Bin İşçi Bir “Başçı” Olmalı

Yorum

Kim ne derse desin, ekoominin dümenini Merkez Bankası’nın tutması gerekir. Merkez Bankası’nı siyasileştirmenin bedeli daima ağır olur. ...

Kim ne derse desin, ekoominin dümenini Merkez Bankası’nın tutması gerekir. Merkez Bankası’nı siyasileştirmenin bedeli daima ağır olur. Bu nedenle dünya üzerinde keyfilikle değil, akılla yönetilen tüm ülkelerde, makro ekonomik istikrarın oluşturulması ve korunması konularında Merkez Bankaları ve dengi olan kurumların atacağı adımlarda özerk bırakılmaları ve o adımlarla hemahenk adımların, maliye, gelir, borçlanma ve bütçe politikalarınla desteklenmesi önemlidir.

Horozun Çok Olduğu Yerde Sabah Hikayesi
Çok seslililik ahenkli olması koşulu ile demokrasinin olmazsa olmazıdır. Farklılaşan sesler, özellikle para politikasının yönetimi konusunda, en yüksek sesi çıkarabilenin sesi ile değil, duyulması gereken sesin tınısı ile ahenk kazanır. Bu nedenle çıkacak sesin, bin işçi bile olsa bir “Başçı“ dan gelmesi ve çok başlılığın olmaması önemlidir. Aksi halde malum “horozun çok olduğu yerde sabah geç olacak, ekonomik istikrar da bu tuzaktan nasibini alacaktır.

Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın yaptığı son açıklamaya önem vermek gerekir. Eğer Başkan, sıkı duruşun, enflasyon riski azalana kadar süreceğini söylüyorsa, bunu yıpratmaya yönelik siyasi beyanlardan kaçınılması tavsiye olunur. Başçı’nın açıklaması, zaten bir anlamda Merkez Bankası üzerindeki, seçim öncesi faiz baskısını ortadan kaldırmaya veya hiç olmazsa azaltma yönelik olması nedeni ile anlamlıdır. Ülkenin ali menfaati engellere takılmaksızın sürekli ama bir o kadar da enflasyonist olmayan büyümeye bağlıdır. Sürekli büyümenin enflasyonist olmaması için ise Merkez Bankasının faiz ve benzeri araçları, siyasi tasarruflara alet olmaksızın yönlendirebilmesi gerekir.

Yapısal Dönüşüm Programı ve Merkez
Tam olarak 2015 bütçesi ile birlikte hayata geçecek olan “yapısal dönüşüm programı“ eğer “Türkiye'nin büyüme potansiyelini kademeli olarak“ arttırmayı hedefliyorsa, burada Merkez’in rolü aslında yine para politikası ve onun ikiz kardeşi olan kur politikası ile sınırlıdır. Bu bağlamda, denge döviz kurlarının kestiriminde ve döviz rezervlerini ne şekilde kullanacağı konusunda Merkez Bankası’na akıl vermeye gerek olduğunu sanmıyorum. Asıl hedefi fiyat istikrarının sürdürülmesi olan Merkez bankası, rezervleri de öngörülerine göre kullanmak ve döviz kurlarının belirsizlik yaratıcı etkisini asgariye indirmekle mükelleftir.

Ancak spekülatif hareketler nedeni ile piyasanın artan döviz açlığını, rezervleri harcayarak doyurmak gibi bir lüksü olmadığı içindir ki, yine para, kredi ve faiz politikalarını kendi politika rasyonalitesi ile tartarak yönlendirmek durumundadır.

Merkez’e Verilen (Yeni) Ek Görev mi?
Tanımlanmış kurumsal sorumlulukları dışında Merkez’e verilen her yeni görev, hem onun iş yükünü arttırma, hem de dikkat odaklanmasını azaltma riski taşımaktadır. Bir başka tehlike de, Merkez Bankasının, yeni görevlerle, yeni yeni “patron“lara muhatap olma zorunda kalmasındadır. Böyle olunca, özerklik zırhı, kağıt üzerinde kalsa bile, fiiliyatta, yeni siyasi patronların elindeki okların hedefi haline gelmektedir.
Evet, cari açığı sürekli denetlemesi gereken Merkez, ihracatın büyümeye katkısını gözönünde tutmak zorundadır. Dış ticaret hadlerindeki gelişmeler ve ithalatın seyri de Merkez için fevkalade önemlidir.

Petrol İthalatına Kur Garantisi mi?
Bu nedenle Türkiye’nin ithalatında önemli bir payı olan petrol’ün birim fiyat açısından sergilediği olumlu tablonun, enflasyon etkisi açısından özel olarak TBMM ve genel olarak Türkiye kamu oyuna, Merkez Bankası Başkanı tarafından açıklanması önemlidir.

Ama döviz kurlarında görülen aşırı(yükselme yönündeki) hareketliliğe karşı, Merkez Bankasına, “ithalatçı kurumlara“ doğrudan döviz satma görevi verilmesini ciddi bir şekilde izlemek gerekir.

Acaba Merkez, Hazine ile birlikte enerji ithalatçısı kamu kuruluşlarının döviz ihtiyaçlarını“ onlara kur garantisi vererek mi sağlayacaktır? Eğer hal böyle ise petrol ithalatında ne kadarlık bir artış öngörülmektedir? Enerji verimliliği önemle sözkonusu ediliyorsa, düşen petrol fiyatlarına karşılık, ithalatın kontrolsüz artmaması için, bir petrol ithalat kotası uygulanacak mıdır ki garantili kur ile rezervler erimesin?

Ayrıca petrol ithalatı için yeni yaklaşımlar sözkonusu ise “Yapısal Dönüşüm Programı“ çerçevesinde öngörülen bir tür “ithal ikamesi“ için, bu tür garantilerin, başka ürün ve/veya ürün ithalatı veya ihracatı yapan kuruluşlara da verilmesi planlamakta mıdır? Öyle ise garanti önceliklerinin(ki bir tür teşviktir) hangi ürün ve kurumlara verileceğinin açıklanması isabetli olur. Bu rekabetçi serbest piyasa kuralları ile ne kadar bağdaşır onu da bir kez daha düşünmek gerekir.

Her Reform Programı bir “Yapısal Dönüşüm“ İddiası Taşıyınca
Bilindiği gibi Türkiye, ayrıcalıkların teknik, psikolojik, idari, bürokratik, siyasi ve iktisadi sakıncalarını ortadan kaldırmak için, 1980 li yıllardan itibaren, kur garantileri ve farklılaştırılmış kur uygulamalarından yine “yapısal dönüşüm politikaları“ ile vazgeçmeye çalışmıştır. Şimdi eski ve sakıncası bilindik bir yemek, yeniden ısıtılıp, dağıtılmak üzere Merkez Bankası’nın servis kaşığına havale ediliyorsa, bu sadece yeni ve ek bir görev değildir. Bu aynı zamanda “Yapısal Dönüşüm Programı“nı da iddia edildiği gibi yeni değil, eski, bilindik ve vazgeçildik bir aşın, ısıtılıp yeniden ortaya konması haline getirmektedir.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Rusya, Afrika kıtasındaki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmekte ve bu stratejilerden biri olarak nükleer enerji diplomasisini ön plana çıkarmaktadır. Küresel enerji piyasalarında önemli bir aktör olan Rusya, Afrika'nın enerji açığını gidermek ve kıtanın sürdürülebilir kalkınma...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

Günümüzde güvenlik kavramına ilişkin genişletilmiş tanımlamaya gıda güvenliği de girmektedir. Gıda güvenliği konusu ele alınırken gıda güvenilirliği, gıda egemenliği, gıda paylaşılabilirliği ve gıda sürdürülebilirliği kavramları ile birlikte ele alınmaktadır.;

Çin Komünist Partisi Merkezi Komitesi 18 Temmuz 2024 de partinin 20. Ulusal Kongresinde alınan kararları hayata geçirmek için reformların derinleştirilmesi ve ülkenin her alan ve her şehirde, her kırsalda ve sektörde modernizasyonu için kolları sıvadı. ;

Bu metin, meritokrasinin Türkiye'nin genel güvenliğine ve istikrarına olan etkilerini detaylı olarak inceler. Meritokrasinin potansiyel zorlukları ve fırsatları, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik kaygıları bağlamında tartışılmaktadır.;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.