayılan ve önlenmesi en zor virüstür. Bu salgın Çin için hem kriz hem test niteliğindedir. Acil durum niteliğindeki salgına karşı "güven, dayanışma ve bilim" temelli bir yaklaşım benimsenmiş; "hedefe yönelik tedbir" genel prensibine göre hareket edilmiştir. Yaklaşık bir aylık süre zarfında virüsün yayılma hızı, yaklaşık iki aylık süre zarfında günlük vaka sayısı düşürülmüş, yaklaşık üç aylık süre zarfında ise Hubei ve özellikle Wuhan’ı savunma mücadelesinde "zafer" kazanılmıştır.Çin’in 27 Aralık 2019’da başlayıp 29 Nisan 2020 itibarıyla kontrollü olarak devam eden salgınla mücadelesi bu çerçevede ve beş aşama halinde özetlenebilir.


1. Aşama: Acil Duruma Süratli Tepki (27 Aralık 2019 - 19 Ocak 2020)

Wuhan’da sebebi henüz bilinmeyen zatürre vakaları tespit edilir edilmez bir taraftan etiyolojik ve epidemiyolojik incelemeye diğer taraftan yayılmayı önlemeye yönelik anlık bildirimlere başlanmıştır. Gelişen durumla ilgili başta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ABD olmak üzere uluslararası toplum anlık ve periyodik olarak bilgilendirilmiştir.

27 Aralık’ta Wuhan’daki gerek vakaların durumu ve klinik tabloyu gerek epidemiyolojik bulguları ve ön tahlil sonuçlarını değerlendiren uzmanlar vakaların bulaşıcı zatürre vakaları olduğu sonucuna varmışlardır. 1 Ocak’ta "erken tespit, teşhis ve karantina rehberi" hazırlanmıştır.

Çin tıbbi bilimler akademisi dört vakadan oluşan ilk numune grubunu teslim almış ve paralel laboratuvar testlerinden de yararlanarak patojen tespit sürecini başlatmıştır. Bu süreçte bir "teşhis ve tedavi protokolü" hazırlanmıştır. 3 Ocak’tan itibaren düzenli aralıklarla DSÖ, ilgili ülkeler ve bölgesel kuruluşlara hastalığın gelişim seyrine ilişkin bildirimlerde bulunulmuş; ABD ile teknik konularda bilgi paylaşımı ve işbirliğine yönelik yakın temas kurulmuştur. Bu süreçte ayrıca bir "tedavi rehberi" hazırlanmıştır.

Laboratuvar testleri sonucunda hastalığın sebebinin "grip", "kuş gribi", "adenovirüs", "SARS", "MERS" gibi solunum patojenleri olmadığı saptanmış; DSÖ’ye bilgi verilmiştir. DSÖ Wuhan’daki sebebi henüz bilinmeyen zatürre vakalarına ilişkin ilk açıklamasını yapmıştır. 7 Ocak’ta Wuhan’da "olası salgının" önlenmesi ve kontrol altına alınmasına ilişkin talimatname hazırlanmış; yeni koronavirüs suşunun izole edilmesinde başarı sağlanmıştır. İlk defa 8 Ocak’ta söz konusu hastalığın sebebinin yeni tip bir koronavirüs olduğu tespit edilmiştir. Bulaşıcı zatürre patojenine ilişkin açıklama yapılmış; sebebinin yeni koronavirüs olduğu değerlendirilmiştir. Bilgilendirilen DSÖ yeni virüsün saptanma süresini önemli bir başarı olarak değerlendirmiştir.

10 Ocak’ta ilk test kiti hazırlanmış ve derhal testlere başlanmıştır. 11 Ocak’ta DSÖ ve diğer ilgili taraflara günlük bilgi güncellemesine başlanmıştır. Yeni koronavirüsün genom sekansı (2019-nCov) yayınlanmıştır. Liman, istasyon gibi yerlerde ateş ölçümünün hızlandırılması ve kalabalığın azaltılması tavsiye edilmiştir.

Genom sekansının paylaşılmasına bağlı olarak DSÖ aynı virüsün Tayland’da da gözlemlendiğini açıklamıştır. Yeni hastalık hakkında büyük bir belirsizlik olduğu uyarısında bulunulmuş, bulaşma biçimini ve insandan insana bulaşma riskini değerlendirmek üzere daha fazla araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. 15 Ocak’ta yeni tip koronavirüse ilişkin ilk "teşhis, tedavi, önlem ve kontrol protokolleri" yayınlanmıştır. 16 Ocak’ta PCR reaktiflerinin optimizasyonu tamamlanmış; yüksek ateşli hastalar müşahede altına alınmaya başlamıştır. 18-19 Ocak tarihlerinde Çin ulusal sağlık komisyonu tarafından Wuhan’da gerçekleştirilen daha ciddi incelemeler yeni tip koronavirüsün insandan insana bulaştığının saptanmasıyla neticelenmiştir. Bu aşamada, havalandırması yetersiz kapalı toplu mekanlardan ve kalabalık caddelerden uzak durulması ısrarla tavsiye edilmiştir.

Wuhan’da hastalığın virüsle doğrudan teması olmayan kişiler arasında yayılmaya başlaması, vaka kümelerinin oluşması ve söz konusu şehirden yola çıkan virüs taşıyıcısı kişiler aracılığıyla Çin’in diğer bölgelerinde de pozitif vakaların rapor edilmesine bağlı olarak ülke çapında "salgın önleme ve kontrol programı" başlatılmıştır.


Aşama 2: Virüse Karşı İlk Kazanım (20 Ocak-20 Şubat 2020)

Vaka sayısının hızla arttığı bu aşamada son derece kapsamlı ve sıkı tedbirler alınmış; virüsün yayılmasını önlemede ilk ilerleme kaydedilmiş; Hubei ve Wuhan’dan çıkış engellenmiştir. Yeni hastalık yasa gereği "B Sınıfı bulaşıcı hastalık" olarak sınıflandırılmış; fakat önleyici tedbirler ve kontrol "A Sınıfı bulaşıcı hastalık" kabul edilerek uygulanmıştır. 20 Ocak’ta, üst düzey uzman kurulu virüsün insandan insana bulaşabileceğini teyit etmiştir. Virüsün yol açtığı hastalık karantina yasasına uygun olarak "karantina altına alınabilir bulaşıcı hastalık" olarak tanımlanmıştır. Bu kapsamda "genel kullanım", "turizm", "hane halkı", "kamu alanları", "toplu taşıma" ve "ev müşahedesi" konularını kapsayan altı set rehber yayınlanmış; her kademeden eğitim kurumlarının açılışı ertelenmiş; vaka tespitine yönelik kitlesel tarama başlatılmıştır. Geçici tedavi merkezleri inşa edilmiş; devlet organları ve halkın ortak çabasıyla önlem ve kontrol kapasitesi yasalar çerçevesinde artırılmıştır.

Yeni koronavirüse ilişkin bir veri-tabanı kurulmuş, virüs genomu açıklanmış ve uluslararası topluma varyasyon analizine dair bilgi verilmiştir. 23 Ocak’ta, 2019-nCoV tam genom sekansının % 79,5 oranında SARS-CoV sekansıyla çakıştığı saptanmıştır. Mikrobiyoloji ve patojenlere ilişkin veri merkezlerince virüsün ilk elektron mikroskobu görüntüsü ve suş bilgisi paylaşılmıştır. Test kitleri üretilmiş; nükleik asit test kiti üretmek üzere kapasite güçlendirilmiştir. Bu süreçte gerek bölgesel gerek küresel düzeyde kamu sağlığını korumak üzere DSÖ ve uluslararası toplum ile işbirliğine hazır olunduğu ifade edilmiştir. 30 Ocak’ta DSÖ yeni virüsün uluslararası düzeyde kamu sağlığını tehdit ettiğini açıklamıştır. DSÖ-Çin Ortak Misyonu dokuz günlük saha gözleminde bulunmuştur.

5 Şubat’ta N95 tıbbi maske tedariki Hubei’nin ihtiyacını aşmış; 18 Şubat’ta yeni vaka sayısı düşmeye başlamıştır. 19 Şubat’ta bir taraftan virüsün kontrol altına alınmasına yönelik tedbirler müzakere edilirken diğer taraftan normal yaşama kontrollü dönüşün sağlanmasına yönelik tedbirler gündeme alınmış; "Kovid-19 Teşhis ve Tedavi Protokolü" güncellenmiştir. Bu tarih itibarıyla Wuhan’da taburcu edilen vaka sayısı yeni vaka sayısını geçmiştir.


Aşama 3: Yeni Vakaların Rakamlara Gerileyişi (21 Şubat-17 Mart 2020)

Bu aşamada, gerek Wuhan’da gerekse Hubei eyaletinin geri kalanında virüsün hızlı yayılımının önlenmesi ve günlük yeni vaka sayılarının rakamlara gerilemesi gibi önemli gelişmeler kaydedilmiştir.

Bu bağlamda; “ekonomik ve toplumsal faaliyetlerin, salgının kontrolüyle eşzamanlı olarak yürütülmesi ve kurallı olarak normale dönüşün“ koordine edilmesine karar verilmiştir. Bununla birlikte 21 Şubat’ta henüz ulusal düzeyde dönüm noktasına gelinmediği ve gerek Wuhan gerekse Hubei’nin tamamının halen ciddi ve karmaşık bir tehlikeyle karşı karşıya bulunduğu anlaşılmıştır. İlgili tedbirlerin bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak geliştirilmesine ve Hubei’nin yanı sıra Pekin’in de güvenliğinin sağlanması için topyekûn mücadeleye karar verilmiştir. Salgına karşı, biri hastane veya "hayat kurtarma" cephesi diğeri toplum veya "tedbir ve kontrol" cephesi olmak üzere iki cephe bulunduğu vurgulanmış ve bu doğrultuda seferberlik çağrısı yapılmıştır. Ertesi gün DSÖ tarafından bu salgının "pandemi" olarak nitelendirilebileceği duyurulmuştur.

Bununla birlikte "ekonomik ve toplumsal faaliyetlerin, salgının kontrolüyle eşzamanlı olarak yürütülmesi ve kurallı olarak normale dönüş" kararına istinaden halk sağlığı acil durumu giderek hafifletilmiş; dolaşım engelleri kademeli olarak kaldırılmıştır. 24 Şubat’tan itibaren Hubei ve Pekin hariç ulaşım ağları yeniden faaliyete geçmiştir. Bu süreçte Wuhan ve Hubei hâlâ ciddi tehdit altında olmakla birlikte diğer bölgelerde de salgın riskinin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekilmiştir. 27 Şubat’ta Hubei hariç vakalar ilk kez “rakamlara“ gerilemiştir. Bu sonuç, Çin halkının kolektif eylem biçiminde derin müdahalesinin ürünüdür.

3 Mart tarihli Kovid-19 protokolü, hem virüsün bulaşma kanalları hem de klinik semptomlarda değişiklikler içeren teşhis kriterleriyle güncellenmiş; geleneksel Çin tıbbı ile modern tıbbın tedavide birleştirilmesi vurgulanmıştır. 6 Mart’ta günlük vaka sayısı Çin genelinde 100’ün altına; 11 Mart’ta ise rakamlara gerilemiştir. 11-17 Mart arasında durum değişmemiştir. Salgın rahatlıkla kontrol altında tutulmaktadır.


Aşama 4: Kritik Mücadelede İlk Zafer (18 Mart-28 Nisan 2020)

Virüsle mücadelenin başladığı yer olan Wuhan aynı zamanda Kovid-19’un ülkeye yayılmasının ilk önlendiği yerdir. Bu aşamada Wuhan şehri ve Hubei eyaletinin genelinden çıkış engeli kaldırılmış; Kovid-19’u kontrol altına alma çabalarının büyük bir adımı niteliğinde kritik bir mücadele kazanılmıştır. Bu aşamada ilaç ve tıbbi malzemeye yönelik ar-ge çalışmalarının klinik tedaviye entegre edilmesi; biyo-güvenliğin ulusal güvenlikte bütüncül yaklaşımın en önemli parçası olarak görülmesi vurgulanmıştır.

Ülkede vakalar seyrekleşmekle birlikte ülke dışından gelenler dolayısıyla enfeksiyon sayısı artmış; gerek iç gerek dış kaynaklı vaka artışına karşı tedbir alma yoluna gidilmiştir.

25 Mart’ta Hubei ve Wuhan dışındaki tüm kontrol noktalarında dış yönlü trafik kısıtlamaları kaldırılmıştır. Wuhan’dan çıkış için kişinin virüs taşıyıcısı olmadığını gösteren "yeşil sağlık kodu" şartı getirilmiştir. Ertesi gün G20 Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde "Kovid-19 salgınına karşı birlikte mücadele" çağrısı yapılmıştır.

Bu süreçte, hem dışarıdan gelen hem içeride yeniden ortaya çıkan vakalara yoğunlaşmak ve gerek yerel gerek küresel ölçekte Kovid-19’un değişen dinamiklerine karşı pozitif momentumu korumak üzere zamanlamayı öne çıkaran bir yaklaşım benimsenmiştir. Buna göre, dış kaynaklı vakalara karşı güçlü bir savunma hattı oluşturulana dek tedbir esastır ve öngörülebilir bir geleceğe kadar birinci öncelik olarak sürdürülmelidir. Diğer taraftan kriz sürecindeki fırsatları görmek ve gerektiğinde girişime hazır olmak da esastır. Çin gümrükleri 1 Nisan itibarıyla tüm terminal ve limanlarda dışarıdan gelenler üzerinde nükleik asit testi uygulamaya başlamıştır.

Çin Devlet Konseyi 6 Nisan’da tümleşik tedbir ve kontrol mekanizması aracılığıyla başlıca bölgeler, kuruluşlar ve toplumsal gruplara yönelik bir genelge çıkarmış; asemptomatik virüs taşıyıcısı bireylere yönelik idari rehber yayınlamıştır. Wuhan’da 76 gündür devam eden şehir dışına çıkma yasağı 8 Nisan’da kaldırılmış; iş hayatı ve günlük yaşam normale dönmeye başlamıştır. Kritik vaka sayısı Hubei genelinde 10 Nisan itibarıyla 100’ün altına inmiştir.

Wuhan Yeni Koronavirüs Önleme ve Kontrol Komuta Merkezi tarafından 17 Nisan’da "Wuhan’da Teyitli Kovid-19 Vaka ve Can Kaybı Sayısına İlişkin Değişiklik" başlıklı bir basın açıklaması yapılmıştır. Buna göre, 16 Nisan gece yarısı itibarıyla şehirdeki toplam teyitli vaka sayısı 325 artışla 50.333’e; ölenlerin sayısı 1.290 artışla 3.869’a revize edilmiştir.


Aşama 5: Aktif Tedbir ve Kontrol Süreci (29 Nisan 2020-?)

29 Nisan itibarıyla seyrek de olsa vaka kümeleri tespit edilmiştir fakat dış kaynaklı vakalarda durum genel olarak kontrol altındadır. Olumlu bir gidişat yakalanmıştır. Kovid-19’la mücadelede kontrol faaliyeti devam etmiştir. Bu süreçte iş ve eğitim faaliyetlerini yeniden başlatmak için büyük çaba gösterilmiştir.

DSÖ, mevcut uluslararası Kovid-19 dinamiklerine istinaden 1 Mayıs’ta virüsün "uluslararası kamu sağlığı acil durumu" niteliğini koruduğunu duyurmuştur. Hubei’de ise 2 Mayıs’ta kamu sağlığı acil durum tedbirleri ikinci seviyeye düşürülmüştür.

7 Mayıs’ta Çin Devlet Konseyi ortak önlem ve kontrol mekanizması aracılığıyla "devamlılık arzeden Kovid-19 önlem ve kontrol sürecine" ilişkin bir "idari rehber" yayınlamıştır.

Yaklaşık üç aylık süre zarfında virüse karşı Hubei genelinde belirleyici nitelikte bir zafer kazanılmıştır. Fakat nüfusu 1,4 milyarı bulan Çin için bu başarı kolay kazanılmamıştır.

Yeniden ortaya çıkmasını önlemek üzere kilit bölgeler ve belli başlı mekanlarda Kovid-19 tedbirlerinin artırılması; henüz oluşan vaka kümelerine yönelik de hedef gözeten tedbirler alınması gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre, Kovid-19’un değişen ülke dışı dinamiklerine karşı esnek ve etkili tedbirler alınmalı; dış kaynaklı enfeksiyonun önlenmesinde kilit sektörler ve zayıf halkalar takviye edilmelidir.


Organize Önlem, Kontrol ve Tedavi

Çin koronavirüse hazırlıksız yakalanmakla birlikte süratle harekete geçmiştir. Son derece sıkı ve kapsamlı tedbirler alınmış; daha önce görülmemiş ölçekte karantina ve tecrit uygulanmış; ülke çapında tıbbi kaynaklar seferber edilmiştir. İhtiyaç duyan herkes için test, karantina, sevk ve tedavi süreçleri işletilmiştir. Hayata geçirilen bu tedbirlerle virüsün daha geniş bir alana yayılması ve ileri bir aşamaya geçmesi önlenmiştir.

Genel Sekreter Xi Jinping 27 Nisan’da yaptığı açıklamada "Çin Komünist Partisi hükümetinin ve sosyalist sistemin gerek Kovid-19’la mücadelede gerekse ekonomik faaliyetlerin yeniden başlatılmasında kritik rol oynadığını" belirtmiştir. Buna göre, ekonomik büyümeye yönelik ortam karmaşıklaştıkça Çin’in reformlarını daha ileriye taşıma ve yönetim sistemini güçlendirme konusunda daha kararlı olması, risk ve sınamalara karşı tüm gücünü seferber etmesi gerekecektir.


1. Merkezî ve Güçlü Yönetim

Tüm yerel birimlerin güçlü merkezî otorite yönetimine tabi olduğu etkili bir sistem uygulamaya konmuştur. Bu uygulamaya ek olarak güveni pekiştirme, dayanışmayı güçlendirme, bilimsel bir yaklaşım benimseme ve hedef gözeten tedbirler geliştirme prensiplerine göre hareket edilmesi mümkün kılınmıştır.

Endüstriyel ilişkiler ve tedarik zincirlerine yönelik engelleri kaldırmak ve normal yaşama dönüşü sağlamak üzere rehberlik ve koordinasyon çabaları güçlendirilmiştir. Bu süreçte gerek yerel otoriteler gerekse paydaş sektörler sorumluluklarına uygun hareket etmişlerdir.


2. Tüm Sektörleri Kapsayan Sıkı Tedbir ve Kontrol Sistemi
Son derece sıkı sosyal mesafe uygulaması yanında esnek ve insan-odaklı toplumsal yönetim yaklaşımına dayalı bir önlem ve kontrol sistemi ortaya konmuştur. Tüm sektörleri ve tüm toplum kesimlerini kapsayan bu sistem virüsün geçiş yollarını etkili şekilde tıkayan tıp dışı yöntemlerden oluşmaktadır.

Bu kapsamda enfeksiyon kaynaklarını kontrol etmek üzere güçlü tedbirler alınmıştır. Erken müdahaleyle bulaşma zinciri kırılmıştır. Toplum-temelli savunma hatları iyi korunmuştur. Çok-düzeyli, kategoriye özgü, dinamik ve hedef gözeten bir yaklaşım benimsenmiştir. Salgının önlenmesi ve kontrol altına alınması için yasal koruma güçlendirilmiştir. Önlem ve kontrol çabaları bilim temellidir.


3. Hayat Kurtarma ve Tedaviye Yönelik Seferberlik
Başlangıcı itibarıyla Kovid-19’a yönelik tıbbi tepki; vaka yönetimini geliştirerek tedavi oranını artırmak, enfeksiyonu düşürüp ölüm oranlarını azaltmak olmuştur. Tedavi sürecinde hem geleneksel tıp hem modern tıp yöntemlerinden yararlanılmış; vakaya özgü ve kategori temelli bir yaklaşım benimsenmiştir.

Ciddi vakalar en iyi doktorlar tarafından ve en gelişmiş ekipmanlarla tedavi edilmiştir. Ölüm oranlarındaki keskin düşüş bu tür çabaların bir neticesidir. Olağandışı kaynaklar ciddi vakaların tedavisi için seferber edilmiştir. Zira Kovid-19’un aniden ortaya çıkışı Wuhan’ı tıbbi kaynaklar açısından son derece sıkıntılı bir duruma sokmuştur. Nitekim salgının ilk aşamasında ciddi hasta yatağı sıkıntısı yaşanmıştır.

İyileşme dönemindeki Kovid-19 hastalarının plazmaları bir acil durum plazma rezervi oluşturmak üzere toplanmış; klinik tedavide kullanılmıştır. Hafif semptomlu hastalara yönelik erken müdahalede bulunulmuş; "çevrimiçi" danışmanlık için teknik destek sağlamak üzere ülke çapında "çevrimiçi" tıbbi tedavi koordinasyon ağı kurulmuştur. Hafif seyreden vakaların tedavisinde stadyum ve sergi salonu gibi alternatif alanlardan yararlanılmıştır.

Geçici tedavi merkezleri ve "Fangcang sığınak hastaneleri" teyitli tüm vakaları kabul edebilecek yatak kapasitesine sahip başlıca yenilikçi çözümdür ve Kovid-19’la mücadelede bir dönüm noktası niteliğindedir. Bir makalede bu hastanelerin sağlık sistemi üzerindeki büyük baskıyı azaltma konusunda hayati rol üstlendiği belirtilmiştir.

Teşhis ve tedavi planları gözden geçirilmiş ve geniş ölçekte daha etkili olanları uygulamaya geçirilmiştir. Bu planlar klinik uygulama, tıbbi araştırma, deney ve gözlemlerle güçlendirilmiştir. Bu kapsamda başta ciddi vakalar olmak üzere, vaka düzeyine göre değişen yedi ayrı teşhis ve tedavi protokolü oluşturulmuştur.

Çin geleneksel tıbbının istisnai avantajından da en iyi şekilde istifade edilmiştir. Bu yöntem gerek etiyoloji gerek patojen yönüyle hastalığın incelenmesi ve teyidinde ülke çapında uygulanmıştır. Çin bitkisel formül ve ilaçları çeşitli tipte ve teyitli tüm Kovid-19 vakalarının %92’sine tatbik edilmiş ve bu yöntemin etkisi kanıtlanmıştır. Vaka sayıları önemli ölçüde azalmış, hafif semptomlu vakaların ağırlaşmasını engellemiş, tedavi oranını artırmış, ölüm oranını azaltmış, negatif nükleik aside dönüşe katkı sağlamış ve rehabilitasyon sürecini hızlandırmıştır.

Ücretsiz tedavi imkanı sağlanmış ve sağlık poliçeleri de süratle acil duruma revize edilmiştir. Sağlık kuruluşlarında enfeksiyona karşı kontrol takviye edilmiş ve sağlık çalışanlarının korunmasına yönelik tedbirler alınmıştır.


4. Yasa Gereği Veri Paylaşımında Açık ve Şeffaf Tutum
Sağlam bir veri paylaşım sistemi kurulmuş; çok aşamalı bir bildirim mekanizması oluşturulmuş; Kovid-19 istatistikleri yasaya uygun olarak güncellenmiştir. Çeşitli kanal ve platformlar aracılığıyla veri paylaşımı sağlamıştır.


5. Bilim ve Teknoloji Temelli Mücadele
Ar-ge çalışmaları salgının kontrolüne yönelik diğer çalışmalarla birleştirilmiştir. Kontrol sürecini kolaylaştıran bir salgın haritası hazırlanmıştır.

Çin Kovid-19’la mücadele sürecinde değerli bir tecrübe birikimine sahip olmuştur. Buna bağlı olarak zayıf halkaları güçlendirmek üzere "salgın önleme ve kontrol sistemi reformu", "acil durum tedarik sisteminin geliştirilmesi", "temel teknolojik kaynakların birleştirilmesi yeni stratejisi" gibi tedbirler alınması kararlaştırılmıştır.


Virüse Karşı Etkili Kuvvet Temerküzü
Çin virüse karşı insan kaynağı başta olmak üzere tüm kaynaklarını seferber etmiştir. Bu süreçte şu faktörlere bağlı olarak güçlü bir sinerji oluşmuştur: Hükümetin insan merkezli yönetim anlayışı; kapsamlı girişimlerden sonuç alabilmek üzere kaynak seferberliği kapasitesi; yaklaşık kırk yıllık reform ve açılım sürecinde inşa edilen bileşik ulusal güç; idari modernizasyonda elde edilen önemli kazanımlar; Çin kültürünün iki belirleyici değeri olan dayanışma ve yardımlaşma; Çin halkının ailelerine ve ülkelerine bağlılığı.


1. İnsan Hayatının Değeri
İnsan hayatı ekonomik büyümeden daha önemlidir. Kısa vadeli ekonomik darboğaz ve hatta geçici olarak iş bırakma pahasına bu prensibe göre hareket edilmiştir. Bu kapsamda Wuhan ve Hubei’de daha önce rastlanmamış ölçüde sıkı tedbirler alınmış; bölge çapında insan devinimi kısıtlanmıştır: Kalabalık gruplaşmalar engellenmiş; eğitime ara verilmiş; iş faaliyetleri ertelenmiştir. Bu durumla ilgili olarak bir yayın organında "Çin’in başarısının büyük bir sosyo-ekonomik maliyeti beraberinde getirdiği" ve dolayısıyla "sağlık ile ekonomik istikrar arasında bir optimal denge kurabilmek üzere kritik kararlar vermek zorunda olduğu" değerlendirmesi yapılmıştır.

Mücadelenin kritik bir aşamasında ve hassas bir uzlaşmaya dayalı olarak Kovid-19 tedbirlerini ekonomik ve sosyal normalleşmeyle eşzamanlı olarak sürdürme kararı alınmıştır. Çin sınırları içerisinde virüsün yayılışının önlenmesine bağlı olarak ve zor kaydedilmiş ilerlemenin kaybedilmemesi için ülke dışından gelecek veya ülke içinde yeniden ortaya çıkacak vakalara yönelik tedbir stratejisi benimsenmiştir.

Tedavi oranını artırmak ölüm oranını düşürmek birinci öncelik addedilmiş; bu amaçla en iyi doktor ve hemşireler virüsle mücadelenin ön cephesine sevk edilmiştir. Proaktif, bilim temelli ve esnek tedavi yöntemleri kullanılarak ve mümkün olan her şey yapılarak her yaştan hasta tedavi edilmeye çalışılmıştır. Ne pahasına olursa olsun her hastanın hayatını kurtarmak temel amaç addedilmiştir.

Sağlık çalışanları kritik şartlarda virüs numunesi toplamıştır. Ne kadar ürkütücü olursa olsun kimse görevini yapmaktan geri durmamıştır. İyileşme oranları %14’ten normal viral zatürreye göre daha yüksek bir ortalama olan %89’a yükselmiştir.

En küçük umut olması durumunda bile sağlık personeli ve ekipman sağlayıcılar çabalamaktan vazgeçmemişlerdir. Bu tarihe kadar 80 yaş üzeri 3 binden fazla hasta tedavi edilmiştir. Bu hastaların birçoğu ölümün eşiğinden dönmüştür.

Ülke dışındaki vatandaşlar yalnız bırakılmamış; gerek sağlık ekipleri sevk edilmiş gerekse rehberlik hizmeti niteliğinde tele-tıp hizmet platformları kurulmuştur.

Gerek virüse karşı mücadelede gerekse virüs nedeniyle hayatını kaybedenler için anma töreni düzenlenmiştir.


2. Salgına Karşı Ulusal Seferberlik
Tüm ülke birlikte harekete geçmiştir. Çok kısa bir zaman zarfında virüsün yayılışı durdurulmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti tarihindeki en kapsamlı tıbbi yardım operasyonu gerçekleştirilmiştir.

Kovid-19’a karşı bu büyük çaplı ve güçlü tıbbi destek faaliyetleri Hubei ve Wuhan’da yoğunlaştırılmış: böylece tıbbi kaynak yetersizliğinden en fazla etkilenen bölgeler üzerindeki baskı azaltılmıştır.

Kovid-19’a karşı zafer lojistik desteğe bağlıdır. Salgının ilk aşamasında Wuhan’da tıbbi nitelikli koruyucu malzeme yetersizliği göz önünde bulundurularak sağlık çalışanları her malzemeyi mümkün olan en uzun süre boyunca kullanarak zorlukları aşmışlardır.

İş hayatının durmasına bağlı olarak üretimdeki düşüşü telafi etmek üzere fabrikalar tam kapasite çalıştırılmış; tıbbi malzeme üretimi ve tıbbı destek hizmetleri artırılmıştır. Hammadde tedariki ve nakliye tesisleri endüstri zinciri boyunca salgınla mücadele için geniş ölçekte malzeme üretim ve dağıtımı sağlamak amacıyla desteklenmiştir.

Tıbbi malzeme üreticileri işçi eksikliği gibi zorlukları aşmak durumunda kalmış; üretimi mümkün olan en kısa sürede tam kapasiteye çıkarmışlardır.

Diğer sanayi kuruluşları üretim tesislerini maske, koruyucu kıyafet, dezenfektan, ateş ölçme aygıtları ve virüsle mücadelede gerekli diğer malzemelerin üretimine hızla adapte etmişlerdir. Böylece bu malzemelerin genel üretiminde artış sağlanmıştır. Acil duruma yönelik tıbbi malzeme üretimi uygulamaları gözden geçirilmiştir.

Buna bağlı olarak hem üretimi hem satışa yönelik onay sürecini hızlandırmak ve lojistik malzeme tedarikini güvenceye almak üzere bir çalışma başlatılmış; sektör çapında sıkı kalite ve güvenlik denetimi getirilmiştir.

Wuhan karantinaya alınmış, yaklaşık 10 milyon insan tecrit edilmiş ve günlük ihtiyaçlara ilişkin koordinasyon ve erzak temini ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda ihtiyaçlara ilişkin bir koordinasyon mekanizması kurulmuş; üretim, stok, tedarik ve fiyat istikrarına ilişkin süreçler takip edilmiştir.

Bu süreçte hava, kara, deniz yollarının yanı sıra sivil havacılık ve acil posta hizmetlerinden nakliyat amaçlı yararlanılmış; normal işleyişi sürdürecek düzeyde kömür, elektrik, gaz gibi enerji kaynaklarının sunumu temassız teslimata özen gösterilerek devam etmiştir.

Sendikalar, gençlik örgütleri, kadın federasyonları ve diğer kitle örgütleri halkın salgınla mücadeleye katılımını örgütlemişlerdir.


3. Sosyoekonomik Gelişmeyle Eşzamanlı Organize Tedbir ve Kontrol
Mücadeleden ödün vermeksizin başlıca sektörler ve öncelikli konular çerçevesinde aşamalı ve kontrollü olarak ekonomik ve toplumsal faaliyetler yeniden başlatılmış; salgının olumsuz etkileri asgariye indirilmeye çalışılmıştır. Böylece salgına karşı mücadelede güçlü bir maddi ve sosyal zemin oluşmuştur.

Salgın sürecinde toplumsal düzen ve istikrarın korunması bilhassa önem arz etmektedir. Bu kapsamda piyasa düzeni, kamu güvenliği ve salgın kontrol kaynaklarının kalite ve fiyatlarına ilişkin denetime dair her türlü çaba harcanmıştır. Temel ihtiyaç malzemesi tedarikine ilişkin politikalar vakitlice benimsenmiştir. Kaygıyı azaltmak, sağlıklı bir zihin yapısını beslemek, potansiyel sorunları öngörmek ve önlemek üzere psikolojik danışmanlık sağlanmıştır.

Merkezî hükümet başta küçük ve orta ölç kekli işletmeler olmak üzere iş dünyasının yükünü azaltmaya yönelik süratle ve çok sayıda politika benimsemiştir. Bu politika paketi, ücretleri azaltma ve vergi indirimi, hükümet desteklerini artırma, finansal desteği takviye etme, istihdamı istikrara kavuşturma ve genişletme, hükümet hizmetlerini iyileştirme gibi tedbirler içermektedir.


4. Milyarlık Bütünleşme
Sağlık sektöründen medya sektörüne kadar her sektör fedakarlıkta bulunmuştur. 1,8 milyon hıfzıssıhha çalışanı kamu alanlarını dezenfekte etmek üzere aralıksız çalışmıştır. Yaklaşık 9 milyon gönüllü, ülke çapında çeşitli projelerde görev almıştır. Halk bütünlük içinde ve sorumluluk bilinciyle hareket etmiş; proaktif bir tutumla tedbirlere destek vermiştir.


Genel Sağlık Amaçlı "Küresel Topluluk" İnşası
Çin her ülkenin gelecek nesillerin sağlığını düşünen doğru seçimi yapması gerektiğine inanıyor. Başka bir ifadeyle ülkeler "ortak geleceğin küresel toplum vizyonuna " göre hareket etmeli ve virüs benzeri krizlere karşı birbirlerini desteklemelidirler.


1. Uluslararası Toplumun Desteği
Uluslararası toplum virüse karşı mücadelede Çin’e önemli destek sağlamıştır. Liderler, uluslararası kuruluşlar, siyasi parti veya siyasi örgütler niyet beyanlarıyla dayanışma göstermiş ve çeşitli şekillerde sürece destek vermişlerdir.

77 ülke ve 12 uluslararası örgüt Çin’e maske, koruyucu kıyafet, göz-koruma aparatı, solunum cihazı gibi acil tıbbi yardım malzemeleri bağışlamıştır.

84 ülkeden yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, kişi ve kurumlar genel malzeme desteği sağlamışlardır.

BRICS Kalkınma Bankası ve Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi finans kuruluşları acil durum desteği sağlamış; Dünya Bankası ve Asya Kalkınma Bankası gibi kuruluşlar ise kamu sağlığı acil durum yönetim sistemi kurmak üzere kredi teklifinde bulunmuşlardır.

Uluslararası toplumun desteğini şükranla karşılayan Çin, üst düzey iletişim içinde olduğu uluslararası örgütler ve diğer ülkelerle virüse ilişkin bilgi, tecrübe ve gücünü paylaşmakta; ar-ge konularında işbirliği yapmaktadır. Bu süreç açık, empatiye dayalı ve sorumlu bir tutumla yürütülmektedir.


2. Aktif Uluslararası Teati ve İşbirliği
Salgınla mücadelede uluslararası dayanışma ve işbirliğini teşvik eden Çin, 110’dan fazla ülkede 240 siyasi partiyle şu başlıkları içeren ortak bir çağrıda bulunmuştur: Halk sağlığının ve insan hayatının önceliği, "ortak geleceğin küresel toplumu" vizyonunun müdafaası ve salgına karşı kolektif mücadele.

Hem virüsü dizginleme hem de derinleşen küresel resesyonu savuşturma çabalarında uluslararası topluma dayanışma ve işbirliği çağrısı yapan Çin; nesnel, bilimsel ve profesyonel bir küresel tepkiye yönelik çabaları desteklemektedir. Bu kapsamda G20, APEC, BRICS ve ŞİÖ dâhil olmak üzere çok taraflı örgütlere kendi çerçeveleri içerisinde diyalog, teati ve politika koordinasyonunu artırma çağrısında bulunmaktadır. G20 Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde "Kovid-19 salgınına karşı birlikte mücadele" başlığı altında uluslararası düzeyde kolektif mücadele, uluslararası örgütlerin, görevlerinin gereğini yaparken desteklenmesi ve makroekonomik politikalarla uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısı yapılmıştır. 73. Dünya Sağlık Asamblesi’nde ise virüse karşı küresel mücadeleye öncülük eden DSÖ’nün desteklenmesi, küresel kamu sağlığı yönetimin güçlendirilmesi, ekonomik ve sosyal gelişmenin yeniden başlatılması, uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulunulmuştur.

Salgının küreselleşmesi, ciddi bir küresel ekonomik resesyonu kaçınılmaz hale getirecek şekilde insan devinimi, sınır ötesi ticaret - uluslararası ticaret ve diğer ekonomik faaliyetlere sekte vurmuş; finans piyasalarında dalgalanmaları tetiklemiş ve hem endüstriyel ilişkilere hem tedarik zincirlerine darbe indirmiştir. Salgının dünya ekonomisi üzerindeki etkisinin işbirliğiyle yönetilmesi şarttır. Dolayısıyla uluslararası toplumun, dünya ekonomosini rehabilite etmek ve istikrara kavuşturmak üzere birlikte çalışması zorunludur. Çin derinleşen küresel resesyona karşı makroekonomik politikalar planında uluslararası koordinasyonu artırmak, gerek endüstriyel ilişkilerin gerek tedarik zincirlerinin istikrarlı, güvenli ve pürüzsüz bir şekilde işlemesini sağlamak üzere işbirliğine hazırdır.

Kovid-19 ekonomik küreselleşmenin genel trendini değil formunu değiştiriyor. Bu kapsamda ayrıştırma, araya duvar örme ve "de-globalizasyon" çabaları dünyayı bölebilir fakat kendilerini bu faaliyetlere angaje edenlere hiçbir yarar sağlamaz. Çin, uluslararası toplumun küreselleşmeye devam etmesi, DTÖ merkezli çok taraflı ticaret sisteminin güvenceye alınması, gümrük vergilerinin indirilmesi, bariyerlerin kaldırılması, ticaret akışının kolaylaştırılması ve gerek uluslararası endüstriyel ilişkilerin ağları gerekse tedarik zincirlerinin güvenli ve pürüzsüz şekilde işleyişinin sağlanması gerektiğine inanmaktadır.

Çin bir taraftan uluslararası piyasaya, salgınla mücadeleye yönelik malzeme, ilaç içeriği, günlük ihtiyaç malzemeleri ve diğer kaynakları tedarik etmeye diğer taraftan reform ve açılım politikasını geliştirmeye, ithalatı ve dış yönlü yatırımı artırmaya ve böylece diğer ülkelerin virüsle mücadelesine ve daha istikrarlı bir dünya ekonomisine katkıda bulunmaya devam edecektir.

Ülkelerin, küresel finans piyasalarındaki istikrarı korumaya yönelik finansal regülasyonu daha iyi koordine etmek ve böylece dünya ekonomisinin ağır ve uzun süreli bir resesyona saplanmasına yol açabilecek bir küresel finans krizini önlemek üzere güçlü ve etkili mali para politikaları uygulaması gerekmektedir.

Dezavantajlı ülke ve bölgelerin desteklenmesi gerekiyor. Zira destek olmadan Asya, Latin Amerika ve özellikle Afrika’da gelişmekte olan ülkelerin zayıf kamu sağlığı sistemleri salgının yol açtığı büyük sorunlarla mücadelede zorlanacaktır. Bu ülkelerin salgına karşı kapasitelerini güçlendirmek üzere destek sağlamak, küresel ölçekte birinci öncelik olmalıdır. Bu kapsamda başta BM, DSÖ, IMF ve DB gibi uluslararası örgütler olmak üzere çok taraflı kuruluşlara ve gelişmiş ülkelere, salgın karşısındaki küresel mücadelede daha fazla sorumluluk üstlenme ve başta Afrika olmak üzere dezavantajlı bölgelere daha fazla destek verme çağrısında bulunulmuştur.

Çin büyük bir baskı altında olmasına rağmen bu süreçte uluslararası topluma olabildiğince yardım etmek üzere süratle harekete geçmiştir. DSÖ’ye tek seferde 50 milyon dolar nakdi destek ve G20 Borç Erteleme İnisiyatifi’ne aktif katılım sağlanmıştır. Bu kapsamda gelişmekte olan 77 ülkenin borç ödemelerinin askıya alındığı açıklanmıştır. BM, Kovid-19 İnsani Mücadele Planı’na da destek sağlanacaktır.

Teşhis, tedavi ve tedbire ilişkin çözümler 180’den fazla ülke, 10’dan fazla uluslararası veya bölgesel örgütle üç dilde paylaşılmıştır.


3. Salgına Karşı Uluslararası Dayanışma ve İşbirliği
Çin virüsün bir yaftalama ve siyaset aracı olarak kullanılmasına karşı muhalefet çağrısında bulunuyor. Çin salgının ilk gününden itibaren dünyayı her gelişmeden açık ve belirsizliğe mahal vermeyecek şekilde haberdar etmiştir. Bu bilgileri göz ardı edip salgına karşı vatandaşlarının hayatlarını korumada zaafa düşen bazı ülkeler kendi başarısızlıklarından Çin’i sorumlu tutmaktadır.

Salgın karşısında en acil görev dayanışma ve işbirliği aracılığıyla virüsü etkisiz hale getirmektir. İnsanlığın ortak düşmanı ise söz konusu virüstür, herhangi bir ülke veya herhangi bir ırk değil. Çin uluslararası toplumu bir araya gelmeye, önyargıları ve kibri terk etmeye; günah keçisi arayışına, kerameti kendinden menkul kurnazlıklara ve virüsün bir politik malzeme olarak kullanılmasına karşı durmaya çağırıyor!

Çin büyük zayiat vermiştir fakat yine de virüse karşı küresel çabalara cömertçe katkıda bulunmuştur. Çabaları, gereği gibi takdir edilmeli ve temelsiz bir şekilde eleştirilmemelidir. Çin daima açıklık, şeffaflık ve sorumluluk bilinciyle hareket etmiş ve uluslararası toplumu salgına ilişkin her gelişmeden zamanında haberdar etmiştir. Çin’in salgına ilişkin bilgileri ve ölümle sonuçlanan vaka sayısını gizlediği yönündeki asılsız ithamlar, gerek virüs nedeniyle hayatını kaybeden insanlar gerek milyonlarca sağlık çalışanı gerekse 1,4 milyarlık Çin halkına yönelik kasıtlı bir karalamadır. Çin bu tür suçlamaları kategorik olarak reddetmektedir.

Yeni koronavirüs daha önce bilinmeyen bir virüstür. Kökenini belirlemek bilimsel araştırmacılar ve ilgili hekimlerce yapılacak araştırmaları gerektiren bilimsel bir konudur. Netice olgu ve kanıtlara dayanmalıdır. Kimilerinin kendi kusurlarını örtmek için başvurduğu bu itham politikası hem sorumsuzca hem ahlaksızcadır. Çin temelsiz hiçbir hukuk ikamesini ya da tazminat talebini kabul etmeyecektir. Dünya çapında yayılan virüse karşı Çin kapasitesi oranınca diğer ülkelere yardım önermiştir. Bunu yapabilmesi halkının şefkatinden; salgınla karşı karşıya kalan insanlarla kurulan empatiden, felaketlerde yardımlaşma ruhundan ve büyük bir ülke olarak sorumluluk duygusundan kaynaklanmaktadır. Çin ne modelini ihraç etmektedir ne de bencil jeopolitik hedefler peşindedir.

İnsanlık tarihi, virüslerle boğuşma tarihidir. Küresel sağlık sistemi, yönetim açısından bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve kontrolüne yönelik müşterek bir uluslararası mekanizmanın yokluğu ve uluslararası halk sağlığı kaynaklarının çok sınırlı olması gibi bazı eksiklikler içermektedir. Üstelik "de-globalizasyon" dalgası küresel halk sağlığı sistemini daha etkisiz hale getirmektedir. Tüm insanlık yararına etkili ve sürdürülebilir bir küresel kamu sağlığı sistemi inşa edilmelidir. Dünyayı bir bütün olarak görüp hayatı her şeyin üstünde tutan ve eşitlik, karşılıklı saygı, işbirliği ve yardımlaşmayı öne çıkaran bir yaklaşım benimsenmelidir. Halk sağlığına yönelik tehditlere karşı uzun vadeli finans, gözlem, erken uyarı ve müşterek tepki mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Dünya salgının üstesinden gelecektir fakat bu elbette karşı karşıya kalacağımız son büyük halk sağlığı acil durumu olmayacaktır. Bu nedenle Çin uluslararası topluma salgından dersler çıkarma, hassasiyetle üzerinde düşünme ve krizleri fırsata dönüştürme çağrısında bulunmaktadır.


Sonuç
Çin halkı hiçbir zaman zorluklar karşısında pes etmemiştir! Zorluk ne kadar cesaret kırıcıysa o kadar cesaret toplamıştır! Zorlukların üstesinden gelmek Çin’in daha da güçlenmesini sağlamıştır. Virüsle yüzleşen Çin halkı bütünleşmiş ve çabalarını birleştirmiştir. Virüsün yayılmasını önlemede böyle başarılı olmuştur. Bu mücadelede Çin daima diğer ülkelerin yanında olacaktır.

Koronavirüs şu aşamada hala yayılmakta ve dünyanın her yerinde yıkıma neden olmaktadır. Uluslararası toplum daha büyük zorluklar ve sınamalarla karşı karşıya kalacaktır. Virüsün yayılışını kontrol altına alma mücadelesi, küresel halk sağlığını koruma, refahı sürdürebilme ve uluslararası toplumun moral ve bilincini güçlendirme mücadelesi haline gelmiştir. Bu mücadele insan soyunun geleceğini belirleyecek bir mücadeledir. Bu salgının üstesinden gelmekten başka seçeneğimiz yoktur. Dayanışma, güç demektir. Dünya mücadeleyi kazanacaktır.

Salgın insanın gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olacaktır fakat insanların mutlu yaşam özlemi değişmemiştir. Barış, kalkınma ve kazan-kazan işbirliği yaygındır. Her fırtınadan sonra güneş daima yüzünü gösterir. Dünya halkı “ortak geleceğin küresel toplumu“ fikrini benimseyebildiği ve ortak bir amaç için birleşebildiği ölçüde; karşı karşıya bulunduğumuz her türlü zorluğu aşabilir ve daha iyi bir dünya inşa edebiliriz.
Kaynak
Çin Devlet Konseyi Enformasyon Ofisi
Haziran 2020

Editörler
Muhsin KORKUT
Yusuf AYDEMİR
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2782 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1118
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Son yıllarda teknolojideki ilerlemeler ve uluslararası serbestleşme faaliyetleri, üretim, tüketim ve finans alanlarında küreselleşmiş bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu küreselleşme sürecinin önde gelen aktörlerinden olan çok uluslu şirketler, birden çok ülkede faaliyet göstermektedi...;

Küresel ekonomide son yıllarda bilhassa Çin, Hindistan ve Endonezya gibi kalabalık nüfusa sahip ülkeler, önemli büyümelerin gerçekleştiği ülkeler olarak göze çarpıyor. Bu ülkeler, küresel ekonomik büyümenin son derece kısıtlı olduğu son birkaç yılda büyümenin itici güçleri arasında yer aldı. Türkiye...;

Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Avrupa Arktik Bölgesi için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Soğuk Savaş boyunca Arktik, Barents Denizi’nin nükleer silahlı denizaltılar ve yoğun askeri konuşlanmalar için bir operasyon sahası olduğu stratejik bir sınır hattıydı. ;

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası“ olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği“ ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

Dünya sanki “delilik yürüyüşü“ne çıktı. “Topal ördek“ Biden ve ABD’nin dümen suyundaki İngiltere ile Fransa, Ukrayna’ya, Rusya’yı uzun menzilli ABD ve İngiliz-Fransız füzeleriyle vurma izni verdiler. Putin de Nükleer Doktrin’i, Rusya’nın nükleer veya konvansiyonel füzelerle vurulması halinde, sadece...;

Teknopolitik, teknolojinin dünya siyasetinde ve toplumsal yapıda oynadığı yeni rolü anlamak için kullanılan bir kavram. Bu kavram, teknolojinin ekonomik, politik ve kültürel dinamikleri nasıl dönüştürdüğünü ve yeni bir dünya düzeni inşa etmekte olduğunu anlatıyor. Teknoloji, artık sadece bir araç de...;

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte modern istihbarat teşkilleri radikal değişimler yaşamaya başladılar. Her şey de önce istihbarat askerlerin işi olmaktan çıktı ve CIA’nın kurulması ile birlikte istihbaratın barışta da ihtiyaç olduğu kabul edilmiş oldu. 1952’de Sherman Kent’in kurduğu ana...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...